Ümmetin Dirilişi
01 Ocak 2024

Ümmetin Dirilişi

 7 Ekimden bu yana süre gelen aksa tufanı harekatı ve işgalcilerin soykırımı insanlık açısından bir çok hakikati ortaya çıkarmıştır. Başta Gazze’li Müslümanların ve Mücahitlerin işgalcilere karşı gösterdiği duruş ve Rablerine olan tevekkülleri sonrasında da bunun ümmete yansımaları bir çok düğümün çözülmesine vesile olmuştur. Keza Avrupa halkları da şahit oldukları zulümler ve Müslümanlarda ki teslimiyetten ötürü hidayet kapılarına dayanmıştır. Kafirler ise dört bir yandan fikri, siyasi ve askeri açıdan zaiyata uğratmaya çalıştıkları İslam ve Müslümanların karşısında yine ummadıkları bir şekilde kendileri zarara uğramaktadır. Tonlarca bombalar yağdırıp, tüm askeri imkanları ile seferber olmalarına rağmen vucütları lime lime olan Müslümanlar ise oradan çıkmayıp kutsallarını savunmakla onlara en ağır darbeyi vurmuştur.

 Küçücük çocukların attığı taştan dahi ürken bu zevatlar, karşılarında kendilerine ses çıkarmayan İslam beldelerinde ki yöneticiler olmasa sizce o topraklara adım atabilirler miydi?

 Savunmasız olan çocuk, kadın ve yaşlılara karşı aslan kesilen bu kafirler karşılarında ölmek için cihad eden orduları gördüğünde sizce ne yapar?

 Biz bu işgalcileri yeni tanımıyoruz. Rasululllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zamanından tutun bu zamana kadar türlü entrikalar ve iki yüzlülüklerle bir şeyleri hep başarmaya çalışmışlardır. Yoksa sahada ne zaman Müslümanların karşısına geçseler hep ama hep kaybetmişlerdir. Girdikleri yeri karıştırmaları, orada kaos çıkartmaları onlar için vazgeçilmez bir şeydir. Neredeyse yüzyıllardır hiçbir millet tarafından kabul görülmemeleri bunun en açık delilidir. Zamanında ingilizlerin aracılığı ile Filistin topraklarını gasp ederek yerleşmeleri ve İslam beldelerinde ki yöneticilerin bu gaspa olan sessizliği onları bugüne kadar getirmiştir. Hala daha o işgallerine devam etmesi ve yıllardır da binlerce Müslümanı katlederek İslam'ın kutsallarına el uzatmaları maalesef ki Müslümanların başında cebren bulunan korkak ve işbirlikçi yöneticiler sayesindedir. Müslümanların karşısında her daim kaybetmeye mahkum olmuş bu işgalciler işte bu işbirlikçi rejimler sayesinde işgalini meşrulaştırmıştır.

 Gelişen bu olaylar ve ayyuka çıkan bu ihanetler karşısında Müslümanlar olarak diyoruz ki bugün onlar diledikleri kadar imkanlarını kullansalar da, diledikleri kadar plan yapsalar da, artık insanlık onların ne kadar alçak ve zalim olduğuna bilfiil şahit olmuştur. Saman altında yürüttükleri işgal projelerini ekranda özgürlük ve savunma olarak pazarlamalarına da hiç kimse inanmamaktadır. Yani anlayacağımız tüm sair beldelerde ki Müslümanlar nezdinde bu mesele sadece Filistin meselesi olarak değil de Ümmetin meselesi olarak, Hak ila Batıl’ın mücadelesi kabul görmüştür. Yıllardır işbirlikçi hain yöneticiler aracılığı ile uyuttukları Müslümanlar artık uyanmaya başlamış ve yanı başındaki ihanetlere gözleri ile şahit olmuştur. İşte Müslümanlar açısından elzem olan bu hakikatler öncekiler gibi askıda kalmamalıdır. Problemi görüp çözümün üstüne gitmemek ve onu konuşmamak ne bu zulmü bitirecektir, ne de gasıp yahudi varlığını engelleyecektir. Şer'i hükümler ve tarihi sorumluluklarımız bize ışık tuttuğunda görüyoruz ki bu zulümlerin bitmesi ve İslam ümmetinin izzetine kavuşması ancak Raşid bir Halife sancağı altında olabilir. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'de bunun önemine binaen şöyle buyurmuştur.

''Halife bir kalkandır; arkasında savaşılır ve onunla korunulur.''

 İşte efendimizin de betimlediği gibi bugün gerçekten bir Halifemiz olsaydı, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimiz sömürgeci kafirlerce tarumar edilebilir miydi? Mescid-i Aksa gasıpların necis postallarıyla kirletilebilir miydi? Namuslarımıza el uzatabilirler miydi? Kanlarımız oluk oluk akıtılabilir miydi? Kafirler değerlerimize hakaret edebilir miydi? Çocuklarımız ve bacılarımız kendi yalnızlıklarına terk edilir miydi? İşte bir Halifemiz olsaydı bunların hiçbiri olmazdı ve yaşanmazdı. Hilafet'in varlığı bunların hiçbirinin olmasına müsaade etmezdi. Ümmet olarak yoksun olduğumuz ve zillette oluşumuza sebep olan şeyler ortada iken o yoksunluğu gidermek için çalışmak her bir Müslüman’a farzdır!

Zira Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur:

 ''Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağını vaat etti..''(Nur suresi-55)