İnsanoğlunun yaratılışı ile başlayan hayat serüveninin içerisinde, insanın yaşamını kolaylaştıracak bir takım eşyalar, araçlar ve insanın bir noktadan başka bir noktaya ulaşmasını sağlayan yapılar vardır. Köprülerde bunlardan bir tanesidir. Köprüler genellikle ihtişamlı yapısı ile gözlerimizi boyayan, aktarımı ile gideceğimiz menzili kısaltan ve bazen de istikametimize ulaşmak için mecbur kullanmak zorunda olduğumuz insanlığın hizmetine sunulmuş yapılardır. Yaşadığımız ülkede de bilindiği üzere birkaç tane bulunmaktadır.
Bir de bu köprülere ulaşımımızı sağlayan, köprüden geçecek olanları bir noktada toplanmasına vesile olan bağlantı yolları vardır. İnsanlar araçları ile bu yolları kullanarak köprü yoluna ulaşırlar. Köprü yoluna girdiğinde ise bir daha geri dönemez ve o köprüden geçmek zorunda kalır. Bundan dolayı köprünün girişine gelmeden insanları uyarmak adına yolun belirli yerlerinde tabelalar ve işaretler ile “Köprüden önceki son çıkış” ikazında bulunulur ki hatalı yolda olanlar o yoldan geri dönsünler hatalı tercihlerini düzeltsinler.
Genellikle insanlık olarak Köprü denildiğinde aklımıza dünyada gördüğümüz, nehirler ve denizler üzerindeki köprüler gelir. Öyle bir köprü daha vardır ki, bizim bildiğimiz hatta zaman zaman kullanmış olduğumuz köprülere benzemez. Bu köprü ‘’Sırat Köprüsü”dür. Bu köprünün bir ayağı dünya hayatına bağlıyken, diğer ayağı ise ahiret hayatına bağlıdır. İnsan ebedi ahiret hayatına ulaşmak için bu köprüyü kullanmak zorundadır. Kıyamet gününde Cehennemin üzerine Sırat köprüsü kurulur. Bu köprüde kaypak yerler, kılıcın keskin tarafı kadar ince ayakların kayıp sabit kalamayacağı kısımlar, kapanlar, demirden kelepçeler, dikene benzer kılçıklar vardır. İmanlı kişiler, amellerine göre, göz açıp kapamadan hızlı bir şekilde geçip giderler. Böylece bir Müslüman ya hiç zarar görmeden veya yara bere içinde geçip kurtulur. Yahut feci şekilde Cehennem ateşine düşer.
Ebu Hureyre, Peygamberimiz'den (asm) şöyle rivayet ediyor: "Cehennemin ortasına sırat (köprüsü) kurulur. Oradan peygamberlerden ümmetleri ile beraber geçenlerin ilki ben olacağım. Peygamberlerden başka o gün kimse konuşamaz, Peygamberlerin sözleri de 'Ey Allah'ım, kurtar kurtar' olur." [ Buharî ve Muslim ]
Sıratı geçerken insanların amelleri onları taşıyan binekler hükmünde olacak, amellerin derecesine göre hızı ve zamanı değişecektir. Hadislerde bahsedilen çengeller, kapanlar, keskin bıçak ya da kılıç tabirleri insanların bu dünyada kendi günahı ve hatası ile orada oluşan engel ve zorluklardır. Her bir günah kalpte siyah bir nokta oluşturduğu gibi, ahiret hayatında da insanın karşısına, yol almasına mâni olan engeller olarak çıkar.
Kısacası Müslüman bir kimse dünyada Allah’ın emirlerini yerine getirmede ne kadar hızlı olursa sıratı o kadar hızlı geçer. İbadetleri ve emirleri yerine getirmede ne kadar yavaş hareket ederse o kadar sıratı yavaş geçer.
Allah Azze ve Celle Fâtır Suresi 5. Ayet-i kerime de şöyle bir ikazda bulunmaktadır. "Öyleyse sakın dünya hayatı sizi aldatmasın! O çok hilekâr şeytan da, sizi Allah’ın rahmeti ve affına güvendirerek kandırmasın!"
Biz de diyoruz ki geçici dünya hayatından ebedi olan ahiret hayatına giderken ‘’ Köprüden Önceki Son Kurtuluş’’ için Allah ve Rasulü’nün ikazlarını dikkate alalım. Bizlerin hayrına olacak bütün yolları kullanarak yolumuza devam edelim. Yoldan çıkmış olan, hatalı güzergâhta hareket eden Müslümanlara ve yöneticilere ikazlarda bulunalım. Allah’ın emirlerini uygulamada acele edelim. Unutmayalım ki, Rabbimiz, bizleri yaptıklarımızdan ve yapma imkânına sahip olduğumuz halde yapmadıklarımızdan da hesaba çekecektir.
Makalemi bir Ayet-i kerime ile bitirmek istiyorum:
Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, ahirete önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. [ Haşr Suresi 18. Ayet ]