Türkiye’de İnancın Zayıflamasında Laik Eğitim Faktörü Öne Çıkıyor
12 Haziran 2023

Türkiye’de İnancın Zayıflamasında Laik Eğitim Faktörü Öne Çıkıyor

Köklü Değişim Medya

“Sayılarla Türkiye'de İnanç ve Dindarlık" raporuna göre Türkiye'de Allah inancı yüzde 94 çıkarken, gençlerde deizm ve ateizm daha yaygın görülüyor.

“Sayılarla Türkiye'de İnanç ve Dindarlık" raporu bu alanda kapsamlı bulgular sunan ve Türkiye’de ilk defa hayata geçirilen bir çalışma olarak öne çıkıyor. Rapora göre, Türkiye’de Allah’a inananların oranını yüzde 94 olarak hesaplandı.

Araştırma Marmara Üniversitesi’nden Dr. Zübeyir Nişancı, başkanlığında, Ibn Haldun Üniversitesi’nden Dr. Önder Küçükural danışmanlığında ve Uluslararası İslami Düşünce Enstitüsü’nden (IIIT) Muhammed H. Alboğa koordinatörlüğünde gerçekleşti. 2 bin 453 kişinin katıldığı araştırmada “rassal, sosyodemografik ve sosyoekonomik olarak orantısal temsilini sağlamak için tabakalı örneklem ve sistematik örneklem yöntemlerinden oluşan karma örneklem metodu” kullanıldı.

Yapılan araştırmada laik eğitim müfredatı ile yürütülen tedrisattan geçen genç ve eğitimli kuşaklarda ateizm ve deizm daha fazla gözüküyor.

Araştırmadan öne çıkan sonuçlar şöyle:

Allah’a İnananların Oranı Yüzde 94

Araştırmaya göre Türkiye’de Allah’a inananların oranı yüzde 94,3. Bunlar iki kesimden oluşuyor. “Allah’ın var olduğunu biliyorum ve bu konuda hiçbir şüphem yok” diyenlerin oranı yüzde 85,7 çıkarken “Bazı şüphelerim olmakla birlikte Allah’a inandığımı hissediyorum” diyenlerin oranı yüzde 8,6’da kaldı.

Allah İnancı Olmayanlar Yüzde 5,7

Allah’a inanmayanların oranı gençlerde ve eğitimli kesimde daha yüksek olduğu gözlemleniyor.

Araştırmaya göre Allah’a inanmayanların oranı yaş ve eğitim seviyesine göre değişiyor. Allah’a inanmayanların oranı genç yaşlarda daha yüksek. 18-24 yaş grubundakilerin yüzde 11’i Allah’a inanmıyor. Bu oran 25-34 yaşında grubunda ise yüzde 6.

Araştırma inançsızlık oranının eğitim seviyesi arttıkça yükseldiğini gösteriyor. Yüksek lisans veya doktora mezunlarının yüzde 18’i Allah’a inanmıyor. Üniversite mezunlarında bu oran yüzde 7; lise ve ortaokul mezunlarında ise yüzde 3. Üniversite öğrencilerinin yüzde 13’ü de Allah’a inanmıyor. Eğitim seviyesi yükseldikçe inançsızlığının artması gözlerin Türkiye'de uygulanan laik eğitim sistemine çevrilmesine neden oluyor. Zira dini/vahyi hayatın dışına iten laik eğitim sisteminin bilimi hakikatin tek ölçüsüymüş gibi sunarak inançsızlığı teşvik ettiği yadsınamaz bir gerçek olarak göze çarpıyor.

En Yüksek Oran Ege’de

Allah’a inanmayanların en yüksek olduğu bölge ise yüzde 11 ile Ege. Bu oran İstanbul’da yüzde 10. Batı Marmara’da yüzde 9; Akdeniz’de ise yüzde 7 olarak hesaplandı.

Dindarlık Gençlerde ve Eğitimli Kesimde Düşüyor

Araştırmada dinin kişilerin hayatındaki önemini anlamak için katılımcılara genel olarak kendilerini ne kadar dindar gördükleri de soruldu. Bu bağlamda, katılımcılardan “hiç dindar değilim”, “dindar değilim”, “ne dindarım ne değilim”, “dindarım” ve “çok dindarım” ifadelerinden kendileri için en uygun olanı seçmeleri istendi. “Çok dindarım” ve “Dindarım” diyenler grafiklerde “dindarım” olarak gösteriliyor. Dindar olmayanlar için de aynı hesaplama kullanıldı.

Buna göre Türkiye’de halkın yüzde 62’si kendisini dindar olarak görüyor. “Ne dindarım ne değilim” diyenlerin oranı yüzde 24 olurken “dindar değilim” diyenler yüzde 14 çıktı.

Araştırmaya göre yaş düştükçe dindar olmayanların oranı da yükseliyor. 45-64 yaş grubunda dindar olmayanların oranı yüzde 12 iken; bu oran 18-24 yaş grubunda yüzde 19.

Eğitim seviyesi arttıkça dindarlık seviyesi de düşüyor. Ortaokul mezunlarında kendini dindar olarak görmeyenlerin oranı yüzde 7; lise mezunlarında yüzde 10 iken bu oran üniversite mezunlarında yüzde 22’ye kadar çıkıyor.

Namaz Kılmayanlar Daha Yüksek

Araştırmaya göre “sık sık” veya “her zaman” namaz kılanların oranı yüzde 39. “Ara sıra” diyenler ise yüzde 20. “Nadiren” veya “hiçbir zaman” diyenler ise yüzde 41. Buna göre namaz kılmayanların oranı kılanların oranından çok az farkla daha yüksek.

Allah inancı ve dindarlıkta olduğu gibi gençlerde ve eğitim seviyesi yüksek kişilerde namaz kılma oranı daha düşük. 18-24 yaş grubundakilerin yüzde 55’i ya namaz kılmıyor veya nadiren kılıyor.

Ramazan’da oruç tutanların oranı ise namaz kılanların oranına çok daha yüksek. Halkın yüzde 75’i “sık sık” veya “her zaman” oruç tuttuğunu bildirdi. Yüzde 9 “ara sıra” derken yüzde 16 ise “nadiren” veya “hiçbir zaman” yanıtını verdi.

Başörtüsü Takanlar ve Takmayanlar

Araştırmada kadın katılımcılara gündelik hayatlarında herhangi bir şekilde başörtüsü takıp takmadıkları da soruldu. Sorunun bu şekilde yönlendirilmesindeki amaç ise Türkiye’de başını düzenli olarak örten kadınlara ek olarak evde veya dışarıda başlarını düzensiz olarak örten kadınların da toplam nüfus içerisindeki oranını tespit etmek.

Kadınların yüzde 73’ü düzensiz de olsa başörtüsü taktığını bildirirken yüzde 27’si başörtüsü takmadığını söyledi.

Ancak kadınların yüzde 48’i dışarıya çıkarken başörtüsünü “her zaman” veya “sık sık” taktığını kaydetti. Ara sıra diyenlerin oranı yüzde 6 olurken “nadiren” veya “hiçbir zaman” diyenlerin oranı yüzde 47 oldu.

Yine genç ve eğitimli kesimde başörtüsü takma oranı daha düşük çıktı.

Laik Bir Ülkede Din Rahatlıkla Yaşanabilir Diyenler Yüzde 73

Araştırmaya katılanların yüzde 73’ü “Laik bir ülkede dinin rahatlıkla yaşanabileceğini düşünüyorum” ifadesine “katılıyorum” veya “kesinlikle katılıyorum” yanıtını verdi. Sadece yüzde 13’lük bir kesim “katılmıyorum” veya “hiç katılmıyorum” dedi.

İslam'ın hem bireyin hem toplumun hem de devletin ilişkilerini düzenleyen kapsamlı bir hayat nizamı olduğu gerçeğine rağmen laik bir ülkede dinin rahatlıkla yaşanabileceğini düşünenlerin yüksek bir orana sahip olmasında iktidarın laikleştirilmiş din yorumunun önemli etkisi olduğu düşünülüyor. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan 2018 yılındaki "Kadınlar Günü" mesajında, "Siz İslam'ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız. İslam'ın güncellenmesi gerekir." sözleriyle uygulayıcısı oldukları bu düşünceyi bizzat itiraf etmişti.

Öte yandan laiklikle ilgili sorulara gelen yanıtlar Türkiye’de İslami düşüncenin yaygınlığı sorusunu gündeme getirdi. “Anayasadaki hiçbir madde Kur’an ile çelişmemelidir” ifadesine katılanların oranı yüzde 47 çıkarken buna katılmayanlar yüzde 33 oldu.

“Devletin dini bir kimliği olması gerektiğini düşünüyorum” ifadesine katılanların oranı ise yüzde 38’de kaldı. Katılımcıların yüzde 47’si bu ifadeye katılmadı.

Dindarlık ve Laiklik Kimlik Derecesi

Araştırma kimlik kategorilerine yakınlık ve insanların kendilerini nasıl tanımladıkları konusunda önemli bulgular içeriyor.

Buna göre halkın yüzde 80’i kendini Müslüman olarak tanımladı. İkinci sırada yüzde 55 ile milliyetçilik geliyor.

Öte yandan araştırmada “şimdi olduğumdan daha dindar olmak isterdim” diyenlerin oranı yüzde 70 çıkarken, buna katılmayanların oranı yüzde 21 oldu. Bu veriler de çok sayıda Müslümanın İslami bir şahsiyete özlem duyduğu fakat hem doğru İslami düşünceye ulaşma imkanlarının yetersiz olması hem de devlet ve medya araçları üzerinden topluma empoze edilen seküler kültürün bu konuda önemli engel teşkil etmesi olarak yorumlanıyor.