Tekirdağ’da Gazze’deki katliamları gündemde tutmak ve duyarlılık oluşturmak için yapılan İslami çalışmalara yönelik emniyet ve yargı zulmü devam ediyor.
Köklü Değişim Silivri Temsilciliği’nin Tekirdağ’da açtığı, işgalci ‘İsrail’ soykırımına ve Filistinli Müslümanlara destek niteliğindeki Gazze standı nedeniyle Alperen Tırpan, Fatih Büyükdoğan ve Muhammed Kalkan, bu sabah evlerine yapılan baskın sonrası gözaltına alındı.
Tekirdağ’da Yargı Zulmü
Kısa süre önce de Tekirdağ’da hakim, aynı olay kapsamında Anayasa Mahkemesi’nin Hizb-ut Tahrir’e yönelik hak ihlali kararlarını tanımayarak 2 genç hakkında tutuklama kararı vermişti.
Dava avukatın verdiği bilgiye göre, haklarında telefon dinlemesi yapılan ve sosyal medya hesapları incelenen dört genç, suç teşkil etmemesine rağmen sohbetlere katılmak, sosyal medyada paylaşım yapmak ve Gazze’deki katliama yönelik farkındalık oluşturmak için stant kurmak gibi eylemlerden dolayı gözaltına alınmıştı.
Daha sonra Tekirdağ Sulh Ceza Hakimliğine çıkarılan üç gençten 2’si hakkında tutuklanma kararı verildi.
Söz konusu gençlerden Baran Durmuş serbest bırakılırken, İlker Tırpan ve Murat Gürsoy tutuklanmıştı.
Avukat Mustafa Kocamanbaş’ın, Anayasa Mahkemesi’nin Hizb-ut Tahrir hakkında hak ihlali kararları olduğunu hatırlatmasına rağmen hakim, bu kararları tanımayarak kararını vermişti.
Bursa’da 21 Sanığa Hizb-ut Tahrir Davasında Beraat Verilmişti
Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yaklaşık bir ay önce görülen 21 sanıklı Hizb-ut Tahrir davasında, mahkeme heyeti yargılanan tüm sanıklar lehinde beraat kararı vermişti.
“FETÖ” olarak adlandırılan paralel devlet yapılanmasının aktif olduğu 2014 yılında “FETÖ”cü savcılar ve emniyet mensuplarınca yapılan operasyonlar sonucunda açılan davada, Cumhuriyet savcısı, tüm sanıklar için ceza isterken mahkeme heyeti, “sanıkların üzerlerine atılı suçu işledikleri yönünde her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve maddi delilin bulunmadığı ve bu itibarla suçu işledikleri sabit olmadığına” dolayısıyla “Hizb-ut Tahrir’in Türkiye Cumhuriyeti'ndeki kanunlar kapsamında terör örgütü sayılamayacağına” dair değerlendirme yapılarak beraat kararı verilmişti.
1953 yılında kurulan ve dünya çapında fikrî ve siyasi çalışmalar yürüten Hizb-ut Tahrir’in, emniyet ve MİT raporlarına göre de “cebir ve şiddet” olayına karışmadığı biliniyor. Zaman zaman “siyasi” yargılama süreçleriyle bu tip davalar açılıyor ve hapis cezaları veriliyor.
Râşidî Hilafet Devleti’nin yeniden ikame edilmesi için dünya çapında fikrî ve siyasi çalışma yürüten Hizb-ut Tahrir, kolluk kuvvetleri ve bazı alt mahkemeler tarafından zulme maruz bırakılıyor ve toplumla kaynaşmasının önüne geçmek için hukuksuz gözaltı ve tutuklama kararları veriliyor.
Anayasa Mahkemesi’nin defalarca "terör örgütü olarak yargılanamayacağına dair hak ihlali kararlarına" rağmen bazı yerel mahkemeler tarafından yargı zulmü ısrarla sürdürülüyor.