Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump’ın başdanışmanı Jared Kushner’i Külliye de kabul etti. Kushner ile yapılan görüşmeye, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da katıldı.

1551359074.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump'ın başdanışmanı Jared Kushner'i Külliye de kabul etti. Kushner ile yapılan görüşmeye, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da katıldı.

ABD'den görüşmeye ilişkin bir açıklama yapıldı. Açıklamada "Toplantıda, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi konusu ele alındı. Filistin ve İsrail arasındaki sorunların çözümü için Ankara ve Washington’un gösterdiği çaba konuşuldu" denildi.

Kushner, Erdoğan görüşmesinde, ABD Uluslararası Pazarlıklar Özel Temsilcisi Jason Greenblatt ve ABD'nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook'un da hazır bulunduğunu bildirildi.

Yapılan toplantıda, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi, Filistin ve İsrail arasındaki sorunların çözümü için Ankara ve Washington’un gösterdiği çabanın konuşulduğu ifade edildi.

Görüşmede ayrıca, bölgesel şartların daha iyi duruma getirilmesi için yapılabilecek yatırımların gündeme getirildiği bildirildi.

**Toplantıya Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da Katıldı**

![](https://resmim.net/f/oSsme9.jpg)

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak görüşmeyle ilgili Twitter hesabından yaptığı açıklamada "Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD Başkanı Sn. Trump'ın Kıdemli Danışmanı Sn. Jared Kushner ile gerçekleştirdikleri görüşmeye katıldık. Ardından Sn. Kushner ile baş başa görüşmemizde ülkelerimiz arasındaki ekonomik işbirliğini artırmaya yönelik adımları görüştük" ifadelerini kullandı.

Ankara'ya dün gelen Kushner’in görüşmede, Suriye ve terörle mücadele başta olmak üzere bölgesel konular ve ikili ilişkilerin ele alınacağı belirtilmişti. Kushner'in ziyaretinin günü birlik olacağı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan dışında herhangi bir isimle görüşmeyeceği açıklanmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kushner Külliyede Görüştü

Türkiye’de işsizlik maaşı alanların sayısı 6 ayda yüzde 53 arttı.

1551335308.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Türkiye’de günden güne kendini hissettiren ekonomik krizin etkileri istatistik verilere de yansımaya başladı. Konkordato sırasına giren şirketler ve iflas eden işletmelerin kapanması sonucu işsizlik maaşına başvuranların sayısı 6 ay içinde yüzde 53 arttı.

Türkiye’de ekonomik kriz artan bir hızla kendini hissettiriyor. Ekonomideki daralma bir çok farklı veriye yansırken bunlardan birisi de işsizlik maaşı alan kişi sayısındaki artışta ortaya çıktı. Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) verilerine göre işsizlik maaşı alan kişi sayısı son 6 ayda yüzde 53 arttı. Ocak 2019’da tam 654 bin kişi işsizlik maaşı aldı. Bu sayı Ağustos 2018’de 427 bin idi.

İŞKUR verilerine göre Ocak 2019’da 653 bin 925 kişi kamuoyunda işsizlik maaşı olarak bilinen işsizlik ödeneğinden yararlandı. Bu sayı Aralık 2018’de 577 bin 54 kişi idi. Bir aydaki artış yüzde 13’e denk geliyor.

24 Haziran 2018 seçimlerinin ardından işsizlik maaşı alanların sayısında artış dikkat çekiyor. 2018 başında 438 bin 701 kişi işsizlik maaşı aldı. Bu sayı 412 bin ile Mayıs ayında en düşük seviyeyi gördü. Bundan sonra tırmanmaya başlayan işsizlik maaşı alan kişi sayısı Ağustos’taki yüzde 1’lik düşüşün ardından hızla tırmanışa geçti.

**Kayıtlı İşsiz Sayısı 3.8 Milyon**

İŞKUR’un açıkladığı kayıtlı işsiz verilerine bakıldığında işsizlik maaşı alanların sayısının rekor hızla artması hiç sürpriz değil. İŞKUR verilerine göre Ocak 2019 itibariyle Türkiye’deki işsiz sayısı 3 milyon 775 bin. İşsiz sayısı Ocak 2018’de ise 2 milyon 457 bin idi. Bu da son 12 ayda 1 milyon 318 bin kişinin daha işsiz kaldığını gösteriyor. Son bir yıldaki işsizlik artış oranı ise yüzde 54 oldu.

İşsizlik Maaşı Alanların Sayısı 6 Ayda Yüzde 53 Arttı

AB, İtalya’yı borçları konusunda yeniden uyardı.

1551333224.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

AB borcunun milli gelirine oranı yüzde 131'i geçen İtalya'yı acilen mali tedbirler alması hususunda uyardı. Yunanistan gibi bir borç batağına girebileceğinden endişe edilen İtalya'yı kurtarmanın neredeyse imkansız olacağı düşünülüyor.

Avrupa Birliği (AB), biriken kamu borcu stoğunu eritmesi için İtalya'ya uyarıda bulunarak, hükümeti önlem almaya çağırdı. AB Komisyonu'nun İtalya'nın ekonomik görünümüne dair hazırladığı raporda Roma yönetiminin borç, yavaş büyüme ve yüksek işsizlik oranından kaynaklanan zorluklarla karşı karşıya olduğu belirtildi.

AB Komisyonu Ekonomik ve Mali İşlerden Sorumlu Üyesi Pierre Moscovici, "***Bu sorunların çözümünde ilerleme sağlanmaması ne yazık ki bizi İtalya'daki aşırı makroekonomik dengesizliğin devam edeceği sonucuna ulaştırıyor***" diye konuştu. Moscovici gazetecilere yaptığı açıklamada, İtalya hükümetinin kamu finansmanını iyileştirmesi, kamu idaresini ve yargı sistemini verimli hale getirmesi, iş dünyasını büyütmesi ve işgücü piyasası ile finansal sistemini güçlendirmesi gerektiğini söyledi. Moscovici'ye göre İtalya'nın mevcut ekonomik durumuna bakıldığında bu tedbirlerin acilen alınması gerekiyor.

**Yunanistan Gibi Yeni Bir Kriz**

İtalya, yüzde 131,7 ile borcun milli gelire oranında Avrupa'da Yunanistan'ın ardından ikinci sırada bulunuyor. AB Komisyonu, tahmini olan bu oranın İtalya için daha yüksek olabileceği uyarısında bulunuyor. AB kriterlerine göre bu oran yüzde 60'ı geçmemeli.

İtalya'nın artan borç stoğu, geçmişte Yunanistan'ın yaşadığı gibi bir borç krizine dönüşeceği ve Avrupa'da mali çalkantıya yol açacağı endişesi yaratıyor. Yunanistan'ı krizden kurtarmanın zorlukları hatırlandığında, İtalya büyüklüğünde bir ekonomiyi kurtarmanın neredeyse imkansız olduğu düşünülüyor. Yunanistan'ın borcunun milli gelirine oranı 2012 yılında yüzde 175'e varmıştı.

**İtalya Hükümeti AB'nin Uyarılarına Tepkili**

Bu Brüksel'den İtalya'ya son üç ayda yapılan ikinci uyarı. İtalya'da iktidarda olan popülist hükümet, seçilmiş değil atanmış bürokratlardan oluştuğunu söylediği AB Komisyonu'ndan gelen "talimatlara" karşı direneceklerini belirtiyor. Geçen Aralık ayında Komisyon İtalya'yı bütçe planını revize etmeye zorlamış, hükümetin daha sonra bu doğrultuda yaptığı değişiklikleri de tatmin edici bulmamıştı.

İtalya'nın borçlarının gidişatının göstereceği ekonomik büyüme performansına bağlı olduğu düşünülüyor. Ekonominin büyümesi daha fazla vergi geliri elde edebileceği anlamına geliyor. İtalya hükümeti **2019'da yüzde 1 büyüme** tahmin etse de Brüksel'e göre bu oran **en fazla yüzde 0,2'ye** ulaşabilir. Raporunda İtalya'nın durumunun yakından takip edileceğini belirten AB Komisyonu, önlem alınmaması halinde harekete geçilebileceği sinyalini verdi. AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis, "***AB, zayıf ekonomik görünüm ve hükümetin zayıf mali planları nedeniyle İtalya'nın kamu borcu oranının önümüzdeki yıllarda da azalmamasından korkuyor***" sözleriyle görüşünü dile getirdi.

AB’de Kırmızı Alarm: İtalya’nın Borçları Korkutuyor

 Duterte: “Arakanlı Müslümanları kabul etmeye hazırım”

1551331936.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, Myanmar'daki zulümden kaçan Arakanlı Müslümanları ülkesine davet etti.

GMA News sitesinin haberine göre, Duterte Filipinler'in başkenti Manila'da düzenlenen bir toplantıda, "***Arakanlı Müslümanları kabul etmeye hazırım***" ifadesini kullandı.

Duterte geçen yıl Nisan ayında da Myanmar ordusunun Arakan eyaletindeki operasyonlarını "**soykırım**" olarak nitelendirmişti.

Birleşmiş Milletler'e (BM) göre, 25 Ağustos 2017'den sonra Arakan'daki baskı ve zulümden kaçıp Bangladeş'e sığınanların sayısı 745 bine ulaştı. Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayımladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini ve Müslümanlara sistematik katliam yapıldığını kanıtladı.

**Bangladeş Anlaşmadan Vazgeçti**

Bangladeş ülkedeki Arakanlı mültecilerin yurtlarına dönüşü için Myanmar ile vardığı anlaşmayı uygulamaktan vazgeçerken, uluslararası medya ve yardım kuruluşlarının Arakan bölgesine girişini ciddi oranda kısıtlayan Myanmar hükümeti ise Arakanlı Müslümanların dönüşlerine ilişkin verdiği sözleri tutmadı.

BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti **'etnik temizlik'** ya da '**soykırım**' olarak nitelendiriyor. İnsan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanların güvenli ortam sağlanmadan Myanmar'a dönmelerinin yeni bir etnik temizlik kampanyasına yol açacağı hususunda uyarıyor.

Duterte, Müslüman Liderleri Utandırdı

Mısır’daki tren kazasında 23 kişi hayatını kaybederken, 43 kişi de yaralandı.

1551330770.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Mısır’ın başkenti Kahire’de 23 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının sebebi, makinist kavgası olarak açıklanırken, Ulaştırma Bakanı Hişam Arafat’ın olayın ardından istifa ettiği duyuruldu.

Mısır Başsavcısı Nebil Sadık, tren kazasıyla ilgili yürütülen inceleme sonucuna ilişkin yazılı açıklamada bulundu.

Başsavcı Sadık, park yerine geçiş için manevra yaptığı sırada lokomotiflerden birinin ters yönden gelen diğeriyle karşı karşıya kaldığını ve birbirlerine temas ettiğini, bunun üzerine makinistlerden birinin, lokomotifi durdurmadan ters yönden gelen diğer makinisti azarlamak için kokpiti terk ettiğini, makinistsiz kalan lokomotifin yüksek hızla hareket ederek park yerinin sonundaki beton bariyere çarptığını ve patlama sonucu yangın çıktığını açıkladı.

Kazaya sebep olan makinistin yakalanarak ifadesinin alındığını ifade eden Sadık, ayrıca kazada hayatını kaybedenlerin kimlik tespitlerinin yapılamadığını bu nedenle adli tıp uzmanlarından oluşan bir heyetin cesetlerden DNA örnekleri alacağını beyan etti.

Mısır Ulaştırma Bakanı Hişam Arafat, olayın ardından görevinden istifa etti.

Mısır’daki Tren Kazasının Sebebi: Makinist Kavgası

Hindistan’a ait savaş uçağı düştü: 2 pilot ve 1 sivil öldü.

1551249513.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Hindistan'a ait bir savaş uçağı Cammu Keşmir'de düştü. Aynı dakikalarda Pakistan'a ait 3 savaş uçağının Keşmir'de engellendiği duyuruldu. Hint basınına yansıyan bilgilere göre uçaktaki 2 pilot ve 1 sivil öldü.

Pakistan Ordusundan yapılan açıklamada ise Hindistan'a ait iki savaş uçağının düşürüldüğü yönünde.

Hindistan Hava Kuvvetleri'ne ait savaş uçağı, Cammu Keşmir bölgesinde düştü.

14 Şubat’ta Keşmir’de düzenlenen ve 44 Hindistan askerinin öldüğü saldırı sonrası gerilim tırmanıyor.

![](https://resmim.net/f/AuglRf.jpg)

Dün Hindistan’a ait savaş uçakları, Pakistan topraklarında bir hava saldırısı gerçekleştirmişti. Pakistan’dan saldırıya karşılık verileceği tehdidi gelmişti.

Pakistan Hava Kuvvetleri'ne ait üç savaş uçağının da Hindistan hava sahasına girdiği ve Hint uçaklarının önleme yaptığı bildirildi.

Hindistan Savaş Uçağı Düştü: Gerilim Tırmanıyor

Trump’ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner Türkiye’ye geliyor.

1551248298.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Kudüs’ü “İsrail’in başkenti olarak tanıyan ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner “Yüzyılın Planı” için bugün Türkiye'ye geliyor.

Kushner'e Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt ve ABD'nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook eşlik edecek.

Trump’ın “Yüzyılın Planı” diye adlandırdığı ve Nisan’da açıklayacağı planın altyapı çalışmalarını yürüten Yahudi asıllı damadı Kushner, bugün Türkiye’de bir dizi görüşme gerçekleştirecek.

Kudüs’ü “İsrail”in başkenti olarak tanıyan ABD’nin Nisan ayında açıklayacağı “Yüzyılın Planı”, İslam aleminde “Yüzyılın Tokadı” olarak anılıyor.

Bir süredir Ortadoğu turunda olan ABD heyeti Türkiye öncesinde Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman'ı ziyaret etti. Heyet, “İsrail”-Filistin arasında başlatmak istediği yeni barış planı için destek arayışında.

Heyetin, Türk yetkilerle gerçekleştireceği görüşmelerde, Ortadoğu'daki gelişmeler ve barış sürecinde atılması gereken adımların ele alınması bekleniyor. Kushner, Birleşik Arap Emirlikleri'nde verdiği bir röportajda, "***ABD'nin planının 90'lardaki Oslo anlaşması da dahil, geçmişte sarfedilen gayretlerin üzerine inşa edileceğini***" söylemişti.

Abd'nin planının, güvenlik, sınır, mülteci, Kudüs'ün statüsü gibi başlıkları kapsadığı belirtiliyor. Planın ayrıntılarının Nisan'da Trump tarafından açıklanması bekleniyor.

Trump’ın Damadı “Yüzyılın Tokadı” İçin Geliyor

Hindistan: “Pakistan’daki terör kamplarını vurduk”

1551246205.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Hindistan, 14 Şubat’ta Keşmir’de düzenlen bombalı saldırıyı gerçekleştirmekle suçladığı Pakistan topraklarındaki Ceyş-i Muhammed örgütüne ait eğitim kampına hava saldırısı düzenlendiğini açıkladı. Saldırı sonrası Pakistan hükümeti ise bunu sınır ihlali olarak nitelendirdi.

Hindistan, Pakistan’daki “terör kamplarına” hava operasyonu düzenlediğini açıkladı. Hindistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Vijay Gokhale, Salı günü başkent Yeni Delhi’de yaptığı açıklamada, Hayber-Pahtunhva eyaletinin Balakot kentinde Ceyş-i Muhammed örgütüne ait “en büyük eğitim kampına” operasyon düzenlendiğini açıkladı.

Müsteşar Gokhale, “***Operasyonda Ceyş-i Muhammed örgütüne mensup çok sayıda terörist, eğitimci, üst düzey komutan ve eğitim alan savaşçının elimine edildiğini***” iddia etti. Bu iddia henüz teyit edilmiş değil.

Hintli diplomat, Hindistan’a yönelik “yakında düzenlenebilecek intihar saldırısı tehdidi” nedeniyle İslamcı Ceyş-i Muhammed örgütüne yönelik operasyonun şart olduğunu vurguladı.

Uzun yıllardır Hindistan’da faaliyet gösteren Ceyş-i Muhammed, 14 Şubat’ta Keşmir’in Hindistan’a ait olan bölgesinde düzenlenen saldırının sorumluluğunu üstlenmişti. Saldırıda paramiliter polis güçlerinin 40 mensubu yaşamını yitirmişti.

**Pakistan: “Hindistan Sınır İhlalinde Bulundu”**

Pakistan ise Hindistan’ın sınırı aşarak topraklarında operasyon düzenlemesine tepki gösterdi. Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyş, bakanlıkta yapılan olağanüstü toplantının ardından yaptığı açıklamada, Hindistan’ın fiilen sınır ihlalinde bulunduğunu söyledi. Kureyşi, “***Bunu ağır bir saldırganlık olarak nitelendiriyorum***” şeklinde konuştu. Kureyşi, “***Pakistan’ın kendini savunma ve uygun bir tepki verme hakkını saklı tuttuğunu***” vurguladı.

Keşmir sorunu nedeniyle iki ülke arasında sıklıkla gerginlik yaşanıyor. Hindistan’ın 1947’de Birleşik Krallık’tan bağımsızlığı ilan etmesi ve Hindistan ile Pakistan’ın ayrılmasından bu yana her iki ülke de Keşmir bölgesinde hak iddia ediyor.

Hindistan kontrol altında tuttuğu Keşmir bölgesinde sert politikalar uyguluyor ve Müslümanlara yapılan işkencelere göz yumuyor. Müslümanların işyerlerine saldıranlara ve sokak ortasında linç girişiminde bulunanlara gerekli cezalar verilmediği için cesaretlenen Hindular, şehirlerde terör estiriyor.

Hindistan, Pakistan’a Hava Saldırısı Düzenledi

24 Avrupalı lider Mısır’da diktatör Sisi’nin misafiri oldu.

1551188096.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

2013’te binlerce Müslümanı sabah namazında acımadan kurşuna dizen Kahire zorbası Sisi’nin Şarm El Şeyh’te düzenlediği zirveye 24 Avrupalı lider de katıldı. İnsan hakları deyince dünyaya ders veren Avrupalılar, 9 masum gencin idam edilmesinden hemen sonra gerçekleşen zirveye koşarak, Sisi yönetiminin meşruiyetini tanıdılar.

AB’nin Mısır diktatörünü kucaklaması, sürekli attıkları nutukların içinde yer alan insan hakları ve Avrupa değerlerinin bir yalandan ibaret olduğunu ve tek ölçüleri menfaat için imza atmayacakları rezalet olmadığını bir kez daha teyit etmiş oldu.

Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ile Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz'un çabalarıyla gerçekleşen zirvede gündem, ekonomik ilişkiler, iklim değişikliği ve bölgesel çatışmalar olarak belirlenmişti.

Ancak AB açısından en önemli gündem maddesi, terörle mücadele ve Afrika'dan Avrupa'ya yönelen mülteci akınının durdurulması oldu.

Avrupalı liderler, 2034 yılına kadar görevde kalmak için kanun çıkarmaya hazırlanan Mısır Diktatörü Abdül Fettah El Sisi ile ilişkilerini geliştirmek için sözde değerlerini bir kenara bırakıp, menfaat ve çıkarları doğrultusunda Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde düzenlenen zirveye koştular.

Avusturya Başbakanı Kurz, göç ve "**mülteci akınına karşı Mısır gibi güçlü ortaklara ihtiyaç duyduklarını**" vurguladı. Avrupa Komisyonu Başkanı Tusk da, daha önce yaptığı açıklamalarda, Mısır'ın insan kaçakçılığına karşı öncülük yaptığını dile getirmişti.

Birleşmiş Milletler'in Cuma günü, "**Mısır'da Şubat ayı içinde 15 kişinin adil yargılama olmadan idam edildiği**" açıklamasının ardından zirvenin yapılması, Batı kamuoyunda da tepkilere neden oldu.

Zirve için Mısır'a giden 24 AB lideri, eleştirilerin hedefindeydi.

AB’nin idama karşı olmasına rağmen Sisi’nin davetine koşması ve zirvenin zamanlaması dikkat çekiyor. Mısır Parlamentosu, askeri darbe ile iş başına gelen El Sisi'nin 2034 yılına kadar görevde kalmasını öngören bir anayasa değişikliği üzerinde çalışıyor.

Uluslararası saygınlığını artırmak ve güvenilir bir ortak olduğunu göstermek isteyen Mısır Diktatörü her türlü çabayı gösteriyor.

“Reel Politik, Konjonktür” adı altında hem AB, hem de İslam beldelerindeki liderlerin, halklarının mukaddesatını hiçe sayması, “Kapitalist Demokrasi”nin gerçek kutsalının menfaat olduğunu gözler önüne seriyor.

Avrupa'dan 24 lider zirveye katıldı. Bu isimler arasında Almanya Başbakanı **Angela Merkel** ve İngiltere Başbakanı **Theresa May** de bulunuyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un zirvede yer almayacağı açıklandı. Macron’un, Fransa’daki “Sarı Yelekliler”in gösterileri yüzünden zirveye katılamadığı düşünülüyor.

İngiliz The Guardian gazetesi başyazarı David Hearst, yazdığı son makalesinde Avrupalı liderleri, “**Mısır diktatörü Sisi'nin salakları**” olarak nitelendirmişti.

Ayrıca AB kamuoyunda Suudi Arabistan Kralı Selman ile yan yana gelen AB liderleri sert şekilde eleştiriliyor.

Mazilerindeki, hatta buluştukları Mısır ve Afrika kıtasındaki vahşi katliamlarla tanınan Avrupalıların, Ortadoğu’daki zorbalarla uyum içinde çalışmalarının nedeni, her iki tarafın da ortak hedefi olan menfaat ve çıkar.

“Demokrasi”nin Gerçek Yüzü: Sisi’yi Kutsadılar

İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif, istifasını İnstagram hesabından duyurdu.

1551162051.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

İran Dışişleri Bakanlığı görevini 2013’ten beri sürdüren Muhammed Cevad Zarif istifa etti. İran Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanı Mahmud Vaizi ise Zarif'in istifasının Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tarafından kabul edildiği yönündeki iddiaların doğru olmadığını beyan etti. Zarif’in istifasının Esed’in ziyareti ile ilgili olduğu iddia edildi.

Cevad Zarif İnstagram hesabından yaptığı istifa açıklamasında, "***Son 67 ayda, İran'ın sevgili halkı ve cesur otoritelerinin cömertliği için çok teşekkür ederim. Artık hizmet edememem ve hizmet ettiğim dönemdeki eksikliklerim için samimiyetle özür dilerim. Mutlu ve esen kalın***." İfadelerini kullandı.

2002-2007 yılları arasında İran'ın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği görevini yürüten Zarif, İran'ın Batı ülkeleriyle imzaladığı nükleer anlaşmanın da baş müzakerecisiydi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Abbas Musevi, İran resmi haber ajansı IRNA'ya yaptığı açıklamada, Zarif'in istifa ettiğini doğrulamıştı.

**Esed’in Ziyareti mi İstifaya Neden Oldu?**

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in, Suriye'deki “rejimin lideri” Beşşar Esed'in Tahran'a yaptığı ziyaretin, bilgisi dışında gerçekleşmesi nedeniyle istifa ettiği ileri sürüldü.

İran'da yayın yapan "Entekhab" sitesinin haberine göre Cevad Zarif, site muhabirinin sorusuna kısa mesajla verdiği cevapta, "***Bugün yapılan görüşmelerdeki fotoğraflardan sonra Cevad Zarif'in Dışişleri Bakanı olarak artık dünyada itibarı yoktur***." ifadelerini kullandı.

İranlı Öğrenciler Haber Ajansının (ISNA) haberinde de Zarif'in, mesajında, Suriye'deki rejimin lideri Beşşar Esed'in dün İran lideri Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile yaptığı görüşmeleri kastettiği öne sürüldü.

İran Meclisi Başkanlık Heyeti Üyesi Ali Rıza Rahimi de yaptığı açıklamada, Zarif'in istifa kararına tepki göstererek, şunları kaydetti:

"***İkinci bir Zarif yok. Onun yerine gelecek kişi ya zarar verici idareye itaat edecek ya da devrimcilik adına birçok kazanımı yok edecek. Eğer Zarif'in istifası kesinleşirse bu içerideki muhaliflerin hançerinin etkili olduğu anlamına gelir. Yarın Mecliste Zarif'in istifasının perde arkasını ele alacağız***."

Zarif'in katılmadığı görüşmeden yansıyan fotoğraf karelerinde İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin görülmesi dikkati çekmişti.

**"Zarif Daha Önce De İstifa Etti"**

İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Haşmetullah Felahetpişe, Zarif'in daha önce de birkaç defa istifa ettiğini ancak bu kez kararını kamuoyuna açıklamasının, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tarafından da istifasının kabul edilmesini istediğini gösterdiğini belirtti.

Felahetpişe, İranlı Öğrenciler Haber Ajansına (ISNA) yaptığı açıklamada, Zarif ile Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi'nde dün başlayan İnsan Hakları Konseyinin 40'ıncı oturumuna katılmak üzere Cenevre'ye gitmeyi kararlaştırdıklarını ancak gün içinde ziyaretin iptal edildiğini söyledi.

Cenevre ziyaretinin iptal edilmesinden istifa kararının sosyal medyada açıklanmasına kadar Zarif ile irtibat kurmadığını aktaran Felahetpişe, "***Zarif daha önce de birkaç defa istifa etti. Ancak bu kez istifa kararını kamuoyuna açıkladı ve bu da gösteriyor ki Zarif, Cumhurbaşkanı Ruhani'nin de bu kararı kabul etmesini istiyor***." görüşlerini dile getirdi.

Dışişleri Bakanlığı, Meclis ve Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu ile Zarif arasında herhangi bir koordinasyon sorunu olmadığını ifade eden Felahetpişe, şunları kaydetti:

"***Bu şartlarda Zarif, ülkenin dış siyaseti için en iyi seçenektir. İstifası için de herhangi bir neden yok. Belki şahsi bir nedeni vardır ancak kendisini tekrar dış siyaset alanında görmeyi temenni ediyoruz***."

**Zarif Eğitimini ABD’de Tamamlamıştı**

Lisans ve yüksek lisansını San Francisco'daki Eyalet Üniversitesinde uluslararası ilişkiler alanında yapan 1960 Tahran doğumlu Muhammed Cevad Zarif, doktorasını da Colorado eyaletindeki Denver Üniversitesinde uluslararası hukuk ve politika alanında tamamladı. Tahran Üniversitesinde uluslararası hukuk profesörü olarak görev yapan Zarif, diplomatik hayata 1979'da İran'ın San Francisco Konsolosluğunda başladı ve 1992-2002 yıllarında 10 yıl Dışişleri Bakanlığı Uluslararası ve Hukuk İşleri Yardımcılığı yaptı.

2002-2007 yıllarında 5 yıl boyunca İran'ın BM Daimi Temsilciliği görevinde bulunan Zarif, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin göreve gelmesinin ardından 15 Ağustos 2013'te dışişleri bakanı oldu. Zarif, Ruhani'nin kurduğu iki hükümette de dışişleri bakanı olarak görev aldı.

Zarif, İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 5 daimi üyesi (ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya) ve Almanya yaklaşık 3 yıl süren görüşmeler ve İsviçre'deki uzun müzakerelerden sonra Temmuz 2015'te imzalanan ve Ocak 2016'da yürürlüğe giren "**nükleer anlaşma**" olarak bilinen Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın (KOEP) mimarlarından biriydi.

Nükleer anlaşmadan önce Zarif, eski ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve eski AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile Kasım 2014'te Umman'da bir araya gelmişti. İran Meclis Başkanı Danışmanı ve dönemin İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı Hüseyin Emir Abdullahiyan, 16 Eylül 2018'de Tesnim haber ajansına yaptığı açıklamada, ABD ile ilk temasların, Umman aracılığıyla 2012 yılının başında başladığını belirtmişti.

İran Dışişleri Bakanı Zarif, İstifa Etti

1551159946.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Esed, İran lideri Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile Tahran'da bir araya geldi. Gerçekleştirilen bu ziyaret, daha önce başlatılan “Suriye’nin meşru lideri Esed’dir” planının bir parçası olduğu verilen mesajlarla doğrulandı.

Daha önce de Sudan diktatörü Ömer El Beşir, Şam’ı ziyaret etmişti. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “Seçimleri Esed kazanırsa herkes çalışmayı düşünmeli” açıklamaları, son olarak Rusya tarafından ortaya atılan Adana Mutabakatı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istihbaratlar görüşüyor itirafı da, Esed’in meşru lider olarak tanınması için başlatılan plan paralelinde gerçekleşen manevralar.

**Hamaney’den Esed’e Destek**

Hamaney'in resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Hamaney Esed’e desteğini tekrarladı.

Suriye'ye verdikleri desteğin süreceğini vurgulayan Hamaney, İran ve Suriye'nin stratejik ortak olduklarını ifade etti.

İran lideri Hamaney, iki ülke arasındaki mezhebi ilişkilerin ve bundan kaynaklı gerçekleşen gidiş-gelişlerin de yakınlaşmada önemli rol oynadığını açıkladı.

**Ruhani, Soçi Zirvesini Hatırlattı**

İran Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada ise, Esed'in Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile görüştüğü belirtildi.

![](https://resmim.net/f/mNdLXt.jpg)

Ruhani, görüşmede dini ve kültürel köklerin İran ile Suriye arasındaki ilişkilerin belirleyici faktörü olduğunu kaydetti.

Bilindiği üzere Suriye halkının katili Esed, Astana ve Soçi’de alınan kararlar ile hayata geçirilen sahadaki koordineli operasyonlar sayesinde yeniden ayağa kalkabilmişti. Esed’in askeri ve siyasi gücünü yeniden kazanıp meşru lider kılıfına sokulabilmesi için “Astana Üçlüsü” yoğun gayret sarf etmeye devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya lideri Vladimir Putin ile geçen hafta gerçekleştirdikleri Soçi Zirvesi'ne değinen Ruhani, şunları söyledi:

"***Çok taraflı iş birliklerinin artırılmasıyla bölgenin genelindeki güvenlik şartları daha iyi hale geldi. İran, Rusya ve Türkiye liderlerinin katıldığı Soçi Zirvesi'nde de Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması vurgulandı. Ayrıca Suriye hükümetinden izin almayan yabancı güçlerin ve ABD'nin her türlü varlığı kınandı***."

Şam Zorbasına Meşruiyet Kazandırma Çabaları

1551156880.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Motorinin litre fiyatına ortalama 28, benzinin litre fiyatına ise 17 kuruş zam yapıldı.

Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikasından (EPGİS) alınan bilgiye göre, Ankara'da ortalama 6,09 liradan satılan motorinin litre fiyatı **6,37 lira** olacak.

Motorinin litresi İstanbul'da 6,05 liradan **6,33 liraya**, İzmir'de 6,09 liradan **6,37 liraya** yükselecek.

Benzinin fiyatı Ankara'da ortalama 6,44 liradan **6,61 liraya**, İstanbul’da 6,37 liradan **6,54 liraya**, İzmir’de 6,42 liradan **6,59 liraya** yükselecek.

Dağıtım firmalarının belirlediği fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve kentlere göre küçük değişiklikler gösterebiliyor.

Benzin Ve Motorine Zam

Köklü Değişim Gençlik Kolları Ankara olarak, genç kardeşlerimizle sömestr kampımızı gerçekleştirdik.

1552991897.jpeg

Köklü Değişim Gençlik Kolları Ankara olarak, genç kardeşlerimizle sömestr kampımızı gerçekleştirdik.

Sömestr kampı, yapılan etkinlikler, söyleşi ve yarışma programlarımız ile oldukça verimli geçti.

Kamp programı Soğuksu Milli Parkında öğle yemeği ile başladı. Daha sonra kamp yapılacak otele geçildi.

Program, otel etkinlikleriyle devam etti. Akşam yemeği sonrası kampımızı ziyaret eden Hakan Bolat hocamız “Fikri Liderlik ve Akıl Yürütme” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Farklı konular üzerinden gençlerin akıl yürütme işlemini nasıl yapılmaları hususunda gruplar halinde bir çalışma yapıldı.

Ardından kamp programımız “Genel Kültür” yarışmaları ile devam etti.

Sabah kahvaltı sonrası doğa yürüyüşü yapıldı. Ardından kampımızı ziyaret eden Abdullah Özer hocamız “Allah’a iman ve hükümlerine bağlanma” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdi.

Son olarak kardeşlerimizle Soğuksu Milli Parkında yapılan ikramlar ve toplu kılınan öğle namazından sonra kamp programımız tamamlandı.

Kampımıza katılan bütün genç kardeşlerimize ve bizleri ziyaret ederek desteklerini esirgemeyen değerli konuşmacı hocalarımıza teşekkür ederiz.

![](https://scontent.fbtz1-3.fna.fbcdn.net/v/t1.0-9/50990899_2204529379608771_6786718385527848960_n.jpg?_nc_cat=107&_nc_ht=scontent.fbtz1-3.fna&oh=6fcfb26c4103b8a97d89e16c17e2be2a&oe=5D18C0D5)![](https://scontent.fbtz1-9.fna.fbcdn.net/v/t1.0-9/52833800_2204529952942047_2631605743060516864_n.jpg?_nc_cat=108&_nc_ht=scontent.fbtz1-9.fna&oh=45b429381ee3e485a75497cf8a77e5ba&oe=5D1B01E2)![](https://scontent.fbtz1-10.fna.fbcdn.net/v/t1.0-9/52412112_2204530566275319_4345215411181060096_n.jpg?_nc_cat=110&_nc_ht=scontent.fbtz1-10.fna&oh=82da467bdf3941a8c32f3de017992dff&oe=5D201976)![](https://scontent.fbtz1-7.fna.fbcdn.net/v/t1.0-9/52857223_2204530776275298_2558584723433586688_n.jpg?_nc_cat=101&_nc_ht=scontent.fbtz1-7.fna&oh=70da5dae3583cd56579cfa7e110e69c2&oe=5D4CD8A9)![](https://scontent.fbtz1-5.fna.fbcdn.net/v/t1.0-9/53081056_2204531149608594_7008762868971601920_n.jpg?_nc_cat=105&_nc_ht=scontent.fbtz1-5.fna&oh=e12f8e1641fbde053749e1b79591f5db&oe=5D0BBD33)![](https://scontent.fbtz1-10.fna.fbcdn.net/v/t1.0-9/53574240_2204547509606958_4537493537880539136_n.jpg?_nc_cat=110&_nc_ht=scontent.fbtz1-10.fna&oh=5b7677272bb8ade435dea39c3fdb88e6&oe=5D4B2777)

Köklü Değişim Gençlik Kolları’ndan “Kızılcahamam Kampı”

Köklü Değişim İzmir Temsilciliğince hazırlanmış olan “Rasulullah’ın Örnekliğinde Davet” başlıklı panele İlahiyatçı-Yazar Abdullah İmamoğlu katıldı.

1552986366.jpeg

Köklü Değişim İzmir Temsilciliğince hazırlanmış olan “Rasulullah’ın Örnekliğinde Davet” başlıklı panele İlahiyatçı-Yazar Abdullah İmamoğlu katıldı.

Panel, Seyfettin Pala’nın açış konuşmasıyla başladı ve Cemal Yiğit tarafından okunan Kur’an-ı Kerim ile devam etti. Akabinde İlahiyatçı-Yazar Abdullah İmamoğlu kürsüye geldi. Etkileyici sunumu ile gerçekleştirdiği konuşmasında İmamoğlu davetçilerin bugün anlatması gereken Sünnet’in zalimlere karşı hakkı haykırmak olduğunu ifade etti.

Yoğun bir katılımla gerçekleşen program, Abdullah İmamoğlu’nun kendisini dinlemeye gelen İzmirlilerle hasbihalinin ardından sona erdi.

![](https://scontent.fbtz1-5.fna.fbcdn.net/v/t1.0-9/52893677_941486809575724_4521628319531139072_o.jpg?_nc_cat=105&_nc_ht=scontent.fbtz1-5.fna&oh=85dccc31bebce05cc4cfcddd870dd62e&oe=5D26B8AE)

![](https://scontent.fbtz1-10.fna.fbcdn.net/v/t1.0-9/53274648_941486839575721_307713232569630720_o.jpg?_nc_cat=111&_nc_ht=scontent.fbtz1-10.fna&oh=345c091e0093947e18996ba1c438d366&oe=5D1E1BD6)

![](https://scontent.fbtz1-5.fna.fbcdn.net/v/t1.0-9/53142109_941487066242365_5460034457018826752_o.jpg?_nc_cat=105&_nc_ht=scontent.fbtz1-5.fna&oh=6c6cd00e3bcb8d6a0d905b9175ad6287&oe=5D227564)

![](https://scontent.fbtz1-10.fna.fbcdn.net/v/t1.0-9/52989928_941487179575687_7582625943450025984_o.jpg?_nc_cat=111&_nc_ht=scontent.fbtz1-10.fna&oh=45f0f6b71f60f174a14ebc19aa5b0d96&oe=5D2413AF)

![](https://scontent.fbtz1-3.fna.fbcdn.net/v/t1.0-9/52692487_941487482908990_2191352826213433344_o.jpg?_nc_cat=109&_nc_ht=scontent.fbtz1-3.fna&oh=f2a0cecb779b80584c4d52b0227ed1b5&oe=5D24D1E5)

KÖKLÜ DEĞİŞİM İZMİR TEMSİLCİLİĞİNDE ABDULLAH İMAMOĞLU KONUŞTU

Lavrov: “Hangi Kürt güçlerinin terörist olduğu konusunda Türkiye ile fikir birliği içinde değiliz”

1551094183.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye'nin Suriye sınırı hakkında endişelerini anlayışla karşıladıklarını ancak Kürt güçleri hakkında tam bir fikir birliği içinde olmadıklarını açıklayarak, Rusya’nın PYD’ye olan desteğini yinelemiş oldu. Bilindiği üzere PYD’nin Moskova’da resmi ofisi bulunuyor. Rusya, daha önce de PYD’yi terör örgütü olarak görmediklerini açıklamıştı.

Rus ve Türk makamlarının, 14 Şubat'ta düzenlenen Astana Zirvesi'nde Türkiye'nin Suriye sınırı hakkındaki terör kaygılarını ele aldığını ifade eden Rusya Dışişleri Bakanı, "***Türkiye'nin özel bir konumu var. Endişelerini anlıyoruz ancak sapla samanı birbirinden ayırmak gerekiyor. Hangi Kürt güçlerinin aşırıcı ve Türkiye için tehdit olduğunu ayırt etmek lazım***" şeklinde konuştu.

Lavrov, Türkiye'nin kaygılarına Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) yaptığı hataların neden olduğunu vurguladı. Rus Dışişleri Bakanı "***ABD, destek verdiği Kürt güçleri Arapların çoğunlukta olduğu bölgeleri de kontrol altına alma konusunda cesaretlendirerek Türkiye'nin endişelenmesine sebep oldu***" dedi.

**Şam, Astana Sürecini Destekliyor**

Rusya Dışişleri Bakanı, ülkesinin İran ve Türkiye ile birlikte Suriye'de bir askeri operasyon yapma niyetinde olmadığını da açıkladı. Rusya ve İran güçlerinin, meşru hükümetin daveti üzerine Suriye'de bulunduğunu söyleyen Lavrov, Şam hükümetinin Türk ordusunun varlığına karşı çıktığını ancak Astana sürecini desteklediğini belirtti.

Astana süreci ile yeniden dirilen Esed rejimi, bekasını bu toplantılarda alınan kararlara bağlı olduğunu biliyor. Esed’in, arkasında ABD’nin olduğu PYD ile sıkı ilişkileri, aslında Esed rejiminin bizzat ABD tarafından korunduğunu gösteriyor. Astana ve Soçi görüşmelerinde alınan kararlar sonrası Washington’ın “Astana Üçlüsü” ne ayrı ayrı teşekkür etmesi de perde arkasında sahayı yönlendiren gücün ABD olduğunu teyit ediyor.

PYD’ye gönderilen 20.000 tır dolusu silahın hepsinin terör örgütünün elinde olmaması, asıl teslimatın Esed rejimine PYD üzerinden yapıldığını belgeliyor.

PYD/PKK’YA RUSYA KALKANI

Çin: \"Doğu Türkistan’daki terörle mücadelemiz alkışlanmalı\"

1551090311.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Çin yönetimi, Doğu Türkistan'da inşa ettiği ve milyonlarca Müslümanı alıkoyarak işkence uyguladığı toplama kamplarındaki çabalarının dış dünya tarafından alkışlanması gerektiğini arsızca savundu. Çin, radikalleşmeyle mücadele adı altında İslam’a ve Müslümanlara karşı başlattığı savaş için dünyadan destek istedi.

Komünist Çin yönetimi, 80’den fazla ülkeden gelen diplomat ve uluslararası örgüt temsilcisine verdiği brifingte, radikalleşme adı altında başlattığı savaşın hedefindeki İslam’ın ortak düşmanları olduğu mesajını vermeye çalıştı.

Doğu Türkistanlı Müslümanların ve uluslararası insan hakları örgütlerinin Pekin'in asimilasyon ve Çinlileştirme girişimi olarak tanımladığı söz konusu faaliyetleri **'terörle mücadele ve radikalleşmeye karşı yeni yöntem**' olarak nitelendiren Çin, sorunu ortadan kaldırmak için harcadıkları çabaların alkışlanmasını istedi.

Propaganda amaçlı düzenlenen brifing için Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, 80'den fazla ülkeden diplomat ve uluslararası örgüt temsilcisinin Pekin'e davet edildiği ve Çinli yetkililerinin de yabancı diplomatlara bilgi verdiği belirtildi.

Açıklamada, Dışişleri Bakan Yardımcısı Zhang Hanhui ile Sincan Vali Yardımcısı Erkin Tuniyaz'ın, Çin hükümetinin bölgede aldığı **'terörle mücadele ve aşırılığın engellenmesine yönelik önleyici tedbirler**'i anlattıkları ve yabancı diplomatlara, kazanılan 'başarılar' hakkında bilgi verdikleri kaydedildi.

Toplantıda Hanhui'nin, "***Sincan'da terörle mücadele ve aşırılıkçılık sorununu çözmek için yeni bir yöntem geliştirdik. Bu bağlamda küresel bir sorun olan terörün belirtileri ve kökünü kazımak için verdiğimiz mücadele ve çabalar övgüye layık***" dediği ifade edildi.

Ayrıca Çin Dışişleri Bakanlığ'nın yayımladığı bildiride, Hanhui'nin, "***Çin, teröre karşı küresel mücadeleye katkı sağlamaya devam edecek***." sözleri ile taraftar toplamaya ve verdikleri mücadeleyi meşru kılmaya çalıştığı gözlendi.

Uluslararası medya, **toplantıya Çin'i eleştirmeyen**, farklı ülkelerde Pekin'e yakın kişi ve kurumların davet edildiğini aktardı.

**"Uygurların, Çin'in Mesleki Eğitimine İhtiyacı Yok, Bu Sadece Bahane"**

Çin yönetimi, 1949'dan bu yana hakimiyeti altında tuttuğu Doğu Türkistan'ı 'Sincan' bölgesi olarak isimlendiriyor.

Uygurlar ise söz konusu tanımı kabul etmediklerini ve bu ismin işgalden sonra Çin Komünist Partisi tarafından kendilerine zorla dayatıldığını ifade ediyor.

Euronews'e konuşan Doğu Türkistan Milli Meclisi Başkanı Seyit Tümtürk, Çin'in 3 ila 5 milyon arasında Uygur Türkünü toplama kamplarında zorla tuttuğunu ve işkenceden geçirdiğini söylemişti.

Tümtürk, Çin'in **'meslek edindirme'** bahanesiyle Uygur Türklerini **asimilasyona** tabi tuttuğunu, terörle mücadele adı altında Müslümanların dinlerini değiştirmeye zorladığını, ayrıca toplama kamplarına götürülen ve aylardır haber alınamayan profesörlerin, sanatçıların, entelektüellerin ve eğitimli kişilerin herhangi bir mesleki eğitime ihtiyacı olmadığını dile getirdi.

Seyit Tümtürk, Çin'in bağımsız olarak Doğu Türkistan'a seyahat etmek isteyen yabancı basın ve yabancı **diplomatlara izin vermediğini**, Pekin'in insan hakları ihlalleri konusundaki kötü sicilini düzeltmek için de ekonomik gücünü kullandığını ifade etmişti.

Pekin'deki toplantıya Türkiye'den Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek'in katılacağını belirten Tümtürk, söz konusu toplantının propaganda amaçlı olduğunu iddia etti.

Ailelerinden koparılan yüz binlerce Uygur çocuğun beyinlerinin yıkandığını dile getiren Uygur siyasetçi, Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin kendilerine yeterli destek sağlamamasından şikayet etmişti.

**İnsan Hakları Örgütleri: Milyonlarca Müslüaman Uygur Zorla Toplama Kamplarında Tutuluyor**

Aralarında Birleşmiş Milletler, Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve insan hakları alanında faaliyet gösteren kuruluşlar daha önce yaptığı açıklamada, Doğu Türkistan'da milyonlarca Uygur'un **"yeniden eğitim**" gerekçesiyle toplama kamplarında tutulduğunu dünya kamuoyunun gündemine getirmişti.

Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi'nin, Çin'de ayrımcılığa uğrayan topluluklarla (Uygur ve Kazaklar) ilgili Cenevre kentinde düzenlediği toplantıya katılan insan hakları kuruluşları, Doğu Türkistan'da vatandaşların siyasi eğitim merkezlerinde zorla aylarca alıkonulduğunu bildirmişti.

Örgüt temsilcileri, herhangi bir yargı kararına dayanmadan hürriyetinden alıkonulan kişi sayısının da milyonları bulduğunu belirtmişti.

Çin, Radikalleşme Adı Altında İslam’a Savaş Açtı

Papa Francesco: \"Çocuk istismarı pagan ayinlerinde insan kurban edilmesi gibi\"

1551087260.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Araştırmalar genişledikçe yeni pedofili vakalarının ortaya çıktığı ve en üstten, en alta kadar rahiplerin karıştığı çocuklara yönelik cinsel taciz vakalarının önlenmesini konu alan Vatikan’ın düzenlediği 4 günlük olağanüstü zirve sona erdi. Katolik Kilise, adını temize çıkarmak için uzun zamandır yoğun çaba harcıyor. Krizi en az hasarla atlatmak isteyen Vatikan, delilleri karartırken, kamuoyunu da çocukları rahiplerin tecavüzünden nasıl koruyacağına dair çalışmalar yürüttüğünü açıklayarak rahatlatıyor.

Katolik Kilisesi içindeki çocuk tacizleriyle mücadele amacıyla Vatikan'da yapılan 4 günlük olağanüstü zirvenin kapanışında konuşan Papa, çocuklara yönelik cinsel istismar sorunuyla ilgili olarak şunları söyledi:

"***Bu aklıma, geçmişte bazı kültürlerde yaygın olan gaddar bir dini uygulamayı, pagan ayinlerinde insanların - sıklıkla da çocukların - kurban edilmesini getiriyor***."

Papa, çocukların cinsel istismarını, "***çocukların putperest biçimde iktidar, para, gurur, kibir tanrısına kurban edilmesine***" benzetti.

**"Kilise İçinde Yaşanması Daha da Vahim"**

Papa Francesco, çocukların cinsel istismarının küresel çapta bir sorun olduğunu ve milyonlarca çocuğun cinsel tacize uğradığını belirtirken sözlerine şöyle devam etti:

"***Fakat açık olmalıyız; bu yaranın evrensel nitelikte olması vahametini teyit etse de kilise içinde de yaşanmasını daha az canavarca kılmaz. Bu insanlık dışı olgu kilisede yaşanırsa daha da vahim ve rezil bir boyut kazanır, çünkü kilisenin ahlaki otoritesi ve etik güvenilirliğine tamamen ters düşer***."

Geçmişte taciz vakalarının üzerini örtme girişimlerinin alışkanlık haline geldiğini kabul eden Papa, "***Hiçbir taciz gizlenmemeli ve hafife alınmamalıdır"*** dedi. **Taciz vakalarının gizlenmesinin *"kötülüğün yayılmasına katkıda bulunduğunu ve skandalın boyutunu büyüttüğünü***" vurguladı.

Papa Francesco ayrıca, çocuklara yönelik cinsel tacizlerin "**gücün kötüye kullanılmasından**" kaynaklandığını, "**din adamlarının nüfuzlarını kötüye kullanması belasından**" kurtulunması gerektiğini söyledi.

Papa, çocukları istismar eden din adamlarının "**şeytanın aracı**" haline geldiğini, kilisenin çocukları "**açgözlü kurtlardan koruması gerektiğini**" belirtti.

**Tacize Karşı Yol Haritası**

"***Kilisede tek bir taciz vakasının bile yaşanmasının bir canavarlık olduğunu***" söyleyen Papa, bu olguyla azami ciddiyetle mücadele edilmesi gerektiğini söyledi ve bunun için bir "**rota**" açıkladı.

Papa, uluslararası örgütlerin, Vatikan içindeki Çocukların Korunması Komisyonu'nun ve 21-24 Şubat tarihlerinde yapılan "**Kilise İçinde Çocukların Korunması**" zirvesinin çalışmaları sonucu kilise yasalarının bu yol haritasına odaklanacağını belirtti.

Bu 'yasal güzergah rotasında', "**her türlü tedbirin öncelikli amacı çocukların korunmasıdır**", "***kurumun korunması adına savunma tepkisi gösterme yaklaşımıyla mücadele edilmelidir***", "***Kilise bu suçları işleyenleri adalete teslim etmek için gerekli olan her şeyi yapmaktan kaçınmayacaktır. Kilise hiçbir vakanın üzerini örtmeye ya da önemini küçümsemeye çalışmayacaktır***" gibi ifadeler yer alıyor.

Zirvenin yöneticiliğini yapan eski Vatikan Sözcüsü Federico Lombardi de zirvenin kapanışında gazetecilere yaptığı açıklamada "***Bu toplantının yakın zamanda somut girişimler getireceğini***" söyledi.

Lombardi'nin açıklamasına göre Papa Francesco, "**çocukların ve savunmasız durumdakilerin korunması**" konusunda bir talimat belgesi (motu proprio) yayımlayacak ve bu doğrultuda yeni yasalar hazırlanacak.

Vatikan İnanç Doktrini Kurulu da dünya genelindeki piskoposlara yönelik bir "**el kitabı**" hazırlayacak.

Ayrıca, sorunlarla karşılaşan bölgelerdeki yerel kilise yönetimlerine yardımcı olmak üzere uzmanlardan oluşan "görev güçleri" oluşturulması üzerinde çalışılacak.

**Kurbanlar Açıklamaları İnandırıcı Bulmadı**

Dünya genelinden piskoposların katılımıyla 21-24 Şubat tarihlerinde yapılan "**Kilisede Çocukların Korunması**" zirvesi sırasında, taciz kurbanları Roma'da gösteriler yaparak "**söz değil eylem**" üretilmesini istemişti. Taciz kurbanları, Vatikan'ın tacizci din adamlarına ve onları koruyanlara müsamaha göstermemesi, elindeki belge ve bilgileri açıklaması ve tacizcilerin sivil otoritelere ihbarının zorunlu kılınması gibi somut eylemler talep ediyor.

Vatikan tarafından BM'ye sunulan verilere göre 2004-2014 yılları arasında cinsel taciz suçları nedeniyle **848** Katolik rahip din adamlığından atıldı, **2572**'sine ise daha hafif cezalar verildi. 2014 sonrasına ait veriler ise açıklanmadı.

Son olarak da Vatikan'ın bu ay içinde aldığı bir kararla, Katolik Kilisesi'nin ABD'deki en üst düzey isimlerinden biri olan eski Washington Başpiskoposu Theodore Edgar McCarrick, aralarında çocuk tacizinin de bulunduğu suçlamalar nedeniyle din adamlığından atılmıştı.

Vatikan’ın Cinsel Taciz Zirvesi Sona Erdi

İngiltere Başbakanı Theresa May, Brexit oylamasını 12 Mart’a erteledi.

1551084764.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

İngiltere Başbakanı Theresa May, bu hafta parlamentoya sunma sözü verdiği Brexit anlaşmasının revize edilmiş halinin oylamasının 12 Mart'a ertelendiğini açıkladı. İngiltere’nin, AB’den imtiyazlar koparabilmek için ortaya attığı Brexit blöfü, başını ağrıtmaya devam ediyor.

İngiltere Başbakanı Theresa May, bu hafta parlamentoya sunma sözü verdiği Brexit anlaşmasının revize edilmiş halinin oylamasının 12 Mart'a ertelendiğini açıkladı.

Mısır'da yapılan Avrupa Birliği (AB)-Arap Zirvesine hareket etmeden önce basına açıklamalarda bulunan May, İngiltere ile AB arasındaki Brexit müzakeresinin bu hafta da devam edeceğini söyledi.

May, ***''Ekibim bu hafta da Brüksel'de olacak. Dolayısıyla anlaşmayı bu hafta parlamentoya sunmayacağız ama 12 Mart'a yetişmesini temin edeceğiz***.'' dedi.

May, Brexit tarihinin ertelenmesine yönelik çağrılarla ilgili olarak, ***''İnsanlar sanki bu sorunu çözecekmiş gibi Brexit'i ertelemekten bahsediyor. Tabii ki çözmez, sadece karar anını öteler. Ancak bir karar vermemiz gereken bir an gelecek. 29 Mart'ta AB'den bir anlaşmayla ayrılmamız hala mümkün***.'' İfadelerini kullanarak İngiltere’nin şantaj siyasetini devam ettirdi.

Çalışma Bakanı Amber Rudd, Adalet Bakanı David Gauke ve Ekonomi Bakanı Greg Clark, Daily Mail Gazetesine yazdıkları ortak makalede, AB ile birkaç gün içinde anlaşmaya varılamaması halinde, Brexit tarihinin ertelenmesi gerekeceğini bildirmişti.

İngiliz hükümeti içinde Brexit konusundaki çatlaklar daha önce, aralarında iki Brexit bakanı, bir dışişleri bakanı ile bir çalışma bakanının da olduğu 10'dan fazla istifaya yol açmıştı.

İngiltere'nin, Lizbon Anlaşmasının "**üyelerin birlikten ayrılma sürecini**" düzenleyen 50. maddesinin öngördüğü normal takvime göre, 29 Mart'ta AB'den resmen ayrılması gerekiyor.

**Anlaşma Reddedilmişti**

İngiliz Parlamentosu, Başbakan Theresa May'in AB ile vardığı Brexit anlaşmasını 15 Ocak'ta yapılan oylamada May’in de partisinin desteği ile ezici çoğunlukla reddetmişti.

May, anlaşmanın reddine yol açan Kuzey İrlanda sınırına ilişkin ''tedbir maddesini'' değiştirmek için AB ile görüşmelere devam ediyor.

İngiliz Parlamentosunun değiştirilmesini talep ettiği "tedbir maddesi", İngiltere'nin parçası Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasına Brexit'in ardından fiziki sınır girmemesi için formüle edilmişti.

May, bu maddeye ya bir zaman tahdidi getirmeye ya da İngiltere'nin bu maddenin işlerliğine tek yanlı son vermesini sağlayacak bir mekanizma kurulmasına çalışıyor.

Tedbir maddesi, İngiltere'nin AB ile kapsamlı ticaret anlaşması imzalayana dek gümrük birliği içinde kalmasını, Kuzey İrlanda'nın da buna ilaveten bir dizi farklı AB kuralına tabi olmasını öngörüyordu.

May, revize edilmiş anlaşmayı 27 Şubat'a kadar parlamentoya sunma sözü vermişti.

Başbakan May'in AB'den talep ettiği değişiklikleri elde edememesi durumunda, parlamentonun bu hafta Brexit konusunda farklı seçenekleri oylaması öngörülüyordu.

İngiltere, **23 Haziran 2016'da** yapılan referandumda AB'den ayrılma kararı almıştı. Parlemento’da oylanan karar, referandumu ortaya atan Theresa May’in başında olduğu iktidar partisinin muhalefete destek vermesi ile reddedilmişti. Daha sonra hükümet için yapılan oylamada iktidar güven oyu almıştı. Bu gelişmeler iktidar partisinin Brexit’i (İngiletere’nin Avrupa Birliği’nden Çıkışı) aslında istemediği, referandumlarla AB’yi tehdit ederek daha fazla imtiyaz koparmak için blöf olarak kullandığını doğruluyor. AB’nin uyanık davranıp, İngiltere’nin blöfüne karşı çektiği rest ise Theresa May’i zor duruma düşürdü. İstediğini alamayan İngiltere, revize edilmiş Brexit Anlaşması’nın 27 Şubat’taki oylamasını 12 Mart’a erteledi.

Brexıt Oylaması Ertelendi

Buteflika’nın 5. kez başkanlık adaylığını protesto eden binlerce kişi sokağa indi.

1550905565.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

20 yıldır Cezayir Devlet Başkanlığını yürüten 81 yaşındaki tekerlekli sandalyeye mahkum Abdülaziz Buteflika'nın beşinci kez başkan seçilmek amacıyla adaylığını açıklamasının ardından ülke genelinde protestolar düzenlendi.

 Başkent Cezayir'de başkanlık ofisine yürümek isteyen kalabalıkla polis arasında arbede yaşandı. Göstericiler "**Ne Buteflika ne de Said**" sloganları ile halihazırdaki başkanın kardeşinin de kendisinden sonra olası devlet başkanlığına tepki gösterdi.

81 yaşındaki Buteflika'ya yakınlığı ile bilinen Başbakan Ahmed Uyahya da göstericilerin tepki gösterdiği isimlerdendi.

Buteflika 5. kez Cezayir'in devlet başkanı olmak için 18 Nisan'da yapılacak olan seçimlerde aday olduğunu açıklamıştı.

Tekerlekli sandalyedeki Buteflika 1999 yılından beri Cezayir'in devlet başkanı.

Ekonomik dar boğaz içindeki ülkede işsizlik oranı %11,7, genç nüfusta ise bu oran %26'larda seyrediyor.

Cezayir Buteflika’yı Protesto Ediyor

Ömer El Beşir Sudan’da Olağanüstü Hal İlan Etti.

1550904063.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

30 yıl önce askeri darbe ile iktidara gelen ve ABD’nin çıkarları doğrultusunda hareket eden Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, olağanüstü hal ilan ederek, merkezi hükümet ve eyalet yönetimlerini de fesh etti. Ömer El Beşir 2020’deki seçimlere kadar ülkeyi OHAL ile yönetmeyi planlıyor.

Ömer El Beşir, iki ay önce Şam’da Esed’i ziyaret etmişti. ABD’ye yakınlığı ile bilinen El Beşir’in Şam ziyareti, Washington’ın Suriye kasabı Esed’i meşrulaştırma politikasının bir parçası olarak yorumlanmıştı.

Ortadoğu’daki diğer diktatör rejimler Hafız Esed, Hüsnü Mübarek ve Sisi gibi koltuklarında demokratik zorbalıkla on yıllarca oturabilmek için kanun üstüne kanun çıkaran liderlerin izinde giden Ömer El Beşir’in, 2020 yılında yapılacak seçimlerde bir dönem daha seçilebilmesinin önünü açan Sudan iktidarındaki Ulusal Kongre Partisi Şura Konseyi 2018’de adaylığına onay vermişti.

Bir yıllık OHAL ilan ile seçimlere gitmeyi planlayan Ömer El Beşir’in, sahip olduğu askeri gücün gölgesinde, baskı ve zorbalıkla seçimden devlet başkanı olarak çıkması bekleniyor.

Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir televizyonda canlı yayınlanan konuşmasında 19 Aralık’ta ilk protestoların patlak vermesine yol açan ekonomik zorlukları gündeme getirdi ancak protesto hareketinin “*sıfır toplamlı senaryoya ulaşmak amacıyla farklı gündemleri olan unsurlar*” tarafından rehin alındığını savundu.

Sudan’da 19 Aralık’ta başlayan hükümet karşıtı gösteriler fiyatlardaki artış ve nakit sıkıntısı sonrası patlak vermiş, kısa süre içinde de Ömer El Beşir karşıtı protestolara dönüşmüştü.

Protesto gösterileri başlamadan iki hafta önce Sudan’da milletvekillerinin çoğunluğu El Beşir’in seçimlerde bir dönem daha yarışmasına imkan tanıyacak anayasa değişikliğine destek vermişti. Ancak Cumartesi günü anayasanın değiştirilmesinden sorumlu meclis komisyonu bu değişikliklerin yapılması için düzenlenecek toplantıyı belirsiz bir tarihe erteleyeceklerini açıkladı.

Ömer El Beşir’in konuşması öncesinde Sudan’ın başkenti Hartum’da görgü tanıklarına göre güvenlik güçleri en az 200 göstericiye göz yaşartıcı gazla müdahale etti. Protestoların düzenlenmesinde başı çeken Sudan Çalışanlar Derneği daha fazla gösteri düzenlenmesi çağrısında bulundu.

ABD’nin Sudan’daki çıkarları için mücadele veren ve eski bir subay olan Ömer El Beşir 1989 yılında askeri darbenin ardından iktidara gelmişti. 2010’daki seçimleri ve 2015’teki seçimleri Sudan’ın güneyindeki isyancılarla varılan barış anlaşması sonrası anayasada yapılan değişikliklerin ardından kazanmıştı. Sudan’ın güneyindeki isyancılar da barış anlaşmasının ardından ayrılarak Güney Sudan’ı oluşturmuştu.

Ömer El Beşir hakkında Sudan’ın Darfur bölgesinde işlenen savaş suçları sebebiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından çıkarılan yakalama kararı bulunuyor.

İlerleyen günlerde Sudan, sömürgeci kafirlerin yeni çıkar çatışmalarına sahne olabilecek potansiyeli barındırıyor.

Son Haberler