OHAL İşkence ve Haksız Muameleyi Meşrulaştırdı
01 Mayıs 2018

OHAL İşkence ve Haksız Muameleyi Meşrulaştırdı

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

OHAL sürecinde gittikçe artan işkence ve kötü muamele hadiselerine bir yenisi daha eklendi. Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda Hizb-ut Tahrir davasından hükümlü Murat KALUOĞLU’na işkence edildiği eşinin savcılığa başvurusu sonucu ortaya çıktı.

4 aydır Silivri 4 No’lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda hükümlü bulunan Murat KALUOĞLU’nun eşi Sibel KALUOĞLU, kocasının başından geçen işkence hadisesini Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirdi.

18.04.2018 tarihinde meydana gelen hadiseden haberdar olmasının ardından Sibel KALUOĞLU 27.04.2018 tarihli dilekçesinde kocasının yaşadığı işkence ve kötü muameleyi şu ifadelerle dile getirdi:

“Eşim koğuşta yeterli yer olmadığından kışlık kıyafetlerini dışarıya vermek istemiştir. Ancak görevli infaz koruma memuru kendisinin torbasını elinden alarak koğuş kapısı dışarısındaki koridora eşimin kıyafetlerini fırlatmak suretiyle ayakları altında çiğnemiştir. Eşim de kendisine yapılan haksızlık sebebiyle gayri ihtiyari bir şekilde koğuş kapısını açmaları için kapıya birkaç kez vurmuştur. Memur mazgalı açarak eşime çirkin ve aşağılayıcı hakaretlerde bulunmuştur. Eşim de bu durumu müdüre bildirmek ve olayı kiminle yaşadığını idareye bildirmek adına memurun personel numarasını talep etmiştir. Bu olayın akabinde memurlar yaklaşık 10 dakika sonra tekrar koğuşa gelerek eşimi cezaevi müdürünün çağırdığını söylüyorlar ve eşimi koğuştan alıyorlar.

Eşimin koğuştan alınıp başmemurluk odasına kadarki gidiş anı kameralarda bulunmaktadır. Bu kameralar incelendiği takdirde görülecektir ki eşim ne sözlü ne de fiziksel herhangi bir diyalogda bulunmamıştır. Memurluk odasına girildiği takdirde olayın seyri değişmiştir. Eşimi odanın ortasında bulunan kırmızı bir halkanın içerisinde durdurup “Başmemur Adem” olarak ismini bildiğimiz şahıs, “Sen kapıya nasıl vurursun!” diyerek kendisine tekme ve yumruk vurmak suretiyle işkence uyguluyor. Daha sonra iki memur daha çağrılarak şiddetin boyutu iyice artırılıyor. Eşimin kaburgaları, böbrekleri ve göğsüne vuruyorlar.”

Kocasının kalp ve damar hastası olduğunu ve yakın bir tarihte ameliyat geçirdiğini de dilekçesinde ifade eden Sibel KALUOĞLU bu durumu şu sözlerle Savcılık makamına belirtti:

“Bilhassa ameliyat geçirdiği ayaklarına vurulmak suretiyle darp edildi. Eşim çok ağır kan sulandırıcı ilaçları ömür boyu raporlu olarak kullanmaktadır. Bu ilaçlar nedeniyle eşimin dışardan alacağı darbe sonucu iç organlarında kolaylıkla iç kanama oluşabilir ve bu kanama durdurulamayarak eşimin hayatını kaybetmesine sebep olabilir. Eşim bu durumu görevlilere ifade etmiş olmasına rağmen işkence devam etmiştir.”

İşkence sonrası kocasının Kurum Doktoru tarafından muayene edildiğini fakat bu muayenenin de göstermelik bir muayene olduğunu acılı eş, savcılık makamına şu ifadelerle ifade etti:

“Darp raporu talebimiz üzerine kurum doktoru bir rapor hazırlıyor ancak içeriğine ilişkin bilgi eşime verilmemiştir. Darp yerlerini göstermesine izin verilmeden eşimi revirden yaka paça çıkarıyorlar. Bundan dolayı raporun ne yönde verildiğini bilmiyoruz. Ancak eşim doktor ve iki sağlık personeline işkence gördüğünü belirtmiştir.”

Yapılan haksızlığın bununla da sınırlı kalmadığını ifade eden Sibel KALUOĞLU, kocasının hücre cezası ve hâkim kararı olmadığı halde hücre cezalısı muamelesi gördüğünü ve darp ve şiddetin burada da devam ettiğini dilekçesinde belirtiyor.

Sibel KALUOĞLU dilekçesini, öncelikle eşine yapılan bu insanlık dışı muamelenin tespitinin yapılması için 18.04.2018 Çarşamba günü, 14:30-17:00 saatleri arasına ait kamera görüntülerinin incelenmesi ve daha sonra da başta Silivri 4 No’lu L Tipi CİK Başmemuru Âdem olmak üzere bu işkence hadisesine müdahil olanların hesap vermesinin sağlanması talebiyle sonlandırıyor.

Bu Kaçıncı Olay

OHAL sürecine girildiğinden bu yana cezaevlerinden bu ve benzeri işkence, darp, kötü muamele haberleri azalacağı yerde artarak gelmeye devam ediyor. En son ilaçlarını alamadığı için fenalaşarak ölen Halime GÜLSU ve 28 Şubat Sivas Davası mağdurlarından 85 yaşındaki Ahmet Turan KILIÇ adaletin gecikmesi sonucu cezaevinde ölenlerden bir kaçı. Bunun yanında işkence ve kötü muamelenin haddi hesabı yok.

Mahmut Kar ve Hakkı Eren Bu Duruma Dikkat Çekti

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut KAR, Halime GÜLSU’nun cezaevinde ölmesi sonucu sosyal medya hesabından konu ile ilgili bir mesaj paylaştı.

Cezaevlerinde Halime Gülsu örneği mazlumiyet ve mağduriyetler artıyor. 15 Temmuz darbe girişimi bahanesiyle alınan OHAL, insanların ölümünü işkenceye tabi tutulmalarını normalleştirdi maalesef.Bahaneler zulmü meşrulaştıramaz.Allahtan korkun!
Zulmetmeyin, zulmedenlere meyletmeyin! pic.twitter.com/nEKqrD7B4Y

— Mahmut KAR (@mk_mahmutkar)

Köklü Değişim yazarlarından Araştırmacı Hakkı EREN de yayınladığı mesajında yapılan haksız-hukuksuz uygulamaya dikkat çekti.

Halime Gülsu, hakkında iddianame bile hazır değilken ve devlet korumasında cezaevinde tutuluyorken öldü. İddialara göre ilaçları kendisine verilmedi.
Sırf FETÖ zanlısı diye kadınları acımasız bir şekilde ölüme terk edecekseniz, niye yargılıyorsunuz!
Yapmayın! Yazıktır, günahtır!

— Hakkı Eren (@hak_eren)

İşkence, haksız gözaltı ve hukuksuzluklarla gündeme gelen OHAL süreci ciddi mağduriyetlere sebebiyet verir bir hale geldi. Çeşitli KHK’larla insanlar sorgusuz sualsiz işlerinden edilebiliyor, tutuklanabiliyor ve hapsedilebiliyor. Sıkıntılar bununla da kalmayıp bir de bunlara cezaevinde uygulanan haksızlıklar ve işkenceler eklendiğinde mağduriyetler katbekat artıyor. İşte OHAL süreciyle sorgulanamaz, hesabı sorulamaz bir takım keyfi uygulamalar sonucu gelinen nokta bu.