Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu’nun 01 Ekim 2024 Salı günü gerçekleştirdiği "Gündem Değerlendirme" toplantısında, İşgalci İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları ele alındı. Toplantıda ayrıca 7 Ekim Aksa Tufanı Harekatı’nın 1. Yıl dönümü hakkında değerlendirmelerde bulunuldu.
Toplantıda konuşan Medya Bürosu Üyesi Muhammed Emin Yıldırım, ABD ve Batı’nın koşulsuz desteğini alarak Gazze’den sonra Lübnan’da işgal ve katliama girişen Netanyahu yönetiminin düşmanlarına karşı Kuduz Köpek Doktrini uyguladığını buna karşın Müslümanların cesur askerlerinin ve güçlü ordularının kışlalara hapsedildiğini söyledi.
“Neden biliyor musunuz? Ümmetin başındaki rezil yönetimler kendilerini işgalci “İsrail”in güvenliğini korumaya adamışlar. Bir de bunu hiç utanmadan, hiç sıkılmadan açık açık söylüyorlar, hatta açık açık yapıyorlar.” İfadelerini kullanan Yıldırım, bölge ülkelerinin rollerine ve takındıkları tutumlara dikkat çekerek şöyle devam etti:
“Bakınız! Suriye’de Müslümanlara karşı vahşi canavar gibi savaşan İran rejimi, söz konusu Yahudi varlığı olunca süt dökmüş kedi gibi. Siyonist çete, peyderpey gerek Tahran’ın kalbinde, gerek Suriye ve Yemen’de, gerekse Lübnan’da kendisini vurup küçük düşürmesine rağmen kayda değer bir karşılık vermiyor. Yahudi varlığı üzerine yüzlerce füze ve bomba atılıyor ama tek bir işgalci bile ölmüyor. Pezeşkiyan, BM toplantısında ABD’yi kardeş ilan ediyor. Hamaney ise “İsrail’in” öldürdüğü adamlarının alternatifi olduğunu söylüyor. Artık yalanlarınıza kimse inanmıyor."
“Bölgesel savaş çıkmasın bahanesiyle “İsrail'in" katliamlarını seyrediyorlar”
Konuşmasında İran’ın Filistin’e ve İslam ümmetine ihanette yalnız olmadığını söyleyen Yıldırım, “İsrail’e” verilen açık ve örtülü desteği şöyle sıraladı: “İsrail”i korumasının yanında Gazze halkını açlığa ve ölüme mahkûm ettiği için ABD’den ödül alan Mısır rejimi onunla beraber. Daha dün Dışişleri Bakanlarının ağzından “İsrail”in güvenliğini garanti ettiklerini söyleyen Ürdün rejimi onunla beraber. “İsrail” Yemen’i vururken hava sahasını açan Suudi Arabistan, Yahudilerle kesintisiz ticaret için aralarında ticari karayolu oluşturan Körfez ülkeleri ve tüm Arap rejimleri İran ile beraber. Ve tabii ki Türkiye yöneticileri… Onlar da Yahudi varlığına petrol sevkiyatına izin vermeye devam ediyorlar. Bölgesel savaş çıkmasın bahanesiyle “İsrail”in katliamlarını seyrediyorlar."
Yıldırım ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Netanyahu yönetiminin "Vadedilmiş Topraklar" hezeyanı ile hareket ettiğini ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yerin Türkiye olacağı şeklindeki sözlerine de değinerek, “Gerçek şu ki, Yahudi varlığı böyle bir şeye asla cesaret edemez. Şayet Netanyahu’nun aklından Türkiye’ye saldırmak geçiyorsa, ona bu cüreti siz verdiğiniz içindir. Sizin, mübarek Mescid-i Aksa topraklarının işgaline ve kirletilmesine sessiz kalmanız, Anadolu’yu Filistin’den ayrı tutan anlayışınız onları cesaretlendirir ancak. Çünkü siz Filistin’e, her karışının korunması farz olan mukaddes bir belde olarak bakmıyorsunuz. Sizin düşmanlığınız işgalci Yahudi varlığına değil, sadece Netanyahu’ya… İslam ümmeti, işgalci varlığın yok edilmesini isterken siz, ABD’nin iki devletli çözümünü ve normalleşmeyi istiyorsunuz.” ifadelerini kullandı.
Muhammed Emin Yıldırım, 1. Yılına giren Aksa Tufanı Harekatı nedeniyle Gazze halkını ve mücahitleri selamladıktan sonra şu noktaların altını çizdi: “7 Ekim’de Aksa Tufanı yapılmamış olsaydı, bu yöneticiler bugün katil ve savaş suçlusu dedikleri Netanyahu ile el sıkışıp anlaşmalar yaparak boy boy resim vereceklerdi... Gazze bu bir yılda bize çok şey gösterdi. İslam ümmetinin zulme boyun eğmeyen, düşmana asla teslim olmayan bir ümmet olduğunu, Müslümanlardaki cihat ve direniş ruhunun asla ölmediği gösterdi.”
Konuşmanın tamamını toplantı videosundan izleyebilirsiniz.