Mahmut Kar: ‘Afrin Operasyonu, Terörün Başı ABD’nin Başını Ezmek İçin Yapılmalıdır!’
23 Ocak 2018

Mahmut Kar: ‘Afrin Operasyonu, Terörün Başı ABD’nin Başını Ezmek İçin Yapılmalıdır!’

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, Türkiye’nin "Zeytin Dalı" adı verilen ‘Afrin Operasyonu’nu değerlendirdi, Fırat Kalkanı Operasyonu’yla işlevsel benzerliğine dikkat çekti.

“…asıl terör tehdidi ABD ve Rusya'dan gelmektedir. Asıl baş ABD’dir. Dolayısıyla bu operasyonun adı “Zeytin Dalı” değil “Baş Ezme” olmalıdır. Ezilmesi gereken baş ise işgalci terörist ABD’nin başıdır.” denilen değerlendirmenin tamamını istifadenize sunuyoruz:

Afrin Operasyonu

Türkiye’nin 20 Ocak Cumartesi gecesi başlattığı Afrin Operasyonu’nu Suriye devriminden bağımsız değerlendirmek çok büyük bir hata olur. Zira mesele sadece Türkiye güney sınırını tehdit eden terör varlığının bertaraf edilmesi meselesi değildir. Mesele sadece PKK'nın Suriye kolu olan PYD-YPG'ye karşı Türkiye'nin sınır güvenliğini koruma meselesi de değildir. Mesele Suriye devrimi ile direk ilişkilidir. Çünkü Türkiye-Suriye sınırındaki bu gelişmeler bugünün meselesi değildir.

Bunun izahı şöyledir:

Birincisi; Afrin’i PYD-YPG’ye elleri ile kim teslim ettiyse şimdi Afrin o teslim edene geri verilmek isteniyor. Suriye devriminin ikinci yılı yani 2012’nin Temmuz ayında Suriye İslami devrim grupları tarafından ciddi derecede zayiata uğratılan, zayıfladıkça askeri gücünü Şam ve çevresine çekerek rejimini korumayı amaçlayan Esed güçleri, Rojova denilen bölgeden (Afrin, Cezire, Kobani) çekilirken buraları PYD-YPG’ye kendi eliyle teslim etmişti. PYD-YPG, üç kanton olarak adlandırılan bu bölgedeki 12 Kürt ve Arap grubundan sadece biriydi ve daha da önemlisi PYD bölgede itibar edilmeyen sevilmeyen en sorunlu örgüttü. İşte Esed bölgeyi bu sebeple PYD’ye teslim etmişti. Neden mi? Çünkü rejim çok iyi biliyordu ki, “Yarın bir gün devrim gruplarına karşı ancak PYD’ye yani PKK’ya güvenebiliriz.” Esed’in PYD-YPG’ye güveni ABD’ye olan güveninden ileri gelmektedir. Zira PYD-YPG’nin ipini elinde tutan bizzat ABD’nin kendisidir. Bu gerçeği göz ardı ederek yapılan tüm değerlendirme ve analizler, atılacak tüm siyasi ve askeri adımlar Suriye halkı, devrimi ve Türkiye ile Ortadoğu Müslümanlarının maslahatlarının ve çıkarlarının zararına olur.

İkincisi; Türkiye Fırat Kalkanı Operasyonunun benzeri bir strateji ile İdlib ve civarındaki muhalifleri ÖSO çatısı altında Afrin Operasyonu’na yönlendiriyor. İşte bu durum, İdlib’e yönelik Esed kuşatmasının önünün açılmasını, direnişçi İslami gruplarının gücünün zayıflamasını öngörüyor. Yani Fırat Kalkanı ile Halep’te ne planlandı ve olduysa, Afrin Operasyonu ile İdlib’de aynı şey planlanıyor. Halep nasıl ki Fırat Kalkanı ile Rejime teslim edildiyse İdlib’de aynı şekilde Zeytin Dalı ile rejime teslim edilecek. Bunun bu şekilde olmasını isteyen ABD bu planın ortağı olan ise Türkiye'dir. Çünkü Rusya’nın ev sahipliğinde yürütülen Astana görüşmelerindeki tıkanmayı açacak ve böylece ABD’nin Suriye çözüm planına hizmet edecek Amerikan stratejisi budur. Amerika’nın Suriye’de bugün hala Koalisyon güçlerini IŞİD ile mücadeleye yönlendiriyor olması bunun en açık göstergesidir. Suriye’de hele hele Afrin'de ve civarında IŞİD diye bir şey kalmamışken ABD’nin bu yönlendirmesi Astana masasına ikna olmayan İdlib’deki devrimci grupları hedefe koymasından başka ne ile izah edilebilir? Afrin Operasyonu'nun başlamasından hemen sonra rejim güçlerinin ve Rusya'nın İdlib'e saldırı başlatması bu planın bizatihi uygulandığını gösteriyor. ÖSO adıyla Suriye muhaliflerini Afrine odaklatıp İdlib'i yalnız bıraktırmak Suriye devriminin fişini çekip son darbeyi vurarak ona bir kez daha ihanet etmektir.

Son olarak şunu çok açık ve net ifade edeyim; Türkiye eğer gerçekten samimi ve kararlı ise Afrin operasyonunun amacını, Irak ve Suriye’de fitne tohumları ekmeye çalışan, Ortadoğu topraklarını 3-5 parçaya bölmek isteyen ABD'nin bu bölücü ve işgalci planına darbe vurmak olarak açıklamalıdır. Böyle olmadığı takdirde sadece güney sınırını PYD-YPG varlığından arındırmak hem gerçek ve hem de gerçek olsa bile tutarlı bir amaç değildir. Çünkü buradaki asıl terör tehdidi ABD ve Rusya'dan gelmektedir. Asıl baş ABD”dir. Dolayısıyla bu operasyonun adı "Zeytin Dalı" değil “Baş Ezme” olmalıdır. Ezilmesi gereken baş ise işgalci terörist ABD’nin başıdır.