KöklüDeğişim Dergisi tarafından Dergi yönetim binası Konferans salonunda gerçekleştirilen “Kürt Meselesi ve İslami Yaklaşım” konulu panelde “Kürt Meselesine” dair her şey konuşuldu.
Katılımcı panelistlerin her birinin meseleyi farklı boyutlarda değerlendirmesi ve önemli tespitler üzerinden çözüm önerileri sunmaları dikkat çekti.
Panel yöneticiliğini KöklüDeğişim Dergisi Yazarı Bahaeddin Carda’nın yaptığı panel Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Birinci oturum programa Diyarbakır’dan panele katılan KöklüDeğişim Dergisi yazarlarından Aydın Usalp’ın sunumu ile başladı. Usalp; Kürtlerin Osmanlı Hilafet Devleti döneminde diğer unsurlar gibi ayrıştırıcı bir yola başvurmadıklarını fakat Cumhuriyet ile birlikte bu bölgede bir kırılmanın yaşandığını, ulusalcı ve Türk esaslı bir yapılanmaya gidilerek bizzat halklar arasında ayrıştırmanın Cumhuriyet eliyle yapıldığını vurguladı. Bu yüzden Şeyh Said kıyamının her ne kadar devlet tarafından anti propaganda yolu ile karalanmaya çalışılsa da Müslümanlar üzerinde bir çatı görevi gören Hilafet’in ilgasına yönelik bir kalkışma olduğunu söyledi. Dolayısıyla bugünkü Kürt Sorunun Kürtlerin sorunu değil Cumhuriyet ve uyguladığı siyaset sorunu olduğunun altını çizen Usalp Şark Islah Planı ve bölgede İstiklal Mahkemeleri eliyle gerçekleştirilen zulümlerden örnekler verdi.
İkinci Konuşmacı olarak söz alan Mazlum-Der Yönetim Kurulu Üyesi ve Timeturk.com haber sitesi yazarı, araştırmacı-yazar Ali Öner; Kürtlere uygulanan ayrımcı siyasetin yani hizaya sokulmamış bir halkı nasıl hizaya sokarız anlayışının Osmanlı Devleti döneminde de olduğunu ifade etti. Sonrasında başlayan ulus devlet furyası ile birlikte Cumhuriyet’in Kürtleri medeniyetten uzak insanlar olarak medenileştirmeyi kendisine bir görev olarak gördüğünü anlatan Öner, Türklüğün medeni olmakla eşdeğer olarak Kürtlere dayatıldığını vurguladı. Buna karşılık 1925-1940 yılları arasında bölgede toplam 17 Kürt ayaklanması yaşandığını da belirtti.
Asıl meselenin Kürdistan Meselesi olduğunu ifade eden Öner, İslamcıların bu konuda Kürtçü olmaktan korkarak konuşmayıp, çözüm üretmeyip kaybettiğini ifade etti.
Öner konuşmasının son bölümünde 80 yıldır Cumhuriyet’in Kürtlere yapamadığının bugün BDP eliyle yapıldığını, bunun ise Kürtleri İslam’dan uzaklaştırmak olduğunu anlatan Öner çözüm noktasında Müslümanların göz ardı edildiğini ifade etti.
Birinci oturumun son panelisti olarak söz alan Doğu-Batı Kardeşlik Platformu sözcüsü Hasan Ünal; Kürt Sorunu tanımlamasının doğru olmadığını ve bu sorunun 30 yıllık değil 80 yıllık bir sorun olduğunu belirtti. Osmanlı’da İttihat Terakki ile başlayan bu sorunu Batı’ya söyleyecek bir söz olmamasından kaynaklı sorunun daha sonra Osmanlıcılık ile çözülmeye çalışıldığını fakat bunun İslam üzerinden sorunu çözmek yerine ara bir çözüm bulmak olduğunu ifade etti.
Sonrasında sorunları çözmek için İslamcılığın da yetmediğini çünkü buna önce İslamcıların karşı çıktığını belirten Ünal, daha sonra Cumhuriyet eliyle Türk-Kürt ayrışmasının bir politika olarak uygulandığını anlattı. Coğrafi olarak bitişik olmamıza rağmen birbirini tanımayan bir ümmetin evlatları olduğumuzu vurgulayan Ünal, Müslümanların Kürt Sorunu ile ilgili birbirlerini muhatap kabul edecekleri bir temsilin olmadığını ve ulus algısından kurtulamamış bir sorunun durduğumuz yeri net olarak belirlemeden çözülemeyeceğini belirtti. Ünal, Müslümanların problemlerini bir araya gelerek çözmesi gerektiğini belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Katılımcıların sorularının panelistler tarafından cevaplandırılmasıyla panelin ilk bölümü sona erdi.
Verilen namaz ve yemek arasının ardından "Kürt Meselesi'ni anlama problemi ve çözüm için İslami yaklaşım faktörü" başlıklı ikinci oturuma geçildi.
İkinci oturumun ilk konuşmacısı Doğru Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş’tı. Kürt Sorunu’nun aslında bir Doğu-Batı sorunu olduğunu belirten Göktaş, Müslümanlara bile ırkçılığın bulaştığını, bu topraklarda geçmişle, ırkla övünüldüğünü ve bu bölgede milyonlara varan bir kinlenme olduğunu gözlemlediğini anlattı. Bu sorunun çözümünün İslam kardeşliği ile değil İslam ile olacağını, bunun ise Kürt kardeşlerimizin gerçekleştireceği İslami bir sıçrama ve atılımla gerçekleşeceğini özellikle vurgulayan Göktaş, bu potansiyelin ise doğu halkında bulunduğunu ifade etti.
“Kürt Meselesinin” çözümünde Türkiye Cumhuriyeti İktidarlarının ve Bugünkü Ak Parti İktidarının Bu Müslümanları muhatap kabul etmeme istemesinin çok önemli olmadığını vurgulayan Göktaş, sorunun çözümünde Müslümanların gücünün bir gün muhakkak devreye gireceğini umduğunu söyledi.
Türklerinde Kürtlerinde iyi güzel yönleri olduğunu ve birbirlerini sevmek zorunda olduklarını belirten Göktaş, bunu gerçekleştirebilmek için de birbirimizi dinlemek ve anlamak zorunda olduğumuzu belirtti.
İkinci konuşmacı olarak söz alan Araştırmacı Yazar Dr. M. Kürşat Atalar; meseleye sorunlar ve geldiğimiz noktada talepler üzerinden değil önce sorunun teşhisi üzerinden bakılması ve çözüme öylece gidilmesi gerektiğini belirtti. Herhangi bir konu mesele/problem haline gelmişse biz Müslümanlar için İslamsızlık sorununun bulunduğunu buna neden olan faktöründe İslami bilinçten uzaklaşmak olduğunu vurguladı.
Milliyetçiliğin İslam’dan uzaklaşıldığı aynı dönemde ortaya çıktığını dolayısıyla bu sorunun izahının da içinde olduğunu vurgulayan Atalar, çözüm noktasında ‘düşüncenin okullaşması’ kavramının önemli olduğunu, buradaki ana unsurun ise Müslümanların temel sorununun İslamsızlıktan, bunun temelininde bilgisizlikten kaynaklandığını, âlimlerin görevini yapmadığını, gerçek anlamda insanların sorunlarını çözmediğini belirtti.
Son konuşmacı olarak söz alan KöklüDeğişim Dergisi sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü Süleyman Uğurlu Kürt Meselesi’nin başörtüsü meselesi, Irak, Suriye meselesi gibi bizim meselemiz, İslam Ümmetinin meselesi olduğunu belirtti.
Meseleye derin ve kapsamlı bakıldığında sorunun aslında siyasi bir kavmiyetçilik sorunu olduğunu, bunu üretenin ise Kapitalizm olduğunu vurgulayan Uğurlu, bu yolla İslam Ümmetinin birbirinden nefret eden parçalara ayrıldığını ifade etti.
Ümmetten ulus meydana getirmeye çalışan bu anlayışın ancak Ümmet içerisindeki bütün ayrılıkları çözecek somut bir çözümle çözüleceğini belirten Uğurlu, çözümün Kapitalizmi İslam beldelerinden bütünüyle kovmak olduğunu, çözüm isteniyorsa hayatın eğitimden sosyal hayata kadar her katmanında İslam’ın tatbik edilmesi gerektiğini bunun ise ancak İslami bir devlet ile olacağını ifade ederek konuşmasını sonlandırdı.
Katılımcıların sorularının panelistler tarafından cevaplandırılmasıyla program tamamlandı. Program sonrasında davetliler program panelistleri ile sohbet ortamı buldular. Hem konuşmacı panelistler hemde davetliler panelin çok faydalı olduğunu dile getirdiler.