Küresel Refahın Yarısı ‘Sermaye Sahibi yüzde 1'in Elinde
16 Kasım 2017

Küresel Refahın Yarısı ‘Sermaye Sahibi yüzde 1'in Elinde

Ajanslar

Köklü Değişim Medya

Credit Suisse'in raporuna göre, Kapitalist Sistemde dünyanın en zengin yüzde 1'i, 2000 yılında küresel hane halkı varlıklarının yüzde 45,5'ini elinde bulundururken, 2017'de bu oran yüzde 50,1'e çıktı.

Dünya nüfusunun en zengin yüzde 1'lik kesimi ile geri kalan yüzde 99 arasındaki refah ayrımı giderek büyüyor. Kapitalist Sistem para sahiplerine hizmet eden bir nizam olarak öne çıkıyor. Zengin elit kesimin varlığı, Kapitalizmin bekasını güvence altına alması demektir.

İsviçre merkezli uluslararası finans kuruluşu Credit Suisse'in yayınladığı son "Küresel Refah Raporuna" göre dünyanın en zengin yüzde 1'i, 2000 yılında küresel hane halkı varlıklarının yüzde 45,5'ini elinde bulundururken, 2017'de bu oran yüzde 50,1'e çıktı.

Rapora göre, 2000-2007'de yetişkin kişi başına ortalama refah, yani hane halkı varlıkların toplamının yetişkin nüfusa oranı, yılda ortalama yüzde 7 artarken, kişi başına medyan (ortanca) refah, yani yetişkin kişilere ait hane halkı varlıkları en fazladan en aza sıralandığında sıralamanın ortasında kalan varlık miktarı, ise yüzde 12 arttı.

Raporda özellikle Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerdeki hızlı ekonomik büyümenin, bu ülkelerin daha önce küresel refahtan sınırlı pay alan vatandaşlarının varlıklarındaki artışın etkili olduğu kaydedildi.

Kapitalizmin Adaletsiz Refah Dağılımı

2007 yılında ABD'de başlayan finansal krizin ardından bu tablonun değiştiği görüldü. Krizin ardından geçen 10 yılda refah, eskisi kadar güçlü ve istikrarlı olmasa artmaya devam ederken, refah dağılımı ortalama nüfus aleyhine bozulmaya başladı. 2007-2016 arasında refah Çin dışında dünyanın tüm bölgelerinde geriledi.

Rapora göre, refah artışı ve paylaşımındaki bu adaletsizlik, raporun konusu olan son 12 ayda da kayda değer bir gelişme göstermedi. 2016 yılı sonundan 2017 sonuna kadar geçen sürede, hane halkı varlıkları dünya çapında 16,7 trilyon dolar artarak 280 trilyon dolara ulaştı. Ayrıca küresel refahtaki yüzde 6,4'lük artış, nüfus artış oranını da geride bıraktı.

Yetişkin kişi başına medyan refah Afrika, Asya-Pasifik ve Latin Amerika'da gerilemeye devam etti. Zenginler ve yoksullar arasındaki refah dağılımı bozulurken, bölgesel eşitsizlik arttı.

Kapitalist düzende zenginler daha çok servet sahibi olurken, diğer insanlar açlık sınırları veya günlük asgari geçim düzeyiyle daha da fakirleşti.

Raporda bunun sebebinin varlık artışının daha çok hisse, tahvil ve döviz gibi finansal varlıklardaki değer artışından kaynaklandığı belirtilse de, yolsuzluk, kara para aklama, halkın servetlerinden çalınan paraların ve yüksek miktarda kaçırılan vergilerin Offshore hesaplara yatırılması, elde edilen zenginliğin bir başka yoludur.

Halkın sahip olamadığı bu türden kaynaklara daha fazla sahip olan zengin nüfusun bu yolla zenginleştiğine vurgu yapıldı.

Dünyanın en zengin 8 kişisinin servetinin dünyanın en yoksul 3.6 milyar insanının gelirlerinin toplamına eşit olduğu belirtilirken, dünyanın en zengin sekiz kişisinin servetinin, dünyanın yarısını oluşturan 3.6 milyar nüfusun servetine eşit olduğunu tespit edildi.