Kapitalist (ABD, Avrupa, Türkiye) Laik Ülkelerin ‘Cinsel’ Suç Karnesi
15 Aralık 2017

Kapitalist (ABD, Avrupa, Türkiye) Laik Ülkelerin ‘Cinsel’ Suç Karnesi

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Kapitalizmin hüküm sürdüğü dünyada binlerce çocuk, kadın ve erkek, cinsel taciz, istismar ve tecavüze maruz kalıyorlar. İnsanlık bir ayrımın eşiğinde olduğunu ciddi manada hissediyor artık: Demokrasi mi, İslâm mı?

İşte kokuşmuş Batı medeniyetinin geldiği nokta:

DEMOKRASİ “ESFEL-İ SÂFİLİN” YETİŞTİRİYOR

•Almanya’da Kilise Korosunda '60 yılda 567 Çocuk İstismara Uğradı'

Almanya'da yayımlanan resmi bir raporda; Regensburger Domspatzen isimli erkek çocuk korosunun 60 yılı aşkın bir sürede 547 üyesinin fiziki ve cinsel tacize uğradığı iddia edildi.

Rapor, koroda çalışanları olaylara müdahale etmemekle suçladı. Katolik Kilisesi'nin 49 üyesinin, 1945 ve 1990'ların başı arasında bu suçları işlediğinden şüphe ediliyor. Olaylara sessiz kalmakla suçlananlar arasında eski Papa 16'ıncı Benediktus'un ağabeyi olan ve 30 yıl boyunca koroyu yöneten Georg Ratzinger de var.

Raporun yazarı Ulrich Weber, “Ratzinger başını diğer yöne çevirdiği ve yaşananlara müdahale etmeyi başaramadığı için suçlanabilir” dedi. Olayların üzerinden uzun zaman geçmesi nedeniyle şüphelilerin cezai işlem görmelerinin pek olası olmadığı kaydediliyor.

'Sessiz Kalma Kültürü'

Kurbanlar yaşadıklarının “hapishane, cehennem ve toplama kampını” andırdığını söyledi. Bazıları, yaşananları “sessiz kalma kültürüne” bağladı. Olayı incelemekle görevlendirilen avukat Ulrich Weber, Regensburger Domspatzen yatılı okulunun hem ilkokul hem de lisesinde iddia edilen suçların işlendiğini belirtti. Okuldan henüz iddialara ilişkin bir açıklama yapılmadı. Ulrich Weber, araştırmanın sonucunda 500 fiziksel istismar ve 67 cinsel taciz vakasını ortaya çıkardıklarını söyledi. Bu çocuklardan bazılarının her iki tür istismarın da mağduru olduğunu sözlerine ekledi.

Araştırma kapsamında bazı eski öğrencilere ulaşılamadığı için, gerçek sayının 700'e kadar çıkabileceği düşünülüyor. Raporda, 49 kilise üyesinden dokuzunun cinsel taciz olaylarına karıştığı öne sürülüyor. Bin yıllık koro, 2010 yılında cinsel taciz iddialarıyla gündeme gelmişti. Kilise, kurbanlara 5 bin ve 20 bin Euro (20 bin ve 80 bin TL) tazminat teklif etmişti. Katolik Kilisesi son yıllarda cinsel taciz iddialarıyla gündeme gelmişti.

•Amerika’da her 45 saniyede, bir kadına tecavüz ediliyor

Amerika Federal Sağlık Bakanlığı'nın resmi raporuna göre 18 yaşındaki kız öğrencilerin yüzde 28'i bakire, yüzde 72'si fuhuş içindedir. 15 yaşındaki kızların yüzde 40'ı fuhşa bulaşmıştır. Ve 25 öğrenciden biri AIDS ya da cinsel hastalıklardan birine yakalanmış durumda. ABD Tecavüzlerle Mücadele Merkezi'nin resmi raporuna göre ABD ülke dâhilinde dakikada, 1,3; günde 1900 ve yılda 683 bin kadın ve kızın ırzına tecavüz edilmektedir. Bu rakam polise intikal eden kayıtlardır. Şikâyet etmeyenler bunun dışındadır. Her 8 kız ve kadından biri tecavüze uğramaktadır. Tecavüze uğrayanların yüzde 62'si 18 yaşından küçük. Bunun yüzde 29'u ise 11 yaşından küçüktür. ABD'de günde 9077 civarında çocuk doğmakta olup bunun 1282'sinin babası belli değildir. Evlilik dışı doğum en az yüzde 30 ya da bazı kaynaklara göre yüzde 45'dir. Doğan her 10 çocuktan en az 4'ü evlilik dışıdır. Evlilik dışı doğum ile babası belli olmayan doğum ayrıdır. ABD eski Başkan Yardımcısının verdiği bilgiye göre 250 milyon ABD nüfusunun 64 milyon 250 bini evlilik dışı doğum neticesidir. Kayda geçen ve geçmeyen cinsi taciz (ırza tecavüz) yılda 5 milyon sayısını bulmaktadır. Tecavüz sadece yetişkinlere ve sadece bayanlara yönelik de değil; erkek çocukların yüzde 22'sinin küçükken ırzlarına tecavüz edilmektedir. (www.arsivbelge.com)

ABD'de kadınların yaklaşık yüzde 20'si yaşamlarının bir noktasında tecavüze ya da tecavüz girişimine hedef oluyor. Amerika'da dakikada 24'den fazla insan tecavüze, şiddete veya ısrarlı izlemeye maruz kalıyor. Bu nitelikte 12 milyon suç duyurusu yapıldığı belirtildi. Araştırmaya göre, önceki bir yıl içinde Amerika'da 1 milyonu aşkın kadın, tecavüze uğradığını bildirdi. 12 milyonu aşkın kadın ve erkek, geride kalan bir yıl içinde, cinsel partnerlerinin tecavüz ve fizikî şiddete hedef olduklarını bildirdiler. Irza geçme denilen bu tecavüzden erkekler de paylarını alıyorlar. Tahminen her 71 erkekten birinin hayatlarının bir noktasında tecavüze uğradığı ortaya çıktı. Erkek tecavüz kurbanlarının yüzde 25 kadarına, 10 yaşında veya daha da küçükken tecavüz edildiği belirlendi. (BBC Türkçe Sitesi)

Demokrasinin hâkim olduğu ABD’nin bazı eyaletlerinde, Avrupa ülkelerinin birçoğunda eşcinsel evliliklere, evli çiftlerin sahip olduğu bütün haklar verildi. ABD, dünyanın en çok tecavüz vakası yaşanan ülkelerinden biri. Amerika'da her 2 dakikada bir cinsel saldırı yaşanırken, her yıl 250.000 kadına saldırı olayı yaşanıyor. Fransa'da her 4 günde bir kadın öldürülüyor ve her yıl 25.000 kadın tecavüze uğruyor. İtalya'da ise, her üç günde bir kadın sevgilisi, eşi ya da eski eşi tarafından öldürülüyor. Hollanda da her beş kadından biri, erkek arkadaşının şiddetine uğruyor. Boşanma oranları Rusya'da % 33, İngiltere'de 32, Fransa'da 19 gibi yüksek rakamlardır. Müslümanlara muasır medeniyet olarak gösterilen Avrupa’da, anne ve babasıyla sapık ilişki içinde olan insan sayısı tüm engellemelere rağmen %8 gibi yüksek bir orandadır.

•ABD ve Avrupa’da Eşcinsel Evlilikler Serbest

Sapık ‘eşcinsel evlilik’ laik demokratik 18 ülkede serbest: ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, Danimarka, Hollanda, Belçika, Kanada, Norveç, İsveç, Portekiz, İzlanda, Galler, Lüksemburg, İrlanda, Arjantin, Uruguay ve Meksika.

•Meksika’da Taciz Skandalı

Meksika’da bir rahip, geçen yıl yaşları 5 ile 10 arasında değişen 30 farklı kız çocuğuna tecavüz ettiği ortaya çıktı. Katolik kilisesi yargılama sonucunda rahibi suçsuz buldu. Küçük çocuklardan birisinin ailesinin rahibi Vatikan'a şikâyet etmesine rağmen bu şikâyeti geri çevrildi. Meksika Başpiskoposluğu tarafından rahip Ataulfo'nun görevini hiçbir şekilde kötüye kullanmadığına kanaat getirildi.

Fakat Ataulfo, Meksika'da yer alan Oaxaca adlı yerli halkın çoğunlukta olduğu bölgede halk tarafından suçlu bulunuyor. Halk tepkisini göstermek adına bu bölgedeki Katolik kilisesinin önünden ayrılmıyor. Ancak tecavüz kurbanı olan çocukların ailelerinden sadece iki tanesi rahibin suçsuz bulunmasına karşı çıkıp şikâyetlerini tekrarladı.

•İngiliz Futbolunda Cinsel Taciz

İngiltere'de dört eski futbolcu televizyon programında, çocukken antrenörleri tarafından cinsel tacize maruz kaldıklarını uğradıkları iddia etmesi ülkede tartışma yarattı. Taciz konusunda ilk açıklamayı yapan eski futbolcu Andy Woodward BBC'deki programda gözyaşlarını tutamadı. Chris Unsworth ve Jason Dunford da, ilk kez kamuoyu önünde Crewe Alexandra takımının antrenörlerinden olan Barry Bennel tarafından cinsel tacize maruz kaldıklarını öne sürdü. Unsworth, 100'e yakın kez tecavüze uğradığını iddia etti ve şimdiye kadar bunu tek bir kişiye dâhil söylemediğini belirtti.

Taciz iddialarında adı geçen 62 yaşındaki Barry Bennel şu ana kadar çocuklara taciz suçlamasıyla üç kez hüküm giyip cezaevine girdi. Bu şikâyetlerin bildirilmesi için açılan telefon hattını ilk iki saat içinde 50 kişi aradı.

BBC programında konuşan 44 yaşındaki eski futbolcu Chris Unsworth, sessizliğini yıllar sonra niye bozduğunu açıklarken, “Anlatırsam, bunun herkese faydası olur diye düşündüm” dedi.

Unsworth önce Manchester City genç takımında oynamış aynı takımla çalışan antrenör Bennel ile birlikte 1980'lerin ortalarında 12 yaşındayken Crewe'a geçmişti. Programda Barry Bennel'in evinde çok kez yatıya kaldığını anlatan Unsworth, Bennel'in bazen yatağına iki ya da üç erkek çocuğu birden alıp hepsini taciz ettiğini söyledi. “Bunu birbirimizle hiç konuşmadık” diyen Unsworth “50 ila 100 kere tecavüze uğramışımdır” dedi. Eski futbolcu taciz başladığında 9 yaşında olduğunu söyledi.

Jason Dunford da bir futbol yarışmasını kazanarak gittiği tatil kampında Bennel'in kendisini tacize teşebbüs ettiğini, kendisinin şiddetle tepki göstermesi üzerine Bennel tarafından daha sonra cezalandırıldığını söyledi. Dunford, “Bana eziyet etti. Oynayacağımı söyledikten sonra takımdan çıkardı” diye konuştu. Dunford olayla ilgili polise de ifade verdi.

•Avustralya'da on binlerce çocuk cinsel istismara uğradı

Avustralya’da çocuklara yönelik cinsel istismarları araştıran Kraliyet Komisyonu, kiliseler, okullar ve devlet kurumlarında on binlerce çocuğun cinsel istismara uğradığını ortaya çıkardı.

Eski Başbakan Julia Gillard’ın talimatı ile 2012'de kurulan Kraliyet Komisyonu, beş yıllık araştırmasını içeren raporunu yayımladı.

Beş yıl boyunca 8 binden fazla cinsel taciz mağdurunu dinleyen, 42 bin kişi ile telefonla görüşen ve binlerce kişinin şikâyetini değerlendiren kurumun raporuna göre, aralarında kiliseler, okullar, spor kulüpleri ve devlet kuruluşlarının da yer aldığı 4 bin kurumda on binlerce çocuk cinsel istismara uğradı.

Raporda, “Avustralya’daki kurumlarda on binlerce çocuk cinsel istismara uğradı ancak tam rakamı asla bilemeyeceğiz. Bu bir çürük elma meselesi değil, toplumun büyük kurumları ciddi şekilde başarısız oldu. Rakam ne olursa olsun, en güvenilir kurumlarımızın çoğunda nesiller üzerinde yapılan ulusal bir trajedidir.” ifadeleri yer aldı.

Çocuk istismarlarında faillerin çoğunlukla din adamları ve öğretmenler olduğuna yer verilen rapora göre, çocuklara yönelik tacizlerin yapıldığı kurumların başında yüzde 62 ile Katolik kiliseleri geldi.

Raporda, Katolik kiliselerindeki evlenme yasağının gözden geçirilmesi tavsiye edildi.

Çocuk istismarının önlenebilmesi için 400 den fazla öneriye yer verilen raporda, çocuklara yönelik cinsel istismarların önüne geçecek bir ulusal strateji geliştirilmesi, çocuk güvenliği için bakanlık kurulması, anaokullarından itibaren istismarın ne olduğu bilgisinin verilmesi ve görevlilere istismarları rapor etme mecburiyetinin getirilmesi önerileri yer aldı.

Avustralya Katolik Piskopos Konferansı Başkanı Başpiskopos Denis Hart, yaptığı açıklamada, mağdurlardan özür dileyerek önerileri dikkate alacaklarını ve piskoposların evlenme yasağı konusundaki önerileri Vatikan'a ileteceklerini kaydetti.

Avustralya Başbakanı Malcolm Turnbull ise raporu hazırlayan komisyon üyelerinin “çok zor ve rahatsız edici bir işi” tamamladıklarını belirterek, “Komisyonun yaptığı ulusal bir trajediyi ortaya çıkartmak” ifadelerini kullandı.

Tüm bu veriler Kapitalist Batı ideolojisinin insanlığa sunduğu laik-demokratik yönetim modeli, insanlığı hızla uçuruma sürüklemektedir. Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyurdu: “Lût'u da peygamber gönderdik. Kavmine dedi ki: “Sizden önceki milletlerden hiçbirinin yapmadığı fuhuşu mu yapıyorsunuz? Siz kadınları bırakıp erkeklere yaklaşıyorsunuz, doğrusu çok aşırı giden bir milletsiniz.” dedi.” (A’râf 80-81)

•Dünyada En Çok Çocuk İstismarı Sitesi Avrupa'da

Avrupa, çocuk cinsel taciz resimleri ve videoları yayımlayan internet sitelerini barındırmada dünyada ilk sıraya yükseldi.

İngiltere merkezli İnternet İzleme Vakfı'nın (IWF) 2016 raporuna göre dünya çapındaki çocuk istismar içeriklerinin yüzde 60'ı Avrupa'dan geliyor.

Türkiye ve Rusya da Avrupa bölgesi kapsamında rapora dahil

Geçmişte çocuk cinsel içeriği kapsayan internet adreslerinin büyük bölümü ABD'de yer alırken, Avrupa 2016'da Amerika ve Kanada'yı geçerek ilk sıraya yerleşti.

İnternette Çocuk İstismarı

IWF 2016 Raporu

%53 İstismar görüntüleri yayınlanan çocukların yüzde 53'ü 10 yaşın altında.

%33 Resimlerin yaklaşık üçte biri çocuk tecavüzü veya cinsel işkence içeriyor.

57 bin 335 Geçen yıl 50 ülkeden 57 bin 335 internet adresi çocuk istismarı içeren görüntüler barındırdı.

İnternet İzleme Vakfı, çocuk istismarı içeren görsellerin internetten kaldırılması için çalışmalar yürüten bir sivil toplum kuruluşu.

Çocuk istismarı içeren linkler 2015'ten 2016'ya Kuzey Amerika'da yüzde 20 oranında azalırken Avrupa'da yüzde 19 oranında arttı.

Kuzey Amerika'daki ise bu düşüşe neden olarak Amerika'nın bu içerikleri barındıran internet sitelerinin bildirimini zorunlu kılan yeni yasaları yürürlüğe koymuş olması olarak gösteriliyor.

•Laik Türkiye’de, Laik Çağdaş Batı Uygarlığına Yaklaşıyor

Türkiye cinsel suçlar yönüyle de Batı’ya entegre olmak üzere. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuklara” ait verilerine göre, Türkiye'de 2014 yılında bin 377'si erkek, 9 bin 718'i kız çocuğu olmak üzere 11 bin 95 çocuk cinsel suçlara maruz kaldı. Cinsel suçlara maruz kalan çocukların yüzde 57,6'sını 15-17 yaş grubu, yüzde 23,9'unu 12-14 yaş grubu, yüzde 18,5'ini ise 11 yaş ve altındakiler oluşturdu. İlgililerin bildirdiğine göre, bu konudaki suçların sadece %15’i şikâyet konusu oluyor ve resmiyete girip istatistiklere dâhil olabiliyor. Diğerleri örtbas ediliyor veya toplum tarafından mağdur oldukları halde kendilerinin kınanacağı gerekçesiyle açığa çıkartılmıyor.

Türk Ceza Kanunu’nun 103. Maddesi’nin 1. fıkrası, 15 yaşını tamamlamamış çocuğa yönelik cinsel istismarda suçlulara 15 yıla kadar hapis cezası verilebiliyordu. Anayasa Mahkemesi bu cezaları ağır buldu ve 17 Ocak 2017’de yürürlüğe giren yeni yasa ile 15 yaşından küçük çocuklara karşı cinsel istismar suçu işleyenlere verilen hapis cezası 3 yıla kadar düşürülebilir hale geldi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, cinsel saldırı suçları son beş yılda yüzde 30 arttı. Son 15 yılda tecavüzden yargılanan 409 polis, asker, özel timci, korucu ve gardiyandan hiçbiri cezalandırılmadı.

Tecavüze uğrayanların yüzde 50’si 18 yaş altında. Bunların yüzde 90’ını kız, yüzde 10’unu erkek çocukları oluşturuyor. 5–10 yaş arası çocukların yüzde 55'i ensest mağduru. 10–16 yaş arası çocukların yüzde 40’ı ensest mağduru.

Acil yardım hattını arayan kadınlardan yüzde 57'si fiziksel şiddete, yüzde 46,9'u cinsel şiddete, yüzde 14,6'sı enseste ve yüzde 8,6'sı tecavüze maruz kalıyor.

Türkiye genelinde cinsel saldırı ile ilgili suçlarda, yüzde 400 civarında bir artış var. Demokratik yönetimler cinsel suçlarda Türkiye’yi her geçen gün Çağdaş Batı uygarlığına hızla yaklaştırıyor.

Türkiye, Avrupa Birliği’ne esas bu yönüyle katılmak için, hedef 2023. Laik rejimin yüzüncü yılında, Batı ilkeleri doğrultusunda, Batı’nın gösterdiği hedefe ulaşarak kutlamak gerekir elbet. 1923’te, İngilizlerin kurduğu cumhuriyetin 100. yılında, Kâfirlerin izinden giderek cumhuriyete lâyık ve laik bir şekilde İstiklal Mahkemelerini yeniden kurup bazı irticacıları sehpalarda sallandırarak 2023’te ABD ve Avrupa’nın rızası umulur elbet…

Yoksa İslâm’ın kaldırılıp yerine Batı tarzı Cumhuriyet’in ilanının yüzüncü yılı, herhalde Kur’an okuyarak, namaz kılıp oruç tutarak, şükrederek kutlanmaz.

Zina Suç Kapsamından Çıkarıldı; Hem de Bu Hükümet Döneminde

Zaten bir zamanlar seçim vaatlerinde kapatma sözü verildiği halde, genelevlere kimse dokunmamıştı. Demek ki Türkiye’de iki yerdekilerin dokunulmazlığı var. Bu yerlerden biri meclis, biri de genelev. Kapılarına Türk bayrağı çekilip vergisini vererek o işi devletten izinli olarak yapanların emniyeti için Emniyetten bekçilerin bulunduğu şekilde devlet güvencesiyle insanlar rahatça zina etsinler diye oluşturulan bu mekânların kapatılması hakkında hiçbir adım atılmazken, ayrıca otellerde, evlerde yapılan zinayı da serbest kıldılar. 11.05.2005 tarihinde kabul edilen 5349 no.lu evli kadın ile erkeğin zinası hakkındaki kanunda yapılan değişikle zina suç kapsamından çıkarıldı.

Balık baştan kokmakta; düzen, resmî kurumlar, kapitalistleşmiş çevre sivrisinek, hastalık üretmektedir. Bataklık kurutulmadan sivrisineklerle mücadele sonuç getirmeyecektir. Tevhîdî iman hâkim kılınmadan ahlâkî öğütler, delik kabın içine su doldurmaya çalışmak gibidir. Fuhşa bulaşmış insanların zührevî hastalıklar yanında rûhî hastalıklar, psikolojik anormallikler içine düşüp her konuda sapıklaştıkları ve çevrelerini de her yönden rahatsız ettiklerini göz önünde tutmak gerekir.

Fuhşu günah, ayıp ve en sonunda yasak olmaktan çıkarma eğiliminde olan modern laik zihniyet, özgürlük adına fuhuşta sadece zor kullanma ve zarar vermeyi reddetmekte, fuhşun fert ve toplum üzerindeki yıkıcı etkileri bu düşünce sahiplerini fazla ilgilendirmemektedir.

Zina ve fuhuş sektörü denilince sadece genelevler ya da sosyetenin tercih ettiği lüks randevu evleri akla gelmesin. Bavul ticareti kılıfıyla iş yapan ‘Nataşa’lar, “nice” oteller, turistik yerler, plajlar, masaj salonları ve akla gelebilecek hemen her şey bu sektöre âlet edilebiliyor. “Arkadaşlık” ve “sevgili” adıyla nikâhsız birliktelikler, müstehcen filmler, pornografik yayınlar, internet üzerinden kadın ticareti, telekızlar, televole kültürü, gece kulüpleri, zengin kadınlara hizmet veren “jigolo” denilen erkekler, travestiler, transseksüeller, eşcinseller, mankenler ve uyuşturucu kullanımı gibi konular düşünüldüğünde fuhuş batağının boyutu değerlendirilebilir. Bütün bunlar devlet himayesinde ve kanunların onlara tanıdığı özgürlük sayesinde hak olarak verilirken, karşı çıkanlar suçlanabilmektedir. İnternette, pembe dizilerde, sinema filmlerinde cinsellik ve gayr-ı meşrû ilişkiler, ahlâksız bir hayat alabildiğine normalleştirilir ve hatta özendirilir durumda.

Hiçbir beşerî sistem, hiçbir dünya görüşü bu gibi konulara çözüm getiremez, getiremiyor ve getiremeyecektir.

Türkiye’nin Yeri Rezil Kokuşmuş Batı mı Yoksa İffet ve İzzet Abidesi İslâm mı?

Sömürgeci Kapitalist devletler, işgallerini demokrasi ile gerçekleştiriyor; insanoğlunun fıtri özelliklerini saptırıyor, ifsat ediyor. Kapitalist ideolojinin 21. Yüzyıl’daki en etkili silahı demokrasi. Demokrasi, inanç ve şahsi özgürlükler yalanları ile bireyleri Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın vahyine uymak yerine, şehevi arzularının kölesi haline getirmiş ve hayata bakışını ifsat etmiştir. Türkiye’de de bunun örnekleri vardır. Kadınlara yönelik yüzlerce taciz ve cinayet, çocuk istismarları, Münevver Karabulut ve Sakarya’da yaşanan Suriyeli Emani cinayetleri hafızalarda kalan son örnekler.

Son yıllarda özellikle Türkiye’deki darbe sonrası oluşan İslâmî duygu yoğunluğunu ve Ortadoğu’da başlayan halk ayaklanmalarını demokrasi ile saptırmayı kısmen başaran Batılı kâfirler, Suriye gibi bölgelerde ise demokrasiyi kabul ettiremedikleri için fiilen savaşı tercih etmektedirler. Türkiye’de yaşanan 15 Temmuz darbe girişiminde Müslümanlar İslâmi şiarlardan olan “tekbir ve salavatlarla” sokaklara çıkıp darbeyi bertaraf etmesine rağmen, laik rejimin propagandalarından “demokrasi kahramanı, demokrasi şehidi, demokrasi nöbeti, demokrasi bekçisi” vb. söylemlerle İslâmi kavramlar yerine, demokrasi vurgusu öne çıkarıldı.

Tüm bu verilere göre Batı’nın çıkardığı Kapitalist ideoloji toplumları helake sürüklemektedir. İslâm ümmeti, İslâm nizamı ile dünya liderliğine yükseldiği gibi “demokrasi” gibi sefih fikirler ile de zelil bir hayata mahkûm edilmiştir. Dini, ırkı, milleti ne olursa olsun her insan, her ülke, bu insanlık dışı kokuşmuşluğa, rezilliğe dur demelidir. Batı gerçekten bitmiş ve çöküyor, Türkiye olarak bu rezilliğe ortak olmamız Allah’a, Rasulü’ne, Müslümanlara ve insanlığa bir ihanettir. Mayası İslâm olan bu ülke Müslümanları, Batı’ya ait laiklik, demokrasi, vatancılık ve milliyetçilik gibi sefih fikirlerden sıyrılarak İslâm’a yönelmesiyle yeniden dünya liderliğini ele alabilecek güce sahiptir.

Müslümanları bu kirli hayattan kurtaracak ve temizleyecek, Batı’nın maddi ve fikri saldırılarına karşı Müslümanları koruyacak olan Râşidî Hilafet’tir. Zira Müslümanlar İslâm Devleti'nin varlığında izzetli bir toplumdu ve Allah’ın rızası üzerine inşa edilmiş bir hayat yaşamaktaydılar.