İşgalci ‘İsrail’ ordusu, Gazze'de Şifa Hastanesi yakınlarında gazetecilerin bulunduğu çadırı hedef aldığı saldırıda, haberlerinden büyük rahatsızlık duyduğu El Cezire muhabiri Enes eş-Şerif ve Muhammed Kurayka ile 3 kameramanı katletti.
Gazze’deki soykırımı başlattığında bu yana özellikle sahadaki vahşeti dünyaya duyuran gazetecileri hedef alan işgalci Yahudi varlığı, katlettiği gazetecileri Hamas’ın görevlileri olduğunu iddia ederek katliamının üzerini örtmek istese de Şerif’in Gazze’nin en etkili basın mensuplarından biri olduğu dünyaca biliniyor.
Gazetecilerin öldürülmesi, Binyamin Netanyahu hükümetinin, yalnızca birkaç gün önce Gazze Şehri'ni işgal edeceklerini açıklamasının ardından gelmesi dikkat çekiyor. Böylece Yahudi varlığı son saldırıyla, Gazze Şehri'nden haber yapan tüm El Cezire ekibini katletmiş oldu.
El Cezire, gazetecilerinin katledilmesinin ardından şu açıklamayı yaptı:
"Şüphesiz, bu haberler yine de dünyaya ulaşacak. Hala sahada çalışan düzinelerce Filistinli gazeteci var. Yani ‘İsrail’ ordusu ve hükümeti bu sesleri susturduğunu düşünse de, tam tersi olacak."
Sosyal medyada defalarca tüm dünyaya, hayatının tehlikede olduğunu, ‘İsrail’ ordusunun kendisine karşı bir kampanya başlattığını ve hedefte olduğunu belirten çağrılar yayınladı.
Öte yandan Şerif’in arkadaşları ile yazışmaları da ortaya çıktı. Arkadaşları “Katar’a çık ve kurtul” çağrısında bulunurken, Şerif bu çağrıya, “Gazze’den ancak cennete çıkarım” yanıtını veriyor.
Gazetecileri Koruma Komitesi’ne göre savaşın başından bu yana Gazze'de en az 180 Filistinli gazeteci katledildi.
Açlık ve Kurulan Tuzakları Dünyaya Duyurdular
New York merkezli Basın Özgürlüğü Vakfı, medyaya yönelik saldırıların durdurulması için uluslararası eylem çağrısında bulundu.
Vakfın savunma direktörü Seth Stern, yaptığı açıklamada, şunları söyledi: “Gazze'de son zamanlarda görülen korkunç açlık ve acı görüntülerinden öfkelenen herkes, gazeteciler hayatlarını tehlikeye atmasaydı bu görüntüleri göremeyeceklerini ve hükümetlerinin finanse ettiği zulmü bilemeyeceklerini anlamalıdır. İşte bu yüzden ‘İsrail’, uluslararası hukuku ihlal ederek onları hedef alıyor ve öldürüyor. Şimdi, belki de öldürmelerin başladığı günden bu yana hiç olmadığı kadar, dünya bu gazetecilerin çalışmalarının ne kadar hayati olduğunu anlıyor" diye konuştu.
Göstermelik Kınamalara Tepki
Suikastların sona ermesi için yapılan çağrıların her zamankinden daha yüksek sesle olması gerektiğine dikkat çeken Stern, "‘İsrail'in gazetecileri ve diğer sivilleri yok etmek için kullandığı para ve silahlar akmaya devam ederken, liderlerimizin sadece endişelerini dile getirmeleri veya göstermelik kınamalarda bulunmalarına izin veremeyiz” diye ekledi.
Enes Şerif’in Son Mesajı
Şerif'in X hesabından paylaşılan, 6 Nisan 2025 tarihinde yazılmış ve ölümü durumunda yayınlanmak üzere hazırlanan son mesajında, sevdiklerine veda eden gazeteci, Filistin ve halkının özgürleşmesi için çağrıda bulunuyor.
Çağrı, "Bu benim vasiyetim ve son mesajımdır. Bu sözler size ulaşırsa, ‘İsrail'in beni öldürmeyi ve sesimi susturmayı başardığını bilin" ifadeleri ile başlıyor.
Mesaj şöyle devam ediyor:
“Size Filistin'i emanet ediyorum. Müslüman dünyasının tacındaki mücevher, bu dünyadaki her özgür insanın kalbi. Size onun halkını, hiç hayal kurma ya da güvenlik ve barış içinde yaşama fırsatı bulamayan mağdur ve masum çocuklarını emanet ediyorum. Onların saf bedenleri binlerce tonluk İsrail bombaları ve füzeleri altında ezildi, parçalandı ve duvarlara dağıldı.
Eğer ölürsem, bilin ki ilke üzere dimdik ölürüm. Allah’a şahitlik ederim ki O’nun hükmüne razıyım, kavuşmasına iman ettim, O’nun katındakinin daha hayırlı ve kalıcı olduğuna kesin olarak inandım.
Zincirlerin sizi susturmasına, sınırların sizi kısıtlamasına izin vermeyin. Onur ve özgürlüğün güneşi çalınan vatanımızın üzerinde doğana kadar, bu toprakların ve halkının kurtuluşu için köprüler olun. Size aileme bakmanızı emanet ediyorum."