Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu’nun 17 Haziran 2025 Salı günü düzenlediği Gündem Değerlendirme Toplantısı’nda, İran-“İsrail” savaşı, Gazze’de süregelen katliamlar ve İslam beldelerindeki rejimlerin Yahudi varlığına verdiği doğrudan ve dolaylı destek ele alındı.
Toplantıda konuşan Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, “İsrail”in 13 Haziran sabahı Tahran’a düzenlediği hava saldırısında İran Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları komutanları ve neredeyse tüm kuvvet komutanlarının öldürüldüğünü hatırlatarak, saldırının büyük bir istihbarat desteğiyle yapıldığını ve İran’ın adeta Yahudiler için ajan yurdu hâline gelmiş olduğunu söyledi.
“Yahudi varlığı İslam’a ve Müslümanlara savaş ilan etmişken, Filistin’den Lübnan’a, Suriye’den Yemen’e kadar kuduz köpek gibi her yere saldırırken, burada uzun uzun İran rejiminin içine düştüğü zillet hâlini değerlendirecek değiliz.” ifadelerini kullanan Kar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sadece ibret alınması ve ders çıkarılması adına bazı önemli noktaların altını çizmek istiyorum. Özellikle sömürgeci kâfirlere güvenmenin devletleri ve halkları ne tür felaketlere sürüklediğini vurgulamak istiyorum.”
“Bu saldırı göz göre göre gelmiştir” diyen Mahmut Kar, ABD’nin nükleer müzakereler yoluyla İran’ı oyaladığını, bölgedeki üslerini tahliye ederek İsrail’in saldırısını adeta haber verdiğini ve İran’ın buna rağmen hiçbir hazırlık yapmadığını ifade etti. “Peki neden? Çünkü İran, ABD’ye güvendi. Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da ABD’ye yaptığı hizmetlerin kendisini koruyacağını düşündü. Küstah Trump’ın barış ve müzakere yalanlarına aldandı. Ya da tüm bunlara kendisini kandırmak pahasına inanmak istedi. Bugün ortada duran gerçek şu: Trump ve Netanyahu tam bir koordinasyon içinde İran’ı vuruyor.”
Kar, saldırının sadece ABD ve Batı’nın desteğiyle değil, İran’a komşu ülkelerin yardımıyla gerçekleştiğine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Uçaklar onların hava sahaları üzerinden geçerek, yakıt ikmali yaparak, radar sistemlerinden destek alarak İran’ı vurdular. Hatta Ürdün ve Suud, İran füzelerini İsrail’e ulaşmaması için kendi topraklarından geçerken imha etti. Yani komşuları İran’a ihanet ettiler; tıpkı İran’ın defalarca onlara ihanet ettiği gibi. Bu ihanetin sebebi ister mezhepçilik ister milliyetçilik ister menfaatçilik olsun, temelde kâfirlerin fikirlerini benimsemektir. Bu fikirlere göre devlet yönetenler, sömürgecilere yem olmaktan, birbirlerine ve halklarına ihanet etmekten kurtulamazlar.”
“İran İslam Devrimi bozuk ve çürük temeller üzerine bina edilmiştir” diyen Kar, İran rejiminin İslam’ı sadece bir ırk ve toprak parçasına hasrederek çöküşünün zeminini hazırladığını vurguladı:
“Sadece kendine Müslüman olmayı seçerek bugünlere kadar geldi ama rolü bittiğinde, menfaatler değiştiğinde ABD tarafından aşağılanmaktan kurtulamadı. Çünkü İslam’ı tatbik edermiş gibi yapanların sonu hezimettir.”
Konuşmasının sonunda İran’ın atması gereken adımları sıralayan Kar, sözlerini şöyle tamamladı:
“İran bugün Yahudi varlığına karşılık vererek doğru olanı yapıyor. Fakat bu karşılık asla yeterli değildir. Bütün askerî gücünü kullanarak Yahudi varlığını yok etmeye odaklanmalıdır. Tıpkı Yahudi varlığı gibi, bu savaşı varlık-yokluk meselesi olarak görmelidir. İran Dışişleri Bakanı’nın İslam İşbirliği Teşkilatı ülkelerine yaptığı destek ve birleşme çağrısının samimiyetini ispat etmelidir. Allah’a tevbe ederek İslam ümmetinden af dilemelidir. Tüm Müslümanları ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedun Rasûlullah’ bayrağı altında birleştirecek olan, gerçek bir İslam Devleti’nin – Raşidî Hilafet Devleti’nin – kurulması için Müslümanlarla müzakere etmelidir. İşte o zaman ordular birleşecek, Gazze ve Filistin zulümden kurtulacak, Aksa ve ümmet özgürleşecek; Yahudi varlığı haritadan silinecek ve büyük şeytan ABD coğrafyamızdan defolup gidecektir. Aksi hâlde İran ve diğerleri için değişen bir şey olmayacak; tüm yozlaşmış rejimler işleri bittikten sonra tarihin çöplüğüne gömüleceklerdir.”
Konuşmanın tamamını toplantı videosundan izleyebilirsiniz.