Hizb-ut Tahrir Suriye Vilayeti Medya Bürosu, son günlerde gündemin ilk sıralarında yer alan Fırat’ın doğusunda Arap aşiretler ile omurgasını terör örgütü YPG’nin oluşturduğu SDG (Suriye Demokratik Güçleri) arasında cereyan eden çatışmalara dair bir beyan yayımladı.
Her ne kadar İslam ideolojisi ile çelişen ırkçı, milliyetçi ve sol ideolojiye sahip olsa da YPG’nin hakim unsurunun Kürtler olduğu ifade edilerek başlanan beyanda, SDG’nin ABD tarafından bölgeye musallat edildiğine dikkat çekiliyor.
Amerika’nın, zulüm ve Ümmetin unsurları arasındaki uçurumu derinleştirmek, aralarında kandan sınırlar oluşturmak için birbirlerini öldürmeleri bakımından olup bitenleri desteklediğinin altı çizilen beyanda şu ifadelere yer verildi:
“Ayrıca ABD, herkesi cani rejimi devirme fikrinden uzaklaştırıp, dar, bölücü projelerle onları kandırmak için kendi aralarında kavgaya iterek, Ümmetin bedenini paramparça etmek ve Şam devrimini ortadan kaldırmayı planlıyor.
Bu nedenle komplocu devletlerin planlarını gerçekleştirmek için kullandıkları araçlar olmaktan ve böylece fedakarlıkların ve kanların boşa gitmesine, komplocuların bunun meyvesini toplamasına karşı uyanık olmalıyız.
Öyleyse yaşanan mücadele sadece ayrılıkçı militanların tahakkümü ve zulmüne karşı olmamalıdır. Aynı zamanda mücadelenin SDG militanlarının tahakkümünden kurtulmak için Amerika'nın otoritesine razı olunması ve planlarını gerçekleştirmesine karşı da uyanık olalım. SDG’yi himaye eden ve ona her türlü desteği veren de odur.
Amellerimiz ve devrimimiz, her türlü zorba zalimden kurtuluş için olsun. Bunların en başında Amerika ve onun araçları, en önemlisi de Amerika'nın hâlâ gece gündüz koruduğu ve ona karşı ayaklanan Şam devrimini yok etmek için planlar yaptığı Şam'daki ajan cani rejimdir.
Belki de bu sinsiliğin en büyüğü, Amerika'nın devrimin başlangıcından bu yana Güvenlik Konseyi'nden çıkardığı ve geçiş hükümeti aracılığıyla şekli değişikliklerle birlikte, ordu ve istihbarat unsurlarından oluşan baskıcı organlarıyla cani rejimin korunmasını öngören kararı uyarınca ölümcül bir siyasi çözüm yönünde ortaya attığı hiledir.” Beyanın son bölümünde ise devrime karşı kurulan komplolar hatırlatılıp, çözüme dair açıklamalar yer alıyor:
“Suriye devrimine komplo kuranların ve onların cinayet ve tahakküm milislerinden oluşan araçlarının tuzağını etkisiz hale getirecek olan, ancak Amerika'nın başını çektiği komplocu ülkelerin hegemonyasından ve tüm dar bölücü projelerden kurtulmaya yönelik samimi ve ciddi bir çalışma ile büyük İslam projesi etrafında birleşmek, Allah'a tevekkül ederek, yalnızca O'nun ipine tutunarak, kesin gerçek savaşlar açarak enkazı üzerine Raşid Hilafet'in gölgesinde Nübüvvet metodu üzere İslam'ın hakimiyetini kurmak için cani rejimi yıkmaya yönelmektir.
Çünkü Hilafet, ümmetin tüm evlatlarının kurtuluşu, Rabbimizin razı olduğu, ümmetimizin birliğinin, izzetimizin kaynağıdır.”