Köklü Değişim Medya
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen IDEF'19 14. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı'ndaki konuşmasında, silah alımında müttefiklerini sadık kaldıklarını ama onların terör örgütlerine bedelsiz verdikleri silahları, Türkiye’ye parayla bile vermediklerinden şikayet ederek her fırsatta dost ve müttefik olarak nitelediği ABD’ye sitemde bulundu.
Erdoğan, ABD’nin Libya’da tek taraflı ve keyfi hareketini de kastedip, kurallara dayalı uluslararası düzenin her gün biraz daha erozyona uğratıldığını belirterek, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Tek taraflı güç kullanma ve yaptırım tehditleri giderek daha sık başvurulan bir yol haline geldi. Yine ve çok daha tehlikeli bir silahlanma yarışına yol açacak güç rekabetinin hortlama ihtimali giderek artıyor. İhtilafların çözümü konusunda askeri seçenekler giderek daha çok konuşulmaya ve devreye alınmaya başladı. Bölgesel krizler süratle küresel boyut kazanırken terör örgütleri de bu tehlikeli gidişin en önemli ve tehlikeli araçları haline getirilmiştir. İletişim imkanlarını ve teknolojiyi giderek daha etkin kullanan terör örgütlerinin yol açtığı güvenlik sorunları sürekli büyüyor. Üstelik Türkiye gibi neredeyse kesintisiz bir şekilde terörle mücadele eden ülkelere savunma sanayi alanında gizli veya açık ambargolar uygulanıyor. Mesela, Suriye'de sınırlarımızın dibinde yuvalanan bir terör örgütüne bize parayla verilmeyen silahların bilabedel yığıldığını üzüntüyle takip ediyoruz. Aynı şekilde dünyanın diğer pek çok yerindeki terör örgütlerinin sahip olduğu silahların izleri de hep belirli yerlere çıkıyor. Örneğin Libya'daki gelişmeler de bunu çok açık ve net olarak ortaya koyuyor. Kendileri binlerce kilometre öteden tehdit algıları üretip orantısız bir güçle üzerine gidenler, bizim meşru hassasiyetlerimizi ısrarla görmezden gelmeye çalışıyor. Türkiye, siyasi, diplomatik ve ekonomik alanda olduğu gibi savunma alanında da hiçbir dayatmayı kabul etmemiştir, etmeyecektir."
Erdoğan, sınırlarda yaşanılan tacizler sebebiyle hava savunma sistemlerine ihtiyaç duyulduğunda ilk başvurulan yerin müttefikler olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Ama maalesef bu yöndeki taleplerimiz ya tümden cevapsız kalmış ya da işi yokuşa sürme anlamına gelen şartlar önümüze konmuştur. Savunma hakkımızın hiçe sayılması, hatta bizi doğrudan canevimizden vurmaya yönelik adımlara destek verilmesi karşısında herhalde sessiz kalmayacaktık. Nitekim öyle de yaptık. Rusya ile vardığımız S-400 anlaşmasının gerisinde işte böyle bir süreç vardır. Daha da önemlisi kendi hava savunma sistemlerimizi üretme konusunda çok hızlı bir şekilde yol alıyoruz. Bugünlerde F-35'ler konusunda da benzer bir haksızlığa, daha doğrusu dayatmaya maruz kalıyoruz. Proje ve üretim ortağı olduğumuz bir konuda bizi dışlamaya çalışanların hala bu işin sonunun nereye varacağını göremediklerini düşünüyoruz. Açık konuşuyorum, Türkiye'nin dışlandığı bir F-35 projesi tamamen çökmeye mahkumdur."
Erdoğan dün Trump ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde ise, S-400 ticareti hususunda ortak bir formül bulunması için “ortak çalışma grubu” önerisinde bulunmuştu. “Müttefik” ABD’nin tehdit ve vetosu karşısında Türkiye, bu çalışma grubunun alacağı karar neticesinde Washington’ın razı olduğu çözüme göre hareket edeceği düşünülüyor.