Erdoğan ve Putin ‘Suriye ve Kudüs’ Konularını Görüştü
12 Aralık 2017

Erdoğan ve Putin ‘Suriye ve Kudüs’ Konularını Görüştü

Ajanslar-Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Rusya Devlet Başkanı Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davetlisi olarak Ankara'ya geldi. ‘Suriye ve Kudüs’ meselelerinin değerlendirildiği görüşme bir saat sürdü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin bu yıl içerisindeki 7. yüz yüze görüşmeleri için başkent Ankara'da bir araya geldi. Beştepe'de gerçekleşen görüşme sonrasında iki lider ortak basın açıklaması yaptı.

Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:

Türkiye Rusya ilişkileri her geçen gün daha da güçleniyor. Bu ziyaretler ve telefon görüşmelerimizle ortak bakış açıları geliştirmeye çalışıyoruz.

Türkiye-Rusya işbirliği her geçen gün daha da güçleniyor. Siyasi düzeyde ahenkli bir çalışma ortamımız var.

Siyasi seviyedeki bu ahenk iktisadi ve beşeri ilişkilerimize de yansıyor. Rusya ile ikili ticaret hacmimiz 2017'nin ilk 10 ayı itibariyle yüzde 30 artış göstermiştir. Bu yıl 4.5 milyon Rus turist ağırladık. 2018'de daha da artacaktır.

Soçi'de İkinci Görüşme Yapılacak

Suriye'deki durumu da ele aldık. Bundan sonraki adımımız, en kısa zamanda Soçi'de ikinci görüşmemizi, buluşmamızı yapacağız

Kudüs Konusunda Putin'le Benzer Yaklaşımlar İçindeyiz

Bugün değerli dostum Putin ile bölgesel meseleleri de ele aldık. Bu konuların en başında Kudüs ile ilgili gelişmeler vardı.

Haftasonu protestolarda İsrail askerleri 4 Filistinliyi şehit etti. İsrail yangına körükle gitmeye devam ediyor.

İsrail, son süreci Filistinlilere yönelik baskı ve şiddet eylemlerini daha da artırmak için bir fırsat olarak görüyor. Vicdan sahibi, ahlak, ilke, değer sahibi hiç kimsenin bu cinayetleri görmezden gelmesi mümkün değildir.

Sayın Putin'le benzer yaklaşımlar içinde olduğumuzu gördük, bu konudaki temaslarımızı sürdürme hususunda mutabık kaldık.

Putin'in konuşmasından satırbaşları:

Suriye konusunda Türkiye ile sıkı işbirliği içerisindeyiz. ABD'nin Kudüs kararı bölgedeki durumu daha da belirsizleştirmektedir. Barış sürecini baltalamaktadır.

Barış süreci BM kararları çerçevesinde yapılmalıdır. Kudüs'ün satatüsü konusu, İsrail ile Filistinliler arasındaki direkt temaslar neticesinde ele alınmalıdır.

Putin: Suriye Konusunda Sıkı İşbirliği İçerisindeyiz

Ortadoğu meselesi ve Suriye meselesini ele aldık. Ülkelerimiz sıkı işbirliği içerisindeler.

Ankara ve Moskova arasındaki işbirliği başarılı şekilde devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ocak'tan Eylül'e kadar ticaret hacmimizin yüzde 36 oranında arttığını konuştuk. Bütün bunlar ortak kararlarımız sayesinde olabildi.

Suriye'deki durumu ele aldık. Suriye topraklarının neredeyse tamamı teröristlerden kurtarılmış durumda. Herhangi bir direniş olursa gerekli karşılığı vereceğiz.

Suriye'de siyasi çözüm konusunda Soçi'de yapılan üçlü zirvede vardığımız mutabakatın yerine getirilmesini görüştük. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi hazırlıklarını görüştük. Bu kongreye katılacak olan katılımcılar Suriye devlet yapısını ve Anayasayı kabul etmesi ve BM denetiminde seçimlerin yapılmasıyla ilişkilidir. Bu yılın sonunda yapılacak Astana'yı da görüştük.

Erdoğan'ın kişisel çabalarını da takdir etmek istiyorum. Akkuyu'nun kurulmasıyla ilgili çalışmalar başlatıldı. Türk akımı da planlı bir şekilde döşenmektedir.

Suriye'de siyasi çözüm konusunda 22 Kasım tarihinde Soçi görüşmesindeki adımları görüştük.

ABD'nin Kudüs kararı bölgedeki durumu daha da kötüleştirmektedir. Fiilen barış görüşmelerini baltalayabilecek bir karardır. Kudüs'ün statüsü İsrail ve Filistinliler arasında doğrudan temasla belirlenmelidir.

Sayın Erdoğan iki gün sonra İstanbul'da yapılacak İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısı konusunda beni bilgilendirdi. Rusya gözlemci olarak bu toplantıya katılacaktır.

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu’nun “Kudüs Açıklaması”

Trump’ın Yaptığı Açıklama, Harekete Geçmeyen Yöneticilerin Arkalarından İndirilmiş Sert Bir Yumruktur! Böylece Trump, Ayıplarını Örten Son İncir Yaprağını da Yırtmış Oldu!

Trump, 06 Aralık 2017 gecesi yaptığı açıklamada Kudüs’ü Yahudi devletinin başkenti olarak tanıdığını belirtti. “ABD Başkanı Donald Trump, Çarşamba günü Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada Kudüs’ü “İsrail”in başkenti olarak tanıdığını, Tel Aviv’deki Amerikan Büyükelçiliği’nin Kudüs’ü taşınması için Dışişleri Bakanlığı’na hazırlıklara başlaması talimatını verdiğini, büyükelçiliğin yapımı için bir an önce mimarların, mühendislerin ve işi takip edecek kişilerin işe alımı başlayacağını kaydetti. Ve “Kudüs’ü “İsrail”in başkenti yapmak için verdiğim sözü tuttum”diye de ekledi. [06.12.2017 El Arabiya] İlginç ve enteresan olanı ise açıklama yapmadan önce Trump, Kudüs ve Mescidi Aksa hakkında faso fiso konuşmalar yapan pek çok İslam ülkeleri yöneticileri ile telefonda görüştü. Selman, Abbas, Abdullah, Es Sisi gibi birçok yöneticilerle telefon görüşmesi yaptı… Görüşmede onlara birkaç saat sonra yapacağı açıklamada Kudüs’ü “İsrail”in başkenti olarak tanıyacağını bildirdi... Bütün bunlara rağmen ölüm sessizliğine ya da çok daha kötüsüne büründüler!

Evet, İslam ve Müslümanlar düşmanı, ahmak zalim Trump, Yahudilere verdiği sözünü tuttu. Tutar, çünkü küfür tek millettir, haliyle kâfirler arasında dayanışmanın olması da gayet tabiidir. İlginç olanı ise, İslam ülkelerindeki yöneticilerin kâfirleri dost edinmeleridir. Onlar gibi olmaktan hiç çekinmemeleridir.

**يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ

Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet etmez.”[Maide 51]

Ey Müslümanlar!

Kuşkusuz Amerika, 1948 yılında Yahudi devletini tanıdı, ardından destekledi. Yöneticiler ise sessizliğe büründüler, dahası Amerika ile dost oldular! Böylece adileştiler ve adilik kisvesine büründüler...

1967 yılında Yahudi varlığı, Filistin’den işgal etmediği diğer kutsal toprakları da işgal etti. Yahudilerin bu işgalini Amerika gene destekledi. Bu sefer de yöneticiler sessiz kaldılar, dahası Amerika’yı vefakâr bir dost olarak gördüler ve onu Yahudi varlığı ile çözümün arabulucusu yaptılar... Böylece adileştiler ve adilik kisvesine büründüler...

İnsanları kandırdılar, aldattılar, saptırdılar, Amerika’nın, Yahudi devletine baskı yapacağını, üzerinde silahtan arınmış ve başkenti Doğu Kudüs olan bir devletçik kurmak için kendilerine toprak parçası vereceğini söylediler... Adileştikçe adileştiler. Fakat sadece kendilerini, basiret ve ferasetini yitirmiş kimseleri kandırabilirler... Böylece adileştiler ve adilik kisvesine büründüler...

Şimdi de Trump’ın ağzından Amerika, İsra ve Miraç topraklarını, Müslümanların ilk kıblesini, yolculuk yapılacak üç mescitten biri olan Kudüs’ü doğusuyla batısıyla Yahudi devletinin başkenti olarak tanıdığını açıkladı... Açıklamasından önce de değer vermediği, Kudüs onurumuzdur yaygarası koparan İslam ülkelerinin yöneticileri ile sırf onlara bilgi vermek için bir telefon görüşmesi yaptı. Dahası adilik ve aşağılamada o kadar ileri gitti ki Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada, oturup karşılıklı gülümsemek için Yardımcısını Orta Doğu turuna göndereceğini söyledi. “Trump, Yardımcısı Mike Pince’nin önümüzdeki günlerde Orta Doğu turuna çıkacağını, açıkladı.” [06.12.2017 El Arabiya] Gerçekten de bir deyiş vardır:

“Aşağılık bir insan, aşağılanmayı kolayca kabul eder. Yara ölüye, aşağılanma da aşağılık insana acı vermez.”

Ey Müslümanlar!

Hiç aklı başında bir insan, Yahudi çetelerinin pençelerinden Filistin’in kurtuluş reçetesinde anlaşmazlığa düşer mi? Hiç aklı başında bir insan, Yahudileri destekleyen Amerika ve benzeri ülkelere davranış biçimi konusunda anlaşmazlığa düşer mi? Filistin’in kurtuluşu, Yahudi varlığının belini kırmak için orduları savaşa sürmekten geçmez mi?

**قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللَّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنْصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ

Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mümin topluluğun gönüllerini ferahlatsın.”[Tevbe 14] Filistin’in kurtuluşu, Yahudi varlığı destekçisi ülkelere karşı fiili savaş pozisyonu almaktan geçmez mi? İslam toprağını işgal eden ve halkını oradan sürenleri sürmek Aziz ve Hâkim olan Allah’ın emri değil midir?

**وَأَخْرِجُوهُمْ مِنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ

Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın.”[Bakara 191] İslam toprağını işgal eden ve halkını oradan süren Yahudiler destekçisi ülkelere yönelik Allah’ın emri bu değil midir?

**إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَى إِخْرَاجِكُمْ أَنْ تَوَلَّوْهُمْ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ

Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.” [Mümtehine 9] Aklı olan ya da hazır bulunup kulak veren herkesin farkında olması gereken gerçek bu değil midir?

Ey Müslümanlar! Ey Müslüman ülkelerdeki ordular!

Yöneticilerin 1948 yılında büyük bölümü Yahudiler tarafından işgal edilen Filistin’e sessiz kalması ve Yahudilerle savaşmak ve işgal edilen Filistin’i geri almak için orduları cepheye sürmemek büyük bir suçtur... Yöneticilerin, 1967 yılında geri kalanı Yahudiler tarafından işgal edilen Filistin’e sessiz kalması ve Yahudilerin pençelerinden bütün Filistin’i kurtarmak için orduları seferber etmemek büyük bir suçtur... Yahudi varlığını destekleyen ülkelere karşı fiili savaş pozisyonu almamak da ayrıca suçtan geri kalır değildir... Bu ülkelere sadakat göstermek ve dost olmak Allah’a, Rasûlü’ne ve müminlere ihanettir.

Trump, yüzkarası söylemine sessiz kalan yöneticilerin ayıplarını örten son incir yaprağını da yırtarak onları ifşa etti... O halde nasıl bunlar hâlâ Müslüman ülkelerde hükümran sürmektedir? Hadi ey ordular, harekete geçin ve bu Ruveybida yöneticileri, eğer kutsal toprakları işgal eden düşman ile savaşmak için cepheye koşmanıza ve Yahudi varlığını destekleyen ülkelere karşı fiili savaş pozisyonu almanıza engel olurlarsa, ayaklarınız ile ezin... Müslümanlar ve onların ordularına bu yöneticileri devirip İslam Devleti Raşidi Hilafeti kurmak yakışır. Hilafet kurulduktan sonra kendilerine zillet ve meskenet damgası vurulan hilkat garibesi Yahudi varlığı şöyle dursun, en büyük sömürgeci kâfir güç Müslüman topraklarına ayak basmaya veya onlara kötülük etmeye asla cesaret edemeyecek...

**وَإِنْ يُقَاتِلُوكُمْ يُوَلُّوكُمُ الْأَدْبَارَ ثُمَّ لَا يُنْصَرُونَ

Eğer sizinle savaşmaya kalkışsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra onlara yardım da edilmez.”[Ali İmran 111]

Ey Müslümanlar! Ey Müslüman ülkelerdeki ordular!

Doğrusu halkına yalan söylemeyen bir lider olarak Hizb-ut Tahrir, sizi yöneticilerin suçları ve ihanetlerine sessiz kalmaktan, bugünden sonra artık yalan ve manipülasyonlarına aldanmaktan sizi sakındırıyor. Bilin ki bu sessizliğin sonucunda sadece Filistin değil diğer topraklarda zayi olacaktır... Bundan sonra bu hain Ruveybida yöneticilere itaat etmenin hiçbir gerekçesi olamaz... Yahudi varlığının ortadan kaldırılmasına ve kutsal toprakların yeniden Dar’ul İslam’a katılmasına engel olan yöneticilerin emrine uymanın artık hiçbir mazereti olamaz... Bu durumda onlara itaat, dünyada hüsran, ahirette de azaba gerektirir. Sizden öncekilerin büyüklerimize itaat ettik sözü size fayda etmez. Aksine bu söylemin sonu, dalalet ve kötü akıbettir.

**وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلَا

Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar, derler”[Ahzab 67]

Doğrusunu söylemek gerekirse, bu ahmak yöneticilere itaat etmenin sonu, dünyada hüsran ve dalalet, ahirette de çetin bir azaptır. Zira bu yöneticiler, yalan, ihanet, sapıklık ve saptırmanın müdavimidirler. Cabir ibn Abdullah RadiyAllahu Anh’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve’s Selam Ka’b ibn Ucra’ya şöyle buyurdu:

**أَعَاذَكَ اللَّهُ مِنْ إِمَارَةِ السُّفَهَاءِ. قَالَ: وَمَا إِمَارَةُ السُّفَهَاءِ؟ قَالَ: أُمَرَاءُ يَكُونُونَ بَعْدِي لَا يَقْتَدُونَ بِهَدْيِي وَلَا يَسْتَنُّونَ بِسُنَّتِي، فَمَنْ صَدَّقَهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَأَعَانَهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَأُولَئِكَ لَيْسُوا مِنِّي وَلَسْتُ مِنْهُمْ وَلَا يَرِدُوا عَلَيَّ حَوْضِي، وَمَنْ لَمْ يُصَدِّقْهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَلَمْ يُعِنْهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَأُولَئِكَ مِنِّي وَأَنَا مِنْهُمْ وَسَيَرِدُوا عَلَيَّ حَوْضِي

“Allah seni sefih emirlerden korusun.”

(Ka’b İbn Ucra) Dedi ki: Sefihlerin emirliği nedir? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki: “Benden sonra birtakım emirler olacaktır. Onlar hidayetime uymazlar ve sünnetimi de takip etmezler. Her kim onların yalanlarını doğrular ve zulümlerinde onlara yardım ederse, işte onlar benden değildir ve ben de onlardan değilim! Onlar (cennetteki) havzıma gelemezler. Her kim de onların yalanlarını doğrulamaz ve zulümlerine de yardım etmezse, işte onlar bendendir ve ben de onlardanım! Havzıma gelecek olanlar işte bunlardır.”[Ahmed]

Onun için hadi ey Müslümanlar! Bu Ruveybida yöneticilerin hükümdarlığına son verin ve İslam’ın otoritesini ikame etmek için hemen çalışmaya koyulun. Ki her iki yurtta da izzete eresiniz.

**وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ

“O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-6]