Dr. İyad Kunaybi, Suriye sahasında gerçekleşen olaylar ve Esed rejimi kalıntılarının başlattığı saldırılara dair açıklamalarda ve devrimin gidişatına yönelik nasihatlerde bulundu.
Ürdün Üniversitesi’nde akademik çalışmalar yürüten, İslami ilimlere dair birçok kitabı bulunan, dünya çapında tanınan ve “Uçuruma Doğru Koşan Ürdün” makalesi yüzünden iki yıl hapis cezasına çarptırılan davetçi Dr. İyad Kunaybi, 6 başlıkta Suriye sahasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kunaybi, açıklamalarında Suriyeli devrimci güçleri uyarıp, Esed kalıntılarının hile ve saldırılarına dikkat çekerken, yürünen yolda şeri referanslar çerçevesinde hareket edilmesini vurguluyor.
Savaşın henüz bitmediğine, uzak-yakın düşmanlara karşı dikkat edilmesine dikkat çeken Kunaybi, “diplomasinin, siyasetin ve menfaatin yeni bir din haline gelmesinden sakınmak gerekir” ifadeleriyle yeni yönetime istikametten şaşmaması gerektiğini hatırlatıyor.
Kunaybi son bölümde “Onlara, laikliği savunan ve onu çarpık bir şekilde isteyen, uluslararası sistemin ve onun kuklalarının köleliğini yeniden kurmak isteyen alçaklardan daha kötü davranmaktan sakının” ifadeleriyle Suriye’de “Hakkı” tavsiye eden Müslümanlara karşı sürdürülen kötü muamelelerden uzak durulması gerektiğinin de altını çiziyor.
Dr. İyad Kunaybi’nin açıklamaları şöyle:
“Esselamu aleyküm.
Suriye’deki kaçak fare kalıntıları, Arap ve dünya ülkelerinden destek alıyorlar.
Ve şu an ülkeyi yeniden yok etme girişiminde bulunuyorlar. Birçoğu, yeni yönetimle tokalaşmak için elini uzatırken, perde arkasından ona hançer saplamaya çalışıyor.
Hile çok şiddetli, çok şiddetli…
Halkları köleleştirenin hepsi ve genel olarak dünya güçleri, yeni yönetimi ya devirmek ya da onu kendi çıkarları için baskı altına almak istiyorlar.
Bütün bunlar karşısında, Şam halkını kurtaracak birkaç önemli husus vardır:
Birincisi: Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktır. Tüm işlerini Allah’ın muradını aramak ve ona uymak için samimi şeri bir referans çerçevesinde yapmalarıdır.
Yoksa önce karar alıp sonra da şer'i nassları ona uydurmak değil… “Eğer Allah size yardım ederse, size galip gelecek kimse yoktur.
Eğer sizi terk ederse, O’ndan sonra size kim yardım edebilir? Müminler sadece Allah’a tevekkül etsin.”
İkincisi: Sürecin zorluğunu kavramaları ve sorunun sadece kaçan fareyle sınırlı olmadığını anlamalarıdır.
Fare düşmüş olsa da, onu açık ya da örtülü bir şekilde destekleyen dünya güçleri hâlâ varlığını sürdürüyor ve Şam’ı yeni bir Beşşar’ın zincirlerine geri döndürme konusunda oldukça istekliler. Yani savaş henüz bitmedi.
Üçüncüsü: diplomasinin, siyasetin ve menfaatin yeni bir din haline gelmesinden sakınmak gerekir.
Bu yeni din, her şer’i hükmü reddetmek ve her hatayı meşrulaştırmak için kullanılabilir.
Elbette Allah’ın dini, zaruretleri ve zayıflık durumlarını dikkate alır. Ancak, samimi bir şekilde şer’i hükmü arayıp ona uymak, genişletilmesi gereken yerde genişletmek, sınırlandırılması gereken yerde sınırlandırmak ile,
Maslahat ve uzlaşma adı altında şer’i kurallardan tamamen sıyrıldığını düşünmek arasında büyük fark vardır.
Attığınız her adımda Allah'ın rahmeti, hikmeti, kuvveti ve yardımı ile birlikte olmayı istemek ile,
İyi niyet bahanesiyle bu birlikteliği istemekten kendinizi muaf tutmak ve onu geçici olarak ertelemek arasında büyük fark vardır.
Herkes bu konuda kendini muhasebe eder ve hangi durumda olduğunu bilir.
“Aksine, insan kendi kendine şahittir, mazeretler öne sürse bile”
Kardeşlerim, Allah’ın yardımına ihtiyacınız var, o olmadan bir an bile kendi başınıza kalmamalısınız!
Eğer Allah’tan bir yardım gelmezse, kişinin görüşü/çabası ilk önce kendi çöküşüne neden olur.
Tüm Müslümanların gözleri size odaklanmış durumda… Ve içinde bulundukları durumdan onları kurtaracak yeni bir ihtişamın başlangıcı olmanızı umuyorlar.
Tüm kâfir ve münafık güçler sizi düşürmek veya yolunuzu saptırmak için size tuzaklar kuruyor.
Sizler sömürülen halklar için bir umut olun…
“O halde Allah'a sığının, şüphesiz ki ben sizin için açık bir uyarıcıyım."
Dördüncüsü: Şam halkının şu an şiddetle ihtiyaç duyduğu şey; Allah’ın emirlerine uymanın, sadece ağır bir sorumluluk değil, köleliğe dönüşü engelleyen tek koruma olduğunu idrak etmektir.
Velev ki hürriyeti kaybetse bile…
Bazıları, “Bazı şeriata aykırı şeyler yapsak da olur, yeter ki kazanımlarımızı kaybetmeyelim” der gibi konuşuyor. Ancak gerçek şu ki, Allah’ın yardımı olmadan kurtuluş mümkün değildir.
Tekrar ediyorum, bu kendimize ve insanlara zorluk çıkarmak, üstesinden gelemeyeceğimiz şer cepheleri açmak anlamına gelmez.
Allah'ın muradını aramada dürüst olmak anlamına gelir.
Beşincisi: Allah'ın dini aleyhine olsa bile, şer güçleri memnun etmeye çalışan, hırsa kapılıp sonra onlara dönüşenlerden ibret almaktır.
Mısır ve Tunus’ta olduğu gibi…
Altıncısı: İster aynı görüşte olsunlar ister olmasınlar, Müslüman kardeşlerinize merhamet göstermektir.
“Allah, kendilerini seven ve kendisini seven, müminlere karşı alçakgönüllü, kâfirlere karşı izzetli, Allah yolunda cihad eden ve hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayan, kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında merhametli bir topluluk getirecektir.”
Bazı konularda size muhalefet edebilir, hatalarınızı reddedebilir ve kabullenmemede şiddetli olabilirler.
Sonuçta kardeşleriniz sizin için bir destektir, kaçak farelerin kalıntılarından, iç ve dış şer güçlere karşı sizin için bir kalkandır.
Ve hatalarda ısrar etmekten sizi koruyacak hakikat dolu bir sestir.
O yüzden onları ihmal etmekten, onlara zulmetmekten sakının.
Onlara, laikliği savunan ve onu çarpık bir şekilde isteyen, uluslararası sistemin ve onun kuklalarının köleliğini yeniden kurmak isteyen alçaklardan daha kötü davranmaktan sakının. İşte Ey Şam halkı, bu zorlu aşamada sizi kurtaracak olan şeyler bunlardır.
Ve Peygamberimizin şu sözünü hatırlatıyorum:
“Bil ki, tüm ümmet sana fayda sağlamak için bir araya gelse, Allah'ın sana yazdığından başka bir şeyle sana fayda sağlayamazlar.
Ve eğer sana zarar vermek için bir araya gelseler, Allah'ın sana yazdığından başka bir şeyle sana zarar veremezler. Kalemler kaldırıldı ve sayfalar kurudu.”
Genel olarak takipçilere diyorum ki, şu anda Suriye'deki yetkililerin bahsettiğimiz şeyleri gerçekleştirip gerçekleştirmediği sorusuna odaklanmayın, aksine bu kavramları tavsiye etmeye ve bu kavramlara teşvik etmeye odaklanın.
Allah'tan Suriye'deki kardeşlerimizi bunlara uymaya, O'na itaat etmeye, rızasını aramaya, her şer sahibinin şerrinden onları korumaya, rahmetiyle onları kuşatmaya ve onları bir göz açıp kapayıncaya kadar kendi başlarına bırakmamaya muvaffak kılmasını dileriz.
Selam ve Allah'ın rahmeti üzerinize olsun.”