Köklü Değişim Medya
Çin yönetiminin Doğu Türkistan'a atadığı Uygur kökenli Sincan Bölge Vali Yardımcısı Erkin Tuniyaz, milyonlarca Uygurlu Müslümanın zorla tutulduğu toplama kamplarını savundu.
Tuniyaz, Birlemiş Milletler Cenevre Ofisi'nde başlayan ve 12 Temmuz'a kadar sürecek BM İnsan Hakları Konseyinin 41'inci oturumunda yaptığı konuşmada, "Yasalara uygun olarak mesleki eğitim merkezleri kurarak, dini aşırılıktan etkilenenleri eğitmeyi ve küçük adli suçlar işleyenleri de korumayı amaçlıyoruz. Bu onların terör ve aşırılık kurbanı olmalarını önleyecektir." iddiasında bulundu.
Uygur kökenli Çin Komünist Partisi üyesi yetkili, Pekin yönetiminin bu yöntemle Sincan'da (Doğu Türkistan) terörizm ve dini aşırılığı etkili bir biçimde frenlediğini de öne sürdü.
Din ve inanç özgürlüğünün yasalarla korunduğunu iddia eden Tuniyaz, "Sincan'da (Doğu Türkistan) çeşitli dinlere mensup 25 milyon kişi bir arada yaşıyor. Bölge birçok etnik gruptan oluşuyor." ifadesini kullandı.
Müslüman Uygurları uyuşturucu bağımlılarına benzeten ÇKP üyesi Erkin Tuniyaz, "Dini aşırılık yanlıları Sincan'da fesat yayan uğursuz vaazlar verdi ve bu bazı kişilerin harekete geçmesine neden oldu." diye konuştu.
"Sincan ilk olarak tüm etnik gruplara mensup halkların temel haklarını belirledi." diyen Tuniyaz, "Şiddet içeren terör suçlarının üzerine gittik. Terörle mücadelede önleyici tedbirler aldık ve aşırıcılığa neden olan temel nedenleri inceledik." dedi.
Batılı Diplomatlar: “Çin Kınanmamak İçin BM'de İlk Günden Kendini Savundu”
Ancak Cenevre'deki toplantıyı takip eden Batılı bazı diplomatlar, Tuniyaz'ın konuşmasını, Çin'in herhangi bir kınama ya da eleştiriye fırsat tanımadan hızlı bir ön alma çabası olarak değerlendirdi.
Erkin Tuniyaz konuştuğu sırada güvenlik önlemleri arttırılırken, Pekin yanlısı yöneticinin etrafında onlarca Çinli diplomat hazır bulundu.
Bu arada toplantının açılış konuşmasını yapan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, konuşması sırasında Pekin'i sert ifadelerle eleştirdi ve İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisinin bölgeye sınırsız erişimi konusunda Çin'le görüşmelerin sürdüğünü söyledi.
Dünya Uygur Kongresi: “Erkin Tuniyaz Uygurları Temsil Etmiyor”
Aynı saatlerde Cenevre'de bulunan sürgündeki Dünya Uygur Kongresi Başkanı İsa Dolkun, BM ofisi önünde düzenlenen protesto sırasında yaptığı açıklamada, Erkin Tuniyaz'ın Çin Komünist Partisi tarafından Doğu Türkistan'a gönderilen bir kişi olduğunu ve Uygur halkını kesinlikle temsil etmediğini belirtti.
Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun ayrıca, Çin'i gerçekleri gizlemekle suçladı.
"Toplama Kampları Derhal Kapatılsın"
Çin yönetimi, Doğu Türkistan genelinde inşa ettiği bin 200'ün üzerindeki toplama kampında ABD Dışişleri Bakanlığı verilerine göre 3 milyon civarında Uygurlu Müslümanı ve diğer Müslüman azınlıklara mensup kişileri zorla tutuyor.
Diasporadaki Uygurların asimilasyon ve soykırım yapıldığını belirttiği bölgede, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre bir milyonun üzerinde Uygurlu Müslüman zorla alıkonuluyor ve asimilasyona uğruyor.
ABD, AB, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü başta olmak üzere pek çok uluslararası örgüt, Çin yönetiminden toplama kamplarında tuttuğu Uygurları derhal serbest bırakmasını ve kampları da kapatmasını istiyor.
Çin Komünist Partisi iktidarı ise toplama kamplarının sözde mesleki eğitim merkezi olduğunu iddia ediyor.
Çin Doğu Türkistan’da Ağır Cürümler İşliyor
Geçtiğimiz yıl, İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından Çin'in ülkenin kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Müslüman Uygur halkına sistematik işkence ve insan hakları ihlallerinde bulunduğu bilgisi verilmişti.
New York merkezli İnsan Hakları İzleme örgütü daha önce Sincan'da yaşamış ve oradan ayrılmış kişiler, gözaltına alınanlar ve onların yakınları ile yaptıkları mülakatlar sonucu hazırladığı 117 sayfalık raporda, Çin’in, Müslüman Uygurlulara karşı toplu keyfi gözaltı, işkence ve kötü muamelesini belgelemişti.
Raporda, "Bölgede yaşayan 13 milyon Müslüman Uygur siyasi telkine, kolektif cezalandırmaya, hareket, iletişim ve dini kısıtlamalara maruz kalıyor." ifadesine yer verildi.
HRW Çin Direktörü Sophie Richardson, ''Çin hükümeti, Sincan'da onlarca yıldır görülmemiş bir boyutta insan hakları ihlalleri işliyor.'' değerlendirmesinde bulundu.
Dini uygulamaların emsalsiz şekilde kontrol altında tutulduğu ve yetkililerin bölgede İslam dinini yasakladığına işaret edilen raporda, halkın devamlı gözetim altında tutulduğu ve birbirlerini ''ispiyonlamaya'' teşvik edildiği aktarıldı.
Uygur halkına yönelik başlatılan kampanyanın aileleri de birbirinden ayırdığına değinilen raporda, sınırdaki sıkı pasaport kontrolleri nedeniyle çocukların ailelerinden ayrı kaldığı ve Çin hükümetinin Müslümanların yurt dışındaki tanıdıkları ile iletişim kurmasını engellediği ifade edildi.