Köklü Değişim Medya

Suriye'nin güneyindeki Dera’da bulunan bazı köy, kasaba, ev, dükkân veya okulların duvarında “Beşşar devrilecek” ve “devrim devam ediyor” gibi Suriye rejimine karşı yazılan sloganlar son günlerde yeniden ortaya çıktı. Yerel kaynaklar, bölgedeki rejim yetkililerinin, muhaliflerin yazmış olduğu tüm rejim karşıtı yazı ve sloganları silerek, Suriye rejimini yücelten sloganlar yazdığını söyledi.

Dera’nın batısındaki Muzayrib kasabasında, rejim karşıtı slogan yazdıklarından şüphelenilen iki kişinin rejim tarafından gözaltına alındığını aktaran kaynaklar, rejim karşıtı sloganların yeniden yazılması halinde failleri gözaltına almak amacıyla rejime bağlı askeri güçlerin Dera şehri ve kasabalarında devriye gezdiğini belirtti.

Söz konusu kaynaklar, Şam’ın, Suriye’nin güneyindeki dükkân sahiplerinden, dükkânlarının duvarlarına rejim bayrağını resmetmesini istediğini, bunu yapmayanları para cezası veya farklı şekilde cezalandırmakla tehdit ettiğini de aktardı.

Sloganlar Gözaltılara Tepki Olarak Ortaya Çıktı

Şarku’l Avsat’a konuşan, Suriye’nin güneyinden aktivist Muhannad el-Abdullah, sloganların, rejim güçlerinin muhalifleri gözaltına almaya devam etmesi nedeniyle yeniden ortaya çıktığını söyledi.

Rejim güçleri, geçtiğimiz hafta Dera kırsalında yer alan Harra beldesinde, çoğu eski muhalif unsurlar olan 8 kişiyi gözaltına almıştı.

Dera kırsalında yer alan Harra’da, bir gencin gözaltına alınması nedeniyle hükümete bağlı şehir karakolunun önünde oturma eylemi düzenlenerek, gencin serbest bırakılması talep edildi.

Öte yandan Dera kırsalında birkaç gün önce, rejim güçleri, DEAŞ’a mensup olmakla suçladıkları bölge sakinini gözaltına almak amacıyla yaşadığı çadıra baskın düzenledi. Söz konusu baskında, rejim güçleri, suçlanan kişinin küçük kızını öldürülüp, eşini de yaraladı.

Dera kırsalındaki Da'el kasabası sakinleri de eski bir muhalefet liderinin evinden kaçırıldıktan bir gün sonra cesedini buldu.

‘Suriye’nin Güneyinde Halk Direnişi’ Oluşturuldu

Öte yandan ‘Suriye’nin güneyinde halk direnişi’ oluşturulduğuna ve rejim güçlerine karşı operasyonlar düzenlendiklerine ilişkin haberler yayılmaya başladı.

Dera’daki aktivistlerin bir kısmı, Suriye'nin güneyindeki halk direnişi ve onun arkasında kimler olduğuna dair şüphe duyarken, halk direnişinin güneydeki gençleri cezbedecek bir ‘pençe’ olabileceğine dikkat çekti.

Aktivistler, Suriye rejiminin Rus tarafıyla anlaşarak bölgeye girmesinden sonra, şehrin güneyindeki bölgelerde, Dera’nın doğusunda gözaltına alınan gencin serbest bırakılmasını talep eden oturma protestosu gibi birkaç barışçıl gösteri düzenlendiği bilgisini vererek silah kullanıldığı iddiasını reddetti.

Bazı aktivistler ise güneydeki çok sayıda eski muhalefet unsur ve liderlerin ülkenin kuzeyine tehcir edilmeyi reddettiğini ve rejim güçlerinin, uzlaşma anlaşması ve mutabakatlara rağmen devam eden ihlalleri ve bölgeden düzinelerce insanın tutuklanmasıyla birlikte güneyde Suriye rejimine karşı sloganların geri döndüğünü belirtti.

Bu durumun gençleri rejimin ihlallerine tepki vermeye ittiğini aktaran aktivistler, ihlallerin devam etmesi halinde her an bir çatışmanın patlak verebileceğini söyledi.

Gözlemciler, Suriye rejiminin, güneyin ve bu sınır bölgesinin kontrolünü korumanın önemini idrak ettiğini dile getirdi.

Bölgeye askeri eylemlerin geri döndüğünü aktaran gözlemciler, ayrıca askeri ve sivil yetkililer tarafından Dera’ya resmi ziyaretler düzenlenerek, rejimin kendini yeniden göstermeye çalıştığını ifade etti.

Suriye Parlamentosu’nun birkaç üyenin yanı sıra Hava İstihbarat İdaresi yetkilisi Cemil el-Hasan ve Suriye Baş Müftüsü Şeyh Ahmed Bedreddin Hassun, Dera’yı ziyaret ederek, Dera halkına hizmet sözü verip, güven sağlamayı amaçladı.

Dera’da Olaylar Nasıl Başladı

6 Mart 2011 tarihinde 15 çocuk, duvarlara “Halk rejimin yıkılmasını istiyor.” sloganını yazdıkları için gözaltına alındı. Çocukların serbest bırakılması için kimi aşiret önderleri ile din adamları, Vali Faysal Kelsum ve istihbaratın Dera sorumlusu Atıf Necib’in yanına gitti. Ancak Atıf Necip, gelenlere çok kaba davrandı. Çocukların gözaltına alınması ve serbest bırakılmamaları sonucu halk barışçıl protestolar başlattı.

Güvenlik güçlerinin gösterilere ateşle karşılık vermesi üzerine olaylar büyüdü ve güvenlik güçleri sadece barışçı göstericileri değil, halka ateş açmayı reddeden kendi arkadaşlarını bile vuruyordu. Olaylar gittikçe büyüdü ve diğer illere de sıçradı. Halk bir süre sonra “kendini savunmak amacıyla” silahlanmak zorunda kaldı!