Cezayir’de Halk Korku Duvarını Aştı: “Binlerce Kişi Protesto Gösterilerine Katıldı”
07 Mart 2019

Cezayir’de Halk Korku Duvarını Aştı: “Binlerce Kişi Protesto Gösterilerine Katıldı”

Ajanslar-Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Cezayir’de Devlet Başkanı Abdülaziz Buteflika’ya karşı günler öncesinde başlayan protestolar ülke genelinde yayılarak devam ediyor. Buteflika’yı istifaya çağıran halk başkentte ve ülkenin diğer büyük kentlerinde sokaklara döküldü.

Başkent Cezayir'in sokakları, geçtiğimiz Cuma günü ve haftasonu Arap Baharı'ndan bu yana en büyük protestolara sahne oldu. Sokaklara çıkan yüz binlerce kişi '5. döneme hayır' sloganları attı. Polis göstericileri biber gazıyla dağıtmaya çalıştı.

Ülkede 20 yıldır iktidarda olan Buteflika Nisan ayında düzenlenecek seçimlerde adaylığını koyacağını haftasonu açıkladı. 2013 yılında geçirdiği felç sonrasında halk karşısına neredeyse hiç çıkmayan 82 yaşındaki Buteflika, adaylık kararını da seçim ekibi yöneticisi aracılığıyla bir televizyon kanalından açıkladı.

Buteflika, bu karara halktan tepki gelmesiyle beraber anayasa değişimi için referandum yapılması ve daha sonra da erken seçime gidilmesi vaadinde bulundu. Buteflika sözünü ettiği erken seçimde aday olmayacağını ifade etmesine rağmen protestolar devam ediyor.

20 Yıldır İlk Kez

Buteflika'nın aday olma olasılığına Eylül ayından beri karşı çıkan Zoubida Assoul, "Başkan mektubunda toplumsal mutabakattan söz ediyor. Ancak 20 yıl oldu hala bir toplumsal mutabakat kurulamadı" derken, bir muhalefet partisinin lideri, "Cezayirliler tutumlarını doğrudan açıklamalıdırlar. Onurumuzu ve ülkenin onurunu korumak zorundayız" diyerek halkı sokağa çıkmaya çağırmış.

Çeşitli ajanslara konuşan Cezayirlilerin "Bu ülkede bir gelecek kalmadı, ben gideceğim", "Ülkenin servetini hep aynı kafalar paylaşıyor", "Ne yapalım, protesto edecek olsak, hemen karanlık 10 yılı (1990'lardaki iç savaşı) anımsatıyorlar" gibi ifadeleri, köşe yazarı Amin Zaoui'nin, "Arap dünyasında seçim sonuçlarına inanmanın, deve sidiğinin kansere çare olduğuna inanmaktan farkı yoktur" sözleri, ilk tepkinin çaresizlik olduğunu düşündürüyordu.

Halk Rejim Değişikliği İstiyor

Sosyal medyadaki kaynama, muhalefetin çalışmaları ve yorumcu Salah Badis'in "Cezayir korku duvarını nihayet aştı" sözünü akla getirdi.

Sokaklar "Hırsızlar, memleketi yediniz", "Maskaralığa son", "Halk rejim değişikliği istiyor" sloganlarıyla çınlıyor, sloganlar futbol maçlarını da etkiliyordu.

Mouloudia d'Alger'in taraftarları "Burası monarşi değil", "Faslı Buteflika artık git" sloganlarıyla tribünleri sarsıyor, sokak yürüyüşlerine katılıyordu. Protestolarla, polisin biber gazı ve saldırıları altında geçen bir haftanın sonunda bir gazeteci, "Ulusun uzun sessizliği bozuldu. Öfke içine kapanmaktan kurtuldu ve bir güç olarak ortaya çıktı. Bu hafta protestolar iktidarı sarstı" diyordu.

Bir başka yorumcu, "Rejimin hazin sonu. Başkanı İsviçre'de tedavide ve destekçileri, ölmekte olan bir adamın en iyi seçenek olduğuna halkı ikna etmeye sıra gelince, polisten yardım almaktan başka yol bulamıyorlar. Peki bu gerçekten rejimin sonu mu?" diye soruyor, kendi sorusuna, "Evet ama uzun sürecek" diyerek cevap veriyordu.

Polis şiddeti her zamankinden ağırdı, biber gazı ve cop çok yaygın biçimde kullanılıyordu. Protestocular cevap vermiyor ve barışçı tutumlarını sürdürüyor, "Silmiyya, silmiyya" (Barışçı, Barışçı) sloganlarıyla yürüyorlardı.

Genç Nüfusun Dörtte Biri İşsiz

Cezayir'deki hükümet karşıtı protestoların başında bir lider yoktu ama öğrenciler ile toplumun genç kesimi hep ön saflarda.

Hafta sonundan bu yana aralıksız olarak devam eden gösterilerin 2011’de yaşanan Arap Baharı protestolarından bu yana gerçekleşen en geniş çaplı gösteriler olduğu belirtiliyor.

Göstericilerin büyük bir bölümünü öğrenciler ve genç Cezayirliler oluşturuyor. Ülke zaten genç bir nüfusa sahip. Resmi verilere göre 42 milyon kişinin yaşadığı ülkede her 4 kişiden biri 15 yaşın altında. Buna rağmen resmi verilere göre genç işsizliği yüzde 30 oranında.

Nüfusun neredeyse yüzde 70’inin 30 yaşın altında olduğu ülkede gençler, daha iyi iş imkânları ve yolsuzluktan arınmış yeni bir düzen talep ediyor.

Başta gençler olmak üzere Cezayir halkının bir kesimi 21 Şubat'tan beri ülkenin kentlerinde, sokaklarda, Buteflika'nın bu kararını, "Cezayir hayır diyor", "Artık git" sloganlarıyla protesto ediyorlardı.

Bir süredir İsviçre'de bir hastanede tedavi görmekte olan Buteflika, 3 Mart gecesi başkan adaylığı için başvurusu süresi sona ererken, son anda adaylık tezkeresini sundu.

Suriye İle Karşılaştırma

Cezayir Başbakanı Ahmed Uyahya mecliste yaptığı konuşmada, çok sorumsuz bir açıklama yaparak, "Cezayir'deki protesto gösterilerini, Suriye'deki iç savaşın başlangıcındaki olaylarla" karşılaştırıyordu.

Savunma Bakanı da "Suriye'de de isyan güllerle başladı" diyerek halkı korkutmaya çalışıyor, göstericiler de "Cezayir Suriye değil" sloganlarıyla cevap veriyorlardı.

Cezayir'de halk, yaşlı, hasta, yolsuzluklara batmış Buteflika'nın 5. dönemine karşı ama siyasi rejim de artık geri çevrilemez bir tükenme sürecine girmiş görünüyor.

Cezayir'de “Güç" Kimde?

Buteflika'nın sağlık durumu belirsizliğini korurken, Pazartesi günü Fransa'nın Cezayir Büyükelçisi “Buteflika tabii ki yaşıyor” diye bir açıklama yapmak zorunda kalıyor. Peki Buteflika ülkenin yönetiminde günbegün rol oynayamayacaksa, sorumluluk kimde olacak?

Cezayir, demokrasi ile yönetilen bir ülke olmakla beraber ordunun bazı üst düzey isimleri ile seçilmemiş iş adamlarından oluşan bir grup tarafından yönetildiği ve onların sponsorluğunda da ekonominin giderek serbest pazara kaydığı belirtiliyor.

Gözlemciler, bu grup ülkenin yönetimine ilişkin kararları verirken Buteflika'nın kenarda kaldığını belirtiyor.

Kuzey Afrika uzmanı Cristina Mas da bu görüşe katılıyor ve şöyle diyor: "Güç' adı verilen bu grup, onlarca yıl boyunca kamu sektörünü elden ele geçirdi ve devlet kurumları bir özel şirketmiş gibi yönetilir oldu. Bu kapalı çemberin başında ise Cumhurbaşkanı'nın erkek kardeşi Said Buteflika ile Genelkurmay Başkanı Ahmed Gaid Salah var."

1990'lı yıllardaki iç savaşa da tanık olan gazeteci Marc Marginedas ise, "Bir çeşit siyasi-askeri mafya olan 'Güç', iç savaş sonrası ülkeye biraz olsun istikrar getirmesi umuduyla başa getirilen Buteflika'nın güçlendiği yıllarda, Cumhurbaşkanının eliyle atadığı ve kontrol ettiği bir gruptu" diyor.

Kan ve Ölümle Geçen 10 Yıl

Yorumcular, "Bugünün Cezayir'ini ancak 1990'lı yıllara bakarak anlayabilirsiniz" diyorlar.

Ülke 1960'lı yıllarda uzun ve zorlu bir savaş sonucu Fransa'ya karşı sözde bağımsızlığını kazandı. Ancak savaş yerini kırılgan bir demokrasiye bıraktı. Ordu, 1990 yerel seçimlerini İslamcı grupların kazanmasına engel olmak için seçimleri iptal etti.

Ülkede iç savaş başladı ve 10 yılda 200 binden fazla insan öldü.

Marginedas, "Cezayir'in en karanlık günleri" sonrası 1999 yılında Buteflika'nın iktidara geldiği süreci şöyle aktarıyor:

"Buteflika generaller ve istihbarat örgütlerini kullanarak İslamcı grupları uzakta tuttu. İstikrar isteyenler kusurlu bir demokrasiye razı oldu ve 20 yıl kadar büyük bir sorun yaşanmadı."

Cezayir’de geçici istikrarın karşılığında siyaset yoksunluğu anlayışı baş gösterdi. Ancak bu defa yolsuzluk önü alınamaz hale geldi.

Öte yandan bazı uzmanlara göre, Buteflika zayıfladıkça iç çatışmalar farklı bir boyuta ulaştı. 'Güç' içinde Buteflika'nın liderliğinin devam etmesini isteyenler ve istemeyenler ikiye ayrıldı.