İstanbul'da Erdoğan-Şara görüşmesi gerçekleşti

Köklü-Değişim,Erdoğan'Dan-Şara'ya-Destek-Mesajı.jpg

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriyeli mevkidaşı Ahmed Şara arasında Dolmabahçe'de gerçekleştirilen görüşme sona erdi. Bakanların da katıldığı toplantıda Erdoğan, Suriye yönetimine destek mesajı verdi. 

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, İstanbul Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la bir araya geldi. 

Sürpriz görüşme saat 14.00'te başladı ve iki saat yirmi dakika sürdü.

İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, görüşmede Türkiye-Suriye ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel konular ele alındı. Ancak görüşmeye heyetler halinde katılım, acil bir durumun olduğu yönünde yorumlanıyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Suriye'yi çok daha aydınlık ve huzurlu günlerin beklediğine inandığını, Türkiye'nin bundan sonra da Suriye'nin yanında durmaya devam edeceğini ifade ettiği belirtildi. 

ABD ve AB’nin Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırma kararından sonra Türkiye’ye ilk ziyaretini gerçekleştiren Şara’ya Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptırımların kaldırılmaya başlanmasının Türkiye tarafından memnuniyetle karşılandığını, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunarak ülkenin ve ordunun tek bir merkezden idare edilmesinin önemli olduğunu söyledi.

Erdoğan, Türkiye ile Suriye ikili ilişkilerinin ve iş birliğinin enerji, savunma, ulaştırma başta olmak üzere her alanda gelişmeye devam edeceğini, Türkiye’nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da komşuluk ve kardeşlik hukukunun gereğini yerine getireceğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, ‘İsrail’in Suriye topraklarındaki işgal ve saldırganlığının kabul edilemeyeceğini, Türkiye’nin buna her platformda karşı çıkmaya devam edeceğini belirtti.

Görüşmede Suriye Cumhurbaşkanı Şara, yaptırımların kaldırılmasındaki kritik destek ve emekleri için Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etti.  

Görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Sefer Turan eşlik etti.

Şara'ya ise Türkiye ziyaretinde Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ve Savunma Bakanı Tümgeneral Murhaf Ebu Kasra eşlik ediyor.


Erdoğan’dan, Şara’ya Destek Mesajı 

Lübnan, Filistinliler ait silahlarının gelecek ay teslim edilmesini istiyor

Köklü-Değişim,Lübnan,-‘İsrail’in-Güvenliği-İçin-Filistinlilere-Ait-Silahları-Topluyor.jpg

Lübnan Başbakanlığı, dün ortak komitenin ilk toplantısıyla Filistinlilere ait silahların Lübnan'a teslimi sürecinin başladığını duyurdu ve silahların teslim edilmesini talep etti.


Bu hususta Haziran ortasından itibaren fiili adımların atılması konusunda mutabakata varıldı. Hamas görüşmelerden dışlanmasını, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Beyrut ziyaretine ilişkin usul ve uygulama konularındaki itirazları ve “kararın tek taraflı” olduğunu gerekçe göstererek kınamada bulundu.

Lübnan Başbakanı Nefaz Salam, belirli bir zaman çizelgesine göre açık bir uygulama mekanizması oluşturarak pratik adımların hızlandırılması talimatını verdi. Hükümet kaynaklarının yaptığı açıklamada, **“toplantıda Lübnan ordusunun bu görevi Beyrut'tan başlayarak, özellikle Hamas ve İslamcı grupların varlığının çok az olduğu kamplardan başlatacağı konusunda anlaşmaya varıldığını”** doğruladı.

Lübnan'ın el Cedid televizyonu, silah tesliminin Şatila, Mar İlyas, Baalbek'teki Celile, Raşidiye ve Beddavi olmak üzere beş kampta iki aşamada başlayacağını duyurdu. 

Washington’dan övgü ve destek alan Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn', ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus ve beraberindeki üst düzey heyet ile görüşmelerde bulunmuştu. Avn, bu kapsamda ABD ve ‘İsrail’ çıkarları doğrultusunda hareket ederken, Batı Şeria yönetiminden sorumlu Mahmud Abbas da bu eksende hareket ediyor. 

**Abbas ile Avn Mayıs’ta Silahsızlandırma Konusunda El Sıkışmıştı**

Filistin diktatör yönetmini sürdüren Mahmud Abbas, Lübnan'a Mayıs ayının başlaırnda yaptığı üç günlük ziyaret sırasında ülkedeki Filistinli grupların silahsızlandırılmasına yönelik bir çerçeve üzerinde anlaşmaya vardı.

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüştükten sonra Lübnan Cumhurbaşkanlığı'nın X hesabından yapılan ortak açıklamada **“her iki tarafın da ülkedeki tüm silahların devlet yetkilileri tarafından kontrol edilmesi gerektiği ilkesine bağlı olduğu”** beyan edildi:

**“Lübnan devletinin otoritesi dışındaki silahlanma döneminin sona erdiğine inandıklarını beyan ediyorlar”**

İlk aşamanın Beyrut'taki Burc el Barajneh, Şatila ve Mar Elias mülteci kamplarında başlayacağı ve ardından Temmuz ayı başında Bekaa Vadisi ve kuzeyde sürecin başlaması planlanıyor.

Zaman çizelgesine bağlanmayan üçüncü aşamanın ise güneydeki diğer mülteci kamplarında gerçekleşeceği ifade edildi.

Lübnan ve Filistin yönetimi, ABD’nin silahsızlandırma ve ‘İsrail’in güvenliğinin sağlanması siyaseti ekseninde hareket ediyor. 


Lübnan, ‘İsrail’in Güvenliği İçin Filistinlilere Ait Silahları Topluyor

Hizb-ut Tahrir’den, Hindistan-Pakistan arasındaki gerilim hakkında siyasi analiz 

Köklü Değişim,Hindistan-Pakistan Ateşkesi.jpeg

Hizb-ut Tahrir, Hindistan-Pakistan arasındaki gerilim, hemen ardından gelen ateşkes ve ABD'nin rolünü içeren bir siyasi analiz yayımladı.

Hindistan ile Pakistan arasında, ABD’nin arabuluculuğunda 10 Mayıs 2025’te ilan edilen ateşkes, Keşmir merkezli gerilimi geçici olarak dindirmiş gibi görünse de, bu sürecin arka planı, Müslümanların aleyhine işleyen kirli bir siyasi oyunun parçası olabileceğini kuvvetlendiriyor. 

İki nükleer güç arasındaki bu gerilim tüm dünya ajanslarının gündeminde ilk sıralarda yer almış ardından ABD’nin müdahalesi ile ateşkes imzalanmıştı. 

Hizb-ut Tahrir, 15 Mayıs 2025 tarihinde yayımladığı siyasi analizinde, bu gerginlik ve çatışmanın asıl sebebine, Hindistan’ın geçici olarak askıya aldığı İndus Suları Antlaşması’nın içeriğine, Amerika’nın, tıpkı ateşkesin sağlanmasında olduğu gibi saldırının başlamasında da bir parmağı olup olmadığına odaklanıyor.

Analizin başında, 22 Nisan 2025’te Hindistan yönetimindeki Cammu Keşmir’in Pahalgam bölgesindeki Baisaran Vadisi’nde turistleri hedef alan ve 26 kişinin hayatını kaybettiği saldırı, Hindistan-Pakistan ilişkilerinde yeni bir krizin fitilini ateşlediğine dikkat çekilerek olay kısaca özetleniyor.

**Saldırı ve ABD’nin Rolü**

Hindistan, saldırıyı Pakistan destekli gruplara bağlasa da, Pakistan’ın bu iddiaları kesin bir dille reddettiğine, saldırının, ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance’in Yeni Delhi ziyareti sırasında gerçekleşmesi ve Hindistan’ın hemen ardından İndus Suları Anlaşması’nı askıya alması, olayın planlı bir provokasyon olabileceği şüphesini güçlendirdiğine değiniliyor. Direniş Cephesi’nin (TRF) saldırıyı önce üstlenip sonra “siber saldırı” gerekçesiyle geri çekilmesi, bu olayın kurgulanmış bir senaryo olduğuna işaret ettiğinin altı çiziliyor. 

Ardından Hindistan’ın, 6 Mayıs 2025’te Pakistan’a yönelik füze saldırılarıyla gerilimi tırmandırdığına, Pakistan’ın ise ölçülü misillemesi, 5 Hint savaş uçağını düşürmesi ve Hindistan’ın iç kesimlerine SİHA’larla operasyon düzenlemesinin, Pakistan ordusunun gücünü ortaya koyduğuna dikkat çekiliyor.

Ancak, ABD’nin baskısıyla Pakistan’ın tam anlamıyla bir karşı saldırı başlatmamasının altı çizilerek, bölgedeki Müslümanların potansiyel zaferinin sömürgeci güçler tarafından engellendiğine özellikle vurgu yapılıyor. 

Analizde ABD’nin ateşkeste de elin olduğuna değinilen bölümde ise, ABD Başkanı Donald Trump’ın Truth Social hesabından yaptığı açıklamada, **“Amerika Birleşik Devletleri’nin arabuluculuğunda geçen uzun bir gecenin ardından, Hindistan ve Pakistan’ın tam ve derhal geçerli olacak ateşkes konusunda anlaşmaya vardığını duyurmaktan memnuniyet duyuyorum. Her iki ülkeyi de sağduyulu ve akıllıca bir yaklaşım sergiledikleri için tebrik ediyorum”** ifadelerine yer  verilerek, “ABD’nin bölgedeki manipülatif rolünü bir kez daha gözler önüne serdiği” beyan ediliyor şu ifadelere yer veriliyor: 

**"Amerika, komuta kademesinin kendisine olan bağlılığına ve sadakatine rağmen Pakistan ordusunun gösterdiği cesareti ve sergilediği kahramanlığı yeterince takdir etmemiş ve dolayısıyla Modi’nin savaşı sürdürmesi durumunda Amerika’nın Çin’le mücadeledeki taleplerini yerine getirmek şöyle dursun iktidarını kaybetmesinden korkmuştur! Bu sebeple, savaşı durdurma talimatı vererek, kendine sadık ve uşağı iki rejim arasında yapılacak müzakerelerle amaçlarına ulaşmak için siyasi kurnazlık yoluna gitmiştir!"**

Analizde diğer sorular şu şekilde yanıt buluyor: 

**İndus Suları Anlaşması ve Su Krizi**

1960 yılında Dünya Bankası’nın arabuluculuğunda imzalanan İndus Suları Anlaşması, Hindistan ve Pakistan arasındaki su paylaşımını düzenleyen temel bir çerçeve sunuyor. Ancak Hindistan, artan nüfusunu gerekçe göstererek anlaşmanın revize edilmesini talep ediyor. 23 Nisan 2025’te anlaşmayı askıya alması, Pakistan’a baskı yapmak ve revizyon taleplerini kabul ettirmek için atılmış bir adım olarak değerlendiriliyor. Hindistan’ın Chenab ve Jhelum nehirlerindeki barajlarla su akışını kesmesi, Pakistan’ın tarım ve ekonomisine ciddi bir tehdit oluşturuyor.

**ABD’nin Bölgedeki Stratejisi ve Modi’nin Rolü**

Hindistan Halk Partisi (BJP) lideri Narendra Modi’nin 2014’te iktidara gelmesi, ABD’nin Çin’i çevreleme stratejisinin bir parçası olarak desteklendi. Modi, Keşmir’in 2019’daki ilhakından Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’nu baltalamaya kadar ABD çıkarlarına hizmet etti. ABD, Hindistan’ı askeri ve ekonomik olarak güçlendirirken, Pakistan’la olan gerilimleri **“normalleştirme”** adı altında kontrol altına almaya çalışıyor. Bu bağlamda, Keşmir’deki direniş hareketlere karşı operasyonlar ve düzmece saldırılar, ABD’nin Hindistan’ı Çin’e karşı bir denge unsuru olarak konumlandırma çabasının bir parçası.

**Keşmir Müslümanlarının Durumu**

“Keşmir, Müslümanların kalbinde özel bir yere sahip. Hindistan’ın 2019’da Keşmir’in özel statüsünü kaldırması ve Müslümanlara yönelik baskı politikaları, bölgedeki gerilimi artırıyor. Ateşkes, bu baskıların azalması için bir umut olsa da, ABD’nin kontrolündeki bu süreç, Keşmir Müslümanlarının haklarını koruma mücadelesini sekteye uğratabilir. Hizb-ut Tahrir olarak, Keşmir’in özgürlüğünün ancak İslam ümmetinin birliği ve sömürgeci güçlerin etkisinden kurtulmasıyla mümkün olduğunu vurguluyoruz.”

Siyasi analizin son bölümünde ise ABD’nin bölgedeki hedeflerin odaklanılıyor. 

Hindistan-Pakistan ateşkesi, ABD’nin bölgedeki çıkarlarını koruma ve Çin’e karşı Hindistan’ı güçlendirme stratejisinin bir parçası olduğu ifade edilerek bu ateşkesin, Keşmir Müslümanlarının adalet arayışını gölgede bıraktığına dikkat çekiliyor. 

Hizb-ut Tahrir, Müslümanları, sömürgeci güçlerin entrikalarına karşı uyanık olmaya ve Raşidi Hilafet’in yeniden kurulması için çalışmaya çağırırken,  şu ifadelerle analize son veriliyor:

**“Pakistan’daki Müslümanların Hilafet’i ikame etme özlem ve arzuları gün geçtikçe artmaktadır. Allah’ın izniyle, halkına yalan söylemeyen öncü olan Hizb-ut Tahrir’in zafere ulaşmasına ramak kalmıştır. İçinde yaşadığımız bu ceberut saltanattan sonra Raşidi Hilafet’in kurulmasıyla Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi mutlaka tahakkuk edecektir.”**

 Detaylı analizin tamamını okumak için aşağıdaki linke tıklayabilirisniz...
 
[![Hindistan - Pakistan ve Ateşkes](https://hizb-turkiye.com/resimler/icerikler/hindistan-pakistan-ve-ateskes-1323.png?1747318380)](https://hizb-turkiye.com/hindistan-pakistan-ve-ateskes_d1323.html)

 
 
 

Hindistan-Pakistan Ateşkesi: ABD’nin Gölgesinde Yeni Bir Oyun mu?

ABD'nin ‘İsrail’ Büyükelçisi Huckabee'den Gazze'deki soykırıma tam destek

Köklü-Değişim,ABD’nin-‘İsrail’-Büyükelçisinden-Soykırıma-Destek.jpg



ABD'nin ‘İsrail’ Büyükelçisi Mike Huckabee, Gazze'deki savaşı sona erdirmesi ve oradaki insani krizi hafifletmesi için ‘İsrail’e baskı yapan Fransa ve İngiltere'ye yönelik sert bir çıkış yaptı.

ABD elçisi, ‘İsrail'in savaşı sona erdirmesi yönündeki talepleri nedeniyle Fransa ve İngiltere'nin ikiyüzlü davrandığını söyledi ve “Tarihlerini hatırlamaları gerekiyor” dedi. 

Sömürgeci ve soykırımcı ABD’nin, yine sömürgeci ve soykırımcı Avrupalıların kirli tarihini hatırlattığı söylemler iki ‘İsrailli’ diplomatın ABD’nin başkenti Washington’da öldürülmesinin ardından geldi. 

Ordu Radyosu'na konuşan Huckabee, ABD'nin ‘İsrail'i bu önlemlerden korumak için bir eylem planlayıp planlamadığını söylemeyi reddetti, ancak II. Dünya Savaşı'nda "Naziler tarafından saldırıya uğrayan" İngiltere ve Fransa'nın eylemlerinden dolayı "öfkelendiğini" söyledi.

"İki ülkenin geriye dönüp tarihlerini hatırlamaları gerekiyor" diyen ABD elçisi, "beraberliğe" razı olmak yerine, bu ülkelerin "Almanya'yı bombaladıklarını ve savaşın bu şekilde sona erdiğini, bunun kesin bir zafer olduğunu" sözlerine ekledi. 

Bu sözlerinin ardından, Paris ve Londra'nın, Hamas'ı tamamen yenmeden ‘İsrail'in savaşı bitirmesini talep etmesinin "ikiyüzlülük" olarak nitelendiren Huckabee, Hamas’ın "kazandığını iddia etmesine" izin verdikerini iddia etti. 

Bu ifadelerle işgalci ‘İsrail’in  594 gündür Gazze’de yaklaşık 60 bin Müslümanı vahşice katletmesi ve bu soykırıma devam etmesini “terörle mücadele” olarak gösteren Büyükelçi Huckabee, soykırıma açık bir şekilde destek verdi. 





ABD’nin ‘İsrail’ Büyükelçisinden Soykırıma Destek

Türkiye ile ‘İsrail’, Bakü’de Suriye hususunda bir anlaşmaya vardı 

Köklü-Değişim,“Türkiye-ile-İşgalci-‘İsrail’,-Bakü’de-El-Sıkıştı”.jpg

Türkiye ve işgalci ‘İsrail’, Bakü'de birkaç hafta önce gerçekleştirilen görüşmelerden sonra her iki ülkenin Suriye'deki askeri faaliyetlerine dair prensip anlaşmasına vardı.

Yahudi medyasının ‘İsrailli’ bir kaynağa dayandırdığı haberine göre taraflar ‘İsrail’ Savunma Kuvvetleri ve Suriye'de faaliyet gösteren Türk ordusu arasında askeri çatışmanın önlenmesine yönelik birkaç konuda prensipte anlaştı. Ülkenin güneyinde ise ‘İsrail’ bu bölgenin silahsızlandırılmasında ısrar ediyor.

Aynı zamanda ‘İsrail’ ve Türkiye'nin Suriye'deki kuvvetleri arasında olayların önlenmesi için "sıcak hat" kurdukları da ileri sürüldü. 

Azerbaycan'ın arabuluculuğunda görüşmeler devam ederken, görüşmelerin gidişatıyla ilgili bilgi sahibi olan kaynaklar, ‘İsrail'in, Türkiye'nin tank ve piyade birlikleri dahil olmak üzere, askerlerini Suriye topraklarına yerleştirmesine prensip olarak itiraz etmediğini bildirdi.

Türkiye ile ‘İsrail’ arasında 7 Mayıs 2025 Perşembe günü Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de yapılan görüşmelerde ‘İsrail’ heyeti, Türk heyetine Suriye'ye ilişkin iki talepte bulunmuştu.

‘İsrail', Türkiye'nin Suriye'de ‘İsrail’ Hava Kuvvetlerinin hareketlerini izleyebilecek hava savunma sistemleri ve radarlar kurmamasını şart koşmuştu. İşgalci ‘İsrail’, güven duyduğu Beşşar Esed’in devrilmesinin ardından kurulan yeni yönetimin defalarca garanti vermesine ve zeytin dalı uzatmasına rağmen Suriye’de silah depolarını ve başkanlık sarayının yakınlarını bombaladı. ‘İsrail’ Suriye’de işgalini genişletip başkent Şam’a 25 km kadar yaklaşmasına rağmen Şara yönetiminden ciddi bir adım gelmedi. 

 
  


“Türkiye ile İşgalci ‘İsrail’, Bakü’de El Sıkıştı”

Siyasi Bakışlar yorumcusu M. Hanefi Yağmur küfürbaz siyasetçileri demokratik rejim üzerinden değerlendirdi.

1636811490.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Siyasi Bakışlar yorumcusu M. Hanefi Yağmur küfürbaz siyasetçileri demokratik rejim üzerinden değerlendirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı **Meral Akşener**’in, Bingöl'de esnaf ziyareti sırasında bir kişi, İYİ Parti'nin HDP ile yakın ilişki kurduğunu söyleyerek tepki göstermiş, duruma müdahale eden İYİ Parti Grup Başkanvekili **Lütfü Türkkan** bu kişiye sinkaflı küfür etmişti.

Daha öncede başka milletvekillerinin de böylesi küfürlü sözler sarf ettikleri çokça görülen bir hadise. Milletvekilleri neden küfürlü konuşuyorlar? Özellikle seçimler yaklaşırken artan “seviyesiz söylemler” ve “sözlü sataşmalar” neyin işareti?

Siyasi Bakışlar yorumcusu M. Hanefi Yağmur küfürbaz siyasetçileri demokratik rejim üzerinden değerlendirdi.

**\_\_\_**

**Programın tamamı:**

Bizi Kimler Yönetiyor? Meclis Tutanaklarında Daha Ne Ağır Küfürler Var!

LGBT yönetmeliğini kabul eden Eyyubiye belediyesi, kararından vazgeçti

1582712018.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Urfa'nın **Eyyübiye Belediyesi,** eşcinsel sapkınlığın önünü açan **LGBTİ** yönetmeliğini önce kabul edip, daha sonra iptal etti. Eşcinsel sapkınlığın önünü açan ve bu çirkinliğin görünür olmasını, kamuda ve özel sektörde istihdam önceliği verilmesini hedefleyen yönetmelik bazı belediyeler tarafından kabul edilip uygulanmaya başlandı. Daha önce Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda bu sapkınlığın topluma kabul ettirilmesi için **İstanbul Sözleşmesi** kapsamında başlattığı **ETCEP’i** (Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi) devreye sokmuş, gelen yoğun eleştiriler üzerine projeyi askıya almıştı.

Belediye Meclisi'ne sunulmak üzere Eyyubiye Belediyesi’nin İnsan Kaynakları Müdürü Ahmet Alkan tarafından hazırlanan yönetmelik, önce Yazı İşleri Müdürü İsmail Kaya'ya ardından da Başkan Mehmet Kuş'un onayıyla meclise sunuldu.

Meclise gönderilen çirkin yönetmelik oylamaya sunuldu ve kabul edildi.

Ancak Meclis'te oylamaya sunulan yönetmelikte, "***Toplumda dezavantajlı konumda bulunan LGBTİ (lezbiyen, gay, biseksüel, trans ve interseks bireyler), etnik ve dini azınlıklar, sığınmacı ve mülteciler gibi çeşitli sosyal gruplara yönelik veri toplama, hizmet üretme ve belediye politikalarını yurtdışı ve yurtiçindeki STK'larla işbirliği içinde hazırlamak***" ifadelerinin yer aldığı görüldü.

Ajans Urfa'da yer alan habere göre kabul edilen yönetmelik yürürlüğe girerken, Eyyübiye Belediyesi yetkilileri durumu bir gün sonra fark edip, değişikliğe gidildi ve iptal edildi.

Haberde, çirkin yönetmeliği Belediyenin İnsan Kaynakları Müdürü Ahmet Alkan'ın internet üzerinden indirdiği ve CHP'li ya da HDP'li bir belediyeden "kopyala-yapıştır" usulüyle aldığı ifade edildi.

**İmza Kampanyası**

Batı aşığı ve oradan gelen her kanuna ve sözleşmeye sahip çıkan iktidar ve muhalefet partileri “İstanbul Sözleşmesi”ne sımsıkı bağlı. Eşcinselliği yaygınlaştırmak, namus mefhumunu ortadan kaldırmak, aileyi yok edip, gençliği ifsat etmek için planlanarak yürürlüğe koyulan İstanbul Sözleşmesi, kamuoyundan tepki almaya devam ediyor.

Bu kapsamda başlattığımız imza kampanyasına siz kıymetli okuyucularımızdan da destek bekliyoruz.

**İmza linki aşağıdadır**

[https://www.change.org/p/cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ailesiz-bir-gelecek-hedefleyen-istanbul-s%C3%B6zle%C5%9Fmesi-ve-6284-say%C4%B1l%C4%B1-kanun-iptal-edilsin?recruiter=468313674&amp;utm\_source=share\_petition&amp;utm\_medium=facebook&amp;utm\_campaign=share\_petition&amp;utm\_term=psf\_combo\_share\_initial&amp;recruited\_by\_id=fe3a96f0-bca0-11e5-ada9-757b967284e9&amp;utm\_content=fht-20330000-tr-tr%3Av2](https://www.change.org/p/cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ailesiz-bir-gelecek-hedefleyen-istanbul-s%C3%B6zle%C5%9Fmesi-ve-6284-say%C4%B1l%C4%B1-kanun-iptal-edilsin?recruiter=468313674&utm_source=share_petition&utm_medium=facebook&utm_campaign=share_petition&utm_term=psf_combo_share_initial&recruited_by_id=fe3a96f0-bca0-11e5-ada9-757b967284e9&utm_content=fht-20330000-tr-tr%3Av2)

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Suriye’de donan bebeğin görünütüsü vicdanları sızlattı

1578733886.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Suriye’den gelen son görüntü insanlık defterine utanç olarak yazıldı. Katillerle el sıkışan taş kalpli yöneticilerin hanesi bu cürümlere sessiz desteklerle doldu. Rusya, İran ve Esed rejiminin katliamları arşa ulaşırken, bu canilerle el sıkışanlar, donarak can veren körpe bedenlerin katili Esed’i yeniden meşru yönetici olarak tanımak için birbiriyle yarışıyor.

**Suriye’de Bir Körpe Donarak Can Verdi**

Acı olay Hama’nın kuzeyinde meydana geldi. Aktivistlerin ulaştırdığı bilgiye göre Rus ve rejimin hava saldırılarında anne babasını kaybeden ve kendisinden haber alınamayan küçük Erva Afrin-Mabatlı'nın cansız bedeni, 25 gün sonra bir zeytin ağacının altında donmuş halde bulundu.

Aylan bebeğin Akdeniz’de boğularak can vermesinden sonra çekilen görüntüleri gibi Erva bebeğin görüntüleri de sosyal medyada kısa sürede yayıldı.

![](https://resmim.net/f/N6Swv8.jpg)

İran’ın yanlışlıkla vurduğu Ukrayna uçağı gündemin zirvesinde yer alırken, 9 yıldır masum Müslümanları bilerek ve isteyerek katleden Rusya, İran ve Esed rejiminin katliamları görmezden geliniyor. Astana ve Cenevre masalarında katil rejim ile oturulup müzakere ediliyor.

Kardeşleri can verirken Suriye muhalefeti kuzeye çekilmiş ya katliamları izliyor ya icad edilen operasyonlarda vakit geçiriyor ya da daha fazla maaş için Libya’nın yolunu tutuyor.

Astana Üçlüsü Rusya, Türkiye ve İran masada aldıkları kararlar ve sahadaki operasyonlarla kendi halkını katleden cani Esed’in saltanatını korumaya devam ediyor. Körpeler donarken, taş kalpler de üşümüyor.

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Nehre düşüp donarak ölen çocuğun anne-babasının Çin Toplama Kamplarında tutulduğu öğrenildi.

1546098328.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Nehre düşüp donarak ölen çocuğun anne-babasının Çin Toplama Kamplarında tutulduğu öğrenildi.

Son günlerde sosyal medya gündeminde, nehirde düşerek donarak ölen Doğu Türkistanlı bir çocuğun buz kesmiş kahredici fotoğrafı var.

Yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre; donarak ölen bu çocuğun anne-babası Çin Toplama Kamplarında tutuluyor ve kendisi de 78 yaşındaki yalnız yaşayan dedesi ile kalıyordu.

**Çin zulmü altında yaşayan Müslümanların yaşadıkları trajediye her gün bir yenisi ekleniyor**

Nehirde donarak ölen bu fotoğraf, özelde Müslümanlara genelde ise tüm insanlığa kahredici Komünist Çin zulmünün geldiği noktayı; Doğu Türkistanlı Müslümanların çaresizliklerini ve terkedilmişliklerini adeta haykırıyor!

![](https://www.google.com/url?sa=i&source=images&cd=&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwi00PunrcXfAhVMTBoKHT_FCZ0QjRx6BAgBEAU&url=https%3A%2F%2Fforum.donanimhaber.com%2Fdonarak-olen-uygur-turk-cocugu--136473606&psig=AOvVaw3Qnmgr3bnWHnpiMcBHHy0g&ust=1546183679301957)![](https://img.donanimhaber.com/upfiles/2600066/25912903-9092-48a4-8313-ba00b0a14c02.png)

**Çin toplama kamplarına aldığı Uygur Türklerinin çocuklarını yetimhanelere yerleştiriyor**

Yine geçtiğimiz aylarda da ajanslara yansıyan haberlerde, sistematik insan hakları ihlalleriyle gündeme gelen Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde Müslüman Uygur Türklerinin çocuklarını yetimhanelere gönderdiği de ifade edilmişti.

Haberlerde; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yayımladığı son rapora göre, Çin’de 1 milyondan fazla Uygur Türkü ve diğer Müslüman azınlık toplama kamplarında tutuluyor.

Hükümetin, kamplarda tutulanların çocuklarını evlerinden alarak ülke genelinde çok sayıdaki yetimhaneye gönderdiği bildiriliyor.

Bizi Kimler Yönetiyor? Meclis Tutanaklarında Daha Ne Ağır Küfürler Var!

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Donarak Ölen Doğu Türkistanlı Çocuk İnsanlığa Çin Zulmünü Haykırıyor!

Erdoğan’dan, Şara’ya Destek Mesajı

Lübnan, ‘İsrail’in Güvenliği İçin Filistinlilere Ait Silahları Topluyor

Hindistan-Pakistan Ateşkesi: ABD’nin Gölgesinde Yeni Bir Oyun mu?

Hakkımızda

Linkler

İletişim Bilgilerimiz

Bizi Kimler Yönetiyor? Meclis Tutanaklarında Daha Ne Ağır Küfürler Var!

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Donarak Ölen Doğu Türkistanlı Çocuk İnsanlığa Çin Zulmünü Haykırıyor!

Erdoğan’dan, Şara’ya Destek Mesajı

Lübnan, ‘İsrail’in Güvenliği İçin Filistinlilere Ait Silahları Topluyor

Hindistan-Pakistan Ateşkesi: ABD’nin Gölgesinde Yeni Bir Oyun mu?

Sosyal Medya