Köklü Değişim Medya
Müslümanları ayağa kaldıran Arakan zulmü, dünyanın gözü önünde işlenmeye devam ediyor. Putperest Budistlerin vahşi katliamı ve zulmünden kaçan Arakanlı Müslümanlar için çare ve köklü çözüm nedir? İşte cevabı aranması gereken soru bu.
Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti, bu soruya ve daha fazlasına, “Arakan’daki Zulüm Zalime İtibar İle Değil Mazluma İhtimam İle Son Bulur!” başlığıyla yayımladığı bir basın açıklamasıyla cevap verdi. İslam beldelerinde koltuk tutan yöneticilere çağrı yapılan açıklamayı istifadenize sunuyoruz:
Arakan’daki Zulüm Zalime İtibar İle Değil Mazluma İhtimam İle Son Bulur!
10-11 Eylül 2017 tarihlerinde Kazakistan’ın başkenti Astana’da İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi yapıldı. Zirveye 57 ülkeden 70’e yakın heyetin katıldığı bildirildi. Zirvede teşkilatın dönem başkanı sıfatıyla bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan Arakan ile ilgili şunları söyledi: "Myanmar'da Müslüman kardeşlerimizin çektiği zulümlerin son bulması için hep birlikte çalışmalıyız. Bölgede yaşanan insani dramın önüne geçmek için Myanmar ve Bangladeş hükümetleri ile çalışmak istiyoruz. Baskı ve katliamlardan kurtulmak için topraklarına sığınan Müslümanlara gerekli kolaylığın gösterilmesi beklentisi ve yardım teklifimizi Bangladeş makamlarına ilettik. Uluslararası kuruluşlar, bilhassa da İslam ülkeleri olarak bizler elimizden gelen tüm imkânlarla bu zulmün son bulması için birlikte mücadele etmeliyiz."
Bir tarafta evsiz barksız, çaresiz ve yürekleri buruk bir şekilde sahipsiz kalmış Arakanlı Müslümanlar, diğer tarafta geniş toprakları, duyarlı halkları, güçlü orduları ve zengin enerji kaynakları olduğu halde koltuklarında çakılı halde oturan 57 İslam beldesinin korkak yöneticisi. Arakan bugün değil yıllardır kan ağlıyordu. Myanmar yönetimi Arakanlı Müslümanları yıllardır katlediyordu. Özelde Hizb-ut Tahrir, genelde ise tüm Müslümanlar olarak belki içinden adam gibi bir adam çıkar ve bu zulme son verir diye Arakan’daki zulme sessiz kalan yöneticilere yıllardır çağrı yapıyoruz. Ama ne fayda! Onlar her zamanki gibi önce kınama açıklamaları yapıyorlar, sonra topu taca atarcasına işi BM’ye havale ediyorlar, en sonunda da mazlum Arakanlı Müslümanlara sadece gıda yardımı yapmakla övünüyor ve bunun için birde zalimlerden izin istiyorlar.
Ne Astana’da toplanan kukla ve korkak yöneticiler, ne bugüne kadar Müslümanların bir derdine çare, bir yarasına merhem olmamış İslam İşbirliği Teşkilatı, ne de dönem başkanı sıfatıyla zulmün son bulması için Astana’daki zirvede birlik çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arakan’daki zulmü durdurmaya dönük fiili hiçbir adım atmadılar. Hani, ABD’den milyarlarca dolar değerinde silah satın alan Suud ordusu, Nükleer silaha sahip Pakistan neredesiniz? Budistlerle dostluk görüntüsü veren İran, sen kiminlesin? Geçit törenlerinde yürüttüğünüz “İslam Ordusu” ne işe yarıyor? 57 üye ülkesi bulunan “koskoca” İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Budist yönetime karşı yaptırımı sadece cılız bir kınama mıdır? Yazıklar olsun! Bu haliniz, sizin ve sözde teşkilatınızın Müslümanların maslahatı için değil ABD ve Batı’nın çıkarları için var olduğunu gösteriyor.
Ey Müslümanlar! İşte bu vahim durum sadece Arakanlı Müslümanların değil tüm ümmetin sahipsizliğini göstermektedir. İşte Halep, işte İdlib, işte Mescid-i Aksa ve Kudüs… Bu yönetimler hepsini çaresizliğe itti. Bu durumun sorumlusu siz misiniz? Hayır, bilakis sizler, sadece Arakan için değil, Halep, Kudüs ve diğer beldeler için sesinizi fazlasıyla yükselttiniz ve yükseltmeye devam ediyorsunuz. Yardımlarınızı gönderdiniz ve göndermeye devam ediyorsunuz. Asıl sorumluluk devletler ve yöneticilerdedir. Zira güçlü devlet ve güçlü lider olmak demek sadece kınamak ve mazlumlara gıda yardımı yapmak değil, zalime haddini bildirmek demektir. Ümmet artık fiili bir adım bekliyor. Çünkü Arakan’daki zulüm zalime itibar ile değil, mazluma ihtimam ile son bulur.