YSK Üyelerine Hakaret Davası: Ekrem İmamoğlu’na 2 Yıl 7 Ay Hapis Cezası
15 Aralık 2022

YSK Üyelerine Hakaret Davası: Ekrem İmamoğlu’na 2 Yıl 7 Ay Hapis Cezası

Köklü Değişim Medya

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.

Mahkeme hakimi, sanığın "hakaret" suçunu "kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı (YSK üyeleri)" işlediğini belirterek, bu nedenle İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmesine karar verdi. Mahkeme, verilen cezada indirim uygulamasına da yer olmadığına hükmetti.

Ahmak Tartışması

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasında 31 Mart yerel seçimlerinde "ahmak" tartışması yaşanmıştı.

Soylu, 31 Mart’ta İstanbul Belediye seçiminin iptalinin ardından Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi için Fransa'ya giden İmamoğlu'na “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi gidip şikayet eden ahmağa söylüyorum. Yazıklar olsun bu milletin sana verdiğine. Kursağından geçenlere yazıklar olsun” demişti.

İmamoğlu ise karşılık olarak Soylu'ya "31 Mart’ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa’da, onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan şeylere, biten şeylere baktığımızda, tam da işte 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır. Önce ona bir odaklansın" cevabını vermişti.

Mütalaada, İmamoğlu’nun "kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret" suçundan dolayı hapis cezası istenmişti.

İmamoğlu’nun Çağrısıyla Saraçhane’de Miting Düzenlendi

Mahkemenin karar için verdiği arada Ekrem İmamoğlu sosyal medyadan çağrı yaparak İstanbulluları Saraçhane'deki İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne davet etti. Bu çağrının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Almanya ziyareti sırasında ve İmamoğlu tarafından yapılması parti içi darbe yorumlarının yapılmasına neden oldu. Saraçhane'deki toplantıya mahkeme kararı öncesi çağrı yapılması, sürecin fırsata çevrilerek seçim mitingi havasında gerçekleştirilmesi planı olduğu şeklinde yorumlandı.

saraşhane.jpg

Çağrıya, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sosyal medyadan “Ankara'dan yola çıktığını” söyleyerek anında cevap verdi.

Bu gelişmeler üzerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya temaslarını yarıda keserek Türkiye'ye dönme kararı aldı.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, havalimanına hareketinden önce gazetecilere yaptığı açıklamada sonuna kadar adaleti savunacaklarına işaret ederek, şunları söyledi:

"Hukukun nasıl katledildiği bir kişinin iradesine teslim edilen devletin nasıl çürüdüğünü, adaletin nasıl çürüdüğünü, intikam duygusunun hangi noktalara taşındığını gayet net görüyoruz. Ama şundan hiç kimsenin endişe duymaması lazım biz sonuna kadar adaleti savunacağız, adaletsizliği yapanların da yanına bırakmayacağız."

Kılıçdaroğlu'nun İmamoğlu'yla 12 dakika süren bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiği de basına yansıdı.

CHP lideri, mahkemenin kararı öncesinde ise İmamoğlu'na destek için Twitter'dan yayınladığı “Adalet, adalet , adalet” başlıklı video mesajda şu ifadelere yer verdi:

“Ekrem başkanın ve İstanbulluların yargılandığı davaya bakan hakim, 'Sözlerin kime yönelik olduğu belli, tartışmasız Süleyman Soylu'ya karşı söylendiği belli' demişti. Bunu diyen bir hakimin vereceği karar açık ve nettir. Beraat dışında verilecek her karar saray talimatının ve kumpasın itirafı olacaktır. Sarayı son kez uyarıyorum, yargının üzerinden elinizi çekin. Bu halk kimsesiz değildir, aklınızı başınıza alın”

Mahkemenin Kararın Ne Anlama Geliyor?

2020 yılında yapılan infaz düzenlemesi gereği Ekrem İmamoğlu’nun verilen 2 yıl 7 ay hapis cezasından dolayı cezaevine girme ihtimali bulunmuyor. Ayrıca bir üst mahkemeye itiraz hakkı bulunuyor. 7 gün içerisinde açılacak davanın ise normal şartlarda yargının yoğun iş yükü nedeniyle 1,5 ila 2 yıl süreceği tahmin ediliyor.

Asıl tartışılan konu ise Mahkeme’nin TCK'nın 53/1 maddesinde işleterek verdiği siyasi men cezası.

Bir gün bile hapis cezası olsa failin belirli haklardan mahrum bırakılmasına neden oluyor. Yargıtay süreci sona erip, ceza kesinleşene kadar İmamoğlu belediye başkanlığına ve siyasi hayatına devam edecek. Ayrıca davada üst mahkeme karar verip yargı süreci tamamlanana kadar İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda da bir engel bulunmuyor.

İmamoğlu ve Akşener İkilisinden Açıklama

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, otobüsün üzerinden İmamoğlu’nun çağrısıyla Saraçhane’de toplanan kalabalığa seslendi ve karara tepki gösterdi.

Ekrem İmamoğlu, İstanbul'un 16 milyon İstanbullunun olduğunu söyledi. "Hangi çılgın, size, millete ait herhangi bir sürecin önüne set kurabilirmiş, hangi çılgın zincir vurabilirmiş, hiç kimse vuramaz" diyen İmamoğlu’nun siyasi propaganda sürecine çevirdiği konuşması dış basında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu ve daha sonra başbakanlık yolunu açan kısa cezaevi sürecine benzetildi.

İmamoğlu, "Yarın çoğalarak daha fazla bir arada, birlikte olacağız. Biz hayatımızda, aklımıza gelmeyecek şeyleri yaşıyoruz. Bu akşam saygıdeğer Genel Başkan'ımız bizimle beraber. Duygularını paylaştı. Değerli Genel Başkanım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu beni aradı, yarın altılı masanın liderleriyle birlikte yine İstanbulluların evinde bir arada olacağız. Zamanını sizinle paylaşacağım. Yarın halkımızı buraya davet edeceğiz, birlikte dertleşeceğiz" mesajını verdi.

Bu davanın, Türkiye'de adaletin kalmadığının ispatı olduğunu ileri süren İmamoğlu, davanın Türkiye'ye adalet ve demokrasi gibi en ulvi değerleri getirmek istemeyen insanların yönettiği bir dava olduğunu iddia etti.

AK Parti öncesi kemalist zulmün de buna benzer hatta daha şiddetli zulümleri rakiplerine karşı yaptığı biliniyor. “Demokrasi gibi en ulvi değerler” diyerek batıl nizamı övse de çoğunluğun oyunu alarak gücü eline geçirenin karşısındakileri her türlü zulmü reva gören bir düzen olduğu bir asırlık süreçte yaşanan tecrübelerle sabit.

**Akşener’den “Bu Şarkı Burada Bitmez” Hatırlatması **

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de Saraçhane'de yıllar evvel okuduğu bir şiir nedeniyle mahkum olan bir büyükşehir belediye başkanı olduğunu ve o gün Saraçhane'den seslenip, "Bu şarkı burada bitmez" dediğini hatırlattı. Bu hatırlatma aslında demokrasinin iktidar olanın elindeki tüm gücü rakiplerini saf dışı etmek için kullandıkları bir kısır döngü olduğu ve çıkar kavgasının sürekli bu şekilde sürdürüldüğü bir nizam olduğunu ortaya koyuyor. Hürriyet diye bayraklaştırılan demokrasinin iktidarın keyfi kararlarıyla çizdiği sınırlarda son bulduğu bilinse de ve bu keyfi kararları zamanında içişleri bakanlığı yaptığında bizzat uygulayan Akşener çok iyi bilse de demokrasi ve hürriyet sloganlarıyla oy toplayarak iktidara tırmanmaya çalışıyor.

O şarkının orada bitmediğini, bugün de bu şarkının burada bitmeyeceğini ifade eden Akşener, şöyle devam etti:

“Bugün iktidarda, yarından çok korkan bir irade var. İnsanlar korktuğu zaman ceza verirler, zulüm yaparlar, haksızlık yaparlar. Onun için bugün Ekrem kardeşim için verilen bu kararın arkasında bir büyük korku var. Size, demokrasiye, millet iradesine duyulan korku var. Onlar korkuyor ama biz korkmuyoruz. 'Yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat' diyoruz” sloganı ile Osmanlı İslam Devleti’ni yıkan Batı hayranı İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarının attığı sloganı tekrarlamış oldu. Akşener, karşısındaki rakibi de laik demokrasi ile yönettiği halde iktidara çıkabilme kavgasını sürdürürken sürekli bu sloganı kullanıyor.

Akşener, İmamoğlu'na bir tiyatro neticesinde ceza verildiğini iddia ederek, dün benzer cezayı millet nasıl yırttıysa bugün de sandıkla, demokrasiyle yırtacağını söyledi.

Karamollaoğlu: “Bu Anlayış Kaybetmeye Mahkumdur”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da İmamoğlu hakkındaki karara tepki gösterdi. Karamollaoğlu, açıklamasında “İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu hakkında verilen karar vicdani ve hukuki değildir. Adalet mekanizmasını siyasetin elinde adeta bir kılıç gibi kullanan bu anlayış kaybetmeye mahkumdur. Millet iradesini görmezden gelenler dün kaybetmiştir, bugün ve yarın da kaybedecektir" dedi.

Dış Basın

İngiliz ve Amerikan gazeteleri, kararı gelecek yıl yapılacak seçimlerle alakalı olduğunu ileri süren yorumlarda bulunurken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yükselişinin de benzer bir hapis kararıyla önünün açıldığını hatırlattılar.

Guardian: “Muhalefete Yönelik Baskı”

İngiliz Guardian gazetesi, yargının İmamoğlu hakkında verdiği kararın, seçimler öncesi ana muhalefet partisinin kilit isimleri üzerindeki baskının artırılmasının son adımı olduğunu ileri süren bir haber yayınladı.

Financial Times, Erdoğan’ın Aldığı Cezayı Hatırlattı

İmamoğlu'nun, biri iptal edilen iki seçimi de kazanarak İBB Başkanı olduğunu anımsatan Financial Times (FT), "O günden beri hükümet İmamoğlu'nun elini kolunu bağlıyor, belediye varlıklarını donduruyor, devlet bankalarından kredi almalarını engelliyor, yabancı tahvil piyasalarından borç almasının önünü tıkıyor" diye yazdı.

FT, Erdoğan ile İmamoğlu'nun siyasi yaşamlarının da bir karşılaştırmasını yaparak şu yorumları yaptı:

"İmamoğlu'nun siyasi talihi bazen Erdoğan'ınkini yansıtıyor. Erdoğan 1994'te İstanbul belediye başkanı seçildikten sonra ünü ülke geneline yayılmıştı. Ardından 1998'de okuduğu bir şiirde halkı nefrete sevk etmekten suçlu bulunmuş, siyasetten men edilerek başkanlığı bırakmak zorunda kalmış ve dört ay hapis yatmıştı. Erdoğan'ın haksız yere mahkum edildiği ‘algısı’ seçmenleri ateşlemiş ve dört yıl sonraki seçimlerde Erdoğan'ın İslamcı köklere sahip partisi seçimi kolaylıkla kazanmıştı”

O dönemde Erdoğan, okuduğu şiir nedeniyle kemalistlerin egemenliğindeki yargı tarafından ceza verilmişti.

Financial Times da İmamoğlu'nun kamuoyu yoklamalarına göre gelecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'ın en güçlü rakiplerinden biri olduğunu ileri sürdü.

"Uzun süredir devam eden ekonomik kriz 20 yıldır Türkiye'yi yöneten Erdoğan'ın AKP'sine olan desteği bugüne kadarki en düşük seviyelere indirdi. Ama AKP hâlâ ülkenin en büyük partisi" ifadelerine de yer verildi.

ABD’den New York Times: “Türkiye'yi Daha Fazla Otoriterliğe İtti”

Dava, Amerikan basınında henüz çok fazla yer bulmazken, ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times, haberinde "Neredeyse 20 yıldır ülkeyi yöneten Erdoğan, devletin geniş alanları üzerindeki nüfuzunu kendi iktidarını güçlendirip rakiplerini baltalamak için kullanarak, Türkiye'yi daha fazla otoriterliğe itti" yorumunu yaptı.

Türkiye’de basın hükümet yanlısı ve muhalefet yanlıları olarak ikiye bölünmüş vaziyette. Demokrasinin doğası gereği toplumu ikiye bölerek oy topladığı çatışmacı zemin ile ittifaklar iktidara ve ranta ulaşmak için her fırsatı değerlendiriyor. Halkın duygularını ajitasyon ve duygu sömürüsü ile istismar eden siyasi partiler iktidar ile güce ulaşınca gördükleri zulmü aynı şekilde rakiplerine uygulayabiliyorlar. Türkiye’de Batı’dan ithal demokratik düzenin bir asırlık tarihinde kemalistlerin de ordu destekli iktidarında türlü işkenceler, hukuksuzluklar, baskı ve işkence gördü. Bu da uygulanan demokratik nizamın, egemen güçlerin desteğiyle siyasi partilerin sürdürdüğü bir iktidar kavgası olduğunu, hedefe ulaşmak için her yolun mubah görüldüğünü ortaya koyuyor. Seçimlerde hatırlanan halkın sandıklar kaldırıldıktan sonra istisnasız her dönemde unutulup sefalete mahkum edildiği bir kısır döngü demorkasi ile sürüp gidiyor.