Köklü Değişim Medya
Putin ile Erdoğan'ın, Soçi'de Devlet Başkanlığı Rezidansı'ndaki görüşmesi dün akşam saat 17.20'de başladı, 19.35'de sona erdi. İki liderin baş başa yaptığı görüşmenin ardından heyetler arası görüşmeye geçildi. Bu görüşmenin ardından ortak basın toplantısı yapan iki lider, turizm ve ekonomi alanında yapılan iş birliğine vurgu yaparak ilişkilerin uçak krizinin öncesindeki seviyeye tekrar döndüğünü belirtti. Görüşmelerde Suriye'deki durumun da gündeme alındığını söyleyen Erdoğan, "Gelinen noktada siyasi çözüme odaklanabileceğimiz bir noktaya ulaştık" ifadelerini kullandı. Putin de bölgesel konular için Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde Suriyeli taraflar arasında diyalog kurulabilmesi için koşulların oluştuğunu belirtti ve "Erdoğan'a yapılan ortak çalışmalar için teşekkür ediyorum" dedi. İki liderin basın toplantısından sonra, Ankara'daki buluşmada olduğu gibi, gazetecilerden soru alınmadı.
Akar, Çavuşoğlu ve Kalın Eşlik Ediyor
Görüşmeye, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da katılıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) yapılan açıklamada Akar'ın Rus mevkidaşı Valeriy Gerasimov ile görüşeceği duyuruldu.
Rusya ve Türkiye liderlerinin bu yılki 6. yüz yüze teması olan Soçi'deki bu görüşme, Suriye'de çatışmasızlık adı altında Suriye direnişinin kırılmaya çalışıldığı bir döneme denk geliyor. Zira Putin, hem Suriye içi hem de dışından çeşitli hükümet yanlısı ve muhalif grupların katılacağı bir kongre düzenlenmesini önermişti. Rus Dışişleri yetkilileri bu kongrede Suriyeli Kürtlerin de yer alması gerektiğini söylerken, Ankara buna karşı çıkıyor.
Putin ve Erdoğan'ın bu yılki görüşmelerinin sonuncusu 28 Eylül'de Ankara'da gerçekleşmişti. Başbakan Binali Yıldırım’ın Amerika ziyaretinin ardından gerçekleşen Cumhurbaşkanı’nın Rusya ziyareti, ABD’nin Suriye ve Irak politikasında kimin, ne şekilde hareket edeceğine dair verilen yeni talimatlara göre alınacak pozisyonların değerlendirilmesi şeklinde yorumlandı.
Bir yılda 6 kez yapılan bu zirveler ABD’nin, Suriye politikasında ihmale ve tesadüflere yer bırakmayacak şekilde özenle eğildiğini, bu sebeple buradaki ihlaslı Müslümanlarla mücadelede Rusya ve Türkiye’yi mızrak başı olarak kullandığını göstermektedir.
Rusya'nın gözünden Putin-Erdoğan görüşmesi
Rusya Devlet Başkanı Basın Sekreteri Dmitriy Peskov, önümüzdeki Rusya-Türkiye görüşmelerinin formatını ‘iki Cumhurbaşkanının düzenli çalışma teması’ olarak değerlendirdi.
Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Yuriy Uşakov’un açıklamalarına göre, iki ülkenin liderlerinin diyalogunun ana temasının Suriye sorununun çözümüne ilişkin meselelerinin, bununla birlikte Suriye ve Irak’taki terör örgütleriyle mücadele ve ikili işbirliği konularının gündemde yer alacağı beklenmekte.
Resmi açıklamalara göre, ticari ve ekonomi alanında Rusya-Türkiye işbirliği, kriz öncesi düzeyi neredeyse yakalamış durumda. İki ülke arasındaki ticari ve iktisadi ilişkilerde neredeyse bütün yasaklar kalkmış ve ticari bağlantılar hızla gelişmekte. İkili toplantıda ‘Türk Akımı’ ve ‘Akkuyu Nükleer Santrali’ dâhil enerji alanındaki ortak projelerin de ele alınması bekleniyor.
Uzmanların tahminlerine göre, ikili görüşmelerde özellikle Soçi’de yapılması planlanan Suriye ulusal diyalog kongresine Demokratik Birlik Partisi (PYD) temsilcilerinin katılımı da değerlendirilecektir. Hatırlanacağı üzere, bu kongrenin yapılması ile ilgili inisiyatif Rusya Devlet Başkanı Putin’e ait. Daha önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un belirttiği gibi, şu anda Rusya, başta İran ve Türkiye olmak üzere Astana süreci ortaklarıyla bu kongrenin gündemini, zamanlamasını ve organizasyonel parametrelerini görüşmektedir. Forum, bilindiği gibi Suriye çözüm sürecinin katılımcı sayısını Suriye’de yaşayan etnik ve dinî unsurlar sayesinde genişletmeyi amaçlıyor. Potansiyel katılımcılar arasında PYD temsilcileri de gösteriliyor ki, Ankara’nın buna karşı olduğu biliniyor.
Basında ayrıca Türkiye’nin, Suriye’nin İdlib eyaletinde oluşturulan gerilimi azaltma bölgesinde Rusya ile ortak hareketlerini ve PYD-YPG’nin kontrolündeki Afrin kantonuna Türkiye’nin muhtemel operasyonunu da değerlendirmek istediği yönünde bilgiler yer almakta. Daha önce Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, bu konuyla ilgili olarak ‘Türkiye kendi güvenliği için gerekli gördüğü yer ve zamanda müdahaleyi yapar’ demişti.
Putin-Erdoğan görüşmesinde ayrıca S-400 füze savunma sistemleri ile ilgili konuların da konuşulacağı bekleniyor. Hatırlanacağı üzere, Eylül ayında Erdoğan, Ankara’nın S-400 sistemlerinin satın alınmasıyla ilgili Moskova ile bir anlaşma imzaladığını ve kaporayı da ödediğini açıklamıştı. Ardından Türkiye’nin Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, sistemlerin teslimatının iki yıl içinde başlayacağını belirtmişti. Rusya’nın silah ve teknoloji şirketi Rostek Genel Müdürü Sergey Çemezov’un sözlerine göre, S-400’lerin teslimatı için Türkiye ile olan sözleşme tutarının 2 milyar doları aşmıştır.
Bununla birlikte Brüksel’de yapılan son NATO Savunma Bakanları toplantısında Türkiye’nin Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Fransız ve İtalyan mevkidaşlarıyla hava ve füze savunma sistemlerini de içeren savunma sanayi işbirliğinin geliştirilmesine yönelik niyet beyanını imzaladı. Söz konusu niyet beyanına göre, Fransız-İtalyan konsorsiyumu Eurosam’ın hava savunma sistemleri olan SAMP-T’nin Türkiye ile ortak üretimini öngörülüyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, böyle bir belgenin imzalanmasından dolayı memnun olduğunu dile getirerek şunları kaydetti: “NATO müttefikleri arasında artan işbirliğini her zaman memnuniyetle karşılıyoruz. Böylelikle hem müttefikler ihtiyaçları olan kabiliyetlere erişiyor hem de bunların NATO’ya entegrasyonu mümkün olduğu için müttefiklerin birlikte hareket edebilmesi kolaylaşıyor”.
Her ne kadar bu adımın Türkiye’nin S-400’lerden vazgeçeceği anlamına değil, ABD’nin olmadığı bir alt ittifak dolayısıyla NATO’da oluşan çatlaklara işaret ettiği belirtilse de geçen hafta ABD ziyaretinde bulunan Türkiye’nin Başbakanı Binali Yıldırım’ın, ‘S-400’lerin Türkiye için bir tercih değil mecburiyet’ olduğu açıklamalarının, birtakım çevreler tarafından bu konuda farklı bir tabloya işaret ettiği gibi yorumlanmaktadır.
Bütün yukarıda yazılanları toparlayacak olursak, Putin ile Erdoğan arasında gerçekleşen bütün önceki görüşmelerin gibi, önümüzdeki toplantının da gündeminin pekâlâ yoğun olacağı beklenmektedir.