Lozan Tapu Senedi Değil, Ağır İpotektir!
24 Temmuz 2024

Lozan Tapu Senedi Değil, Ağır İpotektir!

Köklü Değişim Medya

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu’nun 23 Temmuz 2024 Salı günü gerçekleştirdiği "Gündem Değerlendirme" toplantısında, 101. yıl dönümünü geride bırakan Lozan Barış Antlaşması ele alındı. Toplantıda ayrıca Hayvan Hakları Yasası ve küresel kesintiye neden olan Microsoft krizi hakkında değerlendirmelerde bulunuldu.

Toplantıda konuşan Medya Bürosu Üyesi Muhammed Emin Yıldırım, tarihi ve siyasi gerçeklikten uzak bir şekilde zafer ve bağımsızlık olarak gösterilen Lozan Antlaşması’nın, daha en başından meşruiyet sorunu ile başladığını, İstanbul’da Hilafet yönetimi varken yeni kurulan Ankara hükümetinin yetki gaspı yaparak anlaşmayı imzalayıp yürürlüğe koyduğunu söyledi.

İtilaf devletlerine liderlik eden sömürgeci İngiltere’nin asıl amacı olan Hilafeti kaldırma işini İstanbul hükümetine kabul ettiremeyeceğini çok iyi bildiğinden, Lozan’ın gizli maddelerini el altından Ankara hükümetine ileterek söz aldıktan sonra müzakere için onların önünü açtığına, sadece bu durumun bile Lozan’da şark toplumuna yani İslam ümmetine kurulan tuzağı fark etmek için yeterli olacağına dikkat çeken Yıldırım, şöyle devam etti:

“Lozan ile ilgili anlatılacak çok şey var. İngilizlerin bir yandan İstanbul'u işgal edip Hilafet yönetimini baskı altına alırken, diğer yandan Yunanlıları savaşa sokarak Mustafa Kemal'i kahramanlaştırmasından tutun da, batılı siyasetçilerin Lozan hakkındaki çarpıcı övgü dolu sözlerine kadar birçok mesele var. Ancak bunları anlatmaya burada vaktimiz el vermeyecektir. Biz sadece zamanın doğruladığı gerçekleri ortaya koyalım. Zafer denilen Lozan'dan sonra neler olmuş görelim.

En başta sınırlarımız talan edildi. Lozan'a giderken 12 milyon km² toprağımız vardı. Dönerken 783 bin km² toprağımız kaldı. Misak-ı Milli sınırları içindeki Musul, Kerkük, Süleymaniye ve Ortadoğu petrol yatakları İngilizlere, Hatay ise Fransızlara bırakıldı. Bunun yanında, 12 Ada İtalyanlara, İmroz, Bozcaada ve Tavşanlı adaları dışındaki bütün Ege Adaları Yunanistan'a hediye edildi. 1571'den beri Osmanlı'ya ait olan Kıbrıs ise yine İngilizlere bırakıldı. Serbest Ticaret Anlaşması gereği, Boğazlardaki hâkimiyet Osmanlı'nın elinden alındı. Avrupalı devletler, boğazlardan geçiş konusunda özgür bırakıldı. 1936'da imzalanan Montrö ile boğazlar bizim oldu diye sevinç çığlıkları atanlar hala Lozan'ı zafer olarak göstermeye çalışıyorlar! Oysa boğazlar hala tam anlamıyla bizim sayılmaz!

Yabancı okullar ve azınlık hakları konusu, gayrimüslimler lehine karara bağlandı. Böylelikle İslâm topraklarında misyonerlik faaliyetleri meşruiyet kazanmış oldu. Yunanı denize döktük ama nüfusunun yüzde 70'i Müslüman olan Batı Trakya, masada Yunanlılara verildi. Yunanistan'dan almamız gereken 190 milyar dolar savaş tazminatından vazgeçildi.”

Yıldırım, Türkiye’nin 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması'nı imzalamasına rağmen İngiltere’nin imza için Lozan'ın gizli maddelerinin yerine getirilmesini beklediğini hatırlatarak, “29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildi ve laikliğin teminatı olarak gizli antlaşmanın ilk maddesi böylelikle yerine getirilmiş oldu. 3 Mart 1924'te Hilâfet kaldırılmasıyla ikinci madde, hemen ertesi gün Halife ve tüm ailesi sürgün edilmesiyle üçüncü madde, son olarak da Halife'nin tüm mallarına el konulmasıyla dördüncü madde yerine getirildi. 13 Ekim 1923'te İstanbul başkent olmaktan çıkarılarak başkent Ankara'ya taşındı. 12 Haziran 1924'te camilerin satılması ve kapatılması kararı alındı (4000'e yakın cami satıldı, bazıları bar, kumarhane, içkili mekân ya da ahır oldu). 16 Temmuz 1924'te, İngiltere tüm istekleri yerine getirildikten sonra Lozan'ı imzaladı. Bu şekilde Hilâfet yıkıldı, Müslümanların İslâm ve Kur'an ile bağı koparılıp atıldı." ifadelerini kullandı.

Konuşmasının sonunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2016 yılında “Lozan’ı bize zafer diye yutturmaya çalışıyorlar” ifadesinden batıya ve laik Kemalistlere şirin görünmek için çark ettiğini, şimdi ise Lozan sonrası kurulan İngiliz destekli laik Cumhuriyetin yüzüncü yılını Türkiye yüzyılı ilan ederek Müslümanları aldattığını söyleyen Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:

“Tüm bu hakikatlerden sonra, Lozan Barış Anlaşması'nı övmek, Lozan'da çizilen sınırlara bağlı kalmak ve Lozan'ı kurtuluş kabul etmek basiretsizlikten öte bir şeydir. Lozan, Hilafet'in ilga edilmesidir. Lozan, İslam ümmetinin parçalanması demektir ve Lozan, ihanetin resmidir. Zilleti ve küçülmeyi bağımsızlık kabul eden batı akıllı yönetici ve siyasetçiler, onu tapu senedi olarak göstermeye çalışsa da Lozan, topraklarımıza, inancımıza ve geleceğimize konulan ağır bir ipotektir. Zira savaş, yenilince değil, düşmana benzeyince kaybedilir.”

Konuşmanın tamamını ve diğer gündem konularına ilişkin değerlendirmeleri toplantı videosundan izleyebilirsiniz.

#YenidenHilafet