Küstah ABD’den, İdlib Halkına Tehdit!
03 Ağustos 2017

Küstah ABD’den, İdlib Halkına Tehdit!

Ajanslar

Köklü Değişim Medya

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Michael Ratney, Suriye'nin Türkiye sınırındaki İdlib eyaletinde yaşanan çatışmalardan Nusra Cephesi'nin ana gövdesini oluşturduğu çatı örgütü Heyet Tahrir el-Şam'ın zaferle çıkmasının, ülkenin geleceği açısından büyük bir tehlike yaratacağını söyledi.

Ratney, Çarşamba gecesi internet üzerinden yayınladığı mektubunda, "Suriye'nin kuzeyi, tarihinin en büyük trajedilerinden birine sahne oluyor... İdlib'te Nusra Cephesi'nin hâkimiyet kurması halinde, ABD'nin gerekli askeri önlemlere başvurmamaları konusunda uluslararası aktörleri ikna etmesi çok zorlaşır" dedi.

Yaklaşık 2 milyon nüfusu olan İdlib, şu anda tamamı Suriye hükümetine karşı savaşan silahlı grupların elinde bulunan tek eyalet. Bu nedenle de hem Suriye ordusu hem de Rusya'nın hava operasyonlarının hedefi oluyor. Eyaleti elinde tutan gruplar arasında yaşanan çatışmaların hava operasyonlarının şiddetini artırmasından endişe ediliyor.

Ratney*, "İdlib'te ortaya çıkacak ağır sonuçların sorumlusunun (Heyet Tahrir el-Şam'ın lideri Ebu Muhammed el) Colani ve çetesi olduğunu herkes bilmelidir"* dedi.

Özel temsilci, Ürdün'ün başkenti Amman'da Suriye'nin güneybatısında ateşkes ilan edilmesi için Rusya ile yapılan gizli görüşmeleri yürüten isim olarak biliniyor. ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından açıklanan bu ateşkes, Suriye'deki iç savaşın sona erdirilmesi için iki büyük devletin attığı ilk somut adım olarak görülüyor.

'İsim değiştirseler de ABD'nin hedefinde olacaklar'

Ratney, İdlib eyaletinde Nusra Cephesi ile bağlantılı tüm savaşçıların El Kaide'nin bir parçası olarak görüldüğünü ve isimlerini değiştirmelerine karşın ABD'nin hedefinde kalacaklarını da ifade etti.

2016'da adını Şam'ın Fethi Cephesi olarak değiştiren ve El Kaide'den ayrıldığını duyuran Nusra Cephesi, son süreçte başka cihatçı gruplarla birlikte Heyet Tahrir el-Şam adında bir çatı örgüt kurdu.

Nusra Cephesi; Birleşmiş Milletler (BM), ABD, Rusya ve Türkiye'nin 'terör örgütleri listesinde' yer alıyor.

Ahrar'uş Şam ve adını Şam'ın Fethi Cephesi olarak değiştiren Nusra Cephesi, 2015'te İdlib'i alan çatı örgütü Fetih Ordusu içinde birlikte yer almış ve bu eyalet farklı gruplar tarafından ortak olarak yönetilmeye başlanmıştı.

Ancak bu iki büyük grup arasındaki anlaşmazlıklar ise zaman içinde arttı ve son olarak Temmuz ayında bugüne kadar yaşanan en şiddetli çatışmalar başladı. Ahrar'uş Şam ise BM, ABD ve Türkiye'nin bu listesinde bulunmuyor.

Ahrar'uş Şam; Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) çatısı altındaki gruplarla işbirliği, Türkiye ile iyi ilişkileri ve son dönemde kendisini uluslararası alanda kabul ettirmeye yönelik gayretleri sayesinde Nusra Cephesi'nden kendini ayrıştırmaya çalışıyor.

Ratney’in açıklamasının tam metni:

“ABD’nin İdlib’teki son gelişmeler hakkındaki tutumu

Suriye’nin kuzeyi geçtiğimiz hafta en büyük trajedilerinden birine tanık oldu. Genel olarak Tahriru’ş Şam Heyeti, özel olarak Cevlani çeteleri, Suriyeli halka ve muhalif gruplara saldırılar düzenledi. El Kaide’nin, şahsi hedeflerine ve dar örgütlerine hizmet olsun diye böyle bir adımı atması, kuzeyin geleceğini tehlikeye sokacaktır. Bu durumda herkes, ileride İdlip’in başına gelecek cezaların baş sorumlusunun Cevlani ve çetelerinin olduğunu bilmelidir.

Bu bağlamda şunlara dikkat çekmeyi uygun görüyoruz;

Cevlani’nin şer’i kadılarının diğer grupların öldürülmesi, kanlarının ve mallarının helal görülmesi hususunda fetvalar yayınlaması, örgütün akli yapısında El Kaide fikrinin hala yattığını göstermektedir. Grubun isminin değişmesi, bu hakikati değiştirmeyecektir.

Nusra Cephesi ve El Kaide’ye bağlılığına devam eden komutanları, beraber çalıştığı grubun adı her ne olursa olsun ABD’nin hedefi olmaya devam edecektir. Bu sınıflandırma cemaatleri de, bireyleri de kapsamaktadır. Tahriru’ş Şam Heyeti çatı gruptur. Bu çatı gruba giren herkes, Suriye’de El Kaide ağının bir parçası olacaktır.

Nusra Cephesi’nin sözde sivil idarenin arkasına gizlenme planı, bir aldatma yöntemi olup, söz konusu sınıflandırmadan kaçınmayı hedeflemektedir. Bundan daha önemlisi ise Suriyeli halkı aldatmaya çalışmalarıdır. Biz bu idarenin sahte bir vitrinden ibaret olduğuna inanıyoruz.
Nusra Cephesi’nin üstünü örtmek için inşa edilen veya Nusra Cephesi’nin katıldığı hiçbir vitrinle asla ilişkiye girmeyeceğiz. Aksine terör örgütünün bir parçası ve Cevlani çetelerine yardım olarak itibar edeceğiz.

Tahriru’ş Şam Heyeti’ne fikri ve ideolojik beraberlikten ziyade belirli taktiksel nedenlerden dolayı katılan kesimlerin bulunduğunun farkındayız. Onlara, geç olmadan Cevlani çetelerinden uzaklaşmalarını tavsiye ediyoruz.

Suriyeli halka insani yardımlarımızı ulaştırmaya devam edebilmek için Nusra Cephesi’nin kontrolünden geçmeyen yollar bulacağımızdan ümitliyiz. Suriyeli halkın acılarını her zaman hafifletmeye çalışacağız.

Nusra Cephesi’nin İdlib’teki hegemonyası gerçekleştiği halde istenen askeri operasyon olması hususunda uluslararası kesimleri ikna etmek ABD için zor olacaktır. Bu bağlamda kuzeydeki herkesten bu çeteden uzak durmasını ve bu terörü reddetmesini tavsiye ediyoruz.
Michael Ratney

ABD Suriye Temsilcisi”[1]

Rusya'dan "Humus'ta ateşkes" açıklaması

Öte yandan Rusya’dan da Humus’ta ateşkes imzalandığına dair bir açıklama geldi.

Rusya, Suriye'nin orta kesimindeki Humus'ta ateşkes sağladığını duyurdu ancak anlaşmayı bölgedeki askeri muhalif gruplardan yalnızca biri imzaladı. Müzakere Yüksek Komitesi (MYK) Humus temsilcisi Fatih Hassun, açıklamayı eleştirerek, Türkiye'nin garantörlüğüne bağlı kaldıklarını söyledi.

Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, bugün, "Humus'un kuzeyinde yerel saatle 12.00 itibarıyla muhalifler ve rejim güçleri arasında tam ateşkesin başlayacağı konusunda muhaliflerle anlaşıldığı" yönünde açıklama yaptı.

Konaşenkov, yarından itibaren bölgeye Rus Askeri Polisi'nin konuşlanacağını belirterek, ateşkesin 31 Temmuz'da muhaliflerle yapılan toplantıda kararlaştırıldığını söyledi.

Ancak AA muhabirinin elde ettiği anlaşma metnine, bölgedeki askeri muhalif gruplardan yalnızca biri ve etki alanı oldukça küçük, Tevhid Ordusu'nun imza attığı ve anlaşmada, garantör olarak sadece Rusya'nın yer aldığı görüldü.

MYK Humus temsilcisi Fatih Hassun da, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rusya'nın ateşkesin tek garantörü gibi davranmasına itiraz ettiklerinin, herhangi bir anlaşmada Türkiye'nin garantörlüğüne bağlı kaldıklarının altını çizdi.

Kazakistan'ın başkenti Astana'da 3-4 Mayıs'ta düzenlenen Suriye konulu 4. toplantıda garantör ülkeler Türkiye, Rusya ve İran, İdlib ili ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyindeki belli bölgeler, başkent Şam'daki Doğu Guta, Suriye’nin güneyinin belli bölgelerini (Deraa ve Kuneytra vilayetleri) "çatışmasızlık bölgesi" ilan etmişti.


[1] Tercüme: Mepa News