Hizb-ut Tahrir Suriye Vilayeti Şam’ın kurtarılması ve zalim Esed’in devrilerek yurt dışına kaçmasıyla ilgili bir bildiri yayınlayarak Suriye’nin geleceği ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Suriyeli mücahit gruplar 27 Kasım sabahı Esed rejimine karşı başlattığı "Saldırganlığı Caydırma Operasyonu" neticesinde önce Halep ardından Hama, Humus, Dera ve en son başkent Şam 12 gün kısa bir sürede rejimden kurtarıldı. Böylece Esed ailesinin 54 yıl boyunca sürdürdüğü baskıcı, suç dolu ve despot yönetimi sona erdi. Bu dönemde Allah’ın dini ve kullarıyla savaşılmış, halka her türlü eziyet ve işkence reva görülmüştü.
Hizb-ut Tahrir Suriye kazanılan bu tarihi zafere ilişkin mücahitlerin ve halkın sevincini paylaşarak, “Şam Zalimini Devirdiniz Bundan Sonra İslam'ın Hükmü ve Hilafet Devletinden Başka Bir Şeyi Kabul Etmeyin!” başlıklı bir bildiri yayınladı.
"Düşmanlarımız, bizi tekrar başlangıç noktasına döndürmeyi hedefliyorlar."
Yayınlanan bildiride çağın firavunu Beşar Esed’in Amerika’nın korumasıyla ayakta kalacağını sanarak kibirlendiğini fakat önceki zorba yöneticiler gibi zelil, hor ve lanetlenmiş bir şekilde cehennemin yolunu tuttuğu ifade edildi.
Bu çöküşün, müttefiklerinin çaresiz diplomatik çabalarının ortasında ve Astana görüşmelerinin tarafları olan Rusya, Türkiye, İran ve diğerlerinin Doha’daki toplantılarının ardından geldiğine dikkat çekilen açıklamada Şam halkına ve devrimin samimi mücahitlerine uyarı yapılarak şöyle denildi:
“Bu büyük zaferi ve devrimcilerin kahramanlıklarını tebrik ediyoruz. Ancak onları, devrimlerine yapılan büyük hilelerden sakınmaları konusunda uyarıyoruz. Düşmanlarımız, yüzeysel bir değişiklikle, sistemin laik yapısını koruyarak bizi tekrar başlangıç noktasına döndürmeyi hedefliyorlar. Başkanlık veya parlamento sistemi olsun, laik devlet olduğu sürece İslam’dan kopuk bir yönetimden başka bir şey olmayacaktır.
Ey İslam’ın yurdu Şam’daki Müslümanlar!
Şam zaliminin devrilmesi hepimizi sevindiren büyük bir gündür. Ancak, devrimimizin en temel hedefi olan suçlu laik rejimin bütün unsurlarıyla; anayasası, suçluları ve baskıcı kurumlarıyla birlikte devrilmesi sağlanmalıdır. Yerine, düşmanlarımızın planladığı değil, inancımızdan kaynaklanan bir yönetim kurulmalıdır. Aksi takdirde Mısır, Tunus, Libya ve Yemen’de yaşanan devrim sonrası trajediler tekrar eder."
Bildirinin son kısmında ise Suriye devriminin mutlaka tamamlanması gerektiğinin altı çizilerek çözüm noktasında yapılması gerekenlerle ilgili şu ifadelere yer verildi:
“Yarım kalmış devrimler ölümcüldür, mevcut sistemlere yaslanmak ise felakettir. İki milyon şehidin fedakârlıklarını taçlandırmak ve Allah’ın yardımına şükretmek, ancak O’nun şeriatını hâkim kılmak için çalışmaya devam etmekle mümkündür. Laik rejimin kalıntıları üzerine, Nebevi yöntem üzere kurulacak bir Raşid Hilafet Devleti ile İslam’ın hükümleri uygulanacak, Rabbinin rızası kazanılacak, mukaddesatlar korunacak ve izzet geri gelecektir.
"Biz ise o ülkede hor ve hakir görülenlere lutufta bulunmak, onları önderler yapmak ve onları Firavun’un devlet ve saltanatına mirasçı kılmak istiyorduk. Böylece onlara yeryüzünde kuvvet ve hâkimiyet vermeyi; Firavun, Hâmân ve ordularına da, korktukları şeyleri başlarına geçirip göstermeyi diliyorduk." (Kasas: 5-6)
Allah’tan, Nebevi yöntem üzere kurulacak ikinci Raşid Hilafeti görmeyi ve gerçek zafer sevincini yaşamayı nasip etmesini dileriz.”