Guta Katliamının Yıldönümünde Ankara, Fail Esed’i Selamlıyor
21 Ağustos 2022

Guta Katliamının Yıldönümünde Ankara, Fail Esed’i Selamlıyor

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Sarin gazıyla düzenlenen Guta katliamının 9. Yıldönümünde fail Esed’e meşruiyet kazandırma çabaları sürüyor.

Beşşar Esed rejiminin başkent Şam'ın Doğu Guta bölgesinde kimyasal silahla 1400'ün üzerinde sivili vahşice katlettiği saldırının 9. yıl dönümünde hala fail cezalandırılmadı aksine meşruiyet kazandırılarak ödüllendiriliyor. İnsanlıktan, "insan haklarından", barıştan bahseden tüm dünya bir milyon Müslümanın katili zorba diktatörün cürümlerini örtmek için çabalıyor.

Başkent Şam'ın merkezinin 10 kilometre doğusunda yer alan ve muhaliflerin kontrolü altında bulunan Doğu Guta bölgesinde 21 Ağustos 2013'te kimyasal silahla saldırı düzenlenmişti. Esed rejiminin Doğu Guta katliamından sonra da kimyasal silah saldırılarından vazgeçmediği raporlara yansımış ve rejim güçlerinin söz konusu saldırıdan sonra 184 kez daha bu yolla sivilleri katlettiği kayda geçmişti. Rusya, Türkiye ve İran’ın oluşturduğu “Astana Üçlüsü” henüz devreye girip, Esed rejimini ayağa kaldırmadan önce arkasında halk ve ordusu olmayan rejim o yıllarda çöküşe doğru giderken son çare olarak kimyasal depolarını devreye sokarak kadın, çocuk ve sivil demeden katliamlara başlamıştı. Scud füzelerini tüketen rejim o yıllarda ayrıca varil bombalarını da devreye sokmuştu.

Rejim, ilk kimyasal silahlı saldırısını Aralık 2012 yılında Humus'un Beyyada semtine, en son saldırısını ise 19 Mayıs 2019'da Lazkiye'ye bağlı Kebine köyüne düzenlemişti.

Esed rejiminin kimyasal silah kullanımının illere göre dağılımında başkent Şam ve kırsalının en çok saldırıya maruz kalan bölge oldu.

Şam ve kırsalındaki bölgeler 102, İdlib 45, Hama 30, Halep 26, Humus 7, Dera 3, Deyrizor 3, Lazkiye ili ise 1 kez kimyasal silahlarla hedef alındı.

Bu saldırılarda ölenlerden 1500'den fazlasının kimlik bilgileri kaydedildi.

Bugün “kimyasal silahlar kırmızı çizgimiz” diyen ABD’nin himayesindeki Astana sürecinin altyapısını oluşturduğu Cenevre görüşmelerinde seri katil Esed rejimine masada meşruiyet kazandırma çalışmaları artık alenen diplomatik meşruiyete doğru ilerliyor.

Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak Suriye’deki hedefini “Esed’i yenmek, yenmemek gibi derdimiz yok” ifadeleriyle beyan etmişti.

ABD’nin çözüm planı olan Esed rejimine meşruiyet kazandırma çabalarında Erdoğan’ın yanı sıra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, AK Parti MKYK üyesi Metin Külünk açıklamalarda bulunmuştu. Toplumu da ikna etmek için başlatılan çalışmalarda önde gelen köşe yazarları bu minvalde yazılar kaleme alarak Suriye ajandasında başında beri uygulanması için bekleyen planı Putin ile Soçi görüşmesi sonrasında devreye sokmuş görünüyorlar.

AK Parti’de Esed Rejimine Meşruiyet Kazandırma Çabaları

Erdoğan liderliğindeki AK Parti, Sisi rejimi ile başlayan bölgedeki “normalleşme” çalışmalarına gasıp Yahudi varlığı ile yapılan anlaşmalarla devam etmişti. Son olarak Esed rejimine meşruiyet kazandırma çalışmalarına girişen Erdoğan, “Astana Üçlüsü” ile Suriye sahasında Esed rejimini ayakta tutmak için attığı adımların hedefini de “Bizim Esed’i yenmek, yenmemek gibi bir derdimiz yok” ifadeleriyle açık etmiş oldu.

Ankara’nın attığı “normalleşme” adımlarının, Rusya ve Çin’e odaklanan Washington’ın bu süreçte Ortadoğu’da sorun istememesi üzerine kurulu üslubundan kaynaklandığı düşünülüyor. Ayrıca 2023 seçimleri yaklaşırken Millet İttifakı ve diğer muhalefet partilerinin başlattığı Suriyeli muhacirlere yönelik ırkçı söylemlerle iktidarı sıkıştırma siyasetini bertaraf etmek isteyen AK Parti, Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturma palanına da hız verdiği gözlemleniyor. Seçim öncesi hem milliyetçi

oyları toplayabilmeye yönelik hem de bir kaç yüz bin de olsa Suriyeli muhaciri güvenli bölgelerde iskan ettirerek muhalefetin ırkçı propagandalarını bertaraf edebilmek için AK Parti, sınır ötesi operasyonu konuşuyor. Suriye'deki asıl sorun Esed rejimi iken baba Esed'den beri ABD'nin bölgedeki çıkarlarını koruyan ve "İsrail"in güvenliğini sağlayan rejimin ayakta tutulması için sahada ve Astana'nın altyapısı ABD'nin himayesindeki Cenevre masasında Suriye halkına yeniden zorba rejim dayatılıyor.

Suriye halkının başlattığı devrim 11 yılına girerken ABD’nin himayesindeki Cenevre görüşmelerinin alt yapısı Astana ile başlayan yıkılmaya yüz tutmuş zorba Esed rejimini ayağa kaldırma süreci artık aşikar ediliyor. 2015 yılında neredeyse tüm büyük kentlerin rejimden alındığı bir anda ABD’nin bazı menfaatler vadederek sahaya davet ettiği Rusya ve İran’ın yanı sıra Türkiye’nin olduğu “Astana Üçlüsü” koordineli olarak göreve başlamıştı.

Halep’in de nerdeyse devrimcilerin eline geçeceği anda Türkiye’nin başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı’na devrimcileri çağırması üzerine Halep cephesi zayıflamış, Rusya’nın yoğun bombardımanı ve İran’ın karadan yürüttüğü katliamlarla şehir Esed rejimine teslim edilmişti. Daha sonra Putin ile masaya oturan Türkiye, muhalefetin İdlib’e sıkıştırılma planını devreye sokmuş oldu. Muhalifleri de ılımlı ve radikal olarak ikiye bölen Ankara, kuzeye çektiği muhalifleri üst üste gerçekleştirdiği operasyonlar sayesinde Esed ile savaşmaktan alıkoymayı başarabilmişti.

Bugün bu planın alenen açık edilmesi üzerine Suriye halkı, birçok şehirde Erdoğan ve Çavuşoğlu’nun açıklamalarını, “Esed düşene kadar devrim sürecek” sloganlarıyla protesto etmişti.