G20 Sonuç Bildirgesi: Dünyayı Sömürenlerden Yoksul Ülkelere Destek Sözü
16 Kasım 2022

G20 Sonuç Bildirgesi: Dünyayı Sömürenlerden Yoksul Ülkelere Destek Sözü

Köklü Değişim Medya

Endonezya’nın Bali adasında bir araya gelen sömürgeci devletlerin liderliğindeki 2022 G20 zirvesi sona erdi. Zirve’nin sonuç bildirgesinde fiyat istikrarı ve yoksul ülkelere destek içeren maddeler öne çıktı.

G20 Sonuç Bildirgesi'nde, "G20 merkez bankaları, amaçlarına uygun şekilde fiyat istikrarını sağlamada güçlü kararlılığa sahip ve enflasyon beklentilerindeki fiyat baskılarını izliyor" ifadesine yer verildi.

G20 Zirvesi Sonuç Bildirgesi, liderlerin iki gün süren toplantılarının ardından 52 madde halinde yayımlandı.

Bildirgede, dünyada birçok krizin aynı anda yaşandığı dönemde zirvenin gerçekleştiği ifadesi yer aldı. Küresel ekonomi için kritik olan bu dönemde G20'nin gerekli ve net adımları atmasının önemine işaret edildi.

Özellikle en az gelişmiş ve küçük ada ülkeleri dahil olmak üzere gelişmekte olan ülkeleri küresel zorluklara karşı desteklemeye devam edileceğinin aktarıldığı bildirgede, bu amaç kapsamında bütüncül ve güçlü bir toparlanmayı, istihdam artışını ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlayacak şekilde 5 adımda aksiyon alınacağı belirtildi.

Destek ve yardım taahhüdünde bulunan ülkelerin çoğu bu yoksul ülkelerin kaynaklarını sömüren kapitalist Batılı devletler olduğu biliniyor. Bu devletlerin uyguladığı kapitalist iktisat nizamının sac ayaklarından faizli krediler ve doların tahakkümü bu yoksul devletlerin ekonomisini felç ediyor. Böylece borçlu olduğu devletin hegemonyasına giren devletlerin yeraltı ve üstü kaynakları sömürülüyor. Ayrıca borçlu olan bu devletlerin karar alma mekanizmalarına ipotek koyularak modern sömürgecilik sürdürülüyor.

Bildirgede, başta Ukrayna’daki olmak üzere yine kapitalizmin menfaatleri gereği lokomotifi ABD’nin tahrikleriyle çıkarılan “mevcut çatışmalar ve tansiyonların” küresel gıda güvenliğindeki zorlukları derinleştirmesinden derin endişe duyulduğuna işaret edilerek, şu ifadeler kullanıldı:

"Bu nedenle, gelişmekte olan ülkelerdeki kırılgan toplulukları merkeze alacak şekilde hayatları kurtarmak, açlığı ve besin yetersizliğini önlemek için acil adımlar atmayı taahhüt ediyoruz. Sürdürülebilir, dirençli tarım ve gıda sistemlerinin sağlanması için çağrıda bulunuyoruz. Türkiye ve BM'nin aracılık ettiği İstanbul Anlaşması'ndan memnuniyet duyuyoruz. Tüm ilgili tarafların, anlaşmayı tam, zamanında ve devam edecek şekilde uygulamasının öneminin altını çiziyoruz."

Küresel Para Politikasına Dair Açıklamalar

Küresel para politikalarına ilişkin kararların yer aldığı bildirgede, G20 merkez bankalarının amaçlarına uygun şekilde fiyat istikrarını sağlamada kararlılığa sahip olduğu ve enflasyon beklentileri üzerindeki fiyat baskılarını yakından izlediği bildirildi.

Bildirgede, "Merkez bankaları parasal sıkılaştırmanın hızını, verilere dayalı ve açık şekilde, enflasyon beklentilerinin çıpalandığından emin olarak ayarlamayı sürdürecek." denildi.

Jeopolitik, enerji ve enflasyon krizlerinin yanı sıra tüm dünyayı etkileyen iklim krizine de dikkatin çekildiği bildirgede, iklim finansmanının artırılması çağrısında bulunularak, "Gelişmiş ülkeleri, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak üzere 2020'den itibaren sağlamayı taahhüt ettiği yıllık 100 milyar dolar finansmanı harekete geçirmeye çağırıyoruz." ifadelerine yer verildi.

Bildirgede, küresel gıda güvenliğine yönelik mevcut gelişmelerden derin endişe duyulduğu, özellikle kırılgan ülkelere yönelik acil önlemler almayı taahhüt ettikleri kaydedildi.

"Bugünün Çağı, Savaş Çağı Olmamalı"

Uluslararası hukuk, barış ve istikrarı koruyan çok taraflı sistemi desteklemenin esas olduğu kaydedilen bildirgede, "Bu, silahlı çatışmalarda sivillerin ve altyapının korunması da dahil olmak üzere Birleşmiş Milletler tüzüğündeki prensiplere ve uluslararası insan hakları hukukuna bağlı kalınmasını içeriyor. Nükleer silahların kullanılması veya buna yönelik tehdit, kabul edilemez. Çatışmaların barışçıl çözümü, diplomasi ve diyaloğun sürdürülmesi hayati önemde. Bugünün çağı, savaş çağı olmamalı." ifadeleri kullanıldı.

Bildirgede, birçok üyenin Ukrayna'daki savaşı kınadığı ve savaşın insani acılara ve küresel ekonomideki mevcut kırılganlıkların derinleşmesine yol açtığı belirtilerek, şöyle denildi:

"Savaş, büyümeyi kısıtlıyor, enflasyonu artırıyor, tedarik zincirlerini aksatıyor, enerji ve gıda güvensizliğini tırmandırırken, finansal istikrar risklerini artırıyor. Durum ve yaptırımlara ilişkin farklı görüşler ve değerlendirmeler de var. G20'nin güvenlik sorunlarını çözecek bir forum olmadığını belirtmekle birlikte, güvenlik sorunlarının küresel ekonomi üzerinde önemli sonuçları olabileceğinin farkındayız."

G20 Avrupa üyelerini Avrupa Birliği ve 19 devlet oluşturuyor. Bu ülkeler, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Endonezya, İtalya, Japonya, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Güney Kore, Türkiye, İngiltere ve ABD.

Bu devletlerden ABD, Avrupa devletleri, Rusya ve Çin, sömürgecilik, baskı ve işgal ile bölgelerinde ve etki alanlarında insan hayatını hiçe sayan siyasetler izliyorlar. Diğer devletleri tahakkümleri altına alarak uluslararası arenada baskı oluşturup, cepheler oluşturuyorlar. Kapitalist iktisat nizamın uygulandığı bu devletlerin tümünde gelirin çoğu bir avuç azınlığın elinde bulunurken çoğunluk ise kalan geliri bölüşüyor. Kendi halklarını bile sefalete mahkum eden bu devletlerin yoksul devletleri destekleme ve yardım sözü gayrı samimi bir çıkış olarak değerlendiriliyor. Yoksul devletlere yapılan yardımın amacı halkı kalkındırmaktan çok o bölgede hegemonyalarını güçlendirmeye, uydusu olan rejimleri ayakta tutma politikasına dayandığı gözlemleniyor.

Enerji ve gıda krizine de değinilen sonuç bildirgesinde, “birçok üyenin Ukrayna'daki savaşı kınadığı ve savaşın insani acılara ve küresel ekonomideki mevcut kırılganlıkların derinleşmesine yol açtığı” belirtiliyor. Dünyada enerji ve gıda bol bulunmasına rağmen yaşanan kriz tamamıyla ABD liderliğindeki Batı’nın hem kendi içinde sürdürdüğü egemenlik ve menfaatleri için çıkardığı savaşlardan hem de karşısında bulunan Doğu cephesindeki Rusya ve Çin ile sürdürülen menfaat ve sömürü savaşından kaynaklanıyor. Ukrayna’daki savaş nedeniyle tedarikin sekteye uğraması zaten kötü olan ekonomileri daha da kırılgan hale getiriyor.

Savaşları ve sömürüyü sürdüren bu devletlerin G20 Zirvesi sonunda yayımlanan ortak bildirgedeki barış güvercinine bürünüp taahhüt ettiklerinin bir gerçekliği bulunmuyor.