Erdoğan, ‘Esed’le Adil Bir Barışın’ Mümkün Olduğuna İnanıyor
13 Temmuz 2024

Erdoğan, ‘Esed’le Adil Bir Barışın’ Mümkün Olduğuna İnanıyor

Köklü Değişim Medya

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Biz Suriye'de adil bir barışın mümkün olduğunu düşünüyoruz” ifadesiyle bir milyon Suriyeli Müslümanı katleden rejime meşruiyet kazandırma adımları atmaya sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne katılmak üzere ziyaret ettiği ABD'nin başkenti Washington'dan dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Erdoğan, "Suriye ile ilişkilerin düzelmesine dair 'Beşşar Esed'e davetimizi yapacağımızı belirtiyoruz.' dediniz. NATO Zirvesi sonrası düzenlediğiniz basın toplantısında da 'Daveti yaptık, cevap bekliyoruz.' şeklinde bir yaklaşımınız oldu. Bu davetin Ankara, İstanbul gibi bir yerde mi, yoksa sınır hattında bir bölgede mi gerçekleşmesi öngörülüyor? Rusya'nın bu yakınlaşmaya nasıl baktığını biliyoruz ama ABD ve İran cephesiyle ilgili bir tavır, bir tepki söz konusu mu?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Görevi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a verdim. Dışişleri Bakanım da şu anda muhataplarıyla görüşmek suretiyle işin bütün yol haritasını belirleyecekler. Ona göre de inşallah adımı atacağız. Biz Suriye'de adil bir barışın mümkün olduğunu düşünüyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriye'de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak. Bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylüyoruz. Şu ana kadar bu süreç olumlu istikamette gelişti. Temenni ediyorum ki yakın bir zamanda somut adımları da atarız.”

Erdoğan yanıtın ikinci kısmında ise “Suriye'nin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir. Bu süreci terör örgütleri zehirlemek için elinden geleni yapacaklardır. Provokasyonlar tertipleyip oyunlar kuracaklardır. Tüm bunların farkındayız ve hazırlıklıyız.” ifadeleriyle Esed ile sürdürdüğü bu sürece Suriye halkının muhalefetinin şimdiden önünü almaya yönelik olduğu düşünülüyor.

Suriye halkı, ‘1 milyon kardeşimizi katleden, tecavüz eden ve evlerimizi yıkıp yerimizden eden Esed rejimi ile barışmayacağız’ ifadeleriyle Esed rejimi ile “normalleşmeye” karşı çıkıyor.

Rusya ve İran ile birlikte “Astana Üçlüsü” içinde yer alan Türkiye, masada alınan kararlar ve sahadaki operasyonlarla Esed rejiminin ayağa kaldırılmasında büyük rol oynamıştı. Bu kapsamda muhalefetin İdlib’e sıkıştırılması ve Kuzey Suriye’deki operasyonlarla oyalanıp Esed rejimi ile çatışmalardan uzaklaştırılması sağlanmıştı. Son dönemeçte ise Esed rejiminin, Suriye’nin meşru yönetimi olarak kabul edilmesi ve ABD’nin himayesindeki Cenevre görüşmelerinin temeli olan 2254 sayılı karar ile yeniden Suriye halkına dayatılması yer alıyor. Süreci ABD ve İran açısından da değerlendiren Erdoğan, şunları söyledi:

“ABD ve İran'ın da bu müspet gelişmelerden memnuniyet duyması ve çekilen onca acının son bulması için süreci desteklemesi gerekir. Biz komşumuzdaki yangını söndürmek için yıllardır çaba sarf ediyoruz. Suriye'nin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir.”

'Esed'in Hükümdarlığına Son Vermek İçin Girdik'

Önceki yıllarda Esed’i katil, zalim ve terörist olarak tanımlayan ve asla bir araya gelmeyeceğine söz veren Erdoğan bugün Esed’le görüşmek için vereceği randevuyu bekliyor.

2016'daki Kudüs sempozyumunda yaptığı açıklamada Erdoğan, Suriye'de 1 milyona yakın insanın öldüğünü belirterek, şöyle demişti: "Nerede BM, ne yapıyor? Irak'ta var mı yine yok. Biz sabır, sabır, sabır dedik en sonunda dayanamadık ve Suriye'ye Özgür Suriye Ordusu ile beraber girmek zorunda kaldık. Niçin girdik? Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok. Mesele toprağın gerçek sahipleri topraklarına sahip olsunlar, bunu sağlamak için. Yani orada bir adaletin tesisi için varız. Devlet terörü estiren zalim Esed'in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik, başka bir şey için değil."