Erdoğan'dan ABD Planına Uygun Çağrı: 1967 Sınırlarında Bir Filistin Devleti Kurulmalı
14 Aralık 2017

Erdoğan'dan ABD Planına Uygun Çağrı: 1967 Sınırlarında Bir Filistin Devleti Kurulmalı

Ajanslar - Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin Kudüs'ü “İsrail”in başkenti olarak tanıması sonrası olağanüstü toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesinde "Uluslararası hukuka, hakkaniyete sahip çıkan ülkeleri, Kudüs'ü Filistin devletinin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyorum" dedi.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü “İsrail”in başkenti olarak tanıma ve ABD Büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma yönündeki planını açıklamasının ardından dönem başkanı Türkiye'nin ev sahipliğinde olağanüstü toplandı.

Burada konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

  • Zaten işgal altında olan bu şehirle ilgili böyle bir kararın açıklanmasının hiçbir hükmü olamaz.

'İsrail’Bir Terör Devletidir'

“İsrail” terör devletidir, işgal devletidir. “Erdoğan niye böyle söylüyorsun?” Nasıl söylemeyeyim? 10 yaşındaki çocukları o terörist askerler alıyor gözaltına ve demir kafeslerin içine bunları yığıyorlar. Gözleri bağlanıyor ve 14 yaşındaki çocuk dipçikleniyor. Öbür tarafta bir yavru, kız çocuğu. Annesi yavrusuna sarılıyor ve o tabloda bakıyorsunuz anne dipçikle dövülüyor ve o çocuk elinden alınıyor. Bu işgalci değil de, terörist değil de nedir? Bunun izahı var mı? İnsan olan, vicdan sahibi olan buralardan gerekli dersi alması lazım. Şuraya bak, 20’ye yakın asker, o çocuk gözleri bağlı, yüzü kan revan içinde.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Zirvesinde Konuşuyor https://t.co/QzucnfxSCA

— T.C.Cumhurbaşkanlığı (@tcbestepe)

Erdoğan’ın terör devleti olarak tanımladığı “İsrail”le siyasi, askerî ve ekonomik vesair her türlü ilişkiyi kesip kesmeyeceği merak konusu.

“Ben yaptım oldu demekle bu dünyada hiçbir şey olmuyor. Siz tek başınıza böyle bir karar alabilirsiniz ama dünya sadece sizden ibaret değil. Sadece BM'nin bugün üyesi, 196 üye var. Bütünüyle bu karar içerisinde, şüphesiz ki ben 196 dünya ülkesinin buna tavır koyacağına inanıyorum.”

BM’nin vakıası bu iken ABD’nin “onay mercii” olmaktan başka bir işlevi olmadığı da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleriyle tescil edilmiş olmaktadır. O halde BM’nin varlık amacını sorgulayacak ve işlevsizliğini ortaya koyacak bir tavır ve dolayısıyla bünyesinde bulunmanın gereksizliğinden hareketle BM gibi bir yapıdan çıkış noktasında Cumhurbaşkanı’nın yapacakları da merakla bekleniyor?

'ABD, Tüm Fanatiklerin Ekmeğine Yağ Sürdü'

  • Barışı isteyenlerin değil, barışı imkânsız hale getirenlerin yanında duran Amerika Birleşik Devletleri, terörizmle yoğun mücadelenin yürütüldüğü böyle bir dönemde tüm fanatiklerin ekmeğine yağ sürmüştür. Bunu Suriye'de de gördük. Suriye'de YPG'nin yanına DEAŞ'a karşı beraber mücadele vermiştir. Sayın Trump, bir terör örgütünü, bir başka terör örgütü ile yok edemezsiniz.
  • Kudüs'ün mahremiyetini hiçe sayan kararları alanların Kudüs'ten alacakları çok dersler vardır.

'Bağımsız Filistin Devletinden Vazgeçmeyeceğiz'

  • İslam ülkeleri olarak başkenti Kudüs olan, egemen ve bağımsız Filistin devleti talebinden asla vazgeçmeyeceğiz. Uluslararası hukuka, hakkaniyete sahip çıkan ülkeleri, Kudüs'ü Filistin devletinin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyorum.

1967 sınırları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün "Uluslararası Kudüs Vakıfları Forumu"nun açılışında yaptığı konuşmada, Filistin meselesine adil bir çözüm bulunmadan bölgede barış ve istikrarın sağlanmasının mümkün olmadığını söyledi. Erdoğan 1967 sınırları içinde bir Filistin devletinin kurulması gerektiğini ifade ederek şöyle konuştu:

“Çözümün yegane yolu nedir? 1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Bunun için de “İsrail” üzerinde baskı oluşturulması gerekiyor.”

“Filistin'in Devlet Başkanı Sayın Mahmud Abbas'ın liderliğinde yürüttüğü diplomatik çabaları destekledik, desteklemeye de devam edeceğiz. Bununla birlikte Kudüs'ün statüsünü ilgilendiren meselelerde herkesin gerekli dikkati ve itinayı göstermesi gerekiyor.”

“Hamas'ın geçtiğimiz günlerde ilan ettiği siyaset belgesini, hem Filistin davasında hem de Hamas ile Fetih arasındaki mutabakat sürecinde atılmış önemli bir adım olarak görüyorum. İlan edilen bu belge, bana göre birçok ezberi bozmuştur. İnşallah bundan sonra Filistin'in hak ve özgürlük mücadelesi daha da güçlenecektir.”

Yıldırım'dan 1967 sınırları vurgusu

Başbakan Binali Yıldırım da Uluslararası Kudüs Vakıflar Toplantısı ve Vakıf Haftası programında yaptığı konuşmada, “İsrail”in ezan tasarısı ile ilgili olarak, "İsrail” meclisinin bu taslağı, bu düşünceyi ilerletmeyeceğini bekliyoruz ve bu yöndeki telkinlerimizi sürdürüyoruz" dedi.

“14 asırdır İslam'ın olan Kudüs'ün, dünyada hiçbir devletin kabul etmediği bir işgal ile İslam'dan alınması, insanlığın ortak mirası olmaktan çıkarılması, asla kabul edilebilir değildir.”

“Filistin meselesinden kaynaklanan bu derin adaletsizlik hissi giderilmeden, bölgenin huzura kavuşması beklenmemelidir.”

““İsrail”in, Harem-i Şerif'in ve Mescid-i Aksa'nın kutsiyetini ağır biçimde ihlal eden uygulamaları ve Kudüs'ün çok dinli, kültürel yapısını değiştirmeye yönelik kabul edilmesi mümkün olmayan tasarrufları karşısında, bu mukaddes şehrin dini ve tarihi mirasına sahip çıkmak, geçmişimize ve kimliğimize sahip çıkmak anlamına geliyor. Kudüs'ün ve Harem-i Şerif'in İslam'a ait bir mekân olarak muhafazası, bütün Müslümanların görevidir.”

“Ortadoğu'da kalıcı barış için tek yol, 1967 sınırları dâhilinde başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi devamlılığa sahip bir Filistin devletinin vücut bulmasıdır.”

““İsrail”in yerleşimlerini genişletmesi yönündeki süregiden kararları, iki devletli çözüm zeminini tahrip etmektedir. Barış sürecinin anlamlı bir şekilde canlanabilmesi için öncelikle müzakere zemininin eşit şartlarda olması gerekmektedir.”

SON DAKİKA: Filistin Devleti'nin başkenti ilan edildi.

İstanbul'da yapılan İİT Olağanüstü İslam Zirvesi'nde Doğu Kudüs, Filistin Devleti'nin başkenti ilan edildi. ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti kabul ettiği kararının 'hukuken hükümsüz' ilan edildiği sonuç bildirisinde ABD'ye bu beyanını geri çekmesi çağrısı yapıldı. Bildiride "BMGK harekete geçmezse BM Genel Kurulu'na gideriz" vurgusu yapıldı.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi'nin sonuç bildirisinde şu ifadeler yer aldı:

Doğu Kudüs, Filistin Devleti’nin başkenti olarak ilan edilmiştir ve bütün devletler Filistin Devleti’ni ve Doğu Kudüs’ün onun işgal altındaki başkenti olduğunu tanımaya davet olunmuştur.

  • Uluslararası topluma bu sorunu çözüme ulaştırmak maksadıyla etkin ve ciddi bir şekilde harekete geçmesi çağrısında bulunulmuştur.
  • ABD Başkanı’nın (Donald Trump) Kudüs’ü İşgalci Güç İsrail’in sözde başkenti olarak tanıyan tek taraflı kararı en güçlü şekilde reddedilmiş ve kınanmıştır.

Söz konusu karar hukuken hükümsüz ilan edilmiştir. Bu beyanın Filistin halkının tarihi, hukuki, doğal ve milli haklarına bir saldırı, bütün barış girişimlerine yönelik kasti bir baltalama, aşırılık ve terörizme ivme verecek bir tahrik unsuru ve uluslararası barış ve güvenliği hedef alan bir tehdit olarak görüldüğü belirtilmiştir.

  • Kudüs-ü Şerif’in yasal statüsünü değiştirmeyi amaçlayan söz konusu tehlikeli beyanın hükümsüz ve meşruiyetten uzak olduğu vurgulanmıştır.
  • Beyanın, Uluslararası hukukun ve özellikle de Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin ve uluslararası meşruiyeti bulunan tüm ilgili kararların, bilhassa da BM Güvenlik Konseyi’nin 478 (1980) ve 2334 (2016) sayılı kararlarının, barış sürecinin Kudüs-ü Şerif’i nihai statü konusu olarak tespit eden temellerinin ciddi bir ihlalini teşkil ettiği, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu bağlamda imzalamış olduğu Anlaşmalar ve verdiği taahhütlerin bu beyanın hemen geri çekilmesini gerektirdiği ifade edilmiştir.

ABD Yönetimi’ni bu yasadışı beyanın geri çekilmemesinden doğacak tüm sonuçlardan bütünüyle sorumlu tutulduğu kaydedilmiştir.

  • Söz konusu beyanın ABD Yönetimi’nin barış destekçisi rolünden çekilmesi olarak değerlendirildiği ve bunun tüm paydaşlar tarafından da anlaşıldığı belirtilmiştir.

  • Ayrıca, bu beyanın ilanı ve işgalci güç “İsrail’in” 1967’de işgal ettiği, merkezinde Kudüs-ü Şerif bulunan Filistin topraklarında sürdürdüğü sömürgecilik, yerleştirme, apartheid ve etnik temizlik siyasetinin teşvik edilmesi olarak görüldüğü kaydedilmiştir.

  • Bütün Devletlere BMGK’nın 1980 tarihli ve 478 sayılı kararını tam olarak uygulama çağrısında bulunulmuştur. Bu doğrultuda bütün Devletler;

a) ABD’nin Kudüs’ü “İsrail’in” sözde başkenti olarak tanıyan kararını desteklemekten imtina etmeye,

b) Diplomatik Misyonlarını Kudüs-ü Şerif’e taşımamaya davet edilmiştir.

  • Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) çağrıda bulunularak, derhal sorumluluklarını üstlenmesi, Kudüs-ü Şerif şehrinin yasal statüsünü teyit etmesi, Filistin Devleti topraklarındaki “İsrail” işgaline son vermesi, Filistin halkının uluslararası korunma altına alınmasını sağlaması, Filistin Davası’na ilişkin aldığı tüm kararları uygulaması ve bu kararlara uyması istenmiştir.
  • BM Güvenlik Konseyi’nin harekete geçememesi halinde, İİT üyesi ülkelerin bu ağır ihlali BM Genel Kurulu’nun 377A sayılı 'Barış için Birleşme kararı' çerçevesinde BM Genel Kurulu’na götürmeye hazır olduğu teyit edilmiştir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zirvedeki konuşmasında dile getirdiği 'Tüm dünyayı Kudüs’ü Filistin’in işgal altındaki başkenti olarak tanımaya çağırma' önerisi de sonuç bildirisine yansıdı.

İİT Olağanüstü Zirvesi'ne 48 ülkeden katılım olurken, Afganistan, Azerbaycan, Brunei, Endonezya, Filistin, Gine, İran, Katar, Kuveyt, Komorlar, Lübnan, Sudan, Ürdün ve Yemen cumhurbaşkanı, devlet başkanı ya da kral, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı, Cibuti, Kazakistan Meclis Başkanı, Pakistan ve Malezya başbakan, Özbekistan senato başkanı, Umman Sultan'ın özel temsilcisi düzeyinde katılım sağladı.

Gözlemci ülkelerden Kuzey Kıbrıs'ı lider Mustafa Akıncı, misafir ülke statüsünde bulunan Venezüella'yı da Devlet Başkanı Nicolas Maduro temsil etti.

ABD Planı tıkır tıkır işliyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı ve en son bugün İİT’nin sonuç bildirinde de ifadesini bulduğu üzere Doğu Kudüs’ün Filistin devletinin başkenti ilan edilmesiyle ABD’nin “iki devletli çözüm” planında önemli bir adım atılmış oldu.

Filistin topraklarının bir karışından dahi vazgeçmemek için İslâm coğrafyasında Kudüs için gösteriler yapan halklar, “Filistin devletinin başkenti Doğu Kudüs” ilanıyla, 67 sınırlarına razı edilmeye çalışılıyor. Müslümanların samimi duyguları süslü sözler ve görünüşte “büyük işler yapılıyormuş” tavrıyla heba ediliyor. Müslüman halklar, basiretsiz ve ihanet içindeki yöneticiler eliyle Filistin’de ABD’nin iki devletli çözüm planına doğru hızla evriltiliyor.

Hizb-ut Tahrir 6 ay öncesinden söylemişti

Özellikle Suriye cephesinde sömürgeci kâfir ABD’nin istediği doğrultuda direnişin dallarının budanmasının akabinde ortaya çıkan bu Trump’ın bu Kudüs kararı ve ardından İİT ve sair ülkelerce alınan Kudüs’ün Filistin devletinin başkenti ilan edilmesi, Hizb-ut Tahrir’in daha önce (12.05.2017) ifade ettiği gerçeği ortaya koydu.

Hizb-ut Tahrir, ABD’nin Suriye meselesini çözdükten sonra Filistin meselesine yöneleceğini söylemiş, “Hamas’ın Yeni Siyaset Belgesi İmzaladığını İlan Etmesinin Etken ve Boyutları” ve “Trump’ın Suudi Arabistan ve İşgal Altındaki Filistin Ziyaretinin Yansımaları” başlıklı soru-cevaplarda bu konuya işaret etmiş ve şu ifadeleri kullanmıştı:

“Amerikan yönetiminin şuan ki öncelikleri göz önüne alındığında, Filistin sorunu bugün için Amerika nazarında ivedili konu değildir… Nitekim 12 Mayıs 2017 tarihinde yayınlanan bir soru cevapta şöyle geçmiştir: “Arap ülkelerinde özellikle de Suriye’de patlak veren olayların, Amerika ile Kuzey Kore arasında yaşanan sıcak gerginliklerin gölgesinde Filistin sorunu şuan ki Amerikan yönetimi tarafından önceliği olan bir sorun sayılmadı. Bu nedenle Amerika, bu mesele hakkında acele etmiyor… Filistin meselesinin çözümünde ufukları gözetliyor ve özellikle Filistinli Araplarla Yahudi varlığı arasında müzakereleri açma imkânlarını inceliyor. Böylelikle de olacaklara bakacak. BBC’nin 11 Mart 2017’de naklettiği şu haber de bunu teyit etmektedir: “Reuters’e göre Filistin başkanlık sözcüsü Ebu Radine, Trump’ın müzakerelere yeniden başlama keyfiyetini araştırmak istediğini Abbas’a söyledi. Ve barışçıl çalışmaların gerçek barışa öncülük edeceğini vurguladı.” Beyaz Saray’da Abbas ile yapmış olduğu ortak basın toplantısında da şöyle dedi: “Zaruri olan her şeyi yapacağım… Taraflar arasında bir aracı veya yönlendirici veya hakem gibi çalışmak ve bunu gerçekleştirmek istiyorum…” [04.05.2017 Russia Today] Yani Amerika şuan için Filistin meselesinde belirli bir plan ortaya koymuyor. Suriye ve Kuzey Kore konusunda aşama kat edinceye veya durum sakinleşinceye kadar da bu böyle devam edecek. Şuan için Trump’ta ne müzakerelere yeniden başlama keyfiyeti hakkında ne de arzu ettiği barış çalışmasının türü hakkında sınırlandırılmış bir şey bulunmamaktadır… Aynı zamanda o, istedikleri daha doğrusu Yahudi varlığının istediği çözüm üzerinde ittifak etmeleri için bu tarafların doğrudan buluşmalarını istiyor! Bu nedenle doğrudan görüşmelerin yapılmasını istedi.” (Hamas’ın Yeni Siyaset Belgesi İmzaladığını İlan Etmesinin Etken ve Boyutları)