Hizb-ut Tahrir, Afganistan ile Pakistan arasındaki çatışmalarını perde arkasına ışık tutan bir siyasi analiz yayımladı.
Dünya çapındaki siyasi gelişmelere dair analizler yayımlayan Hizb-ut Tahrir, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) mağlubiyetinin ardından geri çekilmesi ile birlikte Afganistan ile Pakistan arasında şiddetlenerek devam eden sınır çatışmalarına dair bir siyasi analiz yayımladı.
Analizde, sınır çatışmalarına, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Pakistan hükümeti arasındaki 7 milyar dolarlık yardım programına ve özellikle Hindistan’ın Çin’e karşı Amerika’nın yanında yer almasını sağlamak için Washington’ın, Pakistan ordusunu iç savaşa ve Afganistan ile savaşın içine sürükleme arzusuna odaklanılıyor.
Analizin başında İngiliz sömürgeciliğinin Pakistan-Afganistan arasında oluşturduğu sınırlara, çıkardığı sorunlara ve iki ülke arasındaki resmi sınır olarak kabul edilen Durand Hattı, hattının iki yakasındaki akraba olan Peştunları ikiye böldüğüne detaylı bir şekilde değiniliyor.
Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali sırasında bu sınırların geçirgen olduğu ve bu durumun, Pakistan’da eğitim alan mücahitlerin Sovyetlere karşı savaşmak üzere Afganistan’a geçişini kolaylaştırdığı ancak ABD’nin Afganistan’ı işgaliyle birlikte Pakistan’ın bu uygulamadan vazgeçtiği hatırlatılıyor.
Daha sonra Pakistan’ın, baskıyı artırarak tarihte ilk kez Afganlara vize uygulaması getirmesi, 3 metre yüksekliğinde bir sınır çiti inşa etmesinin, bu gerginliği daha da artırdığına işaret ediliyor. Pakistan’ın, iktidardaki Taliban’ı, Pakistan Talibanı Hareketi’nin Pakistan ordusuna yönelik saldırısını engellemediği suçlaması üzerine iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da gerginleştiği ardından Pakistan, Pakistan Talibanı militanlarının bulunduğu iddiasıyla Afganistan içindeki bazı hedefleri bombaladığı ifade edildikten sonra şu ifadelere yer veriliyor:
“Tüm bunlardan, Amerikan yanlısı Pakistan hükümetinin Afganistan’daki Taliban’a baskı uyguladığı, provoke ettiği, Afganların sınırdan serbestçe geçmesini engellediği, sınır ötesindeki akrabalarını ziyaret etmek için onlardan vize istediği, sınır çiti ördüğü, oldu bitti olarak dayattığı, sınır hattını Afganistan’ın içine taşıdığı ve ABD’nin 2021’de çekilmesiyle kaçan 600.000 kişi de dahil olmak üzere sayıları iki milyondan fazla olan Afgan mültecilere baskı uyguladığı, Afgan mültecileri toplu halde sınır dışı ettiği, 2022 yılında Amerikan uçaklarının Afganistan’a geçişini ve El-Kaide lideri Eymen ez-Zevahiri’nin öldürüldüğü hava saldırısını kolaylaştırdığı, Pakistan istihbarat servisinin Afganistan’ın sınır kentlerinde Pakistan Talibanı örgütünün önde gelen liderlerini hedef alan suikast operasyonları düzenlediği anlaşılıyor.”
Pakistan’ın yaptığı tüm bu eylemlerin, ABD’nin tamamen boyunduruk altına almak amacıyla Afganistan’daki Taliban’a uyguladığı baskı politikası, Hindistan’ın Çin’e karşı Amerika’nın yanında yer almasını sağlamak için Washington’ın, Pakistan ordusunu iç savaşa ve Afganistan ile savaşın içine sürükleme arzusu hatta bu eylemlerin, ABD’nin, Çin’in Afganistan’daki mineral kaynakları sömürmesini engelleme çabalarının bir parçası olarak da görülebiliceğine dikkat çekiliyor.
Analizin devamında, Pakistan hükümetinin IMF ile yaptığı anlaşmanın çatışmalardaki rolüne de değinilirken, bu gerilimin nedenlerinin büyük ölçüde Amerikan kaynaklı olduğu vurgulanıyor.
İleriki günlerin neler göstereceğine dair yorumların yer aldığı sonuç kısmında ise şu ifadelere yer veriliyor:
“ABD’de başkanlık seçimlerinde Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki kıyasıya rekabet ve Cumhuriyetçi aday Trump’ın Demokrat Biden yönetimini 2021’de Afganistan’dan aşağılayıcı bir şekilde çekilmekle suçlaması ışığında Biden yönetimi, Amerikalılara Taliban ile savaş görevini Pakistan’a tevdi ettiğini söylemek için Pakistan’ı Afganistan’daki Taliban ile şiddetli çatışmalara itebilir... Bütün bu sebeplerden dolayı, Amerika’nın Pakistan’daki ajanlarının açıklamaları, açık bir şekilde tırmandırma, tehdit ve gözdağı içermektedir. Başka bir deyişle, aralıklı sürtüşmeler sınır ötesi çatışmalara evrilebilir. Ancak, özellikle daha güçlü taraf olan Pakistan’ın Afganistan’dan herhangi bir toprak talebi bulunmadığı için, bu çatışmaların topyekûn bir savaşa dönüşmesi pek olası değil...çatışmaların topyekûn bir savaşa dönüşmesi pek olası değil...”
Pakistan ile Afganistan arasındaki gerginliğin ana provokatörünün ABD olduğuna dikkat çekilip, çözüm olarak ümmetin arasındaki sınırları kaldıracak olan Nübüvvet metodu üzere Hilafet olduğu vurgulanırken, Afganistan’da Muhammed Zahir Şah döneminde 1964 yılında yapılan ve Adalet Bakanı’nın 28 Eylül 2021 tarihindeki açıklamasında Taliban’ın kabul ettiğini duyurduğu anayasa ve diğer Müslüman ülkelerde yürürlükte olan beşeri anayasaların Allah’ın buyruklarına aykırı olduğuna da değinilen siyasi analizin tamamını okumak için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz.