KAYNAYAN KURBAĞA SENDROMUNA DÖNEN HAYATLAR
05 Aralık 2023

KAYNAYAN KURBAĞA SENDROMUNA DÖNEN HAYATLAR

1897 yılında Edward Wheeler Scripture tarafından yayınlanan bir makalede, suda haşlanan kurbağa deneyinin hikayesinden bahsedilir. Bir çoğunuzun da bildiği üzere bir kurbağa kaynar suyun içine atıldığında içgüdüsel olarak oradan kurtulmak için zıplayıp çıkmaya çalışır. Fakat kurbağa önce soğuk suya konulur ve sıcaklık saniyede 0.002 derece arttırılır. Suyun ısındığını ve kendisini bekleyen acı sonu algılayamayan kurbağa harekete geçmez ve nihayetinde 2,5 saat sonra ölü olarak bulunur.

Tıpkı bu deneyde olduğu gibi bizleri zulme, haksızlığa, adaletsizliğe hatta küfre yavaş yavaş alıştırdılar. Kâfirler ve onlara hizmet eden hainler, bizi ölümü bekleyen ama bundan habersiz olan kurbağaya çevirdiler. İslam’dan, İslami düşünce metodundan azar azar, alıştıra alıştıra uzaklaştırdılar.

Bununla alakalı çok örnek vermemiz mümkün. Gündemde Gazze olduğu için Gazze’den başlamak istiyorum. 75 senedir esaret altında olan Gazze hususunda hiçbir şey yapmayan yöneticilerin tutumlarını normal gören Müslümanlar var. Onlara yöneticilerin sessiz kaldıklarını, Müslüman kardeşleri için hiçbir girişimde bulunmadıklarını hatta gasıp Yahudi varlığına yardım gemileri gönderdiğini anlattığımızda; “Ne yapsınlar öncesinden verilen sözler, yapılan anlaşmalar var” diyebiliyorlar. Çünkü bu duruma alıştırıldılar. Onlar ne olursa olsun kardeşlerinin safında yer alan, kâfire karşı dik duruş sergileyen bir yönetici görmediler ve normali bu zannediyorlar. Bunun bir ihanet olduğunu dahi göremiyorlar. Acıya dahi alıştırılıyoruz. Gazze’den gelen ilk görüntülere verdiğimiz tepkiler ile bugün izlediğimiz görüntülere verdiğimiz tepkiler aynı mı bir düşünün?

Yine Türkiye’de ani krizler başladığında halk çok büyük tepkiler verdi. Bugün kriz başladığı noktanın çok çok üstesinde fakat ilk verilen tepkiler verilmemekte. Çünkü alıştırıldık. Neye alıştırılmadı ki bu halk... Düşünsenize 100 senedir İslam Devleti yok. Hilafet yıkılmasın diye asılan alimlerin torunları değil bugün Hilafetin yokluğunu hissetmeleri aksine Hilafete düşman olmuş durumdalar. O alimlere “bir zaman gelecek sizin torunlarınız İslam’a, Hilafete düşman olacaklar” deseler, onlar buna asla inanmazlardı ve kabul etmezlerdi fakat gelinen nokta maalesef böyle.

Şeri hükümlerde de durum böyle ne yazık ki. Örneğin yine başörtüsü için çok büyük mücadeleler veren kadınların evlatları, torunları bugün giyinen çıplaklar haline geldiler. Allah’ın (svt) istediği şekilde değil batının süslü tepside sunduğu örtünme şeklini aldılar.

Tüm bunlar bir anda olmadı. Bizleri, enerjimizi ve gücümüzü doğru yerde kullanabileceğimiz, mücadele edebileceğimiz durumdan uzaklaştırıp kritik an geldiğinde kendimizi kurtaracak hiçbir şeyinin kalmadığı bir kurbağa haline getirdiler. Nasıl ki, kurbağaya ısıyı yavaş yavaş verdiler bizlere de batıl, necis fikirlerini yavaş yavaş verdiler. Bizlere hissettirmeden, bizleri acı bir sonun beklediğini göstermeden..

Kurbağa gibi ölmemiş olabiliriz fakat kimliklerimiz öldürüldü, şahsiyetlerimiz öldürüldü. Bizler biz olmaktan çıktık. Müslümanız fakat yaşantımız da, düşüncelerimiz de batılıdan farklı değil.

Kurbağa sendromu hep aklınızda olsun. Kurbağa gibi acı son olan; ölüm gelmeden kendimizi toparlayalım ve aslımıza dönelim. Eski kimliğimize, şahsiyetimize dönelim. Kâfirlerin ve onlara hizmet eden hainlerin bizleri yavaş yavaş öldürmelerine izin vermeyelim!