Türkiye ile İsveç ve Finlandiya arasında NATO üyeliği için yürütülen üçlü mekanizma toplantısı PKK eylemleri ve Kur’an-ı Kerim’e saldırı sonrası ertelendi.

Şubat ayında Brüksel’de yapılması planlanan üçlü mekanizma toplantısı, Ankara'nın talebi üzerine ertelendi. Ankara’nın erteleme talebinin seçimler yaklaşırken halkın tepkisini çekmemek ve oy kaybına uğramamak için teklif ettiği düşünülüyor.

Öte yandan İsveç Başbakanı Kristersson, ülkesinin NATO üyeliği konusunda işleyen bir diyaloğa geri dönmek istediklerini belirterek, "Bu olmazsa İsveç'in NATO'ya katılması zorlaşacak, bunun da İsveç güvenliği için sonuçları olacak" açıklamasında bulundu.

Daimi Üçlü Mekanizma’nın üçüncü toplantısının Şubat ayı içinde Brüksel’de yapılması planlanıyordu. Mekanizma, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya giriş talebi sonrasında imzalanan Madrid Mutabakatı ile kuruldu. Taraflar son olarak 2022 yılının Kasım ayı sonunda Stokholm’de bir araya gelmişti.

Seçim sath-ı mailine girmiş bulunan Türkiye’de AK Parti’nin oy kaybına uğramamak için bu meseleyi seçim sonrasına ertelediği düşüncesini kuvvetleniyor. İslam’a saldırılar daha önce farklı Avrupa ülkelerinde de meydana gelmesine rağmen önce sert tepki gösteren AK Parti iktidarının daha sonra yumuşama eğilimi gösterdiğine şahit olunmuştu. Temel fikri pragmatizm olan laik kapitalist demokrasi ile Türkiye’yi yöneten AK Parti, dış siyasette keskin dönüşleri ile tanınıyor. Papaz Brunson ve Mavi Marmara davaları, İslam ve Müslümanların düşmanları olan “İsrail” ile dostluk kurma, Sisi ve Esed rejimi ile el sıkışma bu dönüşlerden bazıları olarak öne çıkıyor.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine ilişkin Türkiye’nin Avrupalı güçler ve ABD ile anlaşmaya varması öngörülüyor. Ankara’nın iki ülkenin NATO’ya katılımı vetosunda ısrar etmesi pek olası görünmezken bazı istekleri yerine getirildikten sonra Türkiye’nin, biraz zaman alsa da sonunda iki ülkenin NATO üyeliğine seçim sonrası onay vereceği düşünülüyor.

Daha önce de 2009 yılında Türkiye, eski Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in NATO genel sekreterliğine atanmasını veto etmiş, ancak uzun süren müzakerelerin ardından ittifakın siyasi ve askeri yapısı içinde bazı pozisyonlar elde etme karşılığında Rasmussen’in genel sekreterliğine onay vermişti.