Sabah Yazarı Ne Demek İstiyor?
03 Ekim 2017

Sabah Yazarı Ne Demek İstiyor?

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Köşe Yazarı Melih ALTINOK’un, 01 Ekim 2017 Pazar günkü Sabah Gazetesi’nde “Tamamen duygusal mı yani?” başlıklı bir makalesi yayımlandı. Makalede, Türkiye’nin dış politikasında yakınlaşmaya çalıştığı devletler hakkında kimi çevrelerce dramatik bir propagandanın servis edildiğinden hareketle provokasyonun söz konusu olduğu ifade edilmekte. Fakat kullanılan dil itibariyle “ölü çocuk”ların hafifsenmesi ve dezenformatif bilgilerle hakikat arasındaki hassas dengenin korunmadan tıpkı “provokasyonundan” yakındığı çevrelerin yaptığı gibi, sanki Çin, “İsrail” ve Rusya gibi devletlerin sicilleri çok temizmiş, sanki bu saldırılar hiç olmuyormuş, sanki Rusya tarafından bombalanan Suriye’de çocuklar, bebekler enkaz altından çıkarılmıyormuş gibi bir hava resmetmekle meseleye nasıl baktığını ortaya koymuş Melih ALTINOK.

Üstelik duyarlı müslümanlarca gösterilen çabaların devletin âli çıkarları uğruna görmezden gelinmesi, üstüne üstlük bu tip çalışmaların provokatif eylemler ve karanlık eller olarak gösterilmeye çalışılmasının ardından, Melih ALTINOK ve Sabah Gazetesi İdlib katliamı noktasında acaba nasıl insaflı ve objektif olabilecekler?

Akıllara takılan bu soru ile Melih ALTINOK’un makalesini sizlerin değerlendirmesine sunuyoruz:

Tamamen duygusal mı yani?

Türkiye ne zaman ulusal çıkarları için stratejik bir ülkeyle diplomatik temas kursa hemen "kampanyaya" start veriliyor.

Cumhurbaşkanı beraberindeki iş adamlarıyla birlikte dev bir pazar olan Çin'e mi gitti...

Ankara, İsrail'le bir ilişki geliştirip Akdeniz'de doğalgaz, petrol aramaya mı başlayacak...

Ya da Orta Doğu'nun en etkin aktörlerinden Putin Türkiye'ye mi geldi...

Hemen bir ekip, arşivlere girip yakınlaştığımız ülkenin sabıkasını çıkartıyor. "Ölü çocuk" fotoğrafları buluyor ve sosyal medyada üzerimize boca ediyor.

İnsanın bakmaya bile dayanamadığı korkunç kareler...

Ama ne zaman çekilmişler, hangi ülkede kaydedilmişler, karelerdeki ölümlerin sorumlusu kim? Belli değil.

Olsun gerçeğin bu ayrıntıları önemli değil onlar için.

Yalana, ajitasyona meyillerine bakılırsa maksatları infial yaratmak, milletin midesini bulandırmak... Yöneticilerin bağımsız planlarına, programlarına gölge düşürmek, değersizleştirmek... Mümkünse de engellemek...

Öyle ya, zulümden yakınanın, hakkaniyet arayanın "gerçekten" başka neye ihtiyacı vardır ki, yalana niye başvursun?

***

Peki, kimin böyle bir amacı olabilir ve bu amacı için insanları kandırmaktan çekinmeyebilir?
Elbette Türkiye'nin rakibi, düşmanı olan yabancı devletler bu çabaya bayılırlar...

Çünkü Türkiye'nin kendilerinden bağımsız ekonomik ve politik planlar geliştirmesini, çıkarlarına zarar vermesini istemezler.

İyi de sosyal medyadaki bu manipülasyonları yapanlara bakıyorsun hiç de "yabancı" görünmüyorlar.
Hatta çoğunluğu kendine "İslami" imaj vermiş "yardım kuruluşuyuz" "iyilik, hizmet için varız" diyen çevreler...

Ancak bakıyorsunuz, kıymeti kendinden menkul meşruiyetleriyle, halkın oyuyla seçilmiş siyasilere ve kendi devletlerine parmak sallıyorlar... Türkiye'ye dış politika güzergâhı çizmeye çalışıyorlar.

Gel de dertlerinin "sadece" yardım, insanlık olduğuna inan... Ekmeğini yedikleri yerliliklerini sorgulama.

***

Öyle ya, "sivil" bir yapı için uluslararası organizasyon zor ve destek gerektiren bir iş.

Hiçbir ülkeye elinizi kolunuzu sallayarak girip "buradaki ezilenlere" yardım için örgütleneceğim diyemezsiniz.

Denemek isteyen Mısır'a gidip, dikta rejiminin ezdiği "Müslüman Kardeşler"e yardım getirdim desin bakalım, başına neler geliyor.

Yani bu iş için hariciyenin hatta istihbaratın, kısacası devletinizin desteğine ihtiyacınız vardır.

Olmazsa olmaz.

Ee, kendi devletinizle aranız bozuksa da başka bir devletle ilişkiniz mutlaka iyidir.
Var mı başka bir izahı?

Kendi devletleriyle araları bozuk olan ve kısa bir süre önce "Yalnızca Allah rızası için hizmet için varız" diyen FETÖ'cülere bakın... Araları hangi devletlerle iyi?