Rusya ve Türkiye, Suriye’deki Ortakları İran’ı "Siyasi Sürece" Çağırıyor
01 Şubat 2023

Rusya ve Türkiye, Suriye’deki Ortakları İran’ı "Siyasi Sürece" Çağırıyor

Köklü Değişim Medya

Esed rejiminin ayağa kaldırılması için masada ve sahada büyük çaba sarf eden Rusya, Türkiye ve İran’dan oluşan “Astana Üçlüsü”, siyasi süreç ile Suriye halkının katili Esed rejimine meşruiyet kazandırmak için de beraber çalışmayı arzuluyor.

Bu yönde Rusya’dan gelen açıklamayı Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov yaptı.

Lavrov, "Türkiye-Suriye ilişkilerinin iyileşmesini teşvik etme yönünde ilerideki temaslara Rusya ve İran’ın eşlik etmesinin mantıklı olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Lavrov, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile başkent Moskova'da yaptığı görüşmenin ardından yaptığı basın toplantısında Türkiye ile Esed rejimi arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi meselesine değindi.

Lavrov, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye ile ilişkileri normalleştirme politikasını desteklediklerini beyan etti.

Lavrov, bu yöndeki çalışmaları geliştirmeye hazır olduklarını deklare ederek, "İran’ın bu çalışmaya dahil olma konusunda anlaşma sağlandı. Hem Rusya hem İran hem de Türkiye, Suriye meselesinin çözümüyle uğraşan ‘Astana üçlüsü’ üyesi. Türkiye-Suriye ilişkilerinin iyileşmesini teşvik etme yönünde ilerideki temaslara Rusya ve İran’ın eşlik etmesinin mantıklı olduğunu düşünüyorum. Süre ve belirli format üzerinde çalışmalar sürüyor. Adım adım ilerleme ve her adımın küçük de olsa somut sonuçlar getirmesi gerektiği konusunda anlayış var" dedi.

Ordusu ve halk desteği olmayan Esed rejimini Rusya havadan desteklerken, İran ise kara kuvvetleri olarak sahada yer almış ve vahşi katliamlar gerçekleştirmişti. Türkiye ise muhaliflerin garantörü olarak Esed rejimi ile savaşan grupları kuzeye çekerek kontrolü altında tutmuştu.

Bilindiği üzere ABD’nin perde arkasında sahada roller dağıttığı “Astana Üçlüsü” Suriye devrimini akamete uğratma ve Cenevre’deki görüşmelere yönlendirme görevini üstlenmişti. Bugün ise ABD’nin himayesindeki siyasi süreç BM’nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde yürütülüyor. Sürecin temel hedefi ise uğruna 1 milyon Müslümanın katledildiği ve milyonlarca insanın yerinden edilerek mülteci konumuna düştüğü Esed rejimine yeniden meşruiyet kazandırmak olduğu gözlemleniyor.

Köklü-Değişim,Rusya-ve-Türkiye,-Suriye’deki-Ortakları-İran’ı-Siyasi-Sürece-Çağırıyor.jpg

İbrahim Kalın’dan Paralel Açıklama: “İran'ın Sürece Dahil Olmasından Memnuniyet Duyarız”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, dünkü basın toplantısında gündeme dair gazetecilerin sorularını yanıtladı.

“Suriye ile görüşme ne zaman?” sorusunu Kalın, tıpkı Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un açıklamasına paralel bir şekilde yanıtladı:

“Henüz yeri ve tarihi belli değil. Biz İran'ın sürece dahil olmasından memnuniyet duyarız. Müzakerelerde İran'ın bulunması bize göre katkı sağlar. Dışişleri bakanlarımız görüşüyorlar ancak henüz kesinleşmiş bir tarih yok.”

BM’nin 2254 Sayılı Kararı Ne Anlama Geliyor?

Ankara, Esed rejimi ile görüşme adımlarını terörle mücadele için attığını ifade eden açıklamalarda bulunsa da rejimin ne sınırda güvenliği sağlamaya ne de ayakta durmaya takati olmadığı ve sahada sözünün geçmediği biliniyor. Bu yüzden Ankara’nın bu yakınlaşma girişimi, Esed rejimine meşruiyet kazandırma çabası olarak okunuyor. Ankara, bu girişimleri ayrıca BM’nin 2254 sayılı kararına binaen yaptığını sık sık vurguluyor. ABD’nin Suriye’de desteklediği çözüm olan 2254 sayılı karar doğrultusunda ve Ankara da bu siyasete angaje hareket ediyor. “Siyasi süreç” de denilen bu çalışma ile Esed rejiminin meşru yönetim olarak tanınması, geçiş sürecini yönetmesi ve yeniden halka dayatılması amaçlanıyor.

Söz konusu görüşmelerin Suriye halkı tarafından ihanet olarak niteleniyor ve gösterilerde “Esed’le uzlaşmayacağız” sloganları atılıyor.

Ankara her ne kadar muhaliflerin garantörü rolünü üstlense de, masada alınan kararlar ve sahadaki operasyonlar Esed rejimini ayağa kaldırılmasını sağlamıştı. Astana süreci, Esed rejimini ayağa kaldırırken, Cenevre süreci de katil Esed rejimine meşruiyet kazandırma hedefi güden bir çerçeveye sahip.

ABD, baba Esed’den beri bölgede çıkarlarını koruyan ve “İsrail”in emniyetini sağlayan Esed rejiminin bekasını korumak için perde arkasında hareket ediyor. Washington, katliamları ve vahşiliklerini alenen sürdüren Esed rejimine karşı söylemlerde bulunsa da Suriye sahasını kontrolünü bizzat elinde bulunduruyor ve rejmin bekasını destekliyor. Bu süreçte ABD, Suriye sahasında Esed rejimi ile savaşan muhalif grupların komutanlarına suikastler düzenliyor. Ayrıca binlerce tır silahla desteklediği terör örgütü PYD’yi de Esed rejimini destelemek için ihtiyati kuvvet olarak elinde tutuyor.