Laik Nizamın Yıllarca Zulmettiği Başörtüsü Bugün İttifakların İstismarında
10 Aralık 2022

Laik Nizamın Yıllarca Zulmettiği Başörtüsü Bugün İttifakların İstismarında

Köklü Değişim Medya

Yıllarca laik kemalistlerin yasaklayarak zulmettiği, muhafazakar demokratların istismar ederek oy topladığı, Müslüman kadınların ise yasağa rağmen dik durup, okulunu, kamudaki işini terk edip, Allah’ın farzına sarılarak başından çıkarmadığı başörtüsü için Anayasa teklifi TBMM Başkanlığı’na sunuldu.

AK Parti’nin anayasa değişikliği teklifi cuma günü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunuldu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusunda kanun teklifini meclise sunacaklarını açıklamasının ardından harekete geçen AK Parti, MHP ve BBP'nin hazırladığı teklif, Anayasa'nın 24. ve 41. maddelerinde değişiklik öngörüyor. İlk değişiklik 24. maddeyle ilgili. Anayasa'nın 24'üncü maddesine altıncı ve yedinci fıkralar ekleniyor.

Demokrasi ve sözde “özgürlükler” diye pazarlanan bozul batıl nizam, yıllarca Müslüman kadınlara inandığı İslam’ın bir emri gereği üzerinden çıkarmadığı tesettürü yüzünden zulmetmişti. Bugün ise seçimler yaklaşırken bir tarafta kemalistler yasa değişikliği ile öteki tarafta 20 yıllık tek başına iktidar muhafazakarlar anayasa değişikliği ile halen İslam’ın bir farzı olan tesettürü propagandalarında kullanıyor.

Anayasa teklifinde şu değişikliklere yer veriliyor:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 24'üncü maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir:

"Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamaz. Hiçbir kadın; dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamaz. Bu nedenle kınanamaz, suçlanamaz ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamaz. Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda Devlet, ancak dini inancı sebebiyle kadının başını örtmesini ve tercih ettiği kıyafetini hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilir."

Anayasa'nın yürürlükteki 24. maddesi ne diyor?

"Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14'üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır. Kimse devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz."

Ailenin Tanımı ile İlgili Teklif

Teklifte Anayasa'nın 41'inci maddesinin madde başlığında ve birinci fıkrasında değişiklik yapılıyor. Bu değişikliğin gerekçesi şu şekilde açıklanıyor:

"Maddeyle yalnızca kadın ve erkek olmak üzere iki farklı cinsiyetten bireylerin birbiriyle evlenerek evlilik birliğini oluşturabileceği açıkça düzenlenmekle, bunun dışındaki hiçbir birlikteliğin evlilik birliği olarak kabul edilmeyeceği ve evlilik birliğinin eşler arasında yani kadın ve erkek arasında eşitliğe dayandığı kabul edilmiş olmaktadır. Böylece aile ve evlilik kurumunun her türlü tehlike, tehdit ve saldırılar ile sapkın akımların dayatmalarına karşı korunması amaçlanmaktadır."

Teklifte, 41. maddenin ise başlığı "Ailenin korunması, evlilik birliği ve çocuk hakları" şeklinde değiştirilirken, maddeye "Evlilik birliği, ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir" hükmü ekleniyor.

Anayasa teklifinin Meclis'te doğrudan kabul edilebilmesi için 400 milletvekilinin; referanduma götürülebilmesi için ise 360 milletvekilinin oyu gerekiyor.

Muhalefetin (Altılı Masa) anayasa teklifinin referanduma götürülmesini engellemek için teklife kabul oyu vereceği tahmin ediliyor.

AK Partili Zengin’den Başörtüsü Açıklamasında Laiklik Güzellemesi

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, anayasa değişikliği teklifini TBMM Başkanlığı’na sunmadan önce AKP ve MHP’li kadın milletvekilleri ile birlikte basın toplantısı düzenledi.

Zengin "Teklifimizde; başörtülülerin de başı açıkların da hakkını savunuyoruz. Kısaca kadınların özgürlüğünü savunuyoruz” açıklamasında bulundu.

Başörtüsü yasaklarını kadınlara yönelik “soykırım” olarak niteleyen Zengin, CHP’nin bu teklife destek vermemesi hakkındaysa şu yorumu yaptı:

“Bu yasaklar bitti, helalleşelim olsun bitsin' nidalarını çok yaralayıcı buluyorum. Sussalar bizim açımızdan değerli tavır içinde olacaklar.

Başı açık ya da kapalı olmak anayasanın da üstünde bir haktır. Eğer bunu teminat altına alacaksak anayasayla olur. Kanunla teminat altına alınan kanunla değişir. CHP'nin kanun teklifine, hayır diyoruz, içeriğine hayır diyoruz.

Şu an Türkiye'de hiçbir konuda yasak yok. Hiçbir yerde bir sorun yokken sizce neden CHP böyle bir teklif verdi? Sözlerimiz itibar görmüyor, sizin yazılı bir şeye ihtiyacınız var, diyerek yapılmıştır.

Türkiye'de kadınlar da erkekler de değişti. CHP bu değişimi görüyor, görmek zorunda. Teklifimiz sadece başörtülü kadınları değil, başı açık kadınların da özgürlüğünü savunuyor. Bu anayasa değişikliği en önemli anayasa değişikliğidir.”

Gerekçede Laiklik Vurgusu

Anayasa değişikliği teklifinin genel gerekçesinde, anayasadaki laiklik ilkesine dikkat çekilerek, “Hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmeyen lâiklik ilkesi, her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dinî inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tâbi kılınmaması anlamına gelir. Hiç kimse vicdan, dini inanç ve kanaati sebebiyle temel hak ve hürriyetlerini kullanmaktan, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan yoksun bırakılamaz” ifadesine yer verildi.

Muhafazakar demokratlar Türkiye'ye geldiği günden beri İslam'a savaş açan, giyimden kuşama, içtimai hayata müdahale eden, İslam'ın hükümlerini gericilik olarak nitelendiren laikliğin dinsizlik anlamına gelmediğini ileri sürüp, başörtüsüne özgürlüğü savunuyor.

Oysa başörtüsü yasağını savunanlar da yıllarca laikliğe aykırı olduğunu ifade edip, Allah’ın farzını yasaklamıştı. Bu laik anlayışın bir sabitesi olmadığı ve konjonktüre göre şekillenebildiğini ve Müslümanların başında bir sopa olarak bekletildiğini ortaya koyuyor.

Süreç içinde laik nizamın zulmüne uğrayıp, bu zulümleri dile getirerek oy toplayanların bugün laiklik savunucusu haline gelmesi ve laikliğin yanlış anlaşıldığını ifade ederek yeniden tanımlaması ise üstlendikleri Müslümanları batıl nizam ile barıştırma misyonunu ortaya koyuyor.