Yaşamını haram olan faiz ve kredi kartlarıyla idame ettirmeye itilen vatandaşın borcu ikiye katlandı.

Faizli kredilerle ülkeleri ve halkları fakirleştirmek, geleceklerini ipotek altına alarak sömürmek üzerine kurulu laik kapitalist nizam, toplumu hızla ifsat etmeye devam ediyor.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) seçim öncesi aldığı kararla kredi kartlarında nakit avansa sınırlama getirmiş daha sonra ise seçim ekonomisi gereği geri adım atma kararı almıştı.

Hayat pahalılığı karşısında gelirin yetersiz kalması sonucu bireysel borçlanma, yılbaşından bu yana hızlı bir artış gösterirken, son bir yılda ise neredeyse ikiye katlandığı ortaya çıktı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verileri, tüketici kredileri ile kredi kartı borçlarından oluşan toplam bireysel borç bakiyesi, yılbaşından 12 Mayıs’a kadar olan dönemde yüzde 32,5 artışla 2 trilyon 28 milyar liraya yükseldiğini gösteriyor.

Toplam bireysel borç bakiyesinde, bu dönemdeki net 498 milyar liralık artışın 178,5 milyar liralık bölümü, yurttaşların son dönemde dayanıklı tüketim malı alımlarının yanında birikmiş kredi kartı borçlarını kapamak ya da diğer nakit borçları için başvurduğu ihtiyaç kredileri kaleminde yaşandı. Bankaların 12 Mayıs itibarıyla 852,1 milyar liraya ulaşan ihtiyaç kredisi alacak bakiyesi, toplam tüketici kredilerinin yüzde 62,8’i, toplam bireysel borç bakiyesinin de yüzde 42 ile en büyük bölümünü oluşturuyor.

Halkı Müslüman olan Türkiye’de normalde faizli işlemlere rağbet olmaması gerekirken iktidarın oluşturduğu kamuoyu sayesinde yaklaşık 35 milyon insan bankaların borç kölesi haline gelmiş durumda.

Her ne kadar faizlerin düşürüldüğü söylense de atılan göstermelik adımlar vatandaşın hayatına olumlu bir değişiklik sağlamıyor. Ortaya çıkan ekonomik tabloya bakıldığında bankalar kar rekor kırmaya, vatandaşın ise borçları artmaya devam ediyor. Faiz terk edilip faizsiz sisteme geçilmediği sürece borç krizinin bitmesi beklenmiyor.