Köklü Değişim Medya
İşgalci terör varlığı “İsrail” in Mescidi Aksa baskını ve Filistinli Müslümanlara yönelik saldırganlığı İstanbul Levent’teki “İsrail” konsolosluğu önünde protesto edildi.
Köklü Değişim olarak organize ettiğimiz Basın açıklaması ve dua eyleminde, Gasıp Yahudi varlığının her yıl Ramazan ayında Mescidi Aksa’ya baskın düzenlemeyi, Filistin’e bombalar yağdırmayı, kardeşlerimizin kanını dökmeyi adet edindiği hatırlatılarak, Osmanlı Hilafet Devletinin İngilizlerin maharetiyle yıkıldığı günden beri durumun bu şekilde olduğuna dikkat çekildi.
İstanbul’daki eyleme Müslümanlar yoğun katılımla destek verdi. Kalabalık ve atmosferi yüksek olan eylemde sunumu Volkan Ayna üstlenirken, basın açıklamasını Köklü Değişim İstanbul temsilcisi Muhammed Emin Yıldırım okudu. Eylem sonunda Köklü Değişim Dergisi yazarlarından Musa Bayoğlu tarafından yapılan dua da, “İsrail”i kahredecek yiğit komutanları, raşid halifeleri İslam ümmetine nasip etmesi ve zulüm altındaki Müslümanları kurtarması için Allah’a niyazda bulunuldu.
Basın açıklamasında, bir avuç işgalci Yahudi’nin koskoca İslam ümmeti karşısındaki pervasızlığının sebepleri sorgulanarak şu ifadelere yer verildi: “2 milyardan fazla Müslümanın yaşadığı bir dünyada sadece 9 milyon nüfusa sahip olan Yahudi varlığı, Müslümanların ilk kıblegahına, Mescidi Aksa’ya saldırıyorsa, kadınlara el uzatıyorsa, aşağılıyorsa ayaklar altına alınan Aksa’nın halıları değil; Müslümanların izzeti ve başındaki yöneticilerin şerefidir. Ayaklar altına alınan, kışlalarda bekletilen ordular ve omuzlarında rütbeler taşıyan komutanlardır. Ayaklar altına alınan, yöneticilere dalkavukluk eden, Yahudi varlığının zorbalıklarına ses çıkartamayan saray alimleridir.”
Açıklamada ayrıca “İsrail” ile normalleşmek ve dost olmak için birbiriyle yarışan İslam ülkelerinin yöneticilerinin zelil tavırlarına değinilerek, “Gasıp Yahudi Varlığı ile dost olmak için can atan bu yöneticiler bir de hiç utanmadan hiç yüzleri kızarmadan şaşalı sözlerle kınama mesajları yayınlamaktadır. Yayınladıkları bu kınama mesajlarının “İsrail”i korkutmayacağını, durduramayacağını, geri adım attıramayacağını kendileri de çok iyi bilmektedir. Dolayısıyla bu kınama mesajları halklarına şirin gözükmek, ihanetlerinin üstünü örtmek ve sıkı sıkıya sarıldıkları tahtlarını korumaktan başka hiçbir işe yaramamaktadır.” sözleriyle ümmete ihanet eden yöneticiler sert şekilde kınandı.
Son olarak İslam ümmetine hitap edilen Basın açıklamasında, sorunun kaynağının ne olduğu ve çözümün nasıl gerçekleşeceği konusunda fikir verilerek şöyle denildi:
“Kıymetli Müslümanlar, bir sorunun çözümü sorunun kaynağını ortadan kaldırmakla mümkündür. Filistin sorununun kaynağı gasıp Yahudi varlığı İsrail’in ta kendisidir. Öyleyse o ortadan kalkmadan Filistin sorunu asla ve kat’a çözülemez! Kudüs esaretten kurtulamaz! Mescid-i Aksa özgürlüğüne kavuşamaz! Dolayısıyla Müslümanların evlatlarından oluşan Mehmetçiğe düşen görev Gasıp Yahudi varlığına ait paçavra bayraklarını dalgalandırmak değildir! Bilakis Rasulullah’ın sancağını dalgalandırmaktır! Mehmetçiğe düşen görev tören kıtalarında kafirlerin karşısında saygı duruşunda beklemek değildir! Bilakis mazlum Filistin halkının çağrısına icabet etmektir. Kudüs’ün esaretine artık son vermektir!”
Yahudi varlığını telin eden çeşitli dövizlerin taşındığı basın açıklaması okunurken Müslümanlar sık sık “Eller semaya ordular Aksaya”, “Muhammed’in ordusu kafirlerin korkusu” “Mescidi Aksa onurumuzdur” “Kahrolsun İsrail, kahrolsun Amerika” “Mehmetçik Kudüs’e ordular Aksaya” “Hilafet Gelecek Esaret Bitecek” sloganları atıp, tekbirler getirdi.
İşte O Basın Açıklaması;
“İsrail”i Telin Ediyor, Dualarla Birleşiyoruz
Kıymetli Müslümanlar ve değerli Basın Mensupları;
15 Nisan Cuma sabahı Mescid-i Aksa’nın kapıları gasıp Yahudi varlığının askerleri tarafından kırıldı ve necis postalları İslam’ın kutsal kabul ettiği Aksa mescidini kirletti. Kadın- çocuk, genç- yaşlı demeden sabah namazını eda eden Müslümanlar darp edilerek dışarı atıldı. Birçokları yaralandı ve gözaltına alındı.
Kuşkusuz bu saldırılar Gasıp Yahudi varlığının Ramazan ayında yaptığı ilk saldırı değildir. Geçen yıl yine Ramazan ayında benzer saldırılar gerçekleştirmiş ve 24 kardeşimiz şehit edilirken 500 kardeşimiz de yaralanmıştı. Gasıp Yahudi varlığı her yıl Ramazan ayında Mescidi Aksa’ya baskın düzenlemeyi, Filistin’e bombalar yağdırmayı, kardeşlerimizi şehit etmeyi, kanını dökmeyi adet edinmiş vaziyettedir.
Müslümanlar için Rahmet ayı, mağfiret ayı kurtuluş ayı olan Ramazan, maalesef hüzün ayı, gözyaşı ayı, hakarete uğrama ayı halini almıştır. Osmanlı Hilafet Devleti İngilizlerin maharetiyle yıkıldığı günden bu yana durum bu şekildedir.
2 milyardan fazla Müslümanın yaşadığı bir dünyada sadece 9 milyon nüfusa sahip olan Yahudi varlığı, Müslümanların ilk kıblegahına, Mescidi Aksa’ya saldırıyorsa, kadınlara el uzatıyorsa, aşağılıyorsa ayaklar altına alınan Aksa’nın halıları değil; Müslümanların izzeti ve başındaki yöneticilerin şerefidir. Ayaklar altına alınan, kışlalarda bekletilen ordular ve omuzlarında rütbeler taşıyan komutanlardır. Ayaklar altına alınan, yöneticilere dalkavukluk eden, Yahudi varlığının zorbalıklarına ses çıkartamayan saray alimleridir.
Mescidi Aksa gasıp Yahudi varlığı askerlerinin postallarıyla kirletilirken, kardeşlerimizin pak kanları Aksa’nın avlusuna dökülürken Müslümanların başındaki yöneticiler Yahudi varlığıyla normalleşmek, ilişkilerini kuvvetlendirmek, ticaretlerini güçlendirmek, dostluk kurmak için sıraya girmiş bir vaziyette beklemektedir. Onların kanlı ellerini sıkmak için adeta birbirileriyle yarışmaktadır. Bu nasıl bir durumdur! Bu nasıl bir zillettir!
Siz Allah Subhanehu ve Teala’nın şu sözünü hiç işitmediniz mi?
“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları kendinize dost edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin dostudur. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.”
Gasıp Yahudi Varlığı ile dost olmak için can atan bu yöneticiler bir de hiç utanmadan hiç yüzleri kızarmadan şaşalı sözlerle kınama mesajları yayınlamaktadır. Yayınladıkları bu kınama mesajlarının Gasıp Yahudi Varlığını korkutmayacağını, durduramayacağını, geri adım attıramayacağını kendileri de çok iyi bilmektedir. Dolayısıyla bu kınama mesajları halklarına şirin gözükmek, ihanetlerinin üstünü örtmek ve sıkı sıkıya sarıldıkları tahtlarını korumaktan başka hiçbir işe yaramamaktadır.
Bundan dolayı Ey Müslümanlar bizim hitabımız sizedir! Çünkü Müslümanların yöneticileri nasihat alacak konumda değildir. Dünya hayatı onları öyle bir kuşatmıştır ki nasihate, hakikate gözlerini ve kulaklarını kapatmış vaziyettedirler.
Siz ise, Allah Subhanehu ve Teala’nın “en hayırlı ümmet” diye vasfettiği İslam ümmetsiniz! Biliyoruz ki Kudüs’teki, Gazze’deki, EL Halil’deki, Batı Şeria’daki Müslümanların derdi sizin de derdiniz. Onların üzüntüsü sizin de üzüntünüz, onların göz yaşları sizin de göz yaşlarınızdır. Sizin Mescid-i Aksa’ya gösterdiğiniz hassasiyeti, sevgiyi, bağlılığı bu yöneticiler göstermemektedir.
Ey Müslümanlar! Ey Hayırlı Ümmetin bireyleri!
Bir beldenin yöneticisi Filistin sorununun çözümü için Birleşmiş Milletleri göreve davet ediyorsa, Arap Birliğini, İslam İşbirliği Teşkilatını toplantıya çağırıyorsa, anlamını yitirmiş kınamalarla sizleri avutuyorsa, gerçekten Filistin sorununa çözüm arama gibi bir derdi yoktur. Derdi Kudüs olmayanın sizinle işi olamaz!
Bu yöneticiler sıkılmadan ve utanmadan hala Kudüs davasından bahsetmektedirler. Tüm dünya sussa bile biz Kudüs davamızı en yüksek sesle sürdüreceğiz." Diyorlar. İsrail ile sürdürdüğümüz ilişkiler başkadır, Kudüs davamız başkadır, diyorlar.
Şimdi sizlere soruyoruz: Kudüs, Mescid-i Aksa, Filistin sorununun kaynağı Müslümanların bağrına bir hançer gibi saplanan o gasıp Yahudi varlığı İsrail değil midir? Müslümanların topraklarını işgal eden o Yahudi varlığı değil midir? Müslümanların üzerine misket bombaları yağdıran o Yahudi varlığı değil midir?
Müslümanları sokak ortasında güpegündüz infaz eden o Yahudi varlığı değil midir? Gazze’yi açık cezaevine çeviren o Yahudi varlığı değil midir? Öyleyse nasıl bir yandan “İsrail” ile ilişkileri güçlendirirken, diğer yandan Kudüs’e sahip çıktığınızı iddia edebilirsiniz? Siz bizim aklımızla dalga mı geçiyorsunuz?
Kıymetli Müslümanlar bir sorunun çözümü sorunun kaynağını ortadan kaldırmakla mümkündür. Filistin sorununun kaynağı gasıp Yahudi varlığı İsrail’in ta kendisidir. Öyleyse o ortadan kalkmadan Filistin sorunu asla ve kat’a çözülemez! Kudüs esaretten kurtulamaz! Mescid-i Aksa özgürlüğüne kavuşamaz!
Peki bu iş nasıl olacak? Kudüs ve tüm Filistin nasıl kurtulacak? Kim kurtaracak?
Kuşkusuz bu Mübarek topraklar kınamakla kurtulmaz! Birleşmiş Milletleri göreve davet etmekle kurtulmaz! Amerika Birleşik Devletlerine ricada bulunmakla kurtulmaz! Uluslararası toplumu harekete geçirmekle kurtulmaz! Tek derdi koktuklarını korumak olan korkak yöneticiler eliyle kurtulmaz! Bugüne kadar kurtulmadı bundan sonra da kurtulmaz!
Şimdi size soruyoruz Ey Müslümanlar! Ey hayırlı Ümmetin evlatları!
Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bu çağda, bu zaman diliminde yaşasaydı, Kudüs’ün işgal altında olduğu bu yıllarda, Müslümanların kolaylıkla katledildiği, topraklarının işgal edildiği, kadınlarının iffetlerinin kirletildiği, yer altı ve yer üstü zenginliklerinin talan edildiği bugünlerde yaşamış olsaydı ne yapardı? Bizim bu çaresizliğimizi, acizliğimizi görse bize ne derdi?
Vallahi herkesten önce zırhını giyerdi! Ordusunun başına geçerdi ve Kudüs esaretten kurtulana kadar zırhını çıkarmazdı. Allah Subhanehu ve Teala’dan başka kimseden yardım beklemezdi. Sömürgeci kafir devletlerden asla medet ummazdı! Müslümanların sorunlarını çözmesi için kafirlere havale etmezdi! Uhud’da nasıl dişi kırıldıysa Kudüs’te de gerekirse dişi kırılırdı, gerekirse yaralar alırdı, gerekirse şehit olurdu ama asla Kudüs’ten vazgeçmezdi! Kudüs’ü sahipsiz bırakmazdı!
Öyleyse Ey Müslümanlar Ey Güç Sahipleri Ey Müslümanların Orduları!
Rasulullah’ın izinden gidin! Allah’ın Rasulunu takip edin! Kendinize O’nu örnek alın: Kudret ve gücü elinde tutan Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur:
“Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır.”
Müslümanların evlatlarından oluşan Mehmetçiğe düşen görev Gasıp Yahudi varlığına ait paçavra bayraklarını dalgalandırmak değildir! Bilakis Rasulullah’ın sancağını dalgalandırmaktır! Mehmetçiğe düşen görev tören kıtalarında kafirlerin karşısında saygı duruşunda beklemek değildir! Bilakis mazlum Filistin halkının çağrısına icabet etmektir. Kudüs’ün esaretine artık son vermektir!
Ey Müslümanlar Allah’ın Rasulune güveniyor musunuz? Onun yalnızca doğruları söyleyeceğine iman ediyor musunuz? Öyleyse Allah’ın Rasulune kulak verin!
Buharinin rivayet ettiği bir hadisi şerifte efendimiz şöyle buyurdu:
“Mümin kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir…”
Yine şöyle buyurdu: Halife kalkandır onunla korunulur ve onunla savaşılır.
Ve gönüllerimizi ferahlatan şu haberi verdi:
"Müslümanlarla Yahudiler savaşmadıkça kıyâmet kopmayacaktır. O savaşta Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; 'Ey Müslüman, Ey Allah'ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, hemen gel de onu öldür!' diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82)"
Gasıp Yahudi varlığıyla savaşacak ve onu yok edecek olan devlet, işlerini Batıya havale etmiş bugünkü ulusal devletler değildir! Yıllardır cılız kınama mesajlarından başka hiçbir şey yapmayan devletler değildir! Gasıp Yahudi varlığını ortadan kaldıracak olan tek devlet Allah Rasulünün müjdelediği Raşidi Hilafet Devletidir.
Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ümmetinin başından geçecek devreleri tek tek anlattıktan sonra Müslümanların kalkanı, koruyucusu olacak bu devleti şöyle müjdeledi:
“…Sonra zorba diktatörlük olacaktır. Böylece Allah’ın olmasını dilediği sürece olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde onu kaldıracaktır. Sonra da yeniden Nübüvvet Minhâcı üzere [Râşidî] Hilâfet olacaktır... dedi ve sustu.”
Ey Müslümanlar muhakkak ki, Allah Rasulü doğru söylemiştir. Raşidi Hilafet Allah izni ve yardımıyla yeniden kurulacaktır. İşte o zaman gasp edilen topraklar geri alınacak, Mescid-i Aksa esaretten kurtulacak ve “İsrail” haritadan silinecek ve yok olup gidecektir.
Ellerimizi işte bunun için birleştirelim. Rasulullah’ın müjdesinin gerçekleşmesi için semaya kaldıralım. Rabbimize teslim olmuş bir şekilde dua edelim.
Ya Rabbel Alemin, bize Rasulullah’ın müjdesini gönder! Bize Selahaddinler gönder! Bize Abdulhamidler gönder! Bize Fatihler gönder! Bize Alparslanlar gönder! Bize Raşid halifeler gönder!
Ey Alemlerin Rabbi Yahudi varlığı İsrail’in yok olduğunu dünya gözüyle görmeyi bizlere nasip et! Amin.
----------
#EllerSemayaOrdularAksaya