Güney Hareketi Gerçeği ve Uşaklığı (Soru Cevap)
07 Mart 2018

Güney Hareketi Gerçeği ve Uşaklığı (Soru Cevap)

hizb-ut-tahrir.info

Köklü Değişim Medya

Hizb-ut Tahrir resmi web sayfası Yemen’de yaşanan savaşa yönelik “Güney Hareketi Gerçeği ve Uşaklığı” başlıklı bir analiz yayımladı. Köklü Değişim Medya olarak bu analizi takipçilerimiz için paylaşıyoruz.

İşte o analiz;

Güney Hareketi Gerçeği ve Uşaklığı

Soru:

Güney Hareketi hâlâ Amerikan yanlısı mı? Yoksa konsey, BAE çevrelemesi ve BAE uyduluğu yüzünden İngiliz ajanlığına mı dönüştü? Bilindiği gibi BAE, Yemen’de İngiliz yanlısı cenahı temsil ediyor. Başka bir deyişle: Amerika, Güney Hareketi’ni tutmakta başarısız mı oldu? İngiltere, BAE aracılığıyla kendi tarafına mı çekti? Yoksa Güney Hareketi hâlâ Amerikan yanlısı olarak mı devam ediyor? Aden’deki askeri gücü nedeniyle BAE, Güney Hareketi’ni etkiledi, ama İngiliz yanlısı yapamadı mı diyeceğiz?

Cevap:

1- Amerika ya doğrudan ya da dolaylı olarak Mısır ve 1990’ların başında Fahd döneminde Suudi Arabistan ile Ali Salim El Beyd ve Ali Nasır Muhammed’i kendi tarafına çekince, İngiltere rahatsızlık duydu. Çünkü “Güney Yemen Ulusal Kurtuluş Cephesi”ni ajanlarına İngiltere kurdurtmuş ve 20 Kasım 1967 yılındaki Cenevre müzakerelerine davet etmişti. Müzakereler sonrası son İngiliz askerinin ülkeden ayrılmasının ertesi günü İngiltere, 30 Kasım 1967’de Güney Yemen’e bağımsızlık vermişti. El Beyd de İngilizlerin desteğiyle Güney Yemen Devlet Başkanı olmuştu. El Beyd, Amerika ile birlikte hareket edince, İngiltere bunu nankörlük kabul etti ve Amerika ile El Beyd’i iktidardan indirmeye karar verdi. Kayda değer gücü olan Kuzey’deki adamı Ali Salih nedeniyle bunu yapabilecek güçteydi de... Onun için birleşme kararının üzerinden daha dört yıl geçmişken, 1994 yılında Kuzey ile Güney Yemen arasında savaş patlak verdi. Savaşta “Güney Yemen” ordusu hezimete uğrayınca, Ali Salim El Beyd ve Ali Nasır Muhammed ülkeden firar ettiler... Bir müddet inzivaya çekildiler.

Sonra Sanaa’daki Salih hükümeti, yıllarca Güney’deki askerlere eziyet etti, kovuşturdu. Ardından Salih hükümeti, Güney’de işten atılan emekli askerler için zulüm, kovuşturma ve hak mahrumiyetiyle ilgili şikâyetleri değerlendirecek bir dernek kurdu. Devam etmekte olan zulümler nedeniyle derneğe üye emekli askerlerin ayrılıkçı eğilimleri sızdırıldı ve böylece dernek, kendilerine Güney Hareketi adını veren ve 2007 yılında Güney Yemen’de resmen kurulumunu duyuran ayrılıkçıların yuvası ve çekim merkezi oldu. Ayrıca burada üzerinde durmaya değmeyen önemsiz ve pek etkin olmayan başka hareketler de var.

2- Amerika, İran destekli Husileri kullanarak Kuzey Yemen’e ayak basmıştı ve Güney Yemen’e de ayak basmak için Güney’deki bu durumu istismar etti. Uluslararası çatışma açısından ise Güney Hareketi, mazlumların hakkını savunan oluşumdan, hükümeti İngiliz yanlısı Yemen’e müdahale için Amerika’nın yeni maşası haline evirilmişti. Büyük güçler, küçük devletlerdeki gerilimleri ve içsel durumu istismar edip o devletlerde nüfuz elde etmek için adım adım ilerlediler. Amerika, 1990’larda yani 1994 yılında çıkan iç savaş sonrası Suudi Arabistan kralı Fahd’ın istihbarat teşkilatı aracılığıyla Güney Yemen ordusuyla temasa geçti. Bu sırada Salim El Beyd, Amerikan kuklası olsa da ancak inzivada ve sürgünde yapacağı Salih yönetimi karşıtı fiziksel eylem çağrısı faydasız olacağı için Amerika, güçlü siyasal çalışma yapacak, Güney halkını örgütleyecek, yoğun baskı oluşturacak ve Salih yönetimini aktif şekilde etkileyecek kişiler arayışına koyuldu. Ve aradığını muhalif aktivist Hasan Baum’da buldu. Baum, Güney Yemen’in bağımsızlığı için mücadele ediyor, şehir şehir dolaşıyor, kabile kabile geziyor, hem kendisine hem de bağımsızlık talebine destek istiyordu. Amacı, marjinalleştirilen ve sefalet içinde bırakılan Güneylileri etkilemekti. Barışçıl ve şiddet karşıtı yöntemle Baum, Güney Yemen’in bağımsızlık talebi hakkında daha fazla kamuoyu oluşturmak için faaliyet üstüne faaliyet düzenliyordu. Bu ayrılıkçı faaliyetleri, marjinalleştirilmenin sistematik politika olduğuna inanan Güney bölgelerinde karşılık buldu hatta zaman zaman ivme kazandığı bile oldu... Artan ayrılıkçı faaliyetleri nedeniyle Baum, San’a hükümetinin tutuklama ve kovuşturmasına maruz kaldı. 2007-2008 yılları arasında bir kaç kez tutuklandı. 2010 yılında gene tutuklandıktan iki ay sonra 2011 yılında serbest bırakıldı. Ancak aynı yıl yine tutuklandı. Böylece yorulmak bilmez gayretiyle, emekli asker ve kabileleri San’a’daki merkezi hükümete karşı devşirmesiyle, bağımsızlık taleplerini yeşertip kökleştirmesiyle ayrılıkçı Baum, Güney Hareketi için önemli bir sembol haline geldi. Amerika ile ilişkileri ve İran’dan aldığı destekle hızlı adımlar atarak Güney Hareketi Yüksek Konseyi’ni kurdu ve başkanı oldu. “Güney’in Bağımsızlık ve Özgürlüğü için Barışçıl Devrim Hareketi Yüksek Konseyi, Güney’in Bağımsızlığı Yüksek Ulusal Komitesi, Güney Devletini Kurma ve Özgürlük Yüksek Ulusal Konsey, Güney Demokratik Birlik, Güney Öğrenci ve Gençlik Federasyonu gibi belli başlı grupları bünyesinde barındıran Güney Hareketi’nin ana gövdesini oluşturuyor. Ed Dali ili, Güney Hareketi’nin en aktif ve hummalı çalışma alanından biridir...” [03.03.2011 El Cezire] Bazı siteler, açıkça Baum’u İran ajanı olmakla suçlar. [13.11.2016 Huna Aden sitesi] Marjinallikten beslenen Hasan Baum liderliğindeki Güney Hareketi, daha başlarda Amerikan desteğini almış siyasal bir harekettir. Baum liderliğindeki Güney Hareketi, Yemen’e güney cihetinden de sızmak için Amerika’nın köprübaşı haline geldi. Ed Dali’li olmayan, Hadramevt’in El Mukalla kentinden olan, ama buna rağmen Ed Dali kentini üs edinen Baum liderliğindeki Güney Hareketi’nin yaptığı grevler, düzenlediği etkinlik ve faaliyetler, bir nevi siyasal çalışmanın ön provası niteliğindeydi. Başlangıçta San’a hükümeti, siyasal yönü bariz eylemleri nedeniyle Güney Hareketi’ni pek kale almadı, ciddi tehlike olarak görmedi. Hasan Baum, Ahmed bin Ferid, Ali El Garip ve Ali Münasır gibi hareketin sembol isimlerini sadece tutuklamakla yetindi ama kısa süre sonra hepsini serbest bıraktı.

3- Güney Hareketi içindeki Amerikan adamları, ideolojileri ve fanatiği haline geldikleri ayrılık düşüncesinde ustalaştılar. Gıdasını marjinallikten alan Güney Hareketi faaliyetlerinin peşinden sürüklenenlere gelince, kimileri yerel aktivistler, kimileri de İngiltere ve onun Yemen’deki adamlarının büyüsüne kapılmış kişilerdir. Böylesi insanlar, ayrılık ideolojileri olmadığı için bazen birlik bazen de ayrılıktan yana olurlar. San’a hükümeti, Amerikan ajanlarının ekseni haline gelen ayrılık düşüncesini sulandırmak için böylesi insanlardan yararlandı ve bazı adamlarını da aynı maksatla aralarına soktu... Dediğimiz gibi San’a hükümeti, onları kendisine bir tehlike olarak görmedi. Ancak Salih hükümeti ve arkasındaki İngilizler ile onların bölgesel kuklaları, Güney Hareketi’nin hissedilir biçimde ivme kazandığını, giderek daha tehlikeli hale geldiğini, özellikle de lider kadrosunun Amerikan ajanı olduğunu görünce, çevrelemek için hareket üzerine daha ciddi şekilde eğilmeye başladılar. Özellikle de Güney’de çığ gibi büyüyen marjinallik duyguları altında hareketi yok etmenin bir hayli zor olduğu görülünce. “İngilizlerin” çevreleme planı, Güney Hareketi’nin evrimi gereğince evrimleşiyordu, sızma girişiminden kovuşturma hatta şiddet aşamasına evirilmişti... Bu durum böyle devam edegeldi, ta ki BAE, yer aldığı Arap koalisyonunu da istismar ederek kara birlikleriyle müdahale edene dek. Salih’in ölümünün ardından plan olgunluk çağına ulaştı. Zira Salih’in ölümüyle birlikte İngilizlerin Kuzey’deki nüfuzu dumura uğramıştı. İngilizler, Husilerin Kuzey’deki etkinliklerini genişletmesi halinde vakumun oluşmasından korktular. Ve bu yüzden Güney’de bir güç oluşturmak, Yemen’deki iktidara, olmazsa, en azından Güney’dekine ortak olmak ve bu gücü bir koz olarak kullanmak konularında ciddi şekilde düşünmeye başladılar. Güney’deki nüfuzlarını sağlamlaştırmak için ciddi şekilde düşünmeye başlamalarının nedeni, Suudi Arabistan kontrolündeki Hadi’yi istedikleri gibi kullanamamalarıdır. Bu nedenle İngilizler, Güney’deki nüfuzlarını perçinleme konusunu BAE ile halletmeye kalktılar. Dahası, geçtiğimiz yılsonunda 04 Aralık 2017’de Husilerce öldürülen eski Yemen Devlet Başkanı Ali Salih yanlısı güçler yeniden Güney’e geri döndüler ve Husilere karşı savaşta BAE askerlerinin safında yer aldılar. “Yemenli bir hükümet kaynağı, Ali Salih’in yeğeni Tarık Salih’in Aden’de BAE himayesinde olduğunu belirtti. Diplomatik kaynaklar, Ali Salih’in oğlu Ali Ahmed’in ileride oynayacağı siyasi rolden dolayı konulan ambargonun kaldırılması için BAE’nin çok büyük çaba sarf ettiğini kaydettiler...”[5.2.2018 Nass Times Yemeni] Güney Hareketi’nin “Siyasi Geçiş Konseyi” Başkanı Aydarus Ez Zübeydi, “Tarık Salih’i destekleyeceğiz. Kuzey dâhil bütün bölgelerde birlikte savaşacağız. San’a’yı da kurtaracağız...”dedi. [30.01.2018 France 24] Bu şu demektir; İngiltere, Güney’de bir oyun kuruyor. Ajanları özellikle de Yemen Cumhuriyet Muhafızları ve Genel Halk Kongresi Partisi içindeki Ali Salih’in yakınları ile nüfuzunu güçlendiriyor. BAE üzerinden de ayrılıkçı güçleri destekleniyor. Bilindiği gibi BAE, hava ve kara kuvvetleriyle koalisyonda yer alırken, Suudi Arabistan sadece hava kuvvetleriyle yer alıyor.

4- İngiltere, Güney Hareketi’ne sızmak ya da meydanlara hâkim yeni bir hareket oluşturup onu marjinalleştirmek için BAE üzerinden Güney’de faaliyetlere başladı... Faaliyetine Ali Salim El Beyd kanadından başladı. Öbür yandan Ali Salim El Beyd ve Ali Nasır kanadının Amerika tarafından desteklendiğinin de farkındaydı. İran desteği, Mısır ve Lübnan’ın sağladığı kolaylıklar, söz konusu Amerikan desteğinden bazılarıdır. Güney Hareketi, Ali Nasır Muhammed başkanlığında 2014 yılında Kahire’de bir toplantı gerçekleştirdi. Beyrut da Ali Salim El Beyd’a hem sığınak hem de medya platformu sağladı. Oysa 1994 yılında Umman’a iltica ettiğinden beri bundan mahrumdu. Sonra 2014 yılında Suudi Arabistan öncülüğündeki kararlılık fırtınası operasyonu ile birlikte kendisine oluk oluk para akıtan Riyad’a geçti... Amerika’nın bu desteğine rağmen yukarıda da belirttiğimiz gibi yine de BAE, etkileme turlarına El Beyd ve Nasır kanadından başladı... Peki, neden bu kanattan başladığı konusuna gelince, şu iki nedenden ötürüdür: Birincisi: Şiddeti benimsemesi. İkincisi: İngiliz yanlısı geçmişe sahip olması. Milliyetçi Cephe’yi kurdurtan ve Güney Yemen yönetimini ona teslim eden İngilizler, El Beyd kanadının belleğinde o dönemi hatırlatmak, tekrar o döneme geri götürmek ya da yakınlaştırmak ve güzellemeler yapmak istediler... 2015 yılında Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin Yemen’e askeri müdahalesinin ardından El Beyd Suudi Arabistan’dan BAE’ye geçti ve halen Abu Dabi’de ikamet ediyor. El Beyd, daha önceleri Amerikan yanlısı ülkeler arasında gezinip duruyordu. İran desteğinde ve Lübnan’daki İran partisinin himayesinde yaklaşık iki yıl (2012-2013) Lübnan’da kaldı. Ardından Suudi Arabistan’a geçti. Daha sonra da Arap koalisyonu üyesi BAE’ye meyletti. BAE de onu yukarıda belirttiğimiz Abu Dabi’ye uçurdu. Şuan kendisi Abu Dabi’de ikamet ediyor ve etrafı saygı duvarıyla örülü... Malum, El Beyd bukalemun gibidir. Güney Yemen Devlet Başkanı iken İngilizciydi. Sonra 1990’ların başında Amerikancı oldu. Amerikancı ülkeler arasında turlarken Amerikancılığını sürdürdü. Şuan BAE’de, BAE aklını çelmeye, ayartmaya çalışıyor. Bir kez daha döneklik yapması oldukça zor, yaparsa, BAE ile ilişkiler gerilir... Öyle veya böyle pozisyonu, Geçici Konsey’e yakındır. Konseyi göklere çıkardı: “Eski Yemen Devlet Başkanı Yardımcısı Ali Salim El Beyd yaptığı açıklamada “Güney Siyasal Varlık” oluşturma çağrısını desteklediğini ve memnuniyetle karşıladığını söyledi. Bundan bir gün önce ise Güney üç ilin valisi, Aden Valisi Aydarus Ez Zübeydi’nin varlık oluşturma çağrısını desteklediklerini bildirdiler. El Beyd, “El Arap El Cedid” sitesinin de bir kopyasını elde ettiği açıklamasında “elinden geldiğince” bu çağrıyı destekleyeceğini belirterek, güneydeki çeşitli siyasal güçleri ve bağımsız şahsiyetleri “çağrıya olumlu karşılık verme, bekleme ve umursamazlık modundan çıkıp yeni bir aşamaya geçme”çağrısı yaptı... El Beyd’in yaptığı bu açıklama, üç ilin valisinin (Ebyen Valisi El Hadr Es Saidi, Lahic Valisi Nasır El Habeci, Ed Dali Valisi Fadl El Ca’di) Aden Valisi Aydarus Ez Zübeydi’nin “Güney varlığı” oluşturma çağrısını desteklediklerini belirtmelerinden bir gün sonrasına denk gelmektedir... [16.09.2016 el-Arab el-Cedid] Dostu Ali Nasır Muhammed de, El Beyd gibi dönektir. Bazen ayrılık, bazen de ulusal mutabakat hükümeti kurulmasını ister, ama kendi belirlediği şartlarla! 04 Ekim 2017 günü yani 2017 sonunda Ali Salih ile Husiler arasında kopan fırtınadan yaklaşık iki ay önce Yemen sorununa ilişkin çözüm hakkında sorulan bir soruya Nasır Muhammed, “Ulusal mutabakat hükümeti kurulması, geçiş aşaması sırasında taraflardan “Husiler ve Hadi hükümeti” savaşa neden olan unsurların resmi makamlardan uzaklaştırılması, tüm taraflar ve partilere verilen silahların geri alınıp Savunma Bakanlığına teslim edilmesidir. Çünkü Yemen’in ihtiyacı olan şey, tek bir Devlet Başkan, tek bir hükümet, tek bir Savunma Bakanı ve sonraki aşamada da seçim sandığıdır...” yanıtını verdi. [04.10.2017 El Ahram El Arabi] Tüm bunlardan, İngilizlerin BAE yoluyla El Beyd ve Nasır Muhammed cenahına etkili bir biçimde nüfuz ettikleri anlaşılıyor. Bunun sebebi, bu cenahta ayrılık düşüncesi, Güney Hareketi gibi sabit sabit sarsılmaz bir ideoloji değildir, aksine konjonktüreldir.

5- Hasan Baum cenahına gelince, politik, ideolojik ve iliklerine kadar ayrılıkçıydı. İngilizler, bu cenahı herhangi bir çözüme razı etmenin ya da ayartmanın veya kontrol altına almanın beyhude olduğunu bildiği için onu dolaylı bir şekilde yani hakkında hiçbir resmi karar olmadan Umman’da ev hapsine aldılar. Oysa tarafsız olduğunu düşündüğü için Umman’a iltica etmişti. Rolü gereği Umman’ın İngilizler ile birlikte hareket ettiğini bilmiyor da olabilir! İngilizler, Umman’daki ajanları yoluyla Hasan Baum’u köşeye sıkıştırdılar ve uzun süre Umman’ın Selale kentinde ev hapsinde tuttular... Güney Hareketi içindeki Amerikan yanlısı gruplar, Amerika’nın bir numaralı adamının uzun süre ortalıkta gözükmemesi sebebiyle bir noktaya kadar dumura uğradılar. Fırsatı ganimet bilen İngilizler, Baum kanadına paralel bir Güney Hareketi yaratmak, Güney sorununu açık artırmaya çıkarmak için BAE üzerinden çabalarını katmerleştirdiler. Yoğun çabaları sonucu Aydarus Ez Zübeydi’yi buldular. Ez Zübeydi, Güney Hareketi içinde ünlü bir lider olmasının yanı sıra 1996 yılında kurulan ayrılıkçı Takrir El Mesir “Hatmi” hareketinin de kurucusudur. Devlet Başkanı Hadi, İngilizci gruba yakınlığı nedeniyle Kararlılık Fırtınası operasyonundan (Mart 2015) bir kaç ay sonra 07 Aralık 2015’te Ez Zübeydi’yi Aden Valisi olarak atadı. Bu, İngiliz ajanlarının Ez Zübeydi’ye olan güvenlerinin güçlü bir göstergesidir. İngilizler, Aden’de Aydarus Ez Zübeydi’yi görkemle karşıladılar. Başarılı bir Aden valiliği yapan Ez Zübeydi, BAE’nin doğrudan ve aleni finansal ve askeri desteğiyle kenti yeniden elektriğe kavuşturdu. Silahlı çeteleri kentten sürdü, Husilere karşı savaştı, BM Özel Temsilcisi Amerikancı Velid Şeyh’in önerilerine muhalefet etti. 1994 yılındaki iç savaşta savaşan, erkenden ayrılıkçı harekete katılan, 1994 yılındaki Cibuti sürgününden bu yana Ali Salih rejiminin takibinde olan, Güney Hareketi’nin merkezi ve üssü Ed Dali’de doğan, başarılı bir Aden valiliği yapan ve Husilere karşı savaşan Ez Zübeydi, bir anda Güneylilerin odak noktası haline geliverdi. Güney Hareketi içinde Hasan Baum’un tarihi liderliğiyle rekabet edebilecek önemli bir siyasi figür olarak görüldü... Aydarus’un askeri yönden en büyük destekçisi, “Güney Güvenlik Kemeri” güçlerinin kurucusu ve ülke çapında BAE’nin Güney’deki adamı olarak bilinen Hani b. Berik’di. “Hani b. Berik, Yemen sahasında Husilere karşı savaşan bir savaşçı olarak tanınıyordu. Siyasi arenada ise Abu Dabi’den aldığı cömertçe destek sayesinde elde ettiği nüfuz nedeniyle de BAE güçlerinin bir bakanı olarak biliniyordu. Güney Yemen’de “Güvenlik Kemeri” güçleri adında BAE’nin açıkça desteklediği milis bir yapı kurdu...” [02.11.2017 Sasapost] Güney’de belli özgül ağırlıkları olan Ez Zübeydi ve Berik, İngiliz yanlısı olduğu bilinen Hadi hükümetinde yer aldıkları için Güney Hareketi oluşturma çağrısına taban bulamadılar. Dolayısıyla popülerlik kazandırmak için ilk önce Hadi hükümetinden kovuldular. Hem de Ez Zübeydi’yi ön plana çıkaracak şekilde. Yeni bir hareket oluşturup Güneylileri etrafında toplamak için Ez Zübeydi, Hadi güçleriyle şiddetli anlaşmazlık yaşadı...

6- 27 Nisan 2017’de Yemen Devlet Bakanı, yayınladığı kararnameyle Aden Valisi Aydarus Ez Zübeydi ile Devlet Bakanı Hani b. Berik’i görevinden alarak Berik hakkında soruşturma başlatılmasına hükmetti. Binlerce Güney Yemenli, Hadi’nin görevden alma kararına, Aden’de protesto eylemleri ile tepki gösterdi. Burada Güney Hareketi içindeki bazı gruplar, 4 Mayıs 2017’de “Tarihi Aden Bildirisi” ismiyle okudukları açıklamada, Ez Zübeydi’ye, kendi başkanlığında güneyin hedef ve isteklerini gerçekleştirecek ve onu temsil edecek ulusal siyasi bir yönetim kurma yetkisi verdiklerini ve gerekli tedbirleri alması için tam yetkili kıldıklarını belirttiler... Güney Hareketi’nin Ez Zübeydi’ye güneyi temsil etmek ve yönetmek üzere siyasi bir liderlik kurma yetkisi verdiğine dair yaptığı açıklamadan bir hafta sonra 11 Mayıs 2017 günü Aden’de bir açıklama yapan Ez Zübeydi, 26 kişilik Güney Geçiş Başkanlık Konseyi Heyeti’ne kendisinin başkan ve Berik’in de başkan yardımcısı olarak atandığını duyurdu. Baum’a nispet edercesine yanına eski Güney Yemen devleti bayrağını da koyan Ez Zübeydi bir konuşma yaptı. “Yanına eski Güney Yemen devletinin bayrağını da koyarak Perşembe günü televizyonda bir konuşma yapan Ez Zübeydi, “Tarihi Aden Bildirisi” uyarınca Güney Geçiş Başkanlık Konseyi Heyeti adıyla Güney Yüksek Siyasi Liderlik kurulduğunu belirtti ve Berik’in konsey başkanı yardımcısı olacağını kaydetti. Konsey 26 üyeden oluşuyor. Ez Zübeydi, “Güney Geçiş Başkanlık Konseyi Heyeti’nin, Güney Geçiş Konseyi organlarının kurulum sürecini tamamlayacağını, güney illerini yöneteceğini, yurt içinde ve yurt dışında onları temsil edeceğini ifade etti...” [11.05.2017 CNN Arapça] Görüldüğü gibi Güney liderliğinin kurulum yetkisi, tamamen Ez Zübeydi, Berik ve arka planda da BAE/ İngilizlere aittir. İl valileri, Yemen Devlet Başkanı tarafından atanmışlardır. Diğer bir deyişle, İngilizlerin Yemen valiliklerindeki adamlarıdır. Geçiş Konsey’in diğer üyeleri de Ez Zübeydi yanlılarıdır. Hatta Ali es Sa’di ve Nasır El Habeci gibi Baum’un adamlarını belli bir süreliğine olsa da konsey üyesi yaptı. Tabii gerçek açığa çıktığında, üyeliklerini ya iptal edecekler ya da üyelikten atılacaklardır. Belki konsey, onları ayartmanın bir yolu olabilir. Baum’un sahalardan uzak kaldığı dönemde Nasır El Habeci, başından beri Ez Zübeydi’yi desteklemektedir!

İngilizler, Ez Zübeydi başkanlığındaki Geçiş Konseyi’nin Aden’deki kısmi hâkimiyetiyle, konseyin Güney illerinde hatta Mearib’te Berik komutasında nispeten büyük askeri güce sahip olmasıyla, il valilerinin Aydarus Ez Zübeydi etrafında öbekleşmesiyle, Ali Salim El Beyd gibi eski “Güney Yemen Devletindeki” “sosyalist” kalıntıların, Ez Zübeydi’ye destek açıklamasında bulunmasıyla, Ebyan’da kabile içinde güçlü pozisyonuna sahip Tarık El Fazli ve İslami karakterdeki akımının desteğiyle, BAE’nin mali, askeri ve siyasi yardımıyla Güney Hareketi’ni büyük ölçüde ajanları Aydarus Ez Zübeydi’nin etrafında toplayarak meseleyi halletmiş oldular. Eğer siyasi koşullar özellikle de Güney’deki BAE’nin ağırlığı bu şekilde devam ederse, büyük olasılıkla hâkimiyet de öylece devam edecektir.

7- Olayların gerisinde kaldığını fark eden Amerika, bundan rahatsızlığını dile getirdi. BM Özel Temsilcisi Velid Şeyh tarafından yapılan konsey karşıtı açıklama, Amerika’nın Geçiş Konseyi kurulmasından duyduğu rahatsızlığın bir göstergesidir. “Belirsiz bir kaynağa göre, BM Yemen Özel Temsilcisi İsmail Velid Şeyh, Güneyin ayrılması için Geçiş Konseyi oluşturulduğunu açıklayan eski Aden Valisi Aydarus Ez Zübeydi’yi “açıkça tehdit” etti. Almashhad-al-yemeni sitesinin bir kaynaktan aktardığına göre, Velid Şeyh, Ez Zübeydi ile bir araya geldi. Görüşmede Velid Şeyh, Ez Zübeydi’ye “aba altından sopa” gösterdi. Yemen Devlet Başkanı, Körfez İşbirliği Konseyi, Husiler ve Güney Hareketi içindeki pek çok kişinin karşı çıktığı konsey fikri üzerinde ısrar etmesi durumda BM ve Güvenlik Konseyi’nin kendisini Yemen barış sürecini engelleyenler kapsamına alacağını, hakkında 2216 sayılı kararın uygulanacağını, Husiler ve Salih gibi “direnişçiler” kategorisinde değerlendirileceğini söyledi...” [14.05.2017 Russia Today] Görünüşe göre Amerika, durumu telafi etmek adına Baum’u serbest bırakması için Umman’a baskı yaptı. Serbest kaldıktan sonra Baum, BAE destekli Geçiş Konseyi karşıtı ve daha çok Yemen’de İngiliz-Amerikan çatışmasını andıran faaliyetler yürütmeye başladı. Faaliyetlerin arkasında Suudilerin olduğu açık ve net. Zira Suudilerin gözetiminde Aden kentinde 17 Ağustos 2017 günü Baum liderliğinde Devrim Hareketi Konseyi 1. Genel Konferansı düzenlendi... Konferansta yapılan açıklamada şöyle dendi: “Güneyli halkımızın tutku ve coşkularının istismar edilmesi, yalanlar pompalanması, halk desteği almak için halkın duygusal yönden hipnoz edilmesi, Güneyli halkın iradesine aykırı hareket edilmesi kesinlikle kabul edilemez... Devrim Hareketi Yüksek Konseyi lideri Hasan Baum, liderimizdir ve Güneyin sembolüdür. Onunla gurur duyuyoruz... Bugün Güneyde yabancı güçler arasında hummalı bir yarış söz konusu. Birleşik Arap Emirlikleri, Güneyin koridorları ve kaynakları üzerine çöreklenmiş durumda ve halkımızın kaderi ve eğilimleriyle oynuyor, sonra geliyor ve bir avuç trollerine küçük kırıntılar dağıtıyor...” [17.8.2017 Aden El Ğad] Yani Baum grubu, BAE’ye açıkça savaş açıyor ve Yemen’den çıkmasını istiyor. Baum konferansı, Ez Zübeydi grubunu, “Kendilerine küçük kırıntılar verilen BAE trolleri”olarak adlandırıyor...

Daha sonra Baum grubu, 11 Kasım 2017’de 2. Konferansını düzenledi. El Arabi El Cedid sitesinin bir kopyasını elde ettiği ve Devrim Hareketi Konseyi’nin Aden’de düzenlediği 2. Konferansın sonuç bildirgesinde şöyle denilmektedir: “Sözde Arap koalisyonu ülkelerini, topraklarımızdan tüm güçlerini çektikten sonra Devrim Hareketi Yüksek Konseyi ile doğrudan karşılıklı diyaloğa davet ediyor ve aramızdaki sosyal ve dini bağlara sadık kaldığımızı ifade ediyoruz...”Baum liderliğindeki konsey, koalisyonu “işgal güçleri” olarak niteledi... “Ulusal çıkarlarımız doğrultusunda uygun zaman ve mekânda her türlü yasal yollarla işgale karşı koymanın hakkımız olduğunu vurguluyoruz.” denilen açıklamada, “Güney sorunu ve yasal temsilcilerini dışarıda bırakan herhangi bir müzakere ya da çözüm, başarı kaydedemez. Çünkü yasal temsilciler, tesadüflerin ortaya çıkardığı ya da para ürünü veya yabancı işgalin klonladığı kişiler değil, ilk günden beri hareketin önderleridir...” ifadeleri kullanıldı.” [11.11. 2017 el-Arab el-Cedid] Açıklama, her ne kadar Arap koalisyonunu hedef alıyorsa da konferans Suudilerin güdümünde gerçekleştiği için esasında BAE’ye yöneliktir.

8- Özetle, 1994 yılında Ali Salim El Beyd ile Ali Nasır Muhammed’in yenilgisi, Ali Salih tarafından Güney Yemen zenginliklerinin ele geçirilmesi, Güneylilerin marjinalleştirilmesi ve pek çok Güneyli askere eziyet edilmesi, o tarihten günümüze değin çeşitli muhalif hareketlerin ortaya çıkmasının başlıca nedenidir... En önemlileri şunlardır:

-Güney Hareketi Ali Salim El Beyd Kanadı, dönektir. Bazen Amerika ve ajanlarıyla bazen de İngiltere ve ajanlarıyla flört eder...

-Güney Hareketi Hasan Baum Kanadı, Amerika ve ajanları özellikle de İran desteklidir...

-Güney Hareketi Ez Zübeydi Kanadı, İngiltere ve ajanları özellikle de BAE desteklidir...

-Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu hareketlerin, güncel Yemen sorunlarına yönelik en önemli pozisyonlarına projektör tuttuk... Sömürgeci kâfirlerin, bizim rengimizden paslı araçlarla sorunlarımızı kamçılaması gerçekten acı verici! Kâfirlerin çıkarı için yerel maşalar eliyle Yemen ve Yemen dışında kanlarımız akıyor... Bu kimseler, bazı şeyleri unuttular ya da unutmuş gibi yaptılar. Eğer biraz akletselerdi, heder edilen kana yana yana ağlarlar ve bundan vazgeçerlerdi. Aziz ve Kaviyy olan Allah, Müslümanları zalim kâfirlere yaslanmaktan şiddetli şekilde nehyetti.

وَلَا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ

Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” [Hud 113] Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, haksız yere akan kan için, Allah katında dünyanın yok olmasından daha büyüktür buyurdu. Tirmizi, Abdullah b. Amr’dan rivayet ettiğine göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَزَوَالُ الدُّنْيَا أَهْوَنُ عَلَى اللَّهِ مِنْ قَتْلِ رَجُلٍ مُسْلِمٍ

Şüphesiz dünyanın yok olması Allah katında Müslüman bir kişinin öldürülmesinden daha ehvendir.” [İbn Asakir] Peki, kanlarımız ya sömürgeci kâfirlerin çıkarı için akıtılıyorsa? Kuşkusuz bu, daha büyük suçtur, suç üstüne suçtur.

سَيُصِيبُ الَّذِينَ أَجْرَمُوا صَغَارٌ عِنْدَ اللَّهِ وَعَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا كَانُوا يَمْكُرُونَ

“Suç işleyenlere Allah katından bir aşağılık ve yapmakta oldukları hilekârlık sebebiyle çetin bir azap erişecektir.”[Enam 124]

Bununla beraber Allah’ın elçisinin iman ve hikmet ülkesi olarak nitelediği Yemen, mümin, sadık ve muhlis insanlardan boş ve yoksun değil. Bunlar, sömürgeci kâfirlere yaslanan o kimseleri gözetleyip duracaklardır... Allah’ın izniyle Yemen’i yeniden Dar’ul İslam’a iade edecekler de Raşidi Hilafet yönetimi altında Yemen’de İslam bayrağı dalgalanacak, tekrar eski görkemine kavuşacak ve tıpkı Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in buyurduğu gibi olacaktır. Buhari, Sahihinde Ebu Hurayra’dan rivayet ettiğine göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

**أَتَاكُمْ أَهْلُ الْيَمَنِ هُمْ أَرَقُّ أَفْئِدَةً وَأَلْيَنُ قُلُوبًا الْإِيمَانُ يَمَانٍ وَالْحِكْمَةُ يَمَانِيَةٌ

“Size Yemen’den gelen insanlar olacak. Onlar en yumuşak kalpli ve merhametli insanlardır. İman Yemen’dedir. Hikmet Yemen’dedir.”

24 Şubat 2018