Gaziantep Konferansımız da Valilik Kararıyla Yasaklandı
03 Şubat 2023

Gaziantep Konferansımız da Valilik Kararıyla Yasaklandı

Köklü Değişim Medya

Diyarbakır’dan sonra Gaziantep’te de ‘toplumsal çöküş ve köklü çözümü' konulu konferansımız Valilik kararıyla yasaklandı.

05 Şubat 2023 Pazar günü Gaziantep’te düzenleyeceğimiz “Toplumsal Çöküş - Sorunlar ve Çözüm” konferansımız Gaziantep Valiliği’nin ileri sürdüğü “güvenlik gerekçesiyle” yasaklandı.

Köklü Değişim Medya olarak, toplumdaki ahlaki çöküntü ile dertlenip, 24 Aralık 2022 tarihinde gerçekleştirdiğimiz basın toplantısıyla kamuoyuna duyurduğumuz “Toplumsal Çöküş - Sorunlar ve Çözüm” başlıklı kampanya kapsamında Ankara, İstanbul, Adana, Bursa ve Konya olmak üzere halkın büyük teveccüh gösterdiği geniş katılımlı konferanslar düzenledik. Yine kampanya faaliyetleri kapsamında Ankara, Diyarbakır ve Karaman olmak üzere üç ilde de STK, medya temsilcileri, akademisyenler ve siyasi parti temsilcileri ile söyleşi gerçekleştirmiştik.

Gençlik, aile ve toplumdaki ahlaki çöküntünün köklü çözümünü sunduğumuz konferanslarımız Müslümanların teveccühüne mazhar olurken, İslam’a alerjisi olan laik kemalist medya ve siyasilerin sosyal medyada tepkisine maruz kalmıştı.

Diyarbakır’da olduğu gibi 05 Şubat 2023 Pazar günü Gaziantep düzenleyeceğimiz konferansımız da Valiliğin ileri sürdüğü “güvenlik” gerekçesiyle iptal edilmiş oldu.

Oysa bizi takip eden herkes de bilir ki Köklü Değişim’in düzenlemiş olduğu hiçbir etkinlikte güvenlik sorunu yaşanmamıştır. Yine herkes iyi bilir ki düzenlemiş olduğumuz etkinliklerde bırakın insanı, hiçbir canlıya, kamu malına zarar verilmemiştir. Nitekim kampanya kapsamında düzenlediğimiz Ankara, İstanbul, Adana, Bursa ve Konya konferanslarında en ufak bir sorun dahi yaşanmamıştır. Hal böyle iken konferansımızın hiçbir somut gerekçe gösterilmeden sadece güvenlik tedbirleri gerekçesi ile iptal edilmiş olması gayet üzücü ve düşündürücü bir durumdur.

Her türlü ahlaksızlığın yapılmasına, konuşulmasına olanakların sağlandığı, hak ve özgürlükler temelinde herkesin her şeyi söyleyebildiği ancak toplumun kanayan yarası olan; aile, gençlik ve toplumsal çöküş gibi kronikleşmiş sorunlarımıza İslam’ın çözümlerinin konuşulmasına müsaade edilmemesi art niyetten başka neyle izah edilebilir?

Ne kadar hazin değil mi? Kur’an’ın yakılmasına toplumun her kesiminden kınama mesajları paylaşılırken, bizler kendi topraklarımızda, kitabımız Kur’an-ı Kerim’in mevcut ahlaki çöküntüye sunmuş olduğu çözümleri konuşamıyoruz. Bir İslam beldesinde “Maruz kaldığımız sorunların çözümü Kur’an’ın hükümlerinin uygulanmasındadır” bile diyemiyoruz. Toplumsal meselelerimize yönelik İslam’ın hükümlerini konuşamıyoruz. Gençliğin maruz kaldığı tehlikeyi bertaraf edecek ve aileleri koruyacak olanın, İslam olduğunu söyleyemiyoruz. Kısacası fıtrata aykırı ne kadar münker varsa konuşulup yaygınlaştırılmasına müsaade ediliyorken bizler; insanlık için rahmet ve şifa kaynağı hayat nizamı olan İslam’ı anlatamıyoruz.

Batı’dan ithal kanunları ve sözleşmeleri uygulayıp, seçim propagandalarında aileye sahip çıktığını söyleyenlerin, İslam’ın aileyi ve ahlakı ayakta tutmak için emrettiği çözümlerin konuşulduğu konferansları yasaklamasını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

Son olarak;

Uyuşturucu bataklığında can çekişen, ahlaksızlığın girdabında boğulmaya terk edilen gençler, bizim gençlerimizdir. Uluslararası sözleşmelere kurban verdiğimiz, param parça olan aileler, bizim ailelerimizdir. Tehlikeye maruz kalan, günbegün daha da derin bir çöküntüye maruz bırakılan toplum, bizim toplumumuzdur. Dert, bizim derdimiz. Ve bizler İslam’ın bizlere yüklediği iyiliği emretme kötülükten nehyetme farziyeti gereği; bütün zorluklara ve engellemelere rağmen toplumun derdiyle dertlenmeye, İslam’ın çözüm önerilerini halkımızla paylaşmaya devam edeceğimizi yetkililerin ve kamuoyunun bilmesini isteriz.

[فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ وَعِظْهُمْ وَقُلْ لَهُمْ فٖٓي اَنْفُسِهِمْ قَوْلاً بَلٖيغاً] “Onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onların içlerine tesir edecek güzel söz söyle!” [Nisa Suresi 63]