Birinci Türkiye Âlimler Konferansı: Gazze İçin Minareler Konuştu, Saraylar Suskun Kaldı
14 Nisan 2025

Birinci Türkiye Âlimler Konferansı: Gazze İçin Minareler Konuştu, Saraylar Suskun Kaldı

Ajanslar

İstanbul’da düzenlenen Birinci Türkiye Âlimler Konferansı, ümmetin kanayan yarası Gazze için çağrılarla sona erdi. Ancak yöneticilere yönelik beklentileri karşılayan bir duruş ortaya konulamadı.

Kudüs ve Filistin Komisyonu ile Dünya Müslüman Âlimler Birliği’nin öncülüğünde düzenlenen Birinci Türkiye Âlimler Konferansı, 12-13 Nisan 2025 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşti. “Gazze’nin Minarelerinden Yükselen Çağrı” temasıyla yapılan konferansa Türkiye ve İslâm dünyasından birçok ilim adamı, kanaat önderi ve davetçi katıldı.

Katılımcılar Arasında Kimler Vardı?

Prof. Dr. Ali Karadaği (Dünya Müslüman Âlimler Birliği Genel Sekreteri)

Prof. Dr. Ali Erbaş (Diyanet İşleri Başkanı)

Prof. Dr. Mehmet Görmez (İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı)

Şeyh Mervan Ebu Ras (Kudüs ve Filistin Komisyonu Başkanı)

Suat Yaşasın ve Muhammed Özer (İttihadul Ulema temsilcileri)

Türkiye’nin dört bir yanından gelen ulema ve Türkiye'de ikamet eden muhacir ilim adamları...

Konferans boyunca Gazze’deki soykırıma karşı ümmetin sorumluluğu, Kudüs’ün stratejik ve akidevî konumu, ümmetin yeniden birlik oluşturma gerekliliği ve âlimlerin bu süreçteki rolü üzerine yoğunlaşan oturumlar gerçekleştirildi.

Sonuç Bildirgesi: Ümmete Görev Var, Yöneticilere Sadece Tavsiye

Dünya Müslüman Alimler Birliği Kudüs ve Filistin Komitesi tarafından düzenlenen “Birinci Türkiye Âlimler Konferansı” Sonuç Bildirisi

1. Gazze’ye mali destek, gıda, ilaç, su, elektrik ve her türlü ihtiyaç maddesiyle destek sağlamanın farz olduğunu vurgulamaktadır. Hükümetler, sınırları açmalı ve mücahitlere silah desteği sunarak bu zalim düşmana karşı direnişi güçlendirmelidir.

2. Konferans, işgalciyi destekleyen tüm şirketlerin Müslüman halklar tarafından boykot edilmesinin zorunluluğunu ilan etmektedir.

3. Konferans, tüm İslam âlimlerini ve İslam ümmetini Gazze’ye mali destek sunmaya teşvik etme sorumluluğunu yerine getirmeye çağırmaktadır.

4. Konferans, âlimleri ümmeti yönlendirmeye ve Siyonist saldırıları durdurmak için etkili halk hareketleri organize etmeye çağırmaktadır.

5. Konferans, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı, Türkiye camileri ile Gazze’nin yıkılmış camileri arasında kardeş mescit uygulamasını hayata geçirmeye, böylece Gazze’nin camilerinin tekrar imar edilmesi ve bu arada geçici mescitlerin kurulmasına öncülük etmeye davet etmektedir.

6. Konferans, hatiplerin hutbelerinde Kudüs’ün Allah katındaki ve Peygamber Efendimiz (sav) nezdindeki değerini anlatmalarını, Kudüs’ün dinimizin ve akidemizin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulamalarını istemektedir. Kudüs’ten bir karış bile taviz verilmesi caiz değildir.

7. Konferans, İslam ülkelerine, işgalci ile ilişkileri kesmeleri, elçilerini sınır dışı etmeleri ve bu yapıyı düşman olarak tanımaları yönünde çağrıda bulunmaktadır.

8. Konferans, üniversitelerde, Filistin’in kutsallığı ve bu toprakların özgürlüğü için mücadele etmenin gerekliliğini konu alan akademik müfredatların yer almasını önermektedir.

9. Konferans, akademisyenleri, genç nesilleri Filistin’e karşı sadakatle yetiştirmeye ve bu meseleyi ırkçı bir yaklaşımdan uzak dini bir sorumluluk olarak işlemeye davet etmektedir.

10. Konferans, tüm âlimleri, işgalin ve katliamın durdurulması için gerçekleştirilecek gösterilere, grevlere ve protesto eylemlerine aktif şekilde katılmaya çağırmaktadır.

11. Konferans, toplantıya katılan âlimlerden oluşacak bir takip komitesi kurulmasını, böylece alınan kararların takibini ve katılımcı âlimler ile diğerleri arasında sürekli iletişimi desteklemeyi önermektedir.

Sonuç bildirgesinde, yöneticilere yönelik bildiride net bir çağrı olmaması dikkat çekti. Sınırların açılması, yardım koridorlarının sağlanması gibi soyut temenniler dışında, orduların harekete geçirilmesi, işgalci ile ilişkilerin kesilmesi ya da siyasi iktidarların hesap vermesi gerektiğine dair bir vurgu yapılmadı.

Oysa Daha Önceki Âlimler Konferanslarında...

2017 Kahire Âlimler Konferansı ve 2018 Beyrut Kudüs Konferansı gibi etkinliklerde, Müslüman yöneticilere açık çağrılar yapılmıştı:

“Ordular Aksa’ya!” denilerek askerî müdahale çağrısı dile getirilmişti.

Siyonist rejimle yapılan tüm anlaşmaların iptal edilmesi istenmişti.

Hilâfet’in yeniden ikamesi gerektiği vurgulanarak ümmete stratejik bir yön verilmişti.

Fetvalarla cihat çağrısı doğrudan yöneticilere yöneltilmişti.

Bu konferanslarda sadece ümmete değil, yöneticilere de doğrudan sorumluluk yüklenmiş; onların gafletinin, işbirlikçiliğinin altı çizilmişti.

Ordular Aksa’ya Çağrısı Olmayan Bir Konferans Eksiktir

“Ordular Aksa’ya!” söylemi, artık sadece bir slogan değil, İslâm ümmetinin izzetini temsil eden bir çağrıdır. Gazze’de binlerce masum katledilirken, ulemanın yalnızca "yardım gönderin" demesi, zulmü durdurmak için yetersizdir.

Bu konferans, ümmete moral vermiştir; ancak yöneticilere yönelik emir ve fetva niteliğinde çağrıların yapılmaması dikkat çekicidir. Hükümet yetkililerinin de katıldığı bir zeminde, daha açık bir dilin kullanılmaması, bu fırsatın tam değerlendirilemediğini göstermektedir.

Âlimlerin Sözleri Güçlüydü ama Yön Arayışı Belirsiz Kaldı

🗣 Prof. Dr. Ali Karadaği:

"Siyonist düşmana karşı direniş, yalnızca Filistinlilerin değil, tüm ümmetin sorumluluğudur."

🗣 Prof. Dr. Mehmet Görmez:

"Gazze’ye yardım bir insani vazife değil, imanî bir vecibedir."

🗣 Şeyh Mervan Ebu Ras:

"Biz burada sadece acıyı paylaşmak değil, işgale karşı ortak strateji üretmek zorundayız."