Alman Bakan'dan AB'ye Mektup
05 Ağustos 2017

Alman Bakan'dan AB'ye Mektup

Ajanslar - Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Almanya Dışişleri Bakanı Gabriel, Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile Haziran ayında Ankara'da görüşmüştü.

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in Türkiye ile ilgili olarak 24 Temmuz tarihinde AB yetkililerine bir mektup yazdığı ortaya çıktı. Alman Der Spiegel dergisi, Gabriel'in AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn'a yazdığı mektupta Ankara'ya yönelik daha sert önlemler alınması çağrısı yaptığını bildirdi.

Spiegel'in haberine göre mektupta "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın politikalarının Avrupa değerler sistemiyle açık bir tezat içinde olduğu ve net bir yanıt gerektirdiği" ifadesi yer aldı.

Sosyal Demokrat Partili (SPD) Gabriel'in mektupta "ilişkileri iyileştirmek için gösterilen çabaların Ankara'nın giderek daha agresif ve yapıcı olmayan politikalarıyla boşa çıkarıldığını" belirttiği ve "Türkiye için üyelik öncesi mali yardımların kısılarak hükümetin değil Türk sivil toplumunun yararına kullanılmak üzere demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanlarıyla sınırlandırılmasını" önerdiği kaydedildi.

Proje teşvikleri

Spiegel'in haberine göre Gabriel mektupta ayrıca "Avrupa Yatırım Bankası'nın proje teşviklerinde daha kısıtlayıcı olması gerektiği" görüşünü de dile getirerek "Temel çizgi, şu an için yeni işlere girişilmemesi olmalıdır" ifadesini kullandı.

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Türkiye ile aylarca yaşanan gerginliklerin ardından aralarında Alman vatandaşı Peter Steudtner'in de bulunduğu insan hakları aktivistlerinin Büyükada'da gözaltına alınıp tutuklanması sonrası 20 Temmuz'da bir açıklama yaparak, Türkiye politikalarına yeni bir yön verileceğini ilan etmişti. Gabriel, Türkiye'ye seyahatlere yönelik tavsiyelerin sertleştirilmesinin yanı sıra AB'nin Türkiye'ye yaptığı üyelik öncesi yardımların ve Alman ihracat ve yatırım kredi garantilerinin yeniden gözden geçirileceği mesajını vermişti.

Almanya'da iktidardaki Hristiyan Birlik partileri ile meclis dışındaki Hür Demokrat Parti'nin üst yönetimleri de Türkiye'ye AB kasasından yapılan Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) ödemelerinin durdurulması çağrısı yapmıştı. AB bütçesinden Türkiye'ye 2014-2020 yılları arasındaki dönem için 4 milyar 450 milyon euroluk mali yardım öngörülmüştü. Bu miktarın şimdiye kadar yaklaşık 167 milyon euroluk kısmının serbest bırakıldığı biliniyor.

Ömer Çelik: "Avrupa'nın geleceği için Türkiye merkezi role sahiptir."

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, sosyal medya hesabı Twitter üzerinden paylaşımda bulunarak "Avrupa'nın geleceği için Türkiye merkezi role sahiptir." dedi.

Avrupa'dan yükselen bazı kısır seslerin Türkiye'yi Avrupa'dan dışlamaktan bahsettiğini belirten AB Bakanı Ömer Çelik, "Bu kısır yaklaşımları dillendirenler, Türkiye'yi bilmedikleri gibi Avrupa nedir onu da hiç anlamamışlar." değerlendirmesinde bulundu.

Bu kişilerin bu konuyu günlerce konuştuklarını, argüman ve analizler ürettiklerini, "kağıttan kule" gibi büyük teoriler inşa ettiklerini vurgulayan AB Bakanı Ömer Çelik, şunları kaydetti:

"Bunlara karşı tek soru sorulsa, 'Avrupa nedir ve neresidir?' denilse, üzerinde anlaşacakları, kredibilitesi olan tek bir tanım üretemezler. Bir aşama ileri gitseniz ve 'Türkiye'siz bir Avrupa ne demek?' deseniz, verecekleri tek anlamlı cevap yok. Uluslararası siyaseti bir kenara bırakın, tarih ve jeopolitik bu tezleri geçersiz kılar."

Bu şekilde iddialı ama o derece kısır tezler üretenlerin önüne sadece harita konulsa tartışmanın anında biteceğine dikkati çeken AB Bakanı Ömer Çelik, fiziki haritaya ruh veren bir de jeopolitik harita bulunduğuna, o haritayı görme yeteneği olanlar için de tablonun açık olduğuna işaret etti.

Bakan Ömer Çelik, ayrıca son zamanlarda yaşanan gelişmelerin dünya üzerinde yarattığı stres ve değişimlerin haritasına bakıldığında başka bir tablo görüleceğine vurgu yaparak, "Avrupa'nın geleceği için pek çok özelliğinin yanı sıra güçlü bir Avrupa devleti olan Türkiye merkezdedir ve merkezi role sahiptir." ifadesini kullandı.

Sen onların dinine girmedikçe…

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin ve hükumetlerin programlarının başlıca gündemi olan muasır medeniyetler seviyesine ulaşma ülküsü ve AB’ye üyelik süreci, zaman zaman Avrupalı yetkililerin açıklamalarıyla tıkanma noktasına geliyor. Fakat her seferinde kapıdan ayrılmasın şeklinde özetlenebilecek bir tutumla AB’ye giriş süreci bir şekilde devam ettiriliyor.

Bir takım kriterlerin, normların dayatıldığı bu süreçte Türkiyeli yetkililerin açıklamaları kimi zaman rest çekme(!), kimi zaman da zillet içeren bir dozda seyrediyor. Ama sonuç, AB kapısında bekleşip duran bir devlet görüntüsü vermekten öteye gitmiyor.

ABD’nin Türkiye’nin AB’ye giriş sürecini, farklı kaygılarla desteklediği, AB’ye dahli halinde Türkiye’nin bir Truva atı mesabesinde kullanılacağı da kimilerince bilinen bir gerçek.

On yıllardır AB’ye üye olmak için her türlü şartı kabul edip buna uygun olarak yapılması gerekenleri yerine getiren Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri şunu bilmelidir ki kâfirler, biz Müslümanlar onların dinlerine girmedikçe bizden asla razı olmayacaklardır. Zira Allahu Teâlâ bu hakikati şöyle buyurmuştur:

وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءهُم بَعْدَ الَّذِي جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللّهِ مِن وَلِيٍّ وَلاَ نَصِيرٍ

“Sen, dinlerine uymadıkça Yahudiler de, Hristiyanlar da, senden asla hoşnut olmazlar. Allah'ın hidayeti asıl hidayetin ta kendisidir, de. Şayet sana gelen ilimden sonra, onların heveslerine uyacak olursan; and olsun ki senin için Allah tarafından ne bir yar bulunur, ne de bir yardımcı.” (Bakara 120)

Kaldı ki biz Müslümanların kâfirlerin heves, arzu, istek ve taleplerine uymamız, ancak bizim yeryüzündeki zilletini arttırır; izzet ve şereften bir şey kazandırmaz.