Köklü Değişim Medya
Moskova’daki görüşme sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya attığı yeni çözüm önerisi Adana Mutabakatı, Türkiye’nin, Esed rejimini meşru kabul edip, resmi görüşmelerin başlatılabilmesi ile yürürlüğe girebilir.
Putin ile Moskova’daki görüşme sonrası Adana Mutabakatı'nın yeniden masaya yatırılacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan bu mutabakatın yeniden hayata geçirilmesi için çalışacaklarını açıkladı.
Bu mutabakat nedir, neleri içeriyor ve bugün yeniden neden gündemde?
Adana Mutabakatı Nedir?
Türkiye ile Suriye arasında 1998 yılında imzalanan 'Adana Mutabakatı' PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanması için atılan bir adımdı. O dönem artan terör saldırıları nedeniyle Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan karar doğrultusunda Suriye 'Casus Belli' ilan edildi. Yani Abdullah Öcalan'ın Suriye'de bulunmasına müsade edilmeye devam edilirse bu Türkiye açısından 'savaş sebebi' sayıldı.
Gerilimi düşürmek için arabulucuk yapan dönemin ABD Başkanı Bill CLinton ve Mısır Lideri Hüsnü Mübarek tarafları uzlaşmaya ikna etti ve bunun sonucunda Adana Mutabakatı 20 Ekim 1998'de imzalandı. Uzlaşma çabaları devam ettiği sırada süreç Öcalan'ı Suriye'den kaçmaya zorladı ve Öcalan imzadan 10 gün önce Suriye'yi terk etti.
Mutabakat Neler İçeriyordu?
Adı daha sonra 2010 yılında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması” olarak değiştirilen ve 3 yıl geçerli kalan 23 maddelik mutabakata göre başta PKK olmak üzere her iki devlet de kendilerini tehdit eden terör örgütlerine karşı önlemler alacak ve onların kendi toprağındaki tüm faaliyetlerine engel olacaktı.
Karşılıklı olarak hiçbir ikamet, lojistik, eğitim, ulaşım ve silah kapasitesine müsade etmemek konusunda anlaşan iki ülke ortak operasyonlar, tutukluların iadesi ile bilgi, belge ve istihbarat paylaşımı alanlarında işbirliği yapmaya karar vermişti.
Erdoğan Ne Demişti?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kara Harp Okulu’nda yaptığı konuşmada, Adana Mutabakatı’nı hatırlatarak şu açıklamayı yaptı:
“Ne olursa olsun, ayakta kalmanın önemini çok iyi biliyoruz. Türkiye´nin son 5-6 yılda başına gelen her hadise, ülkemizi tökezletip, düşürme projesinin birer parçası. AB süreci, şu anda Suriye´de yaşanan olaylardaki durum budur. 1998’de Suriye ile Türkiye arasında bir Adana Mutabakatı imzalanmıştır.
Bunun altında bir yerde bölücü terör örgütünün bize teslimi yatıyordu. Şimdi tabii dünkü seyahatten sonra Sayın Putin´le yatığımız görüşmelerle bu Adana Mutabakatı'´nın yeniden gündeme gelmesi, bunun üzerinde ısrarlı bir şekilde durmamızın gerekliliğini daha iyi anlıyoruz.
Milletimiz bu gerçeği gördüğü için ülkesine ve devletine sımsıkı sarılmış, birlik içinde tüm saldırıları boşa çıkarmıştır.”
Köklü Değişim Medya
Esed Rejimi İle Resmi Görüşmelerin Başlatılması
Moskova’daki görüşme sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dile getirdiği Adana Mutabakatı, Türkiye’nin, Esed rejimini meşru kabul edip, resmi görüşmelerin başlatılabilmesi ile yürürlüğe girebilecek. Zira iki devletin imzaladığı bir anlaşma, tek taraflı yürürlüğe sokulması da, işlevini gerçekleştirebilmesi de mümkün değil.
Münbiç’teki hareketlilik, YPG’nin Esed rejimi ile görüşmesi ve elindeki toprakları rejime teslim etme çabası da, Adana Mutabakatı için başlatılacak görüşmeler sonunda alınacak kararlarla paralel zira Esed’in meşru yönetim olarak tanınması ile yalnız Fırat’ın doğusu değil, Türkiye ve ÖSO’nun elinde bulunan batısının da rejime devrinin önü açılmış olacak.
Astana ve Soçi’den sonra Adana Muatabakatı, sırasıyla Esed’in dirilmesi ve meşru kabul edilmesine giden bir yol haritası olarak şekilleniyor.
Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir'in Şam'ı ziyareti, Mevlüt Çavuşoğlu'nun "Demokratik seçimleri kazanırsa herkes Esed ile çalışmayı düşünmeli" çıkışı ve diğer ülkelerin bu akımın peşinden gitmesi de, bu bağlamda Esed'in meşru kabul edilmesine giden yolda birer kilometre taşı olarak kabul edilebilir.