Fetih ve Zafer İslam’ın Gücüyle Elde Edilir
31 Mayıs 2017

Fetih ve Zafer İslam’ın Gücüyle Elde Edilir

Mübarek Ramazan ayı Müslümanların coşkuyla idrak ve ihya etiği başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennem ateşinden kurtuluş olan bir aydır. Bu mübarek ayın Müslümanları rahmetiyle kuşattığı ve Allah’a yaklaştırdığı inkâr edilmez bir hakikattir. Müslümanlar için Ramazan ayı sabır, itaat, ibâdet ve teslimiyet ayıdır. #RamazanBirlikZamanı’dır. Tasaddukların, hayır ve hasenatların infak edildiği, bereketli iftarların hâkim olduğu, nafile ibâdetlerin çoğaldığı bir aydır. İslâm dünyası için Ramazan, ümmet olmanın hazzına varmaktır.

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ

“Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidâyeti, doğruyu ve yanlışı ayırdedip açıklayan Kur'ân'ın indirildiği aydır.”[1]

Kur’an-ı Kerim hayata, devlete ve topluma tatbik edilmesi için vahyedilmiştir. Tarih boyunca İslâm Ümmeti’nin izzetli ve rahmet dolu bir yaşam sürmüş olması Kur’an’ın ve Sünnet’in devlete, toplumsal hayata hâkim olmasından kaynaklanmaktadır. Müslümanlar Kur’an’ın öncülüğünde Dünya’ya liderlik etmiş, sosyal, siyasal ve ekonomik hayata yön vermişlerdir.

Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

إِنَّ هَـذَا الْقُرْآنَ يِهْدِي لِلَّتِي هِيَ أَقْوَمُ

“Hiç kuşkusuz bu Kur'an insanları en doğru yola iletir.”[2]

Rasulullah SallAllâhu Aleyhi ve Sellem ve Râşid Halîfeler döneminden, Osmanlı Hilâfet Devleti’nin ilgasına kadar ki süreçte, Müslümanların Kâfirlere karşı birçok fetih ve zaferi, Kur’an-ı Kerim’in indiği bu Mübarek Ramazan ayında olmuştur. İslâm tarihi boyunca Ramazan ayı, İslâm orduları için tekbirlerin yükseldiği fetih ve zafer ayı olmuştur. Günümüzde olduğu gibi, bin-bir yemek çeşitleri ve ekranları kaplayan sağlıklı beslenme, iftarda, sahurda neler yemeliyiz gibi içi boşaltılmış bir Ramazan ayı olarak algılanmıyordu.

Bu Mübarek ay, öyle bir aydır ki tarihte gerçekleşmiş olaylara dönüp bakmamız, Müslümanların yaşantısında kendisinin önemini bizlere göstermeye yetecektir.

Nitekim Allah Rasûlü SallAllâhu Aleyhi ve Sellem, Bedir Gazvesi’ni, Mekke’nin Fethi’ni Ramazan’da yaptı. O’ndan sonra da kendileri pek çok sefere bu ayda çıkmış, Ramazan’ın bereketi ile cihâdın faziletini birleştirmişti. Nitekim Ebü’d-Derdâ Radiyallâhu anh şöyle demektedir: “Biz sıcağı çok şiddetli olan bir mevsimde, Ramazan ayında Rasulullah Sallallâhu Aleyhi ve Sellem ile birlikte sefere çıktık. Hararetin şiddetinden herkes elini başına koyuyordu. Aramızda oruçlu olarak sadece Allah Rasûlü Sallallâhu Aleyhi ve Sellem ile İbn-i Ravâha vardı.”

Tevhid inancının galip geldiği, küfrün liderlerinden Ebu Cehil’in öldürüldüğü Bedir Savaşı, Hicret’in ikinci yılında Ramazan ayının 27.gecesinde Cuma günü vukuu bulmuştur.

Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın buyurduğu gibi, “Batılın yok olup, Hakkın hâkim olduğu” Mekke’nin fethi, Ramazan ayının 10. gecesinde gerçekleşmiş, Tebuk Savaşı ve İslâm’ın Yemen’e yayılması yine bu ayda olmuştur. Endülüs, Tarık bin Ziyad tarafından Ramazan ayında fethedilmiştir. Müslümanlar, Ramazan günü Buveyb Savaşı’nda Perslere karşı büyük zafer elde ettiler. Yine Ramazan’da Mutasım komutasındaki ordu Rum’u hezimete uğratarak Umuriye’yi fethettikleri gibi Ayn Calut Savaşı’nda Müslümanlar, Tatarları darmadağın ederek zulüm ve zorbalıklarına son verdiler. Dolayısıyla Ramazan ayı Müslümanlar için izzet, Kâfirler için zillet ayı olmuştur.

Bugün ise, durum tersine dönmüş durumda. Müslümanların başında bulunan yöneticiler reel politik, stratejik ortaklık adı altında ya Amerika ile ya da İngiltere veya Fransa ile birlikte iş tutmakta, Kâfirlerin rızasını Allah’ın ve Rasulü’nün rızasının önüne geçirmekte bir beis görmemektedirler. Örneğin; Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’ye yapacağı ziyarete ilişkin açıklamasında; Şimdi de biz en üst düzeyde Sayın Trump'la bu görüşmeleri yapalım istiyoruz. Bizim yapacağımız görüşme virgül mesafesinde değil, nokta mesafesinde olacaktır dedi. Günlerce hazırlığı yapılan bu ziyaret, tercümelerle birlikte yalnızca 20 dk. sürdü. Dönüş yolunda Erdoğan’a bu açıklaması hatırlatıldı: Nokta mı, virgül mü koyuldu, nasıl değerlendiriyorsunuz, hangi aşamaya gelindi sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nokta koyarsak olmaz diyerek Kâfirler karşısındaki acizliğini belirten bir cevap verdi. İslam’a ve Müslümanlara düşman Gasıp Yahudi varlığı “İsrail”in Filistinli Müslümanlara yaşattıkları ortada iken, İsrail’e bölgede ihtiyacımız var diyerek “İsrail”le anlaşmaları imzalayan yine Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu.

Öte yandan; kaynaklarımızın sömürülmesi ve Müslümanların yaşadığı acılar Suud yönetimi için ne ifade ediyor ki! Kral Selman için önemli olan, efendilerinin memnuniyeti ve Suud ailesinin yönetimde kalması değil mi? Bundan başka hiçbir şey onların umurunda bile değil. ABD ile ‘Afganistan ve Irak’ın işgalinde işbirliği yaptığını alenen söyleyen hain İran yöneticilerinden ümmet için ne hayır beklenir ki!

Halkı Müslüman beldelerin yöneticileri, İslam’ın ve Müslümanların izzetini ve bekasını korumak yerine, kendilerini iktidara taşıyan efendilerinin menfaatlerini korumak adına akıtılan kanlara, parçalanan bedenlere, dokunulan ırzlara sessiz kalmakta hatta efendileri adına zulümleri kendileri işlemektedirler. Topraklarımıza çöreklenen sömürgecilere tek bir söz dahi söyleyemeyen kukla yöneticiler, Müslüman halka karşı her türlü zulmü reva görmektedirler. Bu durum kuklalar için zillet değil de nedir? Coğrafyamızda Sömürgecilerin işgallerine karşı ordularını kışlalarından çıkaramayan yöneticiler nasıl fetih kazanabilir? İslam nizamını devlette, toplumda ve hayat sahasında uygulayamayan yöneticiler, nasıl zafer elde edebilir?

Sömürgeci Batı’nın uşaklığını yapan yöneticilerden kurtulmadıkça, ne zihinlerimiz, ne de topraklarımız işgalden kurtulamayacaktır. Türkiye gibi Orta Doğu’da, Orta Asya’da, Afrika’da kaç tane NATO üssü olduğunu kaç kişi biliyor? ABD’nin Türkiye’de İncirlik Üssü’nü kullandığı gibi daha kaç üssü kullandığını beldelerin işbirlikçi yöneticilerinden başka gerçekten kaç kişi biliyor? Suriye, Filistin, Afganistan, Keşmir, Fas, Tunus, Cezayir, Irak, Orta Asya, Kırım, Çeçenistan ve daha birçok İslâm beldesi zâlimlerin tasallutu altıda. Bu beldeleri kurtaracak, İslam’a ve Müslümanlara yapılan her bir saldırının, atılan her bir bombanın, sıkılan her bir kurşunun hesabını soracak bir yönetici var mı? İçimizi sızlatan bu soruya cevap elbette yok.

Sömürgecilerin topraklarımızdan sökülüp atılması, Batılı yöneticilere hadlerinin bildirilmesi ancak İslâm Hilâfet Devleti ile mümkündür. Râşid bir Halîfe’nin Kur’ân-ı Kerîm’i hayata tatbik etmesi, tüm insanlığa rahmet olarak ulaştırması ile mümkündür. Raşid Halifelerin İslam davetini insanlığa taşımasının ardından Allah’ın bir lütfu olarak insanlar fevc fevc Hidâyet ve Rahmet kaynağıyla tanıştıkları gibi, biiznillah kurulacak olan II. Raşidî Hilâfet Devleti, dâvet ve cihad yoluyla Kur’an’ı hayata hâkim kılmasıyla insanların yeniden fevc fevc İslâm’a girmesine, Sırat-ı Müstakim’e iletilmesine, dünya ve Ahiret saadetine ulaşmasına vesile olacaktır.

إِنَّمَا الإمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ

“İmam kalkandır. Onun ardında savaşılır ve onunla korunulur.”[3]

Müslümanlar olarak bize düşen, İslâm Ümmeti’ne izzetini tekrar iade edecek, Allah’ın indirdikleri ile yönetecek, âleme İslâm Risâletini taşıyacak olan Râşidî Hilâfet’in ikâmesi için çalışanlarla çalışmak, onların davetine icabet etmektir. Özellikle Rahmet ve Bereket ayı olan Ramazan’da bu çalışmaya azami gayret göstermeliyiz ki Ramazanlarımız hakiki Ramazan, hayatımız Rabbimizin razı olacağı İslâmî bir hayat olsun.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ

O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.”[4]

Bu Ramazan’ın, Hilafetsiz geçireceğimiz son Ramazan; ibadet, taat, kurbet ve dualarımızın Allah katında kabul olması duasıyla…

@Kadir_Kasikci


[1] Bakara 185

[2] İsra 9

[3] Ahmet b. Hanbel

[4] Rum 4-6