Batı’da yaşanan fikrî ve iktisadi kalkınmanın ardından Batılılar İslâm dünyasında fitne ve ayrılık oluşturmak için hedef olarak kendilerine hadisleri belirlemiştir. Bu araştırmalarına meşruiyet kazandırmak için de üniversitelerde kürsüler kurulmuş ve oryantalizm bilim olarak kabul edilmiştir. Özellikle İngilizlerin etkin olduğu bölgelerde oryantalistlerin yoğun gayretleri kendilerine yandaş âlimler edinmelerini sağlamıştır. Bu yandaş âlimler Müslümanların hassasiyetlerine de hitap ederek hadisler üzerinde şüpheler uyandırmak istemişlerdir. Sinsi bir şekilde hadislere saldırmışlar ve İslâm’ın pratik hayata uygulanması anlamına gelen Sünnet’i iptal etmeye çalışmışlardır.
İşte bu kitap Sünnet üzerinde oluşturulmaya çalışılan şüpheleri ortadan kaldırmakta ve Sünnet’in İslâmî hayatın vazgeçilmez kaynaklarından olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.