“Türkiye, ABD İle Rusya Arasında Tercih Yapmak Durumunda Değil”
12 Nisan 2018

“Türkiye, ABD İle Rusya Arasında Tercih Yapmak Durumunda Değil”

Habertürk

Köklü Değişim Medya

Adı açıklanmayan ABD’li yetkili, “Türkiye-ABD yarım asırdan fazla zamandır NATO müttefiki. Rusya ile bazı konularda işbirliği yapsa da bu görüşmeler için müttefiklik ifadesini kullanamayız.”

Habertürk'ten Murat Gürgen'in de aralarında bulunduğu bir grup gazeteciye konuşan ve adı verilmeyen ABD'li yetkilinin “Türkiye, ABD ile Rusya arasında tercih yapmak durumunda değil” dediği aktarıldı.

ABD’li Yetkilinin Açıklamaları Şu Şekilde:

- Birkaç ay önce olsa, iki ülke arasındaki ilişkilerin kötü durumda olduğunu söylerdim. Şu an çok daha iyimserim. İki ülke liderleri ilişkilerin düzeltilmesinde kararlılar.

- Talimat en üst makamdan, Trump'tan geliyor. Münbiç konusunda Türkiye'nin güvenlik ihtiyaçlarıyla uyumlu yol bulmak istiyoruz.

- Suriye'de Kuzey Irak gibi Kürt kantonu olsun diye bir isteğimiz yok. Kürtlerin tek sesi YPG değil. Diğer Kürtlerin de sesine kulak verilmeli, bizim hedefimiz bu.

- Türkiye-ABD yarım asırdan fazla NATO müttefiki. Değişeceğini, Türkiye'nin ABD ile bir başkası arasında tercih yapmak durumunda olduğunu da zannetmiyorum.

- Türkiye ile ABD arasında özellikle DEAŞ'a karşı birçok alanda işbirliği sürüyor. İstihbarat paylaşımı, diplomasi, örgütün finansal gücünün sona erdirilmesinde ciddi işbirliği yapıldı. Türkiye, Rusya ile işbirliği yapıyor ama bu görüşmeler için müttefiklik ifadesini kullanamayız.

- Türkiye, Patriot sistemleriyle yakından ilgileniyor. Bir NATO ülkesinin Rusya'dan silah alması ittifakı zedeler. Türkiye, eğer S-400 yerine Patriot almaya karar verirse, kongreden geçişine kolaylık sağlar.

- (Gülen'in iadesi) Türkiye'nin Gülen hareketi ile ilgili endişelerini anlıyoruz. Şunu söylemeliyim ki ABD yargısının kanıt beklentisi çok yukarıdadır. Koordinasyon ve istihbarat paylaşımı devam ediyor.

- (FETÖ'den tutuklu ABD'li rahip Andrew Craig Brunson) Rahip Brunson'ın suçlu olduğuna dair bir kanıt görmedik. Tutuklu ABD personelinin suç işlediğine dair bir kanıt görmedik. OHAL olmasaydı yargıçlar bu kararı veremezdi. Türkiye'nin aldığı OHAL ile ilgili önlemleri anlıyoruz ama bunlara artık gerek yok, Türk yargısı ve güvenliği yeterince güçlü.

- ABD'de de Türkiye son dönemde yükselen bir güç olarak biliniyor. Kongrede sorarsanız, Türkiye'deki OHAL, hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü konusunda endişeli olan çok kişi var. İnsanlar kelimelerden çok görsel imajı hatırlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın korumalarının protestoculara saldırması unutulmuyor.

- (OHAL) Türkiye halkı için şu anda en iyisinin bu olduğunu düşünmüyoruz. OHAL nedeniyle, ABD firmaları Türkiye'de yatırım yapma konusunda tereddütlü, gönülsüz.

ABD-Türkiye Ayrılmaz Bir Nato Müttefiki

ABD ve Rusya arasında Duma’daki kimyasal saldırı sonrası başlayan karşılıklı tehditkâr açıklamalar zirveye taşınmışken, Türkiye’den gelen açıklamalar ABD’nin safında yer aldığını belgeliyor.

Bugün Türk Dışişleri Bakanlığı'ndan Hami Aksoy, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) Doğu Guta'daki kimyasal saldırı iddiasıyla ilgili ABD'nin verdiği tasarının reddiyle önemli bir fırsatın kaçırıldığını savundu. Aksoy, "Kimyasal silah kullanımı insanlığa karşı suçtur ve bu kimyasal saldırıların cezasız kalmaması lazım" ifadesini kullandı.

Dünde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Esed’in geleceğini ilişkin Rusya’nın savunduğu fikirlerin tam tersi yönünde bir yorumda bulundu. Türkiye’nin en başından bu yana Esed’in gitmesi gerektiğini savunduğunu kaydeden Çavuşoğlu, siyasi süreç çağrısı yaparak, “Esed rejiminin mutlaka ve mutlaka artık Suriye’nin başından ayrılması gerekiyor. Esed rejimi ilk defa kimyasal silah kullanmıyor. Bırakın kimyasal silah kullanmayı, diğer silahlarla havadan bombalamalarıyla, varil bombalamalarıyla, konvansiyonel silahlarla bir milyona yakın insanı kendisi öldürdü. Dolayısıyla bir an evvel bu kişinin ülkenin başından ayrılması gerekiyor ve siyasi sürece geçmemiz lazım” ifadelerini kullandı. Çavuşoğlu, ayrıca Türkiye’nin Afrin’i Esed rejimine bırakma gibi bir durumunun söz konusu olmadığını dile getirdi.

Türkiye’nin Rusya’nın aksine tavır alıp ABD’nin fikirlerini desteklemesi sahada kimin sözünün geçtiğini gösteriyor.

Türkiye'nin Rusya ile yakınlaşması, ABD'ye alternatif değil, belirlenen işleri ortak yapmak için girilen partner yakınlaşmasıdır. Türkiye bölgede Rusya'nın değil, ABD'nin projelerini uygulamak için canhıraç çabalıyor. Fırat Kalkanı ile muhalefet cephesini ikiye bölüp Halep’in düşmesine, Zeytin Dalı harekatı ile Guta’nın tamamı ve İdlib’in güney bölgelerinin kaybedilmesine sebep olduğu inkâr edilemez bir gerçek. Bu harekatların yapılabilmesi için bölgede söz sahibi olan ABD’nin izni gerekiyor. Her ne kadar medyada Rusya ile anlaşılıp ABD’ye rağmen operasyonların yapıldığı algısı verilmek istense de, son açıklamalar kimin sözünün geçtiğini, son sözün kime ait olduğunu ifşaa ediyor.

Siyasi sürecin başlaması için katil Esed rejimi’nin gitmesi ABD’nin aldığı bir karar. ABD ve müttefikleri, Cenevre’de imzalanacak anlaşma ve laik anayasanın halka kabul ettirilip Suriye halkının İslami devriminin çalınmasını, zalim Esed rejiminin yıkılışı ile perdelemeyi umuyor.