İşgalci ‘İsrail’in Suriye’deki hedefleri arasında yer alan Humus yakınlarındaki T4 Hava Üssüne, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin konuşlandığı iddia ediliyor.

Kaynaklar, teçhizat ve lojistik malzeme yüklü Türk askeri konvoylarının salı-çarşamba gecesi Suriye'deki bir hava üssüne gittiğini aktarırken, Türkiye’de medyada, “Ankara Humus'un yaklaşık 60 kilometre doğusundaki Tiyas köyü yakınlarında bulunan Tiyas Üssü'nün (Tifour Havaalanı ya da T4 Üssü olarak da biliniyor) kontrolünü sağlamak için resmi adımlar attığı” bilgileri servis edildi ancak Milli Savunma Bakanlığı bu bilgileri doğrulamadı.

Öte yandan ‘İsrailli’ bir güvenlik yetkilisi Türkiye'nin Suriye'de askeri üs kurmasının ‘İsrail’ için “potansiyel bir tehdit” olduğunu söyledi.

Suriye El İhbariye televizyonu iki gün önce ‘İsrail’ savaş uçaklarının Şam'ın Masaken Barzeh mahallesindeki Bilimsel Araştırma Merkezi'ne, Hama askeri havaalanı çevresine ve T4 askeri Havaalanı’na saldırılar düzenlediğini duyurmuştu.

‘İsrail’ merkezli Jerrusalem Post gazetesi ise ‘İsrail’in Suriye’deki saldırılarının Türkiye’ye bir mesaj olarak servis etti.

“Türkiye Hava Savunma Sistemleri Konuşlandırmaya Hazırlanıyor”

Konuya yakın kaynaklar, Türkiye'nin Suriye'deki T4 olarak da bilinen üssün kontrolünü ele geçirmek için çalışmalara başladığını ve buraya hava savunma sistemleri konuşlandırmaya hazırlandığını ileri sürüyor. Ayrıca, sahaya yönelik inşaat planlarının da hazırlandığı bildiriliyor.

Ankara ve Şam yönetimi, Beşşar Esad'ın devrilmesinden bu yana bir savunma paktı müzakere ediyor. Anlaşmaya göre Türkiye, şu anda işleyen bir ordudan yoksun olan Suriye'nin yeni hükümetine hava desteği ve askeri koruma sağlamayı planlıyor.

‘İsrail’, Suriye'de Türk askeri varlığını potansiyel bir tehdit olarak görürken , Ankara , askeri yeteneklerini kullanarak ve Rusya ile İran'ın çekilmesiyle oluşan güç boşluğunu doldurarak ülkede istikrarı ve kontrolü sağlamayı amaçlıyor. Ankara ayrıca ABD’nin çekilmesiyle yıllardır üslenmek istediği DEAŞ ile mücadele için de Palmira yakınlarındaki bu üsten gözlem yapacağı ifade ediliyor.

Kimi iddialara göre üsse hava desteği sağlamak amacıyla Hisar tipi hava savunma sistemi konuşlandırılacağını ileri sürerken S-400’lerin de burada konuşlandırılabileceği konuşuluyor.

Hava savunma sistemleri kurulduktan sonra, üs yeniden inşa edilecek ve gerekli olanaklarla genişletilecek. Ankara ayrıca, genişletilmiş saldırı yeteneklerine sahip olanlar da dahil olmak üzere gözetleme ve silahlı insansız hava araçları konuşlandırabilecek.

‘İsrail’, güvendiği Esed hükümetinin Aralık ayında çökmesinden bu yana Suriye askeri tesislerini düzenli olarak hedef aldı ve son zamanlarda T4 etrafındaki operasyonlarda bir artış yaşanıyor. Geçen hafta ‘İsrail’ hava kuvvetleri T4 ve Palmira hava üssünü vurarak pistleri ve stratejik varlıkları hedef almıştı.

‘İsrail’ güvenlik kaynakaları Jerusalem Post'a yaptığı açıklamada, "Geçtiğimiz günlerde T4 askeri üssünü hedef alarak bir mesaj gönderdik: Havada operasyonel özgürlüğümüze yönelik hiçbir tehdide izin vermeyeceğiz" tehdidinde bulunmuştu.

Ankara'nın yeniden inşa çalışmaları sırasında hava sahasını güvence altına almak için S-400 hava savunma sistemlerini T4 veya Palmira'ya geçici olarak konuşlandırmayı düşündüğü ileri sürülürken bu Rusya'nın onay vermesini gerektiren bu adıma dair iddia henüz doğrulanmadı.

Washington ile Ankara arasında gerilime neden olan S-400’lerin Türkiye’nin kontrolünde sınırların dışına çıkarılması marifeti ile F-35 programına geri dönmesinin de sağlanabileceği iddialar arasında yer alıyor.

Bilindiği üzere ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iel geçen ay yaptıkları telefon görüşmesinde Türkiye'nin programa yeniden katılmasının yollarını ele almıştı.

ABD yasalarına göre Türkiye'nin F-35 programına geri alınabilmesi için S-400 sisteminden vazgeçmesi gerekiyor.

Ankara, sistemin sökülüp depolanması yoluyla devre dışı bırakılmasını veya potansiyel olarak Türkiye dışında TSK kontrolündeki bir üsse taşınmasını öneriyor.

Ancak ‘İsrail’, Ankara'nın F-35'e erişimine izin verecek her türlü hamleye şiddetle karşı çıkıyor ve bunun ‘İsrail'in bölgedeki niteliksel askeri üstünlüğünü zayıflatacağını savunuyor. ABD silahlarının ‘İsrail’e karşı kullanılmayacağı gerçeği ortadayken işgalci böyle bir olasılığı bile endişe ile karşılıyor.