Köklü Değişim Medya
Savunma Bakanı Mark Esper ve eski Savunma Bakanı Jim Mattis, Başkan Donald Trump’ın kararları ve ‘kanun ve düzeni’ sağlamak için orduyu görevlendirme tehditlerine açık bir şekilde karşı çıktı.
ABD’li üst düzey askeri yetkililer, Trump'ın protestoları ele alış şekline ve 82'nci Hava İndirme Tümeninin bir kısmını çatışmaya hazır bulundurmasına da tepki gösterdi.
ABD dışında herhangi bir yerde görev alan Acil Müdahale Tugayı, Çarşamba gecesi herhangi bir şiddet tırmanışına hazırlık olarak, Kuzey Carolina'daki Fort Bragg üssünden Washington DC’nin 16 km güneyinde bulunan Maryland’deki Andrews Hava Üssü’ne intikal emri aldı. Capitol Binası önünde protestolar, az kişiyle, daha sessiz ve daha organize halde devam etti. Şu anda Beyaz Saray çevresinde yaklaşık 2 bin 200 Ulusal Muhafız bulunuyor. Beyaz Saray önündeki Lafayette Parkı’na demir bariyer konuldu, arabalar ve askeri araçlar kavşaklara yerleştirildi ve trafik katî bir şekilde yasaklandı. Bina ve dükkânların çoğu, ön cephelerine ahşap paneller yerleştirdi. Başkentteki Trump Otel’in dışında toplanan protestocular, polis şiddeti ve ırkçılık karşıtı sloganlar atarak seslerini “Adalet yoksa barış da yok” sloganıyla seslerini yükseltti, aynı zamanda barışçıl gösteriler düzenlediklerini göstermek için de ellerini havaya kaldırdı. Dün sabah yüzlerce gösterici, Washington Belediye Başkanı Muriel’in evi önünde oturdu.
Yaklaşık 30 bin Ulusal Muhafız askeri, yöneticilerinin isteği üzerine 31 ABD eyaletine konuşlandırıldı. Kolombiya Ulusal Muhafızları; Başkan Trump, Beyaz Saray'a bakan St. John Episkopal Kilisesi önünde fotoğraf çekilmeye başlamadan önce, Pazartesi günü Beyaz Saray önünde göstericileri dağıtmak için askeri helikopter kullandı.
Trump’ın Kararlarına Pentagon’dan Tepki
Savunma Bakanı Mark Esper ve eski Savunma Bakanı Jim Mattis, Trump’ın kararları ve ‘kanun ve düzeni’ sağlamak için orduyu görevlendirme tehditlerini açık bir şekilde eleştirdi.
Esper'in Çarşamba günü öğleden sonra yaptığı ve ordunun görevlendirilmesi kararından kendisini akladığı açıklamalar, Başkan Trump'ı ciddi derecede kızdırdı. Nitekim Esper, 1807 Ayaklanma Yasası’nın en acil durumlarda kullanılması gerektiğini ve şu anda bu tür bir durumun bulunmadığını vurguladı. Genelkurmay Başkanı Mark Milley, Silahlı Kuvvetler üyelerinin Amerikalılara barışçıl bir şekilde gösteri yapma ve ifade özgürlüğü hakkı veren anayasayı korumaya yemin ettiğini belirtti. Emekli Orgeneral John Allen ise Trump’ın söz konusu kilise önündeki fotoğrafını eleştirerek bunun dini kullanma girişimi olduğunu vurguladı.
Esper, yaptığı açıklamaların ardından Başkan Trump ile Beyaz Saray'da bir toplantıya katıldı. Ardından ise Savunma Bakanlığı-Pentagon, Washington DC’ye yüzlerce askeri personel gönderme kararını iptal etti. Kara Kuvvetleri Genel Sekreteri Ryan McCarthy, askeri güçlerin üslerine geri dönmesi kararı alındığını açıkladı. Beyaz Saray sözcüsü Kayleigh McEnany, Esper’in açıklamalarına rağmen Trump’ın federal güçleri konuşlandırmaya hazır olduğunu, gerekirse bunun gerçekleştirileceğini vurguladı. Aynı zamanda federal ajanların ve diğer kolluk kuvvetlerinin Washington DC’de konuşlandırılmasının ülkedeki protesto gösterilerindeki şiddetin nasıl durdurulacağı hakkında dünya ülkelerine örnek bir model sunduğunu savundu.
Analistler; bu karışıklık ve belirsizliğin Beyaz Saray ile artan gerilimlerin, ABD ordusu koridorlarında, Pentagon liderleri arasındaki gerginliklerin ve ABD ordusunun bu krizde siyasallaştırılması girişimlerine karşı açık bir reddin işareti olduğunu yorumunda bulundu.
Eski Savunma Bakanı Jim Mattis, yazdığı bir makale de Trump’ı ülkeyi bölmekle suçladı. Mattis, Başkan bölünme hedefiyle ne yapmaya çalışırsa çalışsın sorunların çözümü ve birlik çağrısında bulundu.
Esper ve Trump’ın açıklamalarına atıfta bulunan Mattis, “Şehirlerimizi düzenli ordunun kontrol etmesi gereken bir savaş alanı olarak görme fikrini ve protestolara askeri cevap verme girişimlerini reddetmeliyiz. Nitekim Washington DC'de ordu ve sivil toplum arasında sahte bir çatışma ateşlendiğine şahit olduk” ifadelerini kullandı.
Trump ile Ordu Arasında Anlaşmazlık
Analistler, ABD kuvvetlerinin Ortadoğu'dan çekilmesi konusunda Trump ile anlaşmazlığının ardından 2018 yılının sonlarında istifa eden Mattis'in bu yazısının çok güçlü bir çıkış olduğunu vurguladı. Nitekim Mattis, Trump’ın, vatandaşların protesto ve fikir beyan etme anayasal haklarını ihlal ettiğini söyledi. Trump’ın ismini zikretmeden eleştiri kervanına katılan eski Başkan Barack Obama ise ordunun güç kullanımını ve siyasallaştırılmasını eleştirdi. Obama, seçmenlerden gelecek seçimlerde oy vererek görüşlerini ve değişiklik yapma isteklerini ifade etmelerini istedi.
Uzun zamandır kendisiyle övündüğü eski bakanı Mattis’i “dünyanın en overrated (gereğinden fazla değer verilmiş) adamı” olarak nitelendiren Trump, Twitter hesabında yaptığı açıklamada “Muhtemelen Barack Obama ile tek ortak yanımız, ikimizin de overrated Jim Mattis'i kovma onuruna sahip olmamızdır” dedi.
Hukuk ve düzen gibi birkaç kelimelik tweetler atmaya devam eden Trump, “MAKE AMERICA GREAT AGAIN! (Amerika’yı yeniden büyük hale getir) paylaşımında bulundu. Beyaz Saray eski Basın Sözcüsü Sean Spicer ile yaptığı konuşmada, orduyu şehirlere göndermenin gerekli olduğunu, 30 binden fazla kadın ve erkekten oluşan Ulusal Muhafızların konuşlandırılmasının yeterli olduğuna inanmadığını söyledi. Antifa hareketi üyelerini suçlayan Trump, “Ülkemizde terörist ve yağmacılar mevcut. Bu gruplar içerisinde bir sürü kötü adam var” dedi.
Trump Valileri Uyardı
Trump; protestolar, ayaklanmalar, vandalizm ve hırsızlık karşısında zayıf olarak tanımladığı eyalet valilerini protestoları kontrol altına almak için Ulusal Muhafızlar talebinde bulunmaya çağırmış ve yasa ve düzeni yeniden sağlamak için askeri güçler gönderebileceği konusunda uyarmıştı. Birkaç gün önce yaklaşık bin 300 asker, askeri üslerden Washington DC sınırlarına çağrılmıştı. Hafta sonu gerçekleştirilen öfkeli protestoların ardından Trump ve yardımcılarının Washington DC'de Beyaz Saray yakınlarındaki sokaklara asker, tank ve askeri teçhizat konuşlandırma olasılığını araştırdığına dair haberler sızdırıldı. Ancak ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri, Salı ve Çarşamba geceleri sakin ve barışçıl gösterilerin yapılmasıyla, askerin üslerine dönmeye başlayacağını açıkladı.
Polisler Aleyhinde Yeni Suçlamalar
Diğer yandan, Minnesota Başsavcılığı, George Floyd'un öldürülmesine karışan polis memurları aleyhinde yeni suçlamalar getirdi. Daha önce üçüncü derece cinayetle suçlanan Derek Chauvin (ana sanık), ikinci derece cinayetle suçlandı. Diğer üç polis memuru ise ikinci dereceden cinayete yardım ve azmettirmekle suçlanıyor.
Bu kararı memnuniyetle karşılayan protestocular ve sivil toplum liderleri, protestolara ve daha kapsamlı reform çağrısında bulunmaya devam edeceklerini söyledi.
Analistlere göre, Floyd'un davasındaki herhangi bir gelişmenin ayaklanmanın gidişatını değiştirip değiştirmeyeceği net değil.
Washington DC ve New York City'deki kolluk kuvvetleri; isyan, kamu mallarına saldırı ve dükkânların yağmalanmasında aşırılık yanlısı grupların veya yabancıların müdahalesinin olup olmadığını araştırıyor.
Adalet Bakanlığı yetkilisi, “Sağ veya sol kesimden herhangi bir aşırılık yanlısı grubun müdahalesinden emin değiliz, bunu araştırıyoruz” açıklamalarında bulundu.
Trump’a Karşı Genelge!
Trump ile Savunma Bakanlığı (Pentagon) arasındaki yetki krizi ‘darbe’ tartışmasına evrildi. Polisin siyahi George Floyd’u öldürmesinin ardından çıkan olaylara ordunun müdahalesini isteyen Trump’a cevap Genelkurmay Başkanı Mark Milley’den geldi. Milley, kuvvet komutanlıklarına gönderdiği genelgede “Bağlılığımız Anayasa’yadır” dedi.
ABD Başkanı Trump ile Savunma Bakanlığı (Pentagon) arasındaki yetki tartışmasında kriz “darbe” tartışmasına neden oldu. Trump’ın ırkçılık karşıtı protestoculara karşı “İsyan Yasası”nı (protestoculara karşı askeri gücün düzeni sağlaması) kullanabileceğini açıklamasının ardından ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley’nin imzasıyla 2 Haziranda emrindeki kuvvet komutanlıklarına “Bağlılığımız Anayasa’yadır” çerçeveli bir genelge yayımlaması “darbe” tartışmasına sebep oldu.
ABD Başkanı’nın hedef aldığı Twitter’dan da paylaşılan genelgede, ordunun Anayasa’ya bağlı olduğu vurgulandı; Anayasa’nın ifade ve toplanma özgürlüğünü garanti ettiği hatırlatıldı. Genelkurmay Başkanlığı’nın Beyaz Saray’ın göstericiler tarafından basılmak istenmesinden bir gün sonra yayınladığı metin, ABD ordusu Başkanın emirlerine başkaldırmaya mı hazırlanıyor sorusunu akıllara getirdi.
Genelkurmay Başkanı’na İstifa Çağrısı
ABD Genelkurmayı, tüm kuvvet komutanlarına hitaben yayımladığı genelgede Amerikalıların ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma hakkına sahip olduğu vurgulandı; askerlerden anayasaya uyulması istendi. Toplumsal eşitlik vurgusunun yapıldığı genelge, birçokları tarafından Trump’ın göstericilere karşı güç kullanılmasından yana olan tutumuna karşı bir ‘başkaldırı’ ve Başkan’ın emirlerine “Anayasaya bağlılık” gerekçesiyle uymama çağrısı olarak yorumlandı. Genelge üzerine Milley’nin el yazısıyla “Hepimizin canı Amerika idealine adanmıştır. Bu yemine ve Amerikan halkına bağlı kalacağız” ifadelerinin not düşülmesi, hedefin Trump olduğu yorumunu da beraberinde getirdi. Öte yandan, Amerikan Genelkurmayı’nın Twitter hesabından paylaştığı açıklamanın altında çok sayıda kişi de ABD Genelkurmay Başkanı General Milley’ye istifa çağrısı yaptı.
Yetki Eyaletlerde Vurgusu
Hazırlanan genelgenin ikinci maddesinde, kriz sırasında yetkinin ve Ulusal Muhafızların kontrolünün eyalet valilerinde olduğuna işaret edilmesi de Trump’a karşı bir çıkış olarak değerlendirildi. İkinci maddede özetle mevcut kriz sırasında, Ulusal Muhafızlar hayatları ve mülkü korumak, huzuru tesis etmek ve kamu güvenliğini sağlamak adına eyalet valilerinin yetkisi altında görev yapmaktadır. George Floyd’un ırkçı cinayete kurban gitmesinin ardından Trump ile eyalet valileri arasında gösterilere karşı önlem alınması konusunda tartışma yaşandığı biliniyor.