Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara İstanbul'daki Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 1,5 saat süren bir görüşmenin ardından kendine eşlik eden heyet ile ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile bir araya geldi.
Basına kapalı üst düzey görüşmelere, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ile Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani'nin yanı sıra üst düzey yetkililer katıldı.
İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, görüşmede Türkiye-Suriye ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel konular ele alındı. Ancak görüşmeye heyetler halinde katılım, acil bir durumun olduğu yönünde yorumlanıyor.
ABD ve AB’nin Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırma kararından sonra Türkiye’ye ilk ziyaretini gerçekleştiren Şara’ya Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptırımların kaldırılmaya başlanmasının Türkiye tarafından memnuniyetle karşılandığını, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunarak ülkenin ve ordunun tek bir merkezden idare edilmesinin önemli olduğunu söyledi.
Ayrıca Erdoğan, Suriye’nin yeni yönetimine destek mesajı verirken, Şara da desteği için Erdoğan’a teşekkür etti.
Şara-Barrack Görüşmesi
Suudi Arabistan’da ABD Başkanı Donald Trump ile Erdoğan ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın çabasıyla sürpriz bir görüşme gerçekleştiren Şara, bu kez de yine Türkiye’ye yaptığı üçüncü ziyarette sürpriz bir şekilde ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile bir araya geldi.
Birinci Dünya Savaşı’nda İngiliz-Fransız ortak projesi olan Syces-Picot sömürge paylaşım anlaşmasını eleştiren ve artık yeni bir dönemin başladığına işaret ederek bölgedeki hakimiyetini hissettiren Washington, sık sık Suriye yönetimine direktifler veriyor.
Görüşmeyi tarihi olarak nitelendiren Barrack, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Şara'ya ABD'nin Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırma kararının, **"IŞİD'in kalıcı yenilgisine katkıda bulunacağını ve Suriye halkına daha iyi bir gelecek şansı vereceğini vurguladığını" söyledi.
"Başkan Trump'ın hedefi, yeni hükümetin Suriye halkının sadece hayatta kalması için değil, aynı zamanda gelişmesi için de koşullar yaratmasını sağlamak" detayını da ekledi.
Bunlara ek olarak, Şara'yı yabancı savaşçılar, ‘İsrail’ ile ilişkiler ve Suriye'nin kuzeydoğusundaki kamplar ve gözaltı merkezleri hakkında "Trump'ın görüşlerini yürürlüğe koyma yönünde anlamlı adımlar attığı için takdir ettiğini" ifade etti.
Buna göre toplantıda ülkeler, görüşmeleri sürdürme ve Türkiye, Körfez, Avrupa ve ABD gibi bölgesel ve küresel ortakların yatırımları da dahil olmak üzere ekonomiyi yeniden inşa etmek için birlikte çalışma taahhüdünü yeniden beyan etti.
Suriye'de geçiş yönetimi, başta enerji ve altyapı sektörleri olmak üzere “ülkeye yabancı yatırımın girebilmesi” için gerekli mekanizmaları devreye almaya hazır olduğunu söyledi.
Görüşmede Suriye'nin birliğinin öneminin altını çizen Şara, ‘İsrail2 ile 1974'te imzalanan "Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşmasının uygulanmasının önemli olduğunu” ifade ederek ülkesini işgal eden ve sık sık bombalayan işgalciye yine zeytin dalı uzattı.
Suriye medyasında yer alan haberde, ABD ve Suriye tarafının, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile imzalanan kapsamlı anlaşmanın yürürlüğe konmasını önemini vurguladı. Suriye yönetimi bu güçlerin devlet mekanizmalarına katılmasının yöntemlerinin tartışıldığını söyledi.
Barrack’tan Dikkat Çeken Syces-Picot Açıklaması
25 Mayıs'ta ABD Büyükelçisi sosyal medya hesabından Suriye ile ilgili açıklamalar yapan Barrack, “Bir asır önce Batı haritalar, mandalar, çizilmiş sınırlar ve yabancı yönetimi dayattı. Sykes-Picot, Suriye'yi ve daha geniş bölgeyi emperyal kazanç için böldü—barış için değil. Bu hata nesillere mal oldu. Bunu bir daha yapmayacağız.” ifadelerine yer verdi.
Siyasi uzmanlar, Barrack’ın bu ifadelerinin Avrupa’nın iki önde gelen gücü İngiltere ve Fransa’ya yönelik olduğu ve artık Washington tarafından bölgedeki müttefikleri ile gerçekleştirilen yeni bir Ortadoğu projesine işaret ettiği şeklinde yorumlandı.